İçeriğe geç

Cumhurbaşkanlığı Avukatı Emekli Amirallerin Tamamının Cezalandırılmasını İstedi

18 ay önce yaptıkları bir açıklamayla Montrö’ye sahip çıkan ve cübbeli-sarıklı amiral olayına tepki gösteren emekli amirallerin yargılanmasına devam edildi. Davanın tek müştekisi olan Cumhurbaşkanlığı’nın avukatı, Savcı’nın esas hakkındaki mütalaasında 81 isim için beraat kararı istemesine itiraz ederek tüm sanıkların cezalandırılmasını istedi.

Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü celsesinde, Cumhurbaşkanlığı avukatının esas hakkındaki mütalaaya karşı görüşlerini bir dilekçe ile sunduğu görüldü.

Avukatın Gözlemleri ve Kanaati

Dilekçede; soruşturma aşamasında bazı STÖ’ler ile ülkenin dört bir yanından bazı vatandaşlarca yüzlerce suç duyurusunda bulunulduğu, ayrıca Cumhurbaşkanlığı’nın 8 Nisan 2021’deki suç duyurusuna ilave olarak 26 Ocak 2022’de müdahillik talebinde bulunduğu, Mahkeme’nin de bu talebi 25 Mart’ta kabul ettiği vurgulandıktan sonra, “Mütalaada 91 sanığın beraatinin istenilmesi isabetli olmamıştır.” denildi.

Dilekçenin devamında ise; “Yargılamanın geldiği bu aşamada davaya konu olayların gelişimi, toplanan deliller ile duruşmadaki gözlemlerimiz de nazara alınmak suretiyle belirtmek gerekir ki; sanıkların bildiriyi yayımlamadan önceki paylaşımları ve yargılama esnasındaki savunmalarıyla ilgili hukuki tespit ve değerlendirmelerden, sanıkların kötü niyetli olduklarının açıkça ortaya konulduğu kanaatindeyiz.” ifadeleri kullanılarak tüm sanıkların cezalandırılmasına karar verilmesi istendi.

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Ümit Özdağ ile Parti Başkanlık Divanı üyelerinin, onların ayrılmasının ardından da eski Dışişleri Bakanı, Zafer Partisi Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel’in izlediği davanın bugünkü celsesi bazı sanıkların avukatları Ahmet Erdoğan, Dinç Üner ve Ülgün Alp Erdoğan’ın savunmalarıyla başladı.

Atatürk’ün Yaşlılar ve Emeklilerle İlgili Sözünü Hatırlattı

Av. Ahmet Erdoğan, 70 yaşından sonra bu insanlara verilmek istenen 3 ilâ 12 yıllık hapis cezasının ölüm kararı olduğunu ifade ederek, “Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın mahkemelerin bağımsızlığına ilişkin değerlendirmeleri başta olmak üzere, yaşanan olaylar ve masumiyet karinesi açısından adaletin güvenliği konusunda endişelerimiz var.” dedi. Emekli amiraller hakkında Jandarma Genel Komutanlığı’nın ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın “edepsizlik” ifadesini kullandığını, bazı siyasilerin de, “Maaşları kesilsin, rütbeleri sökülsün” açıklaması yaptığını hatırlatan Av. Erdoğan şöyle devam etti:

81 ilden 910 dernek, 108 vakıf, 27 üniversite, 550 sendika, 46 federasyon, 240 kişi suç duyurusunda bulundu. Sözkonusu dilekçeler 4-5 Nisan tarihli. Demek ki olay izleniyor, bekleniyormuş. Bu korkunç bir organizasyon. Suç uydurma ve iftira ile uyumlu bu hareketlerin de araştırılması gerekiyor. Bizi asıl çaresiz bırakan ise Yargıtay ve Danıştay’ın açıklamalarıdır. Şimdi biz İstinaf’a, Yargıtay’a nasıl gideceğiz? Müvekkillerimize konan Orduevi yasağına karşı açtığımız davaları kazandık. Ama İstinaf’ın kararı bir facia.”

Av. Erdoğan, savunmasını Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleriyle tamamladı:

Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün kudretiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.”

Av. Dinç Üner ise müvekkillerinin cep telefonu ve bilgisayarlarına, imajları alınmadan el konulduğunu belirterek, “Bu delillerin hukuka aykırı olduğu anlamına gelir. İddianamenin iade edilmesi ve sözkonusu delillerin dosyadan çıkartılması gerekir.” dedi. Av. Üner, davaya müşteki olarak katılmak isteyen iki kurum Cumhurbaşkanlığı’nın ve MSB’nin, “Montrö’ye bağlıyız” açıklaması yaptığını, ayrıca cübbeli-sarıklı amiralin emekliye sevk edildiğini hatırlatarak bunların da müvekkillerinin haklılılığının kabulü anlamına geldiğini söyledi.

