İçeriğe geç

Dövmemişler… Düşmüş!..

Yaklaşık 3.5 yıl önce Gazeteci-Yazar Yavuz Selim Demirağ’a evinin önünde saldırıp onu ağır şekilde yaralayan 6 sanık da Demirağ’ı dövmediklerini, sadece ufak tefek bir itiş kakış yaşandığını öne sürünce Mahkeme Başkanı, “Peki bu adam nasıl yaralandı?” diye sordu.

10 Mayıs 2019 gecesi bir televizyon programından çıktıktan sonra, evine Murat Ağırel’in bıraktığı Yavuz Selim Demirağ apartmanın kapısını açmaya çalıştığı sırada sopalarla saldırıya uğradı ve kafası başta olmak üzere çeşitli yerlerinden aldığı darbeler sonucu bir hafta hastanede yattı.

6 kişi olduğu tespit edilen saldırganlar gözaltına alındıktan sonra adli kontrolle serbest bırakıldı. Saldırıya ilişkin iddianame ise ancak 2 yıl sonra hazırlandı. İlk olarak Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Demirağ’ın avukatı Erhan Tokatlı, “Bu, adam öldürmeye teşebbüstür. Davanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi gerekir.” şeklinde itirazda bulundu. İtirazı kabul eden Asliye Ceza Hakimi, dosyayı görevsizlikle nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi ve sürecin sonunda davanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine karar verildi.

İşte bu kararın ardından bugün Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde davanın ilk celsesi görüldü.

İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk’ün de izlediği davada, sanıkların kimlik tespiti yapıldıktan sonra ifadelerinin alınmasına geçildi.

Sanıklardan Furkan Çelik, daha önceki ifadelerinin geçerli olduğunu belirtti; Yavuz Selim Demirağ’ın içinde olduğu aracın kendilerini trafikte sıkıştırdığını, sonrasında araçtaki kişilerden birisinin inip kendilerine küfrettiğini, diğerinin ise gittiğini, sanık Orhan Çoban’ın da inip o şahsa karşı yürüdüğünü, aralarında tartışma ve bağırış çağırış yaşandığını anlattı.

Mahkemenin kadın Başkanı, “Peki bu adam nasıl yaralandı? Neden yere düştü?” diye sorunca Furkan Çelik, “Yaralandığını bilmiyorum. Neden yere düştüğünü karanlıkta göremedim.” karşılığını verdi.

Başkan, görüntülerde kendisinin arabadan elinde sopaya benzer bir cisimle indiğinin görüldüğünü hatırlatınca da Çelik, “Evet arabada bir sopa vardı. Korkudan aldım, sonra geri bıraktım.” dedi.

Sanık Çelik, Başkan’ın, niye korktuğu sorusunu ise; “İki kişilerdi.” diye cevaplandırdı.

Murat Ağırel Demirağ’ı Bırakıp Kaçtı mı?

Sanıklardan Adem Yavuz da olayın Furkan Çelik’in anlattığı gibi yaşandığını bildirip şunları söyledi:

Furkan Çelik’in elinde sopa vardı, ama hiçbir şekilde vurmadı. Biz arabadan aşağı inince diğeri bastı gaza gitti, kaçtı diyebilirim. Yavuz Selim Demirağ ile Orhan Çoban arasında sadece itiş kakış oldu ve düştü.”

Sonrasında Mahkeme Başkanı ile sanık arasında şu diyaloglar yaşandı:

Başkan: “Nasıl yaralandı? Orhan vurduğu için mi düştü?”

Sanık: “Tam göremedim.”

Başkan: “İtiş kakışta bu kadar yaralandı, öyle mi?”

Sanık: “Düşmüş olabilir.”

Başkan: “Arabadaki diğer kişi kaçtı mı?”

Sanık: “Öyle algıladım.”

Başkan: “Algılamak nedir? Arabada kaç kişi vardı? Neden daha önceki ifadende 2 kişi demedin?”

Sanık: “Sormadılar.”

Başkan: “Ama ben de sormadan söyledin. Tekrar soruyorum, diğer arabada kaç kişi vardı?”

Sanık: “2 kişi.”

Demirağ’ı Suçladı: Bire Bin Katıyor

Adem Yavuz’un savunmasının ardından Demirağ’ın Avukatı Erhan Tokatlı, tüm sanıklara şu iki sorunun sorulmasını istedi:

Trafikte tartışma yaşandığını söylüyorlar. Arabayı kullanan Murat Ağırel. Sanıkların bulunduğu araç ise onlardan önce Demirağ’ın evinin önüne geliyor. Acaba daha önce buraya kaç kere keşfe geldiler? Ve de Demirağ’a saldırmak için kimseden talimat aldılar mı?”

Mahkeme Başkanı, bu soruları tüm sanıklara yöneltti. Hepsi de Demirağ’ın evine daha önce gitmediklerini ve kimseden talimat almadıklarını söyledi.

