En başta şunu hatırlatalım.
ABD, PKK’yı güya terör örgütü sayarken, PKK’nın Suriye kolu YPG/PYD’yi “kara gücü” ve “IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyon’nun ortağı” kabul ediyor.
Rusya ise PKK’yı bile terör örgütü olarak görmüyor. YPG/PYD’ye Moskova’da temsilcilik açtırıyor, sözde yöneticileriyle Dışişleri Bakanı düzeyinde görüşmeler yapıyor.
Şimdi bu gerçekler ışığında, Erdoğan’ın terörle mücadele ve olası Suriye opersyonuna ilişkin son açıklamalarına bakalım.
Erdoğan, ay başında Soçi’de Putin’le gerçekleştirdiği görüşmede, “Suriye’de yuvalanan terör örgütlerine karşı atılabilecek adımları mütalaa ettiklerini” belirtip şunları söyledi:
“Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden, Suriyeli kardeşlerimizle birlikte askerimize, polisimize, güvenlik güçlerimize, sivil vatandaşlarımıza saldıran bu katil sürüleriyle mücadelemize birlikte gereken cevabı verme kararında mutabık kaldık.”
Olası Suriye operasyonuna Putin’in yaklaşımına ilişkin bir soruya ise; “Sayın Putin konuyla ilgili Türkiye’ye yönelik adil bir yaklaşım sürdürüyor. Terörle mücadele noktasında her zaman yanımızda olacağını özellikle de ifade ediyor.” karşılığını verdi.
Aynı konular Erdoğan’ın ayın 18’inde Ukrayna’ya yaptığı ziyaretten sonra da gündeme geldi. Suriye’nin kuzeyinde Ruslarla birlikte terörle mücadele çalışmaları olduğunu belirten Erdoğan, “Bizim, ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ ifademiz boşuna değil. Vakti saati geldiğinde bu yapılır. Ama şunu da söyleyeyim; bir defa Türkiye’ye kimse böyle bir şeye hazır mısın sorusunu sormasın. Biz bütün bu işlere hazırlıklıyız. Hazırlıklı olduğumuz gibi de an be an ne gerekiyorsa bunu yapacak güçteyiz.” dedi.
Ardından sözü ABD’ye getirip bilmem kaçıncı kez şunları anlattı:
“Şu anda tabii özellikle Amerika maalesef binlerce TIR silah, mühimmat, araç, gereç, aklınıza ne gelirse, buraya yığma yapıyor. Bu yığmayı da kimlere yapıyor? Tamamen terör örgütlerine. ABD şunu söyleyemez: ‘Ben terörü beslemedim’ diyemez. Terörü Suriye’de birinci derecede besleyen ABD ve koalisyon güçleridir; bunu acımasız yapmışlardır ve hâlâ da yapıyorlar. Oradan bıkmadılar, bir de Irak’ta aynı beslemeyi yaptılar. Kime? Yine terör örgütlerine. Eğer bugün Irak’ta bir huzursuzluk varsa, altında maalesef yine Amerika yatıyor. Ve bu terör örgütlerinin ileri gelenleriyle Beyaz Saray’da görüşme yapacak kadar ileri gidiyorlar. Biz bunların hepsini biliyoruz.”
“Biz biliyoruz ki, Amerikalı muhataplara olduğu gibi, Rus muhataplara da PKK terör örgütünün faaliyetleri ve Türkiye’nin sınır güvenliğini nasıl tehdit ettiğiyle ilgili zaman zaman bilgilendirmeler yapıyorsunuz. Bu bilgilendirme sonucunda Rusya’nın PKK/YPG’ye karşı bakışında bir değişiklik oldu mu? Bir de özellikle PKK’ya yakın kaynaklar ve medya organları beklenen 5’inci harekatla ilgili olarak, bunu bir Rus ihaneti, Rusların ihaneti gibi değerlendiriyorlar. Bununla ilgili bir yorumunuz olur mu?” şeklindeki soruyu da şöyle cevaplandırdı:
“Son Soçi seyahatimde Suriye bizim için önemli bir görüşme konusuydu, gündem maddesiydi. Şu anda yine buradaki terör olaylarıyla alâkâlı gerek ben Putin’le, gerek Dışişleri Bakanım ve Savunma Bakanım muhataplarıyla görüşmeleri devam ettiriyoruz. Bundan sonraki süreçte de zaten devam ettireceğiz.”
Son olarak Savunma Bakanı Hulusi Akar Pazartesi günkü Kabine toplantısından sonra şu açıklamaları yaptı:
“Ülkemizin ve hudutlarımızın güvenliği için uluslararası hukuk ve meşru müdafaa açısından operasyon yapmak Türkiye’nin en doğal hakkıdır. Bu konuda ne lâzımsa bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yaparız. Ne müdahale gerekiyorsa, terör örgütlerinin arkasında önünde kim olursa olsun yeri ve zamanı gelince yapılır. Bizim için önemli olan ülkemizin hak ve menfaatlerini korumaktır ve bunda da kararlıyız… Operasyon zaten oluyor, zaten olacak. Her şeyin bir yeri bir zamanı var. Taktiği var, tekniği var, mühendisliği var, matematiği var.”
