Balyoz kumpası davasının soruşturma ve kovuşturmasında görev alan, bir bölümü firari 50 hakim ve savcı hakkında “görevi kötüye kullanma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlamasıyla açılan davaya devam edildi. Balyoz’dan sonra FETÖ/PDY’nin TSK’yı ele geçirdiği, bunun sonucunda da 15 Temmuz darbe teşebbüsünün yaşandığı iddiasının tehlikeli ve sakıncalı olduğunu önü süren sanıklar, 2010-2016 arasındaki atama ve terfileri kendilerinin değil YAŞ’ın yaptığını belirterek, “Böyle bir durum sözkonusu ise bunlar sorumludur.” dedi. Sanıklar, Balyoz kumpasının temeli yapılan 1. Ordu’daki Plan Semineri’nden sonra Çetin Doğan ve arkadaşlarının neden emekli edildiğinin YAŞ’a sorulmasını da istedi.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde görülen davanın bugünkü 8’inci celsesine tutuklu sanıklar SEGBİS’le katılırken, Balyoz kumpası mağdurlarından Abdullah Can Erenoğlu, Rıdvan Ulugüler, Yusuf Ziya Toker, Mustafa Çalış, Ali Türkşen ve Hanifi Yıldırım ile avukatları duruşma salonunda hazır bulundu. Duruşmaya, Balyoz kumpası mağdurlarının açtığı tazminat davalarının bu davayla birleştirilmesi sebebiyle Maliye ve Hazine Bakanlığı avukatı da katılım talebinde bulunmak üzere geldi. Bu arada duruşmanın yapıldığı 4. katta yine çok sayıda polisin görevlendirilmesi dikkat çekti.
Mahkeme Başkanı’nın Reddi
Duruşmanın başlangıcında, Ergenekon kumpasının da sanıklarından olan eski hakim Hüsnü Çalmuk, şu sözlerle Mahkeme Başkanı Maruf Alikanoğlu hakkında redd-i hakim talebinde bulundu:
“Bir önceki celsede tarafsızlığınızı yitirdiğinizi düşündüğüm, ayrıca yağan dosyaları kabul ettiğiniz için redd-i hakim talebinde bulunuyorum. Bu davayı bitirmek istiyorsanız gelen dosyalar hakkında seçici olmanız lâzım. Bu dava bitecekse bitsin, bitmeyecekse bitmesin. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Balyoz davasında 7 sanık hakkındaki beraat kararını bozdu. Balyoz varsa biz niye burdayız? Bunun tartışmasını yapmalısınız. Tarafsız olsanız beni dinler, fırçalamaz, kızmazdınız. Olay bundan ibarettir. Karşımda derdimi anlatacak bir başkan görmek isterim.”
Çalmuk’un bu iddiaları üzerine Başkan Alikanoğlu, “Tamam anlaşılmıştır.” diyerek Savcı’dan mütalaasını sordu. Savcı, talebin belgelendirilmediğini ve yargılamayı uzatmaya matuf olduğunu bildirerek geri çevrilmesini istedi. Mahkeme de aynı gerekçelerle redd-i hakim talebini geri çevirince Çalmuk, “Hazır metni okudunuz, bitirdiniz. Böyle mi adaleti sağlayacaksınız?” diye tepki gösterdi.
Çalmuk’un ardından Mahkeme’ye bir tepki de müşteki avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol’dan geldi. Erol, katılım talepleri konusunda henüz karar verilmediği için sanıklara soru soramadıklarını belirterek şöyle konuştu:
“Biz niye acı çektik, müvekkilerim niye süründü; bunu anlatamadık. Yoksa ben de redd-i hakim talebinde bulunacağım.”
Başkan Maruf Alikanoğlu’nun, Erol’un bu tepkisine cevabı, “Henüz sanıkların birinci savunmaları bitmediği için katılım taleplerine karar vermedik.” oldu.
TSK’daki Tayin Terfileri Hakimler Yapmadı
Davaya ilk kez katılan Balyoz kumpası mağdurlarından Rıdvan Ulugüler ve Ali Türkşen’in kimlik tespitlerinin yapılmasından sonra diğer dairelerden gelen birleştirme kararları konusunda sanıklardan Abdullah Öztürk’e söz verildi.
