Yunanistan vites büyüttü, Ege’de NATO görevi yapan uçaklarımıza radar kilidi atarak askeri dilde “ağır tacizde” bulundu.
Olayın detaylarını bugün Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Hürriyet’ten Fatih Çekirge’ye Akşehir’deki Garp Cephesi Karargâhı’nda, Atatürk’ün 25 Ağustos gecesi taarruz emrini verdiği masanın başında anlattıklarından öğrendik.
Akar’ın verdiği bilgiler şöyle:
“2 Temmuz günü Amerikalılardan bir talep geldi. Bir NATO tatbikatı yapacaklar. Ve jetlerine bizim jetlerimizin koruma yapmasını istediler. Talepleri de şuydu. 4 F-16, 1 HİK ve 1 tanker uçağı… ‘Tamam’ dedik ve uçuşlar başladı. Ve bu uçuşlar bütün NATO ülkelerine bildirildi. Düşünün, 2 Temmuz’da bildirilmiş ve faaliyet 22 Ağustos’ta olmuş. İşte o sırada Yunanistan belirlenmiş uçuş rotasını değiştirip ‘askersizlik statüsü’ndeki adalara çevirdi. Rotayı illâ ki bu adaların üzerinden geçirmek istiyor. NATO’yu buraya sokmak istiyor, yani Lozan’ı delmek istiyor. Bunun için son dakikada güzergâhı değiştiriyorlar. Sonra da gelip uçaklarımıza 3 dakika veya 5 dakika süreyle radar kilidi atıyorlar. Neden bunu yaptın diye sorulduğunda da, ‘Bunlar bize bu uçuşu bildirmediler‘. ‘Kimliği belirsiz uçak’ olarak değerlendirdik.’ diyorlar… Kimliği belirsiz uçak olur mu? 24 Ağustos’ta da NATO’nun Nexus Ace eğitiminde görevli uçaklarımız vardı. Orada da gelip 5 dakika boyunca radar kilidi atmak suretiyle tacizde bulundular. Uçaklarımızın NATO görevinde olduğunun bilinmemesinin imkânı yok. NATO’da böyle bir şey olamaz. Uçuş görevleri aylar öncesinden yayımlanıyor, kayıtlar tutuluyor, yazılar yazılıyor. Buna rağmen 22 Ağustos’ta ve 24 Ağustos’ta NATO görevi yapan uçaklarımıza radar kilidi atarak taciz yaptılar.”
ABD/NATO Tezgâhı Gibi
Özetle şu olmuş; ABD, NATO tatbikatı yapacakmış, bizden de jetlerini korumamızı talep etmiş. Sonrasında Yunanistan, bu tatbikat kapsamına kendisine ait olduğunu iddia ettiği “gayrı askeri statüdeki” adaların da alınmasını istemiş. Yani ABD/NATO’yu buraya sokarak Lozan’ı delmeye yeltenmiş. Olmayınca da jetlerimize radar kilidi atmış.
Peki, bu ağır tahrik üzerine biz ne yapmışız? Yine Bakan Akar’a kulak verelim:
“Elbette gerekeni yapıyoruz. 22 Ağustos’taki hadise olunca Mevlüt Bey (Çavuşoğlu) hemen ABD Büyükelçisi’ni ve Yunan Büyükelçisi’ni çağırdı. Biz de Yunan Askeri Ataşesi’ni çağırdık ve tepki gösterdik. Biz kimseyi taciz etmiyoruz, ama hiçbir tacizi de karşılıksız bırakmıyoruz. Bunu NATO’da da söyledik, her yerde de söylüyoruz. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; kişilikli ve kimlikli bir politika uyguluyoruz. Ve çok ciddiyiz, bunun şakası yok. Biz diyoruz ki, 3 bin adanız var, buna rağmen burnumuzun dibine kadar geliyorsunuz. Adaları silahlandırıyorsunuz, 6 mil karasuyu olmasına rağmen 10 mil hava sahası iddiasında bulunuyorsunuz. Burnumuzun dibine kadar gelmişsiniz ve bize yayılmacı diyorsunuz, insaf!”
Yıllardır aynı sözlerle Yunanistan’ı uyarıyoruz, ama dinleyen yok… Hakikaten insaf; da, şu önemli:
Bu tacize ABD/NATO’nun herhangi bir tepkisi oldu mu? Veya onlardan Yunanistan’a haddini bildirmelerini istedik mi?
Mayıs’taki NATO Tatbikatının Devamı
Bu soruların ardından Mayıs’ta yaşanan olayı hatırlatalım.
NATO’nun planlı tatbikatlarından “Tiger Meet-Kaplan Buluşması”nda ev sahibi Yunanistan, tatbikatın hava sahasını 10 mil olarak belirledi. Bunun anlamı, son jet tacizlerinde olduğu gibi, Lozan ve Paris Antlaşmaları ile “gayrı-askeri” statüye alınmış 23 adanın da tatbikat alanına dahil edilmesi idi.