ABD-Rusya Ortaklığı
Ankara bu tabloları çizdikten sonra ne oldu?
ABD Dışişleri Sözcüsü Ned Price, Washington’ın Türkiye-Suriye sınırında yaşanan gerilimden büyük endişe duyduğunu bildirip, “tüm tarafları ateşkes hatlarını korumaya çağırdıklarını” kaydetti.
Price’ın söz ettiği “ateşkes” ne, hatırlayalım.
Ekim 2019’da Barış Pınarı Harekâtı başladığında dönemin ABD Başkanı Trump, Erdoğan’a hakaret dolu bir mektup yazdı, ardından Başkan Yardımcısı Mike Pence’i Ankara’ya gönderdi. Müzakereler sırasında ABD’nin, teröristbaşı Mazlum Kobani ile telefonda görüştüğü açıklandı. Neticede bir anlaşmaya varılınca, Pence “ateşkes” ifadesini kullanırken, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bunun “Bir ateşkes değil, harekâta ara verme.” olduğunu söyledi.
ABD anlaşmaya uymadığı halde yaklaşık 3 yıldır devam eden “ara”!..
Bu arada sadece birkaç gün önce ABD, Suriye’deki terör örgütüne yine 80 TIR’dan oluşan silah ve malzeme gönderdi. Böylece sadece bu yıl yapılan silah yardımı bin 205 TIR‘a ulaştı.
Daha önemlisi, Erdoğan’ın Putin’le görüşmesine ilişkin anlattıklarının aksine, olası operasyona Rusya da karşı çıktı. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Suriye’de askeri bir gerilim kesinlikle kabul edilemez.” dedi.
Terör Örgütü ABD ve Rusya’ya “Posta” Koyuyor da
Ankara kuru demeçler ve temennilerle yılları geçirirken, terör örgütünün ne yaptığına geleceğiz.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik SİHA operasyonları üzerine ana omurgasını PKK/YPG’nin oluşturduğu sözde Demokratik Suriye Güçleri (DSG), Uluslararası Koalisyon ile IŞİD’le mücadele kapsamında yürütülen operasyonları askıya aldığını duyurdu.
Teröristbaşı Mazlum Kobani de Türkiye’nin “SİHA saldırılarının” IŞİD’e karşı savaşı zayıflattığını öne sürüp IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyon’dan bu “ihlâlleri” durdurmasını istedi.
Bunun üzerine IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyon Komutanı Tümgeneral John Brennan imzalı bir açıklama yapılıp şöyle denildi:
“Suriye’nin kuzeyindeki askeri çatışmalardaki artış, IŞİD tehdidinin devam ettiği kırılgan bir bölgede kaos yaratıyor. Tüm taraflara derhal gerilimi düşürmesi ve Koalisyonun IŞİD’e karşı elde ettiği önemli savaş kazanımlarını riske atan faaliyetlere son verilmesi çağrısında bulunuyoruz.”
Dahası var; yine sözde DSG yöneticileri Rus arabulucularla görüşüp onları da şöyle uyardı:
“Türkiye’nin saldırıları engellenmez ise önümüzde iki seçenek kalır. Ya işgâle razı olur ya da bölgeyi Şam rejimine bırakırız. Elbette bölgede yaşananlar işgal bölgelerinde olanlardan daha iyi olmaz. Vatandaşların malları yine yağmalanacak ve çalınacak. Vatandaşlar göç etmek zorunda kalacak.”
Teröristler, “böyle olursa Rus ve Suriye hükümet güçlerinin 24 saat içerisinde kuzey doğu Suriye’yi terk etmesi” gerektiğini de belirtti.
O Koalisyonda Ne İşimiz Var?
Kıssadan hisse; terör örgütü hem ABD’ye hem Rusya’ya böyle “posta” koyuyor; ancak Ankara, ABD’ye tepki için en azından Türkiye’nin de içinde yer aldığı IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyon’dan çekilmeyi ve bu Koalisyona İncirlik Üssü üzerinden yapılan yardımları durdurmayı bile gündeme getiremiyor, Rusya’ya da “Artık PKK/YPG/PYD’yi terör örgütü kabul et.” diyemiyor!..
Savunma Bakanı Hulusi Akar dün, 24 Temmuz 2015’ten bu yana 35 bin 786 teröristin etkisiz hâle getirildiğini bildirdi.
Evet teröristlerle, yani sivrisineklerle mücadele başarılı… Ama o sivrisinekleri üreten bataklık, yani ABD-Rusya desteği büyümeye devam ediyor… Çünkü “sızlanarak” bataklık kurumaz!..
Müyesser YILDIZ
25 Ağustos 2022