İçeriğe geç

Niye Japonya Olamıyoruz?.. Çünkü “Japon Ahlâkımız” Yok!..

Kahramanmaraş merkezli depremin yarın 15’inci günü. Son olarak can kaybımızın 40 bin 642‘ye yükseldiği açıklandı. Enkaz altındaki canlarımızın sayısını ise halen bilmiyoruz.

Dikkat buyurunuz; 40 yıldır mücadele ettiğimiz PKK teröründe verdiğimiz can kaybını maalesef 14 günde aşmış durumdayız!..

Ülkeyi yönetenler, TSK ve AFAD başta olmak üzere tüm kurumlar, haklı olarak, günlerdir sorgulanıyor. İktidar da bundan büyük rahatsızlık duyup ne kadar başarılı çalışmalar yaptığını anlatmaya çalışıyor.

Baksanıza; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tüm hazırlıkları İstanbul depremine göre yaptıklarını, ama tabir-i caizse Kahramanmaraş’ta yakalandıklarını söylüyor. İstanbul depremine hazırlık buysa, vay halimize!..

Erdoğan’ın AFAD’la Sınavı

Erdoğan, depremin 9’uncu gününde kabinesini AFAD’da topladı. Öncesinde buradaki görevlilere hitap etti. AFAD’ın tüm birimleriyle büyük felaketin başından itibaren büyük bir mücadeleyi sürdürdüğünü ve sürdürmeye devam ettiğini belirtip özetle şunları söyledi:

Sizler işin şu anda AFAD’ın merkezinden takipçisi, yönlendiricileri olarak milletimize vereceğiniz sinyallerle, morallerle inşallah milletimiz de AFAD’dan aldığı işaretlerle Allah’ın izniyle yarına güvenle bakacaktır. Endişemiz yok, endişeniz olmasın. Biz size inanıyoruz, güveniyoruz… Çok teşekkür ediyorum. Eliniz dert görmesin.”s

Erdoğan Kabine toplantısı sonrasında da, halen devam eden büyük aksaklıkları “çetin kış şartları” ile “ulaşım ve enerji başta olmak üzere altyapıda yaşanan yıkımlara” bağlarken, AFAD koordinasyonunda faaliyet gösteren 10 bine yakın gönüllümüz gayretleriyle adeta destan yazıyor.” sözleriyle bir kez daha AFAD’ı övdü.

Her şey gözümüzün önünde yaşanırken Erdoğan’ın açıklamaları böyle.

Şimdi bir de Şubat 2015’te, AFAD lojistik depolarının toplu açılış töreninde anlattıklarına bakalım.

Türkiye’nin, afetler karşısında yeterli hazırlığa sahip olmamasının bedelini, birçok defa ve ağır şekilde ödemiş bir ülke olduğunu, son olarak 1999 depreminin bu konudaki eksikleri, yanlışları, sıkıntıları tüm açıklığıyla gösterdiğini vurgulayıp şöyle konuştu:

Koskoca bir devletin bir felaket karşısında, tamamen beceriksizlikten, tamamen iş bilmezlikten kaynaklanan acziyetine, çaresizliğine hep birlikte şahit olduk. Kendimiz de, bu sıkıntıları bizzat görme, bizzat tespit etme imkânı bulduk. Ben bizzat gittim afet bölgelerini ziyaret ettim, oradaki durumları yerinde gördüm. Bunun için hükümetlerimiz döneminde bu konuya özel önem verdik. Çok yönlü çalışmalar gerçekleştirdik… Afetlerin ardından gerçekleştirilecek acil müdahale faaliyetleri için çok ciddi bir organizasyon kurduk. Aynı alanda çalışan tüm kurumlarımızı, 2009 yılında, Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı, yani AFAD çatısı altında birleştirdik… Şu anda AFAD’ın lojistik merkezlerinin toplam sayısı 27. Diğer 5 ilimizdeki merkezler de inşallah yıl sonuna kadar hizmete girmiş olacak. Tamamı eski rakamla 300 trilyon liralık bir yatırım olan bu lojistik merkezler sayesinde, herhangi bir afet veya acil durum anında, o bölgedeki insanlarımıza en süratli şekilde yardım eli uzatılması mümkün olacak.”