Şu oldu:
Ankara, bu NATO tatbikatını veto edeceği yerde rahatsızlığını Yunanistan ve NATO’ya bildirdi. Yunanistan programında ısrar edince de, “Bu tatbikata gelmiyoruz.” dedi. Hepsi bu.
Bu gelişmeler üzerine de İktidar medyası, “NATO’da Yunan tezgâhı”, “Yunan tezgâhına rest”, “Ankara’dan Atina’ya tatbikat yanıtı“, “Provokasyona geçit verilmedi“, “Çirkin senaryoya Türkiye tepkisi” başlıklarını attı.
Sonrasında Bakan Akar, Yunanistan’ın, tatbikatın icrasına yönelik hazırladığı belgeye, Türkiye’yi hedef alan ve iki ülke arasındaki anlaşmazlık konularını istismar eden bir yaklaşımla ilaveler yaptığını belirtip, “Tiger Meet Tatbikatı’ndan çekildik, ‘Bu tatbikata gelmiyoruz.’ dedik. İstismara yönelik girişimlere müsaade etmeyeceğimizi söyledik.” açıklamasını yaptı.
Ancak neticede adamlar, daha o zaman “NATO’yu gayrı askeri statüdeki adalara sokmuş” ve “Lozan’ı delmiş” oldular… Ve Yunanistan’a nota bile verilmedi!..
Diyeceğimiz, bu olay üzerine evvela NATO’ya ve NATO’nun patronu ABD’ye hak ettiği tepki gösterilse, Yunanistan son jet tacizlerine cesaret edebilir miydi?
Sanki sadece Yunanistan değil, ABD-NATO’nun bir oyunuyla karşı karşıyayız. Erdoğan’ı çok kızdıran ABD seyahatinde Miçotakis’in, “meskûn adalar üzerindeki uçuşlara müsamaha göstermeyeceklerini” vurguladığını, Biden ve Senato’nun da onu hararetle desteklediğini unutmayalım!..
Yunan Askerleri Meis’te Ne Yaptı?
“Yunanistan vites büyüttü” dedik… Uçaklarımıza taciz dışında son bir haftada başka şeyler de yaşandı.
Örneğin; Antalya’nın Kaş İlçesi’ne bir mil uzaklıktaki Meis Adası’na gelen 55 yeni Yunan askeri, limana girmeden önce feribotun güvertesine dizilip Türkiye topraklarına baka baka ulusal marşlarını söyledi. Yunan basını, bu hareketin Türk tarafının adaya yönelik açıklamalarına iyi bir yanıt olduğunu yazdı.
Dedeağaç NATO Üssü mü?
Malûm; ABD, sınırımıza 45 kilometre mesafedeki Dedeağaç’ta üs kuruyor.
Daha dün Yunan basını, sözkonusu üssün faaliyete geçmeye hazırlandığını duyururken, ABD’ye tahsis edilen Yannuli Kışlası’nın gelecek haftalarda ilk NATO askerlerini ağırlayacağını bildirip, “Türkiye, Amerikalıların sadece Balkanlar’a tank, helikopter ve askeri mühimmat sevk etmek için Dedeağaç Limanı’nı kullanmalarından değil, bölgede ilk NATO üssünün faaliyete geçecek olmasından da rahatsız.” iddiasında bulundu.
Doğruysa, burası aynı zamanda NATO üssü olarak hazırlanıyor demektir.
Bodrum’a Karşı Sözde Soykırım Anıtı
Fener Rum Patriği Bartholomeos’un “Pontus” diye diye Trabzon’a gidip ayin düzenlemesini ve “Ekümenik Patrik” üniformasıyla karşılanmasını seyredenlerin ilgisini ne kadar çeker, bilinmez; ama son olayı da aktaralım.
Bodrum’a 7 mil uzaklıktaki İstanköy (Kos) Adası’nın ülkemize bakan tarafına sözde “Pontus Helenizm soykırım” anıtı dikiliyor.
Anıt bitip törenle açıldığında Ankara bir tepki verir herhalde!..
Sadede gelirsek; bu Yunan yayılmacılığına verilen karşılık beylik laflardan öteye gitmediği için küçük bir önerimiz olacak.
Aralık 2021’de Savunma Bakanı Akar, Yunanistan’ın adaları uluslararası anlaşmalara aykırı olarak silahlandırdığına dikkat çekerken, “Türkiye’ye 1950 metre mesafede Meis Adası var. Harp Okulu öğrencisinin yüzme standardı 2 bin metre, yani yüzerek giderler.” demiş, Yunanlı mevkidaşı Panayiotopulos da şu karşılığı vermişti:
“Akar’ın her dediğine cevap vermemiz gerekmez. Madem öyle diyor, Meis’e yüzerek gelsin.”
Ardından MSB’nin sosyal medya hesabından, Harbiyelilerin “Planlı Açık Deniz Yüzme Eğitimi”ne dair görüntüler paylaşılmış ve bu görüntülerin “Atina’yı çıldırttığı” bildirilmişti.
Diyeceğimiz; bari Harbiyeliler Meis’e doğru yüzseler artık!..
Müyesser YILDIZ
26 Ağustos 2022