İçeriğe geç

Emekli Amiraller: “Kimseye Ördek Demedik”

Nisan 2021’de Montrö Antlaşması’na sahip çıkılması ve TSK’da yeni tarikat yapılanmalarına izin verilmemesi için açıklama yapan emekli amiraller hakkında, suç için anlaşma” iddiasıyla 12 yıla kadar hapis istemiyle açılan davada, sanıkların esas hakkında mütalaaya karşı savunmalarının alınmasına başlandı. Gerek beraatleri gerekse cezalandırılmaları istenen sanıklar, “Ortada suç yok” derken bir sanık da, “Sen bana ördek dedin” hikâyesinden hareketle, “Biz kimseye ördek demedik.” benzetmesini yaptı.

Ankara 20.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın Ekim’deki celsesinde esas hakkındaki mütalaasını sunan Savcı, “isnat edilen suça yönelik kasıtlarının” ve “cezalandırılması istenen diğer sanıkların eylemlerine iştirak iradelerinin bulunmadığı”, “sanıkların düşünce açıklaması kastıyla hareket ettikleri değerlendirmesiyle” 91 sanığın beraati yönünde görüş bildirirken emekli amiraller Atilla Kezek, Cem Gürdeniz, Atilla Kıyat, Ergun Mengi, Mustafa Özbey, Türker Ertürk, Alper Çetin Tezeren, Arif Vehbi Alpman, Işık Biren, İlker Güven, Osman Metin Açımuz ile emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan’ın cezalandırılmasını istemişti.

Başkan: Polemik İstemiyorum

Bugünkü 11’inci celse, cezalandırılması istenen sanıklardan İlker Güven’in Avukatı Hüseyin Cimşit’in sert uyarılarıyla başladı. Dosyada iki İlker Güven bulunduğunu, kendisinin müvekkilinin hangisi olduğunun anlaşılamadığını vurgulayan Av. Cimşit bu insanların, yaptıkları açıklamanın “Yüce Türk Milleti” diye başlaması sebebiyle yargılandıklarını belirterek, “Atatürk de Aziz Türk Milleti ifadesini kullanırdı” dedi.

Savcının Montrö Antlaşması’nı okuyup okumadığını soran Av. Cimşit, iddianamenin ve esas hakkında mütalaanın iade edilmesi ve reddi hakim talebine ilişkin dilekçelerine cevap verilmemesine de, “Dilekçelerimize cevap verilmesini istiyorum. Evet savcı ve hakimler yoğun; ama bu, görevi ihmal hakkını vermez.” sözleriyle eleştirdi.

Bu taleplerle ilgili görüşü sorulan Savcı, iddianamenin ve esas hakkındaki mütalaanın iadesi konusunda karar verilmesine gerek olmadığını, ara karara itiraz hakkı bulunmadığını ve reddi hakim talebinin hukuka uygun olmadığını bildirdi.

Savcının bu mütalaası üzerine Av. Hüseyin Cimşit yeniden söz almak isteyince Mahkeme Başkanı, “Polemik istemiyorum. Böyle bir yargılama yapmıyorum. Siz konuştunuz, savcı konuştu.” dedi. Sonrasında ise Av. Cimşit’in taleplerinin reddedildiğinin kararlaştırıldığını açıkladı.

Savcının mütalaasını tekrarlamasının ardından da savunmalara geçildi.

Yargıtay Can Suyu Olması İçin Balyoz’u Onadı”

Beraatları istenen bazı sanıkların Av. Nevzat Güleşen, Ukrayna savaşından sonra Montrö’nün öneminin herkes tarafından anlaşıldığına dikkat çekip müvekkillerinin kasıt olmadığından değil, suç olmadığından beraatlerine karar verilmesini istedi.

Av. Hüseyin Ersöz de Savcı’nın iddianamede yazılanları, yazım hataları dahil, aynen mütalaaya aktardığını belirterek şunları söyledi:

Bu sanıklar suç işledikleri için mi yoksa fikirleri iktidarın menfaatleri ile uyuşmadığı veya dünya görüşlerinin farklı olması sebebiyle mi yargılanıyor? Bu ayırımı yapacak olan sizsiniz. İddianame ile mütalaa arasında hiçbir fark yok. Görüntüyü kurtarmak için bir taraftan ifade özgürlüğünden bahsedilip ‘Kasıt yok.’ deniyor, öte tarafta suçtan söz ediliyor. Bir şey ya ifade özgürlüğüdür ya da değildir. Beraatı istenen müvekkillerim hakkında ‘kasıt yokluğundan’ değil, atılı suçun işlenmemesi sebebiyle beraat kararı verilmeli. Cezalandırılması istenen iki müvekkillime gelince; sağlık sebeplerinden dolayı gelemediler. Alper Çetin Tezeren yapılacak açıklamanın kısa, net, dengeli, kapsayıcı olması, herhangi bir suçlama ifadesinin yer almaması yönünde görüş bildirmiştir. Açıklamadan sonra kamuoyunda yaratılan algı üzerine de ek bir duyuru yapılmasını önermiş, ama kabul görmeyince yapılmamıştır. Savcılık, acaba bunlarda barışçıl olmayan veya anayasal düzeni ortadan kaldıracak ne görmüştür? Diğer müvekkilim Metin Açımuz da gönderdiği dilekçe ile Montrö’nün uygulayıcısı konumunda olan Deniz Kuvvetleri Komutanı ile Kuzey Deniz Saha ve Boğaz Komutanı’nın, sarıklı amiralle ilgili olarak da yine Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın yanı sıra DKK Kurmay Başkanı, Personel ve İstihbarat başkanlarının tanık olarak dinlenmesini istemiştir.”