Sanıklardan Ali Adanır ise “Orhan Çoban ve Furkan Çelik arabadan indi, biz ayırmaya gittik. Gittiğimizde düşmüştü. Nasıl düştüğünü görmedim.” dedi.

Sanıklardan Emrah Bulut diğer sanıkların beyanlarını tekrarlarken Necmettin İnan, arabadan hep birlikte indiklerini, ancak Yavuz Selim Demirağ’ın nasıl yaralandığını görmediğini kaydetti.

Son sanık Orhan Çoban da olayın kendisi ve Demirağ arasında yaşandığını belirtip, “Dengesini kaybetti. Kafasını kaldırıma vurdu galiba. Furkan’ın elinde sopa olduğunu görmedim. Kimse sopayla vurmadı. Gazeteci olduğu için bire bin katıyor.” diye konuştu.

Sanıkların ardından avukatlarının beyanlarına geçildi. Bir avukat, yanıltıcı soru yöneltildiğini öne sürünce Mahkeme Başkanı, “Heyetimizin önyargılı olduğunu mu düşünüyorsunuz? Sorgulama taktiğime de kimse bir şey diyemez.” şeklinde tepki gösterdi.

Bir başka sanık avukatı, Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamanın kalabalık ve tepkiler yüzünden sağlıklı yapılamadığını, hakimin, “Bunu başımdan atayım” çabası sonucunda da dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne geldiğini öne sürdü. Mahkeme Başkanı, “Dosyanın bize nasıl geldiğinin önemi yok.” karşılığını verdi.

Zekâmızla Alay Ediyorlar”

Şikâyetçi ve mağdur Yavuz Selim Demirağ da beyanında, “Zekâ seviyemizle alay ediyorlar. Görüntüler ortada. Ben boş vakitlerimde kendimi dövüyorum herhalde.” dedi.

Sonrasında Başkan ile Demirağ arasında şu diyaloglar yaşandı:

Başkan: “Savunmaları değerlendirecek olan biziz. O geceki televizyon programında tartışma konusu neydi?”

Demirağ: “Murat Ağırel’in yolsuzluklarla ilgili yeni kitabıydı. Programdan sonra Murat Ağırel beni eve bıraktı, o İstanbul’a devam etti. Ben kapıyı açmaya çalışırken arkadan vurmalar başladı.”

Başkan: “Saldıranları görme imkânınız oldu mu?”

Demirağ: “Hayır, arkadan saldırdılar.”

Başkan: “Tek kişi değil, birden fazla yani.”

Demirağ: “Evet.”

Başkan: “Tehdit alıyor muydunuz?”

Demirağ: “Her zaman. 70 kişi tam sayfa ilânla hedef gösterildik.”

Başkan: “O günkü televizyon programından dolayı mı saldırıya uğradığınızı düşünüyorsunuz?”

Demirağ: “Hayır. Bu çok önceden planlanmış, keşif yapılmış. Komşularım da söyledi; 4 gün önce gelip, orada oturup oturmadığımı sormuşlar.”

Başkan: “Şikâyetçi misiniz, davaya katılmak istiyor musunuz?”

Demirağ: “Evet.”

Demirağ’ın avukatı Erhan Tokatlı da Murat Ağırel başta olmak üzere bazı tanıkların dinlenmesini, ayrıca olay tarihine ait MOBESE kayıtları ile sanıkların o döneme ait 1 aylık HTS kayıtlarının getirtilmesini istedi.

Mahkeme Başkanı olayın üzerinden 3 yıldan fazla zaman geçtiğini, bu nedenle MOBESE kayıtlarının bulunmasının çok zor olduğunu belirtirken HTS kayıtları için, “Zaten arkadaşlar, görüşürler. Ne faydası olacak?” dedi.

Savcının, Yavuz Selim Demirağ’ın katılımı ve Murat Ağırel ile diğer tanıkların dinlenilmesi taleplerinin kabulü yönünde mütalaa vermesinin ardından sanıklar ve avukatlarının beyanı alındı.

Sanıklardan Necmettin İnan, Yavuz Selim Demirağ’ın sosyal medya hesabından kendileri için “Katiller” ifadesini kullandığını, bunun da kendilerini zor durumda bıraktığını söyleyince Mahkeme Başkanı, “Biz katılanı yargılamıyoruz, sizi yargılıyoruz.” cevabını verdi.

Sanık avukatları, müvekkillerinin yurtdışı adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını isterken bir avukat da mevcut raporlar arasında çelişki olduğunu bildirip Yavuz Selim Demirağ için yeni bir sağlık raporu alınması talebinde bulundu.

Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı, Murat Ağırel ve diğer tanıkların dinlenmesi talebinin kabulü, diğer taleplerin reddi ve üzerinden 3 yıldan fazla zaman geçmiş olsa da atılı suçun niteliği ile bunun yaptırımı dikkate alınarak sanıkların yurtdışı adli kontrol tedbirinin devamı kararıyla, duruşmanın 28 Şubat 2023’e bırakıldığını açıkladı.

Müyesser YILDIZ
22 Eylül 2022

Kategori:Uncategorized