İçeriğe geç

NATO’dan Medet Ummak ya da Kasabın Bıçağını Yalamak!..

Takip ediyorsunuzdur; Yunanistan geçen hafta Ege’de görev yapan F-16’larımıza tam üç kez radar kilidi attı. Bunun askeri dildeki anlamı, “ağır taciz” idi.

İlk kilit atıldığında medyaya bilgi veren MSB kaynakları, savaş uçaklarımızın önemli bir NATO görevini yerine getirirken bu tacize maruz kaldığını bildirdi. Ayrıca Yunanistan askeri ataşesinin Bakanlığa çağrıldığı ve MSB’nin konuyu NATO makamlarına ilettiği de kaydedildi.

Birkaç gün sonra Hürriyet’ten Fatih Çekirge’ye konuşan Savunma Bakanı Akar, olayla ilgili şunları anlattı:

“2 Temmuz günü Amerikalılardan bir talep geldi. Bir NATO tatbikatı yapacaklar. Ve jetlerine bizim jetlerimizin koruma yapmasını istediler. Talepleri de şuydu. 4 F-16, 1 HİK ve 1 tanker uçağı‘Tamam’ dedik ve uçuşlar başladı. Ve bu uçuşlar bütün NATO ülkelerine bildirildi. Düşünün, 2 Temmuz’da bildirilmiş ve faaliyet 22 Ağustos’ta olmuş. İşte o sırada Yunanistan belirlenmiş uçuş rotasını değiştirip ‘askersizlik statüsü’ndeki adalara çevirdi. Rotayı illâ ki bu adaların üzerinden geçirmek istiyor. NATO’yu buraya sokmak istiyor, yani Lozan’ı delmek istiyor. Bunun için son dakikada güzergâhı değiştiriyorlar. Sonra da gelip uçaklarımıza 3 dakika veya 5 dakika süreyle radar kilidi atıyorlar. Neden bunu yaptın diye sorulduğunda da, Bunlar bize bu uçuşu bildirmediler‘. ‘Kimliği belirsiz uçakolarak değerlendirdik. diyorlar… Kimliği belirsiz uçak olur mu? 24 Ağustos’ta da NATO’nun Nexus Ace eğitiminde görevli uçaklarımız vardı. Orada da gelip 5 dakika boyunca radar kilidi atmak suretiyle tacizde bulundular. Uçaklarımızın NATO görevinde olduğunun bilinmemesinin imkânı yok. NATO’da böyle bir şey olamaz. Uçuş görevleri aylar öncesinden yayımlanıyor, kayıtlar tutuluyor, yazılar yazılıyor. Buna rağmen 22 Ağustos’ta ve 24 Ağustos’ta NATO görevi yapan uçaklarımıza radar kilidi atarak taciz yaptılar.”

Bakan Akar, Amerikalıların talebiydiNATO göreviydi dediği halde Yunan tarafı sözkonusu günde herhangi bir NATO tatbikatının yapılmadığını öne sürdü; ayrıca bu konuda ne ABD ne de NATO Türkiye’yi destekleyen bir açıklama yaptı.

S-300 Şaşkınlığı!..

Akar’ın o sözlerinin mürekkebi kurumadan, üçüncü taciz haberi geldi. Bu defa “Ege ve Doğu Akdeniz’de görev uçuşu gerçekleştiren jetlerimize Yunanistan’a ait Girit’te konuşlu S-300 Hava Savunma Sistemi tarafından radar kilidi atıldığı” duyuruldu.

İşte bu olay üzerine de, “Yunanistan’ın S-300 yalanı ortaya çıktı… Yunanistan’ın söz konusu bataryaları aktif olarak kullandığı ortaya çıktı” şaşkınlığı yaşandı!..

İktidar medyası bir yandan bu “şaşkınlığı” yaşarken, öte yandan Yunanistan’ın bu sistemi ilk 2013’teki “White Eagle” tatbikatında denediğini gizleyemedi.

Dahasını ekleyelim:

Türkiye’nin S-400 krizi sırasında S-300’leri örnek göstermesi üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı’nın önemli danışmanlarından John Sitilides, 2019’da şu bilgileri verdi:

