İçeriğe geç

Bak Sen Şu “Özbeöz Kardeşin” Yaptığına!..

Biliyorsunuz; Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in Mayıs’taki ABD ziyaretinde Türkiye’yi şikâyet etmesine çok kızan Erdoğan, onu defterden sildi.]

Bulduğu her fırsatta Miçotakis hakkında şunları söyledi:

23 Mayıs Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, Artık benim için Miçotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşmeyi de yapmayı asla kabul etmiyorum, çünkü biz sözünde duracak, şahsiyetli, onurlu siyasetçilerle yola gideriz. Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün. Kimlerle görüşecekse, kimlere nerede, nasıl üsler kurduracaksa buyursun kurdursun, biz bize yeteriz, biz kendimize yeteriz.” dedi.

Dürüst siyasetçi karşımda olmadığı sürece bunlarla bir daha görüşmeyeceğimi ve Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantılarımızı bitirdiğimizi ve ‘Yunanistan’la Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı da yapmayacağız’ dedik. Bu yıl yapılacak olan bu toplantıyı da yapmıyoruz. Bundan herhalde daha net, daha açık bir rest olmaz. Böylece Yunanistan bundan sonra başının çaresine baksın.” değerlendirmesinde bulundu.

İkili bir görüşmeyi benim Miçotakis ile yapmam mümkün değilBitti o iş, o kapıyı kapattık. Bundan sonra kendilerine çekidüzen verecekler. Çekidüzen vermeleri hâlinde hangi düzeyde bu tür görüşmeler yapılır, yapılmaz onu ondan sonra planlar, yol haritamızı çizeriz.” açıklamasını yaptı.

Yunanistan’ın samimi, dürüst olmayan tutumuna son vermesi gerektiğini açık bir şekilde dile getirme kararını aldık. Gerek Dışişleri Bakanım, gerek Savunma Bakanım dedi, ‘Bundan böyle artık görüşmelere son vereceğiz.’” ifadelerini kullandı.

Erdoğan-Miçotakis Aynı Platformda

Erdoğan’ın Miçotakis’e tavrına değinmemizin sebebini gelince; ilki şu:

Dün Kırım Platformu’nun Çevirimiçi Liderler Zirvesi yapıldı. Zirveye video mesajla katılan Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile diğer hükümet başkanları ve uluslararası kuruluşların temsilcilerini saygıyla selamladıktan sonra Türkiye’nin, Kırım’ın ilhakını tanımadığını kaydedip, Kırım’ın ayrılmaz parçası olduğu Ukrayna’ya iadesi, esas itibarıyla uluslararası hukukun gereğidir.” dedi.

Erdoğan, bu konudaki desteklerini geçen yıl Kiev’de düzenlenen zirveye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bizzat katılımıyla gösterdiklerini vurgularken de şunun altını çizdi:

Geçen sene platformun Kiev’deki ilk zirvesine katıldıktan sonra gözaltına alınan Kırım Tatar Milli Meclisi Birinci Başkan Yardımcısı Nariman Celal ve arkadaşlarının bir an evvel evlerine ve ailelerine kavuşmaları beklentimizi tekrarlıyorum.”

Erdoğan’ın dikkat çektiği geçen yılki zirveden sonra neler oldu, Kırım Tatar Milli Meclis Birinci Başkan Yardımcısı Celal ve arkadaşlarını kim gözaltına aldı; kısaca hatırlatalım.

Zirveye katılan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Kırım politikamızı tekrarlayınca, “Kırım Başbakan Yardımcısı” unvanını taşıyan, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Daimi Temsilcisi Georgiy Muradov, Türkiye’nin tavrını “rezalet” olarak nitelendirip şöyle tepki gösterdi:

Bu politika, Türkiye için ortak tarihimizin bir daha hatırlanmaması gereken zorlu sayfalarını dikkate almıyor. Bir Rus atasözünün de vurguladığı gibi, uluslararası ilişkilerde toprak ihlâli politikası izlemek, kendinizin de düşeceğini düşünmeden bir başkası için çukur kazmaya benzer. Türkiye, 15 Temmuz gecesi Türk Cumhurbaşkanı’nın darbeden kurtarılmasına Rusya yönetiminin nasıl yardım ettiğini iyi hatırlamalı.”

Hemen ardından da Rus güvenlik güçleri, Narimal Celal ve arkadaşlarını gözaltına aldı. Yani tam 1 yıldır tutuklular.