Öztürk, hakkındaki iddianamenin soyut ve toptancı bir yaklaşımla hazırlanıp “FETÖ”ye dayandırıldığını, ancak kendisinin örgüt üyeliği davasından beraat ettiğini vurguladı. Balyoz’un ilk iddianamesi çıktığında Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’nda er olak askerliğini yaptığını, ikinci ve üçüncü iddianameler sırasında ise başka illerde hakim olduğunu, oğlunun kazandığı sınav sonucunda İstanbul’a gittiğinde 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Balyoz’a bakmayan ikinci heyetinde görevlendirildiğini, sadece birinci heyetten iki ismin izinde olduğu sırada bir kez Balyoz’da tutukluluk incelemesi yaptığını, ikincisinde de verilmiş yakalama kararlarını vicahiye çevirdiğini anlatan Öztürk şunları söyledi:
“Bu şartlada ne yaptım da fikir ve eylem birliği içinde oldum? Sadece bunlardan dolayı hakkımda FETÖ davası açıldığı için iddia makamı sınıfta kalmıştır. İddianamede, Balyoz’la TSK’da yapılan tasfiyelerle yerlerine FETÖ/PDY’nin yerleştiğinin, bunun da 15 Temmuz’un gerçekleşmesine yol açtığının yazılması çok sakıncalı ve tehlikeli bir ibare. Bu, 2010’dan 2016’ya kadar atama ve terfileri yapan heyete hakarettir. Bu atama ve terfileri yapan heyet belli; Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları. Böyle bir durum sözkonusu ise bunlar sorumludur. Benim hakim olarak herhangi bir sorumluluğum olamaz. Hakim ve savcılar TSK’daki tasfiyeler için, FETÖ/PDY için çalıştıysa 124 sanık hakkında beraat kararı vermezdi.”
Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Balyoz kumpasındaki beraat kararlarını 7 isim için bozduğunu hatırlatıp, “Yargtay, ‘Balyoz var.’ demiş ve bizim yargılanmamız boşa düşmüştür. Balyoz davasının sonucu beklense bugün hiçbirimiz burada olmayacaktık. Bu davada maddi gerçekler ortaya çıkarılmamıştır. Yargılamanın kadük kaldığı bir davadan yargılanmamız ne hukukla ne vicdanla bağdaşır.” iddiasında bulunan Öztürk, Erdoğan ve eski Başbakan Binali Yıldırım’ın da Balyoz’un varlığını kabul ettiğine dikkat çekti.
Sanıklardan Ali Efendi Peksak, tazminat davaları sebebiyle mükerrer yargılama yapıldığını öne sürerken Aytekin Özkanlı, hakkındaki tüm dosyalar birleştirildikten sonra savunma yapacağını bildirdi. Mustafa Başer da Balyoz’da kendisinin verdiği tek bir karar olmadığı halde suçlanmasını anlayamadığını kaydedip, “Balyoz davası halen İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne görülürken bu yargılamaya devam edemezsiniz.” dedi.
Bizim Celal Ülgen’imiz Hüseyin Ersöz’ümüz Yok
Hüseyin Kaplan ise davanın çıkmaza girdiğini belirtip şöyle konuştu:
“Balyoz sanıkları yargılanırken dertlerini anlatıyordu. Şu anda bizim de Celal Ülgen, Hüseyin Ersöz gibi sözcülerimiz olsa biz de derdimizi anlatırdık; ama haklı olduğumuz halde maalesef anlatamıyoruz. Şu anda biz yargılanan sanıklardan heyet oluşturup, ‘Bu davanın altını nasıl boşaltırız?’ desek, aynen Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararını verirdik. Biz olsak, bizim bu davamızın temelsiz kalması için ancak böyle bir karar verirdik. Tüm dosyalar birleştirilsin, tek karar verilsin.”
Balyoz kumpasına bakan, dönemin 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ömer Diken de davanın zamanaşımına girdiğini savunup, “Niye yargılanıyoruz; anlamak mümkün değil. Biz görevi kötüye kullanmadık. Kararımız iki kere AİHM denetiminden geçti, Yargıtay 9. Ceza Dairesi de onadı. Ayrıca Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 7 sanık hakkında verdiği karar var. Bizim bu karardan farklı bir kabulümüz yoktur. Bizim suçumuz ne? Biz HSK’ya derdimizi anlatamıyoruz. Sizden başka derdimizi anlatacak yerimiz yok.” dedi.
“Yalan Söylüyorlar” Tartışması
Sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından müştekilerin ve avukatlarının beyanlarına geçildi. Davaya katılım talebinde bulunan emekli General Rıdvan Ulugüler şunları söyledi:
“2009’dan beri adalet arıyorum. Bugüne kadar bulamadım. İnşallah burada bulurum. Sağlığım ve sinir sistemim burada konuşulanları dinleyecek durumda olmadığı için, sesim yükselirse, yanlış anlamayın. Hepsi yalan söylüyor. Devlet memuru, hele hakim, savcı olup da yalan söylemek ayıptır.”
Ulgüler’in bu sözleri üzerine Başkan Alikanoğlu, “Lütfen haakaret etmeyin. Siz şikâyetinizi anlatın.” uyarısıda bulundu.
Ulugüler, şöyle devam etti:
“CD’lerin gerçek olduğunu söylüyorlar. Sahte olmasına rağmen bizi bu CD’ler üzerinden yargıladılar, mağdur ettiler. Onların adalet önünde hesap verip cezalarını çekmesini istiyorum.”