“Askeri Hastaneler 7 Yıl Önce Kapatıldı”

Cezalandırılması istenen sanıklardan Dr. Arif Vehbi Alpman ise savunmasında 77 yaşında, 53 yıllık tıp doktoru olduğunu, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na 35 yıl sağlık desteği verdiğini bildirerek şunları anlattı:

Uzun yıllar önce emekli oldum. Hiçbir muvazzafla irtibatım kalmadı. Sağlık sorunları dışında kimseyle iletişimim olmadı. Askeri hastanelerin 7 yıl önce kapatılmasının ardından benden yardım isteyenlere yardımcı oldum, olmaya devam ediyorum. Pandemi sürecinde yaşımdan dolayı sokağa çıkamayan, çalıştığı askeri hastaneler kapatılmış birisi olarak darbe ile ilişkilendirilmem, dünyada hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir suçlamadır. Bu suçlamayı adaletsiz buluyorum. Suçlanmama yol açan, ‘Kuvvet bunlara gereken cevabı vermeli’ ifadesi, yaptığımız duyuruyla ilgili değil, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı hakkında sosyal medyada yayımlanan iğrenç, iftiralarla dolu bir videoyla ilgilidir. Bu konudaki yazışmalar sadece Feyyaz Öğütçü ile benim aramda geçmiştir. Bu nedenle Feyyaz Öğütçü tanık olarak dinlenmelidir. ‘Kuvvetten’ kast ettiğim sadece Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’dır ve o video hakkında gerekli yasal işlemin başlatılması dileğidir. Bunu başka yere çekmek yanlış ve haksızdır. Kuvvet tekil, TSK ise çoğuldur. Bizim bu yazışmalarımız dosyada neden yok, neden çıkarıldı; bunun da açıklanması gerekir. Öte yandan iddianamede yer alan iletilerin saati ile bendekilerin saatleri de uyuşmamaktadır. Montrö ve cübbeli amiralle ilgili duyurumuza gelince; burada devletin güvenliği ve anayasal düzene karşı işlenmiş bir suç yok, şiddet çağrısı içermiyor. Aksine devletin güvenliğini ve anayasal düzeni korumaya yönelik bir bilgilendirmedir. Bir amiralin üniformasının üzerine cübbe, sarık giyip makam arabasıyla tekkeye gitmesi sorumsuz bir davranıştır, ordu disiplini ile bağdaşmaz.”

Mükâfatımız Bu Olmamalıydı”

Beraatı istenen sanıklardan Hasan Nihat Doğan, Ülkemizin hak ve çıkarlarına sahip çıktığımız için teşekkür edilmesi gerekirken, mükâfatımız bu olmamalıydı.” demekle yetinirken Mustafa Doğan Denizmen’in avukatı Ahmet Gürcan Orhan şöyle konuştu:

Açıklamadaki ‘Yüce Türk Milleti’ hitabının suç olup olmadığının tartışılması dahi yersizdir. Elbette ki, açıklamanın hedef kitlesi Türk Milleti olduğu için bu hitabın kullanılması suça konu edilemeyecektir. Yine T.C.’nin Boğazlardaki zaferi diye bilinen Montrö Sözleşmesi’nden çıkılması konusu gündeme gelmişken ömürleri denizlerde, mavi vatanın savunmasıyla geçmiş amirallerin bu konuda kamuoyuna barışçıl bir açıklama yapması olağandır. Anayasa değişikliği gündemdeyken hukukçuların anayasa üzerinde konuşmaları, ekonomik kiriz içindeyken ekonomistlerin ekonomi politikaları üzerine tartışmaları gibi… Yine tarikatların ülkemize verdiği zararlar ortadayken, daha birkaç gün önce tarikatlar kötülükte birbiriyle yarışırken, hain Fetullahçılar ülkenin altını oymuşken; benzer çağrışımı yapacak bir fotoğrafla bir amiralin anılmasından duyulan rahatsızlığın vatansever amirallerce dile getirilmesi yadırganmamalı, suç olarak değerlendirilmemelidir. Cumhurbaşkanlığı avukatı, önceki celsede bazı hassasiyetlerden bahsetmişti. Montrö zaferi bu milletin hassasiyeti değil midir? Din sömürüsü ile ülkenin içini oyan tarikatlarla mücadele bu milletin hassasiyeti değil midir? Bazı hassasiyetler aranacaksa, bu hususlardaki hassasiyet de gözardı edilmemelidir. Çok yanlış kişiler burada sanık sandalyesine oturtulmuştur.”

Bugün için programlanan savunmaların tamamlanmasının ardından yarın devam etmek üzere duruşmaya ara verildi.

Müyesser YILDIZ
13 Aralık 2022

Kategori:Uncategorized