Doç Dr. Necip Haplemitoğlu’nun 18 Aralık 2002’de evinin önünde öldürülmesi olayının kilit isimlerinden olduğu söylenen eski Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu Nuri Gökhan Bozkır’ın, ifadesinde kesinlikle Levent Göktaş’ın ismini vermediğini, Göktaş’ın isminin ifadesine zorla eklendiğini öne sürdüğü öğrenildi.
20 yıldır çözülemeyen Hablemitoğlu cinayeti, Nuri Gökhan Bozkır’ın geçtiğimiz Şubat’ta Ukrayna’da yakalanarak Türkiye’ye getirilmesinin ardından yepyeni bir boyut kazandı. Bozkır’ın verdiği ifadelerle birlikte ilk kez bu cinayette Levent Göktaş’ın da yer aldığı, tetikçinin ise yine eski bir Özel Kuvvetçi Tarkan Mumcuoğlu olduğu bildirildi.
Bu gelişmenin ardından Göktaş Bulgaristan’a firar ederken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca geçen ay tamamlanan iddianameyle Fetullah Gülen, Mustafa Özcan, Enver Altaylı, Levent Göktaş, Nuri Gökhan Bozkır ve Tarkan Mumcuoğlu’nun da aralarında bulunduğu 5’i eski ÖKK’cı 10 kişi hakkında “tasarlayarak kasten öldürme”, “cinayete azmettirme” ve “suç örgütü kurma” gibi suçlardan dava açıldı.
Üç Gün Önce Dilekçe Verdi
Evvela, geçtiğimiz Şubat’ta Nuri Gökhan Bozkır’ın verdiği ilk ifade çok konuşuldu. Şimdi de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı 364 sayfalık iddianamenin detayları ele alınıyor.
Biz ise halen cezaevinde olan Bozkır’ın gerek Şubat’ta ifadeleri yayımlanmaya başladıktan gerekse de iddianameden sonraki tepkisine ilişkin öğrendiklerimizi aktarmak istiyoruz.
İddialara göre; Bozkır, daha Şubat’ta Cumhuriyet Savcılığı’na ek ifade vermek için müracaat etmeyi düşündü, ancak sonra vazgeçti.
İddianamenin çıkmasından sonra ise hafta başında Cezaevi aracılığıyla Savcılığa ek ifade vermek için dilekçe gönderdi.
Dilekçesi ulaştığı takdirde Savcılıkta, aksi halde yargılama süreci başladığında Mahkemede Bozkır’ın, kendisine ait olduğu bildirilen ifadelerin önemli bir bölümünün baskı altında alındığını, özellikle Levent Göktaş adını kesinlikle vermediğini, Göktaş ve Tarkan Mumcuoğlu isimlerinin ifadesine zorla eklendiğini söyleyeceği öğrenildi.
Zihni Çakır Ayrıntısı
Bozkır’ın yakınlarına şunları anlattığı da öne sürüldü:
“2014’te FETÖ ile mücadele başladığında, Gazeteci Zihni Çakır ile temasa geçip ÖKK’daki FETÖ yapılanması hakkında bilgi verdim. Çakır bunları yazıp kendisine vermemi istedi. Yazdıklarımı beğenmedi; biraz renklendirelim diyerek, kendisi birtakım isimler ekleyerek yeniden yazdı. Sonrasında Eylül 2014’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’la görüştüm. Hablemitoğlu cinayetinden ilk o zaman İrfan Fidan söz edip, ‘Ankara’da yürütülen FETÖ çatı iddianamesi soruşturmasına sokalım, şikâyette bulun.’ dedi. Ben de, ‘Oraya bakacaksanız, Özel Kuvvetler Komutanlığı’na da bakın.’ dedim. Herhangi bir isim vermedim.”
Bozkır’ın bu son iddialarından hareketle; Haziran 2016’da hazırlanan ve “TSK’daki FETÖ’cüler darbe yapmaya hazırlanıyor” dendiği halde herkesin adeta kulağının üstüne yattığı, ancak 15 Temmuz’dan sonra kabul edilerek davası açılan FETÖ Çatı İddianamesi’nde Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesine nasıl yer verildiğine bakalım.