“[1997 yılında] Hala belirsiz olan nedenlerden dolayı belki de iç siyasi nedenlerle Kıbrıs hükümeti [GKRY] Rusya’dan S-300 uçaksavar füze bataryaları almaya karar verdi. Bu bataryaların gerçekten meşru bir kendini savunma amacı yoktuKıbrıs, Amerika’nın bir NATO müttefiki değildi. Yani Amerika, Kıbrıs’ın yardımına gitmeyecekti… Ancak Türkiye’nin Kıbrıs’ın sistemi konuşlandırması durumunda bataryaları imha etme tehdidi üzerine bu krizi sona erdirmek gerekiyordu. Kimse bölgede Kıbrıslı Rumlarla Türkler arasında Yunanistan’ın da karışacağı bir askeri çatışma görmek istemiyordu. Bu durumdan kurtulmanın çetrefilli bir yolunu bulduk. Nihayetinde Yunanistan ile Kıbrıs bir anlaşma yaptı. Yunanistan S-300’leri sahiplenecek, ancak konuşlandırmayacaktı. Ege Denizi’nin güneyinde, Girit adasında bir hangarda depolayacaktı. Böylelikle Türkiye’nin yok etme tehdidinde bulunacağı bir sistem olmayacaktı ortada. Yani Kıbrıs füzeleri aldı, Rusya parasını kazandı; ama sistem konuşlandırılmadı ve Yunanistan’da yıllarca kapalı kaldıFaaliyete geçirildi, ancak bence bunun nedeni Rus ordusunun Doğu Akdeniz’de ve Güneydoğu Avrupa’da yeniden güçlenmesiydi… O nedenle bence Amerika ve NATO, Rusya’nın farklı ülkelerdeki S-300 füze sistemleriyle başa çıkmanın yollarını aradı ve bu sistemlerin, en gelişmiş Amerikan savaş uçaklarıyla ne kadar yenilgiye uğratılabileceğini denedi. Bu nedenle de Yunanistan’daki S-300’leri deneme amaçlı kullandılar. İsrail de aynı şekilde S-300’leri denedi.”

2021 başında Türkiye’deki S-400’ler için Girit’teki S-300’ler modeli geçerli olabilir mi?” şeklindeki soru üzerine Savunma Bakanı Akar’ın söylediklerini de hatırlatalım. Önce şöyle konuştu:

“Evet olabilir. Ayrıca konu sadece Girit’teki S-300’ler de değildir. Varşova Paktı üyesi olup sonradan NATO’ya katılan birçok Avrupa ülkesinde hâlâ Sovyet döneminden kalma silah sistemleri var. Bunlar da pekâlâ NATO içinde sistemde tutuluyor. Biz de bunu söyledik, ‘Girit’teki S-300’lerde nasıl bir model kullanılıyorsa, bunu müzakereye açığız.’ dedik.”

Girit’teki S-300’lerin sürekli operasyonel durumda olmadığı belirtilince de, Sürekli kullanacağız diye bir şey yok ki. Bu sistemler tehdit durumuna göre kullanılır. Ona biz karar veririz.” karşılığını verdi.

Özetle; Yunanistan’ın S-300’lerinin devrede olduğu, herkesin bildiği bir sırdı!..

Adaların İşgâline Cevaz Gibi!..

Ağır tacize uğrayan jetlerimizin NATO görevinde olması meselesine dönersek; Yunanistan yalanladığı, ABD ve NATO’dan da bir hafta boyunca hiç ses çıkmadığı halde Erdoğan da önceki gün, 30 Ağustos Zafer Bayramı Programı’nda, evvela “Yunanistan’ın, bizim ne siyasi ne ekonomik ne de askerî olarak dengimiz ve muhatabımız olmadığını” vurgulayıp şunları söyledi:

“Bilindiği gibi, Ege’de uluslararası hava sahasında NATO görevi icra eden F-16 uçaklarımıza, Yunanistan’ın Girit Adası’na konuşlandırdığı Rus menşeli S-300 Hava Füze Sistemleri tarafından radar kilidi atılmıştır. Bir ülke uçağına radar kilidi atılması düşmanca bir davranıştır. Hele bu uçak NATO görevi icra ediyorsa, bu düşmanlık doğrudan tüm üyeleriyle NATO’ya yapılmış demektir. Yunanistan hava sahamızı ihlal ve uçaklarımızı tacizle başlayan hasmane tavırlarını S-300 radar kilidi atma seviyesine çıkartarak, aslında bize değil, NATO’ya ve müttefiklere meydan okumuştur, o kabiliyeti ve gücü varsa.”

Ardından ABD’nin ülkemize F-35’leri vermemesi ve S-400’lerimize karşı çıkmasına değinip şöyle konuştu:

“Şimdi aynı Amerika’nın Yunanistan’ın bir NATO hava gücüne karşı S-300 sistemlerini harekete geçirilmesine nasıl cevap vereceğini merakla bekliyoruzTürkiye, kendine yakışanı yaptı, yapıyor ve yapacaktır, bunu herkes bilsin. Yunanistan’ın adalara üsler tesis etmesi, kurması Türkiye için hiçbir zaman anlam teşkil etmez. Burada düşünmesi gereken, Yunanistan’a bunca desteği verenler; kendileri bundan sonra ne yaparlar, onu bilemem.”