Erdoğan’ın dünkü mesajlarına bu defa Rusya’dan nasıl tepkiler gelir bilinmez, ama şunu özellikle belirtelim:

Geçen yıl Türkiye’yi Bakan Çavuşoğlu’nun temsil ettiği zirveye toplam 44 ülke ile AB ve NATO başta olmak üzere çok sayıda uluslararası kuruluş katılmıştı. Rum kesimi de Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında katılımcılar arasında yer almış ve Ankara buna herhangi bir tepki göstermemişti.

Kıbrıs’a Kırım Benzetmesi

Bu yılki Zirveye Rum kesimi lideri Nikos Anastasiadis katıldı mı katılmadı mı, henüz belli değil; ama Yunanistan Başbakanı Miçotakis katıldı ve bir konuşma yaptı.

O da Zelenskiy başta olmak üzere tüm katılımcıları saygıyla selamlayıp Kırım’ın işgâline karşı olduklarını anlattı. Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna başlattığı saldırı için, “Avrupa’daki sınırları yeniden çizmeye yönelik revizyonist bir plan” ifadesini kullanırken de Türkiye’yi hedef alan şu benzetmeyi yaptı:

1974’te Kıbrıs’ın büyük bir bölümünü Türk istilası ve işgaliyle daha önceden, benzer deneyime sahibiz. Bu yara, aradan 50 yıl geçmesine rağmen hâlâ açık. Bunun bir ülkeye getirdiği acıyı ve maliyeti biliyoruz.”

Ne tesadüf, geçtiğimiz günlerde İspanya’daki bir seminerde konuşan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell de Rusya ve Çin’in yanı sıra Türkiye’yi “emperyalist hırslar sergilemekle” suçladı.

Ve Miçotakis Katar’da

Miçotakis’le ilgili ikinci konuya geçmeden evvel kısaca Türkiye-Katar ilişkileri ile Erdoğan-Katar Emiri Al Sani muhabbetini hatırlatalım.

Katar, Rum kesimini “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanıdığı gibi, onunla Doğu Akdeniz’de petrol arama anlaşmaları imzaladı.

Buna karşılık biliyorsunuz, Ankara Tank Palet Fabrikamızı Katar ordusuna verdi. Bu satışı sağlayan şahıs; Katar’la “iki devlet, bir millet olduğumuzu” iddia ederken, Erdoğan da “Katar’ın güvenliğini, ülkemizin güvenliğinden ayrı tutmadığını” söylemekle kalmadı, “özbeöz kardeşiz” dedi.

Sadede gelirsek; Erdoğan’ın defterden sildiği Miçotakis, iki gün önce Katar’a ilk resmi ziyaretini gerçekleştirip Erdoğan’ın “özbeöz kardeşi” Al Sani’yle görüştü. İki lider, enerjiden spora bir dizi konuda işbirliğini derinleştirme iradesini dile getirip mevcut bölgesel gelişmeleri ele aldı.

Miçotakis, Yunanistan’ın bölgedeki stratejik konumuna işaret edip güvenilir bir ortak ve istikrarın direği olduklarını vurgularken de Erdoğan’ın, “Yemezler, kusura bakmasınlar” diye tepki gösterdiği, ABD’nin üslendiği Dedeağaç’ın önemine dikkat çekti.

Yunanistan Başbakanı, Katar Haber Ajansı’na verdiği röportajda ise, “Yunanistan ve Katar ile Yunan ve Arap medeniyetleri arasında asırlardır süren ilişkiler ve işbirliğinden kaynaklanan dostluk bağları bulunduğunu” kaydetti.

Merak ettiğimiz şunlar:

Acaba Miçotakis, Katar Emiri’ne de Türkiye’yi şikâyet etti mi?

Ve acaba Katar Emiri, Miçotakis’le görüşme öncesi veya sonrasında “kardeşi” Erdoğan’a bilgi verdi mi?

Vermediyse bu nasıl “özbeöz kardeşlik”?!

Miçotakis’le de Barışma Hazırlığı mı?

İkincisi; hatırlanacaktır Biden’ın girişimiyle, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğinin önünü açtığı Madrid Zirvesi’nin ardından Erdoğan, Miçotakis’le ilgili şunu söylemişti:

Birçok lider, bilmiyorum kim sufle etmiştir, bizi barıştırmak için çok gayret sarf ettiler. Dedik ki, ‘Şu anda böyle bir şey düşünmüyoruz. Gelecekte şartlar neyi getirir, neyi götürür, buna göre bakar ona göre de değerlendirmesini yaparız.”

Acaba, diyoruz, Erdoğan ile Miçotakis’i “barıştırmak” için şimdi de Katar Emir’i mi devreye sokuldu? Öyleyse bunu kim “sufle” etmiş olabilir?!

Müyesser YILDIZ
24 Ağustos 2022

Kategori:Uncategorized