İddianamede, “Hablemitoğlu’nun öldürülmesinde yalnızca FETÖ’nün çıkarının olduğu” belirtildikten sonra Zihni Çakır’ın ifadesine yer verildi. Ergenekon kumpas davasındaki faaliyetlerini anlatan Çakır’ın Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili söyledikleri de şöyle özetlendi:
“Hablemitoğlu suikastı ile ilgili kafasında kuşkuların bulunduğunu, Bayram Özbek isimli emniyet mensubunun suikasttan önce toplantı yapıldığını iddia ettiğini, bu şahsın Fetullah Gülen Örgütünü soyutlamaya çalıştığı hissi ile suikastla ilgili çalışmalarını biraz daha derinleştirdiğini, bu kapsamda ulaştığı bir kaynağın kendisine ‘Necip Hablemitoğlu’nun Alman Vakıfları ile ilgili bilgi ve belgelerin Özel Kuvvetler Komutanlığındaki Gülenciler tarafından servis edildiğini, o bilgi ve belgeler ile Necip Hablemitoğlu suikastının arkasında Alman istihbaratının olduğu algısının yaratıldığını, o dönemde Özel Kuvvetler Komutanlığında bulunan hemen hemen herkesin bu suikastın Yüzbaşı Tarkan Mumcuoğlu tarafından işlendiğini bildiğini, olayda kullanılan silahın Mogan gölüne atıldığını, yine suikast görevlendirilmesinde FETÖ/PDY içerisinde etkili olduğunu tahmin ettiği Mustafa Özcan’ın CIA’nın Türk ajanı olarak bilinen Enver Altaylı ile bir görüşme yaptığını, bu görüşmede hatırı sayılır bir para karşılığı suikastın işlendiğini, Enver Altaylı’nın Özel Kuvvetler Komutanlığındaki uzantıları aracılığıyla süreçte etkili olduğunu’ söylediğini, konu hakkında yaptığı araştırmalarda Tarkan Mumcuoğlu’nun, bizzat aklanması için kendisine teklif edilen Fikret Emek isimli subayın Özel Kuvvetlerde yardımcısı olduğunu ve Özel Kuvvetlerden çıkarıldığını öğrendiğini, bu cinayetin işlenmesinin sadece Fetullah Gülen Örgütüne yaradığını, çünkü suikastla birlikte Türkiye’de siyanürle altın çıkarılmasına karşı çıkan oluşumun ortadan kalktığını, bunun da Koza İpek Grubu’nun sahibi olan Akın İpek isimli altın üreticisinin işine yaradığını, dolayısı ile Gülen Örgütünün bu işten fayda sağladığını, yine twitter’da fuatavni hesabından yayınlanan bilgilerin Fevzi Bilgin adlı kişi de toplandığını, sonrasında süzgeçten geçirilerek paylaşılmasına karar verilen twitlerin bu hesap üzerinden yayınlandığını duyduğunu, yaptığı araştırmalarda Fevzi Bilgin isimli şahsın üst akıl olarak görev yaptığını öğrendiğini beyan etmiştir.”
Bağlantıyı Yine Çakır Sağladı
Şimdi de Zihni Çakır’ın bu soruşturmadaki rolüne ilişkin hazırlanan son iddianamede neler anlatıldığına bakalım.
– Hablemitoğlu cinayeti 2017’de gündeme gelip yeniden soruşturma başlatıldığında, tanık olarak Çakır’ın ifadesi alındı. Çakır, yukarıda aktardığımız, 2015’te İstanbul TEM Şube’de, bilgi alma şeklinde olan ifadesini tekrarladı.
– Bu sefer Çakır’a sözkonusu bilgileri kimden aldığı soruldu. O da, “Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndaki disiplinsiz davranışları nedeniyle 14 Ağustos 2006’da TSK’dan ilişiği kesilmiş olan” Nuri Gökhan Bozkır’ın adını verdi.
– Bunun üzerine Savcılık, Bozkır hakkında araştırma yapıp şu bilgilere ulaştı: “Zihni Çakır’a bilgi veren Nuri Gökhan Bozkır hakkında yapılan araştırmada, bu kişinin 08/09/2015 tarihinde DEAŞ terör örgütüne patlayıcı madde götürmek eyleminden ötürü hakkında Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesine açılan bir kamu davası bulunduğu, bu suçtan hakkında yakalama kararı olduğu ve bu yargılama dosyası nedeniyle Ukrayna ülkesine kaçmış olduğu anlaşılmıştır.”
– Sonrasında Zihni Çakır üzerinden Bozkır’la iletişim kurulup cinayet hakkında anlatımlarda bulunması istendi. Bozkır da Ukrayna’dan el yazısı ile 4 sayfalık bir mektup kaleme alıp Türkiye’nin Kive Büyükelçiliği İçişleri Ateşesi mail hesabı üzerinden gönderdi. Bozkır bu mektubunda, Tarkan Mumcuoğlu başta olmak üzere şüphelendiği birçok isimden söz ederken Levent Göktaş ile Enver Altaylı ve Mustafa Özcan’a dair herhangi bir bilgi vermedi.
Bozkır ve Çakır’ın İfadeleri Arasındaki Farklar
Bozkır ile Zihni Çakır’ın anlatımları arasındaki, Savcılığın da dikkatini çeken bu farklılık iddianameye şöyle yansıtıldı:
“Mektubunda Nuri Gökhan Bozkır, Zihni Çakır’a söylediğinden farklı olarak cinayete ilişkin kurulan Mustafa Özcan ve Enver Altaylı ilişki ağı, Enver Altaylı’nın bu kapsamda kurduğu Özel Kuvvetler Komutanlığı bağlantılarından hiç bahsetmemiştir.”