Erdoğan dün MSB Üniversitesi’ndeki diploma töreninde de “Ege’de her fırsatta tacizleri ve terbiyesizlikleriyle huzursuzluk çıkaranların sadece maşa olduğunu, asıl mücadeleyi onların gerisindekilerle verdiklerini anlatıp bu defa NATO’ya, “Ülkeye yönelik tehditlerin zirveye çıktığı bir dönemde ihtiyaç duyulan desteği vermeyen NATO’nun çok daha hafif gerekçelerle nerelere güç aktardığını gördük.” ifadeleriyle tepki gösterdi.

İki sorumuz var:

Ne demektir; Yunanistan’ın Adaları işgâl etmesinin bizim için “hiçbir zaman anlam teşkil etmemesi?!

Madem ki; muhatabımız” Yunanistan değil de ABD-NATO, onlara nasıl bir karşılık vermeyi düşünüyorsunuz?

ABD ve NATO’dan “Cevap” Geldi

Erdoğan’ın bu çıkışlarının ardından nihayet ABD ve NATO’dan cevap geldi.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ismini vermeyen bir yetkilisi, Anadolu Ajansı’nın sorusu üzerine, sözkonusu durumdan haberdar olduklarını belirtip, “NATO müttefiklerimiz Yunanistan ve Türkiye’yi bölgede barış ve güvenliği korumak için birlikte çalışmaya ve anlaşmazlıklarını diplomatik yollarla çözmeye davet etmeyi sürdürüyoruz. Tüm tarafları, tansiyonu daha da arttıracak söylemler ve eylemlerden kaçınmaya davet ediyoruz.” dedi.

Savunma Bakanı Akar’ın söylediğine göre, biz o uçuşları “2 Temmuz günü Amerikalılardan gelen bir talep üzerine yapmamış mıydık?

Bu ne şimdi?!

NATO’nun cevabı ise çok daha tacizkâr oldu!..

NATO Müttefik Kara Komutanlığı, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle MSB hesabını da etiketleyip, Zafer bayramınız kutlu olsun. Bugün Türk bağımsızlığının 100. yıldönümü. Zafer ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü kutlamalarında NATO ve ötesindeki Türk müttefiklerimizin yanındayız.” şeklinde bir Twitter paylaşımı yapmıştı.

Yunan Hükümeti, Dışişleri, ordusu ve medyası bu paylaşıma tepki gösterdi ve Yunanistan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e resmi şikâyette bulundu.

Ve NATO o paylaşımı sildi!..

Kimi Kime Şikâyet?

Buna karşılık Ankara’dan şöyle bir hamle geldi:

MSB’nin, Yunanistan’ın tacizlerinin radar kayıtlarını NATO Genel Sekreterliği’ne ve üye ülkelerin savunma bakanlıklarına göndermeye hazırlandığı açıklandı.

Kimi kime şikâyet ediyor veya kimden ne medet umuyorlarsa?!

2020 yazında Libya açıklarında Türk ve Fransız gemileri arasında yaşanan gerginliği hatırlayalım. Fransa, NATO misyonunda görevli gemisinin Türk donanması tarafından taciz edildiğini öne sürüp ülkemizi NATO’ya şikâyet etti. Genel Sekreter Stoltonberg’in talimatıyla soruşturma başlatıldığı bildirilirken, Savunma Bakanı Akar defalarca, böyle bir şeyin olmadığını kayıtlarıyla NATO’nun sivil ve askeri makamları önünde ispatladıklarını anlatıp, Ey Fransa! Bizden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden özür dilemeniz lâzım. Orada yapılan bir şeyi, yanlış ve doğru olmayan bilgilerle koskoca NATO’nun, o kadar bakanın önünde saldırgan duruma sokamazsınız, zan altında bırakamazsınız.” dedi.

Sonuç? NATO o soruşturmayı yaptı. 130 sayfalık rapor hazırlandı. Ancak raporun kamuoyuna açıklanmaması, yani sümenaltı edilmesi kararlaştırıldı.

Olası yeni şikâyetin akıbeti de peşinen belli olduğuna göre; Ankara’nın, Yunanistan’ın arkasında ayan beyan duran ABD’ye ve NATO’ya yönelik yapması gereken asıl hamleyi” söyleyelim:

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği meselesine hemen, derhal, şimdi nokta koymanız gerekmez mi?

Müyesser YILDIZ
1 Eylül 2022

Kategori:Uncategorized