Emekli amirallerin açıklamasından sonra Yargıtay’ın sırf bu davaya can simidi olması için 6 yıldır bekleyen Balyoz kumpası davasında karar verdiğini ve Sabah Gazetesi’nin bunu, “Emekli amirallere emsal olacak” başlığıyla duyurduğunu da hatırlatan Av. Ersöz, savunmasını şöyle tamamladı:

Bu temel insan haklarını ilgilendiren, tarihe geçecek ve doktrinde yer bulacak bir yargılamadır. Sakın şunu yapmayın: askeri casusluk kumpasının mahkeme başkanı Metin Özçelik kararı verdikten sonra tepkiler üzerine, ‘Durun, bir karar verdik, ama bir içtihad yok. Tabii ki, Yargıtay’a geçecek; yanlış yaptıysak düzeltilir.’ dedi. Hayır, hakimin görevi vicdanına, hukuka uygun, adil, tarafsız bir karar vermektir.”

Beraatı istenen sanıklardan emekli Koramiral Can Erenoğlu, “Ortada bir suç yoktur. Bu nedenle yapılan eylemin suç teşkil etmesesi sebebiyle beraat kararı verilmelidir. İnsani, vicdani ve hukuki açıdan doğru ve adil olan da budur.” derken Av. Mustafa Güler’in, “Cezalandırılması istenen müvekkilim Atilla Kezek’in, açıklamanın hazırlanması aşamasında sizinle herhangi bir irtibatı veya size bir telkini oldu mu?” şeklindeki sorusuna, “Hayır. Kimseyle irtibatım olmadı. Onların da beraatını isterim.” karşılığını verdi.

Yine baraatı istenen emekli Tümamiral Prof. Dr. Hayati Bilgiç ise açıklamadan 1.5 saat önce haberdar olduğunu, açıklamayı okuduktan 9 dakika sonra da, “Beni ekleyebilirsiniz.” dediğini kaydederek şöyle konuştu:

9 dakikada, hiç kimseyle görüşmeden anlaşmaya varmaktan ve ortak irade işbirliğinden söz etmek mümkün müdür? Bir bilim adamı olarak özgürce Anayasa’da, AİHM’de ve BM sözleşmesinde yer alan ifade özgürlüğümü kullandım.”

Darbe Nasıl Olur?

Av. Hüseyin Cimşit celsenin başlangıcında taleplerinin reddedilmesine, “Var olan hükümlere yok diye yazdınız. Bu ‘Dünya düzdür.’ demekle eşdeğerdir. Bu yargılama yapılamaz. Bu iddianameyi iade etmemek suçtur.” sözleriyle tepki gösterip şunları söyledi:

Ben size darbe nasıl olur, anlatayım. ‘Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımıyorum, saygı da duymuyorum.’ demek darbedir. Yüksek Seçim Kurulu’nun 2 milyon mühürsüz oyu geçerli sayması darbedir. İstanbul seçimlerinde 1 oy geçerli kabul edilirken diğerlerinin geçersiz sayılması darbedir. Müvekkilim ne hapisten ne idamdan korkar. Usulüne uygun olmayan beraat kararı dahi onun için zuldür. Siyasi iktidarın eğilimine uygun karar vermek ülkeyi batırır. Son kez usul kanununa uymanızı talep ediyorum.”

Bazı sanıkların Avukatı Ziya İlker Göktaş da müvekkillerinin düşünce ve ifade özgürlüğünü kullandığını belirterek, “Bunun dışında bir amaç aramak, başka niyetlere hizmet eder.” dedi. Sanıkların değil, asıl birbirinin tıpatıp aynısı olan ve dava dosyasında yer alan dilekçeleri verenlerin suç için anlaşma” suçunu işleyerek anayasal bir hakkın kullanılmasını engellemeye çalıştığına dikkat çeken Av. Göktaş, mahkemenin bu oyunu görüp bozmasını diledi.

Sanıklardan emekli amiral Abdullah Akgül ise şöyle konuştu:

Bir arkadaşımızın lakabı ördekti. Bir sohbet sırasında, ‘Bugün yağmur yağacak’ denince, ‘Sen bana ördek dedin.’ diye tepki gösterdi. Bizim davamız da bu. Biz kimseye ‘ördek’ demedik. Müşteki Cumhurbaşkanlığı avukatına göre de biz el sallamışız, parmak sallamışız. Bunun dikkate alınmasını istiyorum.”

Akgül’ün Avukatı Mehmet Ali Çerkez de, emekli amirallarin açıklamasının ne muhtıra ne de kimseye parmak sallama olduğunu belirtip, Normalde bu, iddianameye bile dönüşmemesi gereken bir konu.” dedi.

Bugünkü savunmaların tamamlanmasının ardından duruşmaya yarın devam etmek üzere ara verildi.

Müyesser YILDIZ
12 Aralık 2022

Kategori:Uncategorized