İçeriğe geç

28 Şubat Davasında En Başa Dönüş!..

Refah-Yol Hükümetinin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın vefatından sonra açılan, AKP’nin de ilk günden itibaren sahiplendiği 28 Şubat davasıında 103 isim yargılandı. 6 yıl süren yargılama sonunda Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, İkinci Başkan Çevik Bir, Çetin Doğan ve dönemin YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz’ün bulunduğu 21 ismi müebbet hapis cezasına çarpıtırdı. Diğer sanıklar hakkında ise beraat veya zaman aşımından düşme kararı verildi.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi bu kararları aynen onadı.

Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Temmuz 2021’de 14 sanık hakkındaki müebbet hapis cezasını onarken Kemal Gürüz, eski YÖK üyesi Erdoğan Öznal, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Hayri Bülent Alpkaya ile dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Muhittin Erdal Şenel’in eylemlerinin, suça yardım” kapsamında olduğunu bildirerek müebbet hapis cezalarını bozdu.

Ayrıca 10 yıllık zaman aşımı nedeniyle dosyalarının düşürülmesine ve beraatine karar verilen 12 sanığın gizli ittifak” suçunu işlediklerine hükmedildi.

Yargıtay’ın bu kararlarının ardından, müebbet hapis cezaları onanan 70-90 yaş arasındaki 14 komutan tutuklanıp cezaevine gönderilirken hükümleri bozulan diğer 16 sanığın da yeniden yargılanmasına başlandı.

Yeniden yargılama sürecinde ise; önce Şevket Turan, ardından İzzettin İyigün hayatını kaybetti.

Esas Hakkında Mütalaa Verildikten Sonra

28 Şubat davasının bugün 5’inci celsesi görüldü. Sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapması bekleniyordu.

Çünkü Haziran’daki 4’üncü celsede sanık avukatları, kovuşturmanın genişletilmesi talebinde bulunmuş, ancak Mahkeme bu konuda Savcının görüşünü sormadan esas hakkındaki mütalaasını açıklamasını istemişti. Yargıtay ilamına uyulmasını isteyen Savcı, mütalaasında şunları da vurgulamıştı:

Bozmadan önce ve sonra yapılan yargılama sonucunda elde edilen tüm deliller; emanet kayıtları, dinlenen tanık beyanları, sanık savunmaları, müşteki beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Sanıkların işlemiş oldukları suçtan eylemlerine uyan TCK 7/2 maddesi delaletiyle 312, 39/2c, 53/1-2, 3713 sayılı TMK’nın 5/1 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarına; Emanete kayıtlı suç eşyalarının dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.”

Nihayetinde Mahkeme, avukatların kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddiyle, sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapmaları için duruşmayı bugüne ertelemişti.

Sağlık sorunları sebebiyle gelemeyenler dışında 9 sanığın hazır bulunduğu bugünkü celsede ise şunlar yaşandı:

Savcı esas hakkındaki mütalaasını tekrar ettiğini bildirdi.

Mahkeme Başkanı, sanık avukatlarına kovuşturmanın genişletilmesi konusundaki taleplerini sordu.

Avukat Mehmet Sever, sanıkların büyük bölümünün 7 Nisan 1997’de Genelkurmay’da yapıldığı öne sürülen bir toplantı iddiasıyla yargılandığını, ancak sözkonusu toplantı tutanağına ilişkin belgenin fotokopi olduğunu, Genelkurmay Başkanlığı’nın tutanağın aslının imha edildiğini bildirdiğini anlatıp şu taleplerde bulundu:

Dosyada imha tutanağı yok. Genelkurmay’dan imha tutanağının, ayrıca varsa bu toplantının ses ya da görüntü kayıtlarının ve tüm toplantılar için tutulması zorunlu katılımcı listesinin getirtilmesini istiyoruz. 2013 yılında bir icra subayının odasında bulunduğu bildirilen bahse konu fotokopi belge FETÖ’cü Adli Müşavir Muharrem Köse tarafından, FETÖ’cü savcı Mustafa Bilgili’ye gönderilmişti. Odasında o fotokobi belgenin bulunduğu icra subayının da FETÖ ile irtibat ve iltisakı araştırılsın. Keza dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın hükümetin istifasını açıkladığı 21 Haziran 1997’deki basın toplantısının kaseti TRT’den getirtilerek izlensin.”

Avukat Ali Fahir Kayacan da hükme esas alınan delillerin hükümden önce değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatarak, “Ancak mahkeme bundan sarf-ı nazar etti. BAM ve Yargıtay da bunlara hiç değinmedi. O yüzden önce delillerin sıhhati ve usulüne uygun elde edilip edilmediği konusunda karar vermeniz gerekiyor.” dedi.

Avukat Aykanat Kaçmaz ise yıllar sonra adli emanetten aldığı, “dava dosyasının orijinal delilleri” denilen belgelerin büyük bölümünün Balyoz ve Ergenekon kumpaslarından gönderilen, Word’den PDF’ye çevrilen sahteliği ispatlanmış belgeler olduğunu vurgulayıp şunları anlattı:

Bu belgelere, TSK ve kamu kurumlarının hiç kullanmadığı metin kutuları yüklenmiş ve bununla bazı isim ve imzalar birçok belgeye yapıştırılmış, taşınmış. İşte bu belgeler cezalandırmada delil olarak kullanıldı.Bunların bilirkişilere incelettirilmesini istiyoruz.”

Av. Ümit Gökuç da Yargıtay’ın, beraatına karar verilmiş olan müvekkilinin kriz masassında görev yaptığını öne sürerek cezalandırılması yönünde görüş bildirdiğini, ancak müvekkilinin söz konusu dönemde MGK Genel Sekreterliği’nde çalıştığını belirtip özlük dosyasının getirtilmesi talebinde bulundu. Av. Gökuç, sahteliği defalarca kanıtlanan CD-5 içinden çıkan belgelerin sonradan üretilip üretilmediği konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasını da istedi.

Avukatların beyanlarının tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı, Savcı’ya, bu taleplere ilişkin mütalaasını sordu.

Esas hakkındaki mütalaasını sunan ve bunu celse başlangıcında tekrarlayan Savcı’nın, “Diyeceğimiz bir şey yoktur.” karşılığın vermesi dikkat çekti.

Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı, sanık avukatlarının şu taleplerinin kabul edildiğini açıkladı:

“Genelkurmay Başkanlığı’na 7 Nisan 1997’deki toplantı tutanağına ilişkin imha tutanağının aslı veya fotokopisinin olup olmadığının sorulmasına, var ise gönderilmesine…”

“Belgelerin Word’den PDF, PDF’ten Word’e dönüştürülürken metin kutusu, imza ve isim eklenip eklenmediği konusunda inceleme yapılması için Adli Tıp Kurumu, TÜBİTAK, Jandarma ve Emniyet Kriminal laboratuvarlarına ayrı ayrı yazı yazılmasına, gelecek cevaplara göre, bilirkişi incelemesi yaptırılıp yaptırılmayacağının değerlendirilmesine…”

Öte yandan sanıkların imza adli kontrolünün kaldırılıp yurtdışı yasağının devamına da karar verilerek duruşma 20 Mart’a ertelendi.

Özetle; yaklaşık 10 yıllık yargılama ve verilen hükümlerin ardından davanın esası niteliğindeki kimi “delillerin” incelenmesine karar verilerek bir anlamda en başa dönülmüş oldu.

Müyesser YILDIZ
21 Kasım 2022

Kategori:Uncategorized