Ardından, “Zihni Çakır isimli kişinin, Nuri Gökhan Bozkır üzerinden edindiği bilgiler ile 18-19/09/2017 tarihlerinde Cumhuriyet Başsavcılığımızda alınan beyanlarında; Mustafa Özcan’ın Necip Hablemitoğlu ile FETÖ/PDY ile ilgili çalışmalarından vazgeçmesi için görüşmeler yapması, Necip Hablemitoğlu’nu engellemeyeceklerini anlayınca da Mustafa Özcan ile o dönem MİT mensubu olduğunu bildiğimiz Enver Altaylı’nın görüşmeler yapması, Mustafa Özcan ve Enver Altaylı’nın yaptıkları plan ile o tarihte Özel Kuvvetler Komutanlığı ile irtibatlı bir kişi aracılığıyla, ÖKK içerisinde binbaşı olan Fikret Emek üzerinden, yine Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisindeki yüzbaşı olan Tarkan Mumcuoğlu’na bu cinayeti işlettikleri şeklindeki ifadede belirtilen durum, alınan ifadeler ve yapılan HTS analizleri ile doğrulanmıştır.” denildi.
Yani, bir anlamda, Nuri Gökhan Bozkır’ın değil Zihni Çakır’ın beyanlarına itibar edilerek sonuca varıldığı belirtildi.
Bozkır’ın sözkonusu bağlantıları neden anlatmadığı konusunda da özetle şu değerlendirmeler yapıldı:
“Nuri Gökhan Bozkır, içinde yer aldığı bir cinayet olayına ilişkin olarak, başlangıçta arkadaşı aracılığıyla, sonrasında kendisi tarafından Ukrayna ülkesinden neden bilgi verdiği hususu akla gelebilir. Nuri Gökhan Bozkır’ın Zihni Çakır üzerinden adli makamlara ilk defa vermiş olduğu bu bilgileri öncelikle kendi ismini ortaya koyarak vermediği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında başka soruşturma konusu bir olay hakkında bilgi vermek için bulundukları sırada, adli makamlarca ciddiye alınmak düşüncesi ile arkadaşı üzerinden Necip Hablemitoğlu cinayetine ilişkin bazı bilgileri aktardığı, Nuri Gökhan Bozkır’ın 08/09/2015 tarihinde DEAŞ terör örgütüne patlayıcı madde götürmek suçundan Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma dosyasında isminin geçmesi üzerine Ukrayna ülkesine kaçtıktan sonra, Zihni Çakır’ın alınan ifadesinde edindiği bu bilgileri Nuri Gökhan Bozkır’dan almış olduğunu ve bu kişi ile Ukrayna ülkesinden iletişiminin devam ettiğini Cumhuriyet Başsavcılığımıza ifade etmesi üzerine de, bu defa Nuri Gökhan Bozkır’ın, vereceği bilgiler neticesinde kendisi hakkında işlem yapılmamasını sağlamak, hatta tanık olacağını düşünerek içinde bulunduğu olayda kendisini ve bazı şüphelileri soyutlamak suretiyle, Ukrayna ülkesinden söz konusu bu mektubu kaleme almıştır. Nuri Gökhan Bozkır’ın mektubunda anlattığı hususların doğru olup olmadığı her aşamada Cumhuriyet Başsavcılığımızca incelenmiş, Zihni Çakır’ın anlattığı bilgilerden farklı olarak, olayın oluşuna ilişkin doğru olmayan, eksik ve yanlış bir şekilde bu mektubu kaleme aldığı, Zihni Çakır’ın aşamalarda alınan ifadeleri, Nuri Gökhan Bozkır’ın ülkemize getirildikten sonra alınan ifadeleri ve yapılan tüm soruşturma işlemleri sonucunda ortaya konulmuştur. Nuri Gökhan Bozkır’ın bu çelişkisinin nedeni, kendi isminin adli makamlarca biliniyor olması ve artık kendi ismi ile adli makamlara bilgi verecek olması sebebiyle içinde yer aldığı bir olayda olayın çözülmesinden ziyade belirsiz ve karmaşık birhal yaratmak suretiyle, olayla ilgisi olmayan, bir dönem husumetli olduğu bazı kişileri bu mektuba dahil ederek, olayla ilgisi olan bazı kişilerden ise bahsetmeyerek soruşturmayı karmaşık bir hal içine sokmak ve hakkında ileri sürülecek olan örgüt üyeliği suçlaması kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak düşüncesi olduğu değerlendirilmiştir.”
Ez cümle, menfur Hablemitoğlu cinayeti çözülmek mi isteniyor yoksa iktidar içi savaşların yeni bir cephesi mi açılıyor – bilinmez; ama Nuri Gökhan Bozkır’ın Ukrayna’dan getirildikten sonra alınan ifadesini kabul etmediği/etmeyeceği iddiası doğru ise soruşturmanın daha da karmaşık bir hâle bürüneceği anlaşılıyor.
Müyesser YILDIZ
2 Aralık 2022