Müşteki ve Avukat Ahmet Erdem de önce peş peşe dosyaların gelmesini eleştirip, “Birileri bu arkadaşları koruyor. Artık birleştirme yapmayın. Her seferinde ek savunma alıyor ve bizim katılım talebimize karar veremiyorsunuz. Bu dava zamanaşımına gidiyor. Görünen köy kılavuz istemez. Ntekim Ömer Diken de zamanaşımı talebinde bulundu.” dedi.
Av. Erdem, sanıkların TSK’daki tasfiyelere ilişkin iddialarını ise şöyle cevaplandırdı:
“Müvekkilim Rıdvan Ulugüler Kayseri’deyken, 2009’dan itibaren FETÖ’nün hücumuna uğradı. Ergenekon’a sokmaya çalıştılar. Olmayınca Balyoz çuvalına attılar. Belki Hava Kuvvetleri Komutanı olacaktı. Şimdi atama ve terfi kararnamelerinden söz ediyorlar. Cumhurbaşkanı 10 kişi arasından yaver seçecek; 10’u da FETÖ’cü. FETÖ’cüler böyle terfi etti. 2016’da yapılan darbenin temeli Balyoz’dur. Balyoz’daki tasfiyelerle 15 Temmuz’un yolunu döşediler. Efendim, kararı Yargıtay onamış; ya Yargıtay da içinde. Beni en çok etkileyen, o kararı onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Ekrem Ertuğrul’un muhalefet şerhi yazamamasıdır. Bu sanıklar arasında suç kastı olmayan, görevi kötüye kullananlar vardır; ama, 10. ve 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait tüm sanıkların Yargıtay ve polislerle fikir ve eylem birliği içinde olduğundan, sadece hürriyeti tahditten değil, örgütsel faaliyet kapsamında hürriyeti tahditten de cezlandırılmalarını istiyorum.”
Müştekilerden Mustafa Çalış, bu örgütlü suçun bilgi ve belgelerini mahkemeye sunacağını bildirirken Can Erenoğlu, “Her sanığın neler yaptığını tek tek dilekçe verip anlattım. ‘Doğrudur.’ dedikleri dijital deliller sahte çıktı. 10. Ağır Ceza Mahkemesi çadır mahkemesiydi; delil değerlendirmesi yapılmadı. Sanıkların adil yargılanmalarını istiyorum.” diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Alikanoğlu’nun, “Gereği yapılacaktır. Biz herkesi adil yargılarız.” cevabından sonra müştekilerden Yusuf Ziya Toker de şunları söyledi:
“Ben ve ailem mağdur olduk. Sanıkların sözleri karşısında bir kez daha hayretler içinde kaldım. Dijital deliller arasında tek bir imzalı belge varsa bizi yeniden içeri alın. Tek dileğim; 2023’te herkes desin ki, ‘Ankara’da hakimler var.’.”
“Çetin Doğan ve Arkadaşları Niye Emekli Edildi?”
Son olarak dosyaya gelen evraklar hakkında görüşleri sorulan sanıklardan Hüseyin Çalmuk, “Ne savunma yaparsak yapalım, anlam ifade etmiyor; ama katılanlar saçmalasa da anlam ifade ediyor.” dedikten sonra şu talepte bulundu:
“Balyoz sanıklarının yaptığı numaralar ortaya çıkınca emekli edildiler. YAŞ düzgün karar veriyor, gerekçesiz ihraç yapmıyorsa YAŞ’a yazı yazılıp Çetin Doğan ve arkadaşlaranın hangi gerekçeyle emekli edildiği sorulsun.”
Çalmuk, Rıdvan Ulugüler’in kendilerine hakaret ettiğini belirtirken de, “Biz sanık olarak yargılanıyoruz, ama itibarımız var. Hakaret edene bir şey yapmadınız.” sözleriyle Mahkeme’yi suçlayıp Ulugüler hakkında işlem yapılmasını istedi. Başkan Alikanoğlu, Çalmuk’a şikâyet hakkı bulunduğunu hatırlatıp, “Mahkemeyi niye katıyorsunuz? Ben mi değerlendireceğim?” şeklinde tepki gösterdi.
Ulugüler’in kendilerine hakaret ettiğini söyleyen diğer isim Ömer Diken oldu. Hakaretini Ulugüler’e iade ettiğini bildiren Diken, suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Savunma ve beyanların tamamlanmasından sonra mütalaası sorulan Savcı, firari sanıkların yakalama kararının infazının beklenmesi ve katılma taleplerine savunmalar tamamlandıktan sonra karar verilmesi yönünde görüş bildirdi.
Verilen aranın ardından Başkan Maruf Alikanoğlu, katılım talepleri hakkında gelecek celsede karar verileceğini bildirerek duruşmanın 13 Mart’a bırakıldığını söyledi.
Müyesser YILDIZ
26 Aralık 2022