1999 Depremi İçin Tespiti: “Devlet Depremin Altında Kaldı”

Şimdi bunu söyleyenlere çok kızıyorlar; ama bizzat Erdoğan, o törende, 1999 depreminde yıkıntıların altında kalan bir devletten, bugün ülke içinde ve dünyada yaşanan tüm afetlere, krizlere anında ve etkili müdahele edebilen bir Türkiye’ye gelindiğini” savunup şunları ekledi:

İşte bu merkezler, afet ve kriz anlarında bize uzanacak yardım ellerini destekleyecek, gerekli imkânları sağlayacak, hazırlıklı olmamızı temin edecek yerlerdir. 15 dakikada ulaşabilme imkânı çok önemli. Çadır, battaniye, yatak, mutfak seti ve diğer tüm ihtiyaçların içinde yer aldığı konteynerler, 24 saat faal haldeki bu depolarda hazır bekletilecek. Bunların bilişim teknolojisi ile destekleniyor olması ayrıca bir takip mekanizmasını ve ‘nereden, nereye, nasıl, şu anda nerde?’, bunları takip açısında büyük önem arz ediyor… Tabii depo deyince, aklınıza, eskinin içindeki her şeyin kısa sürede çürüdüğü, farelerin cirit attığı, kokudan girilemeyen yerler gelmesin. Bunlar, içlerindeki nemin dahi sürekli kontrol altında tutulduğu, transferleri uydu üzerinden izlenebilen konteynerler. Biz bu işi görüntü olsun, göz boyasın diye kesinlikle düşünmüyoruz, kesinlikle bu şekilde yapmıyoruz. Ülkemizin ve milletimizin boşa harcanacak ne tek kuruşu, ne de bir dakika vakti var. Amacımız, afet anında en çabuk ve en etkili şekilde insanımızın yardımına koşabilmektir.”

Vatandaşına Sahip Çıkmayan Devletin Varlığı Sorgulanır”

Dahası, vatandaşına kara gününde sahip çıkmayan devletin varlığının sorgulanır hale geleceğini belirterek şu tespitlerde bulundu:

Bizim anlayışımıza göre devlet, insan için vardır, insana hizmet için vardır. Ne diyoruz: ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.’ diyoruz. Evet, bizim tüm derdimiz insanımızı yaşatmak… Biz istiyoruz ki, 78 milyon vatandaşımızın her biri refah bakımından, insan hakları bakımından, demokrasi bakımından, hak, hukuk bakımından en iyi hizmetleri alsınlar. Benim vatandaşımın Amerika’daki, Avrupa’daki insanlardan neyi eksik? Niçin onların sahip olduğu imkânlar, daha fazlasıyla bizde de olmasın? Hamdolsun artık bu konuda çok önemli mesafe kat ettik.”

Erdoğan 8 yıl önceki o konuşmasının son bölümünde de Suriye’den gelenlerin, çocuklarına AFAD adını koyduğunu bildirip, isimleriyle yaşamasını” diledi!..

2 Yıl Önce: “Avrupalılar Aylarca Beklerken”

Erdoğan’ın depremle mücadeleye ilişkin başarı tablosu anlatımlarına devam edelim.

Kasım 2020’de Türkiye’nin deprem kuşağında bulunduğunu, ülkede bu konudaki miladın 1999 depremi olduğunu hatırlatarak Marmara Depremi’nin ardından başlanan mevzuat düzenlemelerinin AKP hükûmetleri döneminde geliştirilerek devam ettiğine dikkati çekip şunları söyledi:

Farklı kurumlara dağılmış imkân ve yetkileri bir araya getirerek, her depremde en ön safta yer alan AFAD’ı biz kurduk. Niye? İstedik ki bütün bu STK’leri bir araya getirelim ve buralarda, etki alanlarında bir zafiyet oluşmasın… Eskinin kargaşa ve çaresizlik görüntülerinin yerini düzenli, disiplinli ve bilinçli bir arama kurtarma, yardım destek faaliyetleri almıştır.”

Kasım 2021’de İzmir deprem konutlarının teslim töreninde de, “Hamdolsun ülkemiz, dünyanın en hızlı, en etkin, en pratik afet müdahale sistemine sahiptir. Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok yerde yaşanan afetlerin ardından aylarca kendilerine uzanacak yardım eli bekleyen insanların bulunduğunu biliyoruz. Biz ise dakikalar içinde arama kurtarma, saatler içinde yardım, günler içinde enkaz kaldırma faaliyetlerisni başlatabiliyor, yılı dolmadan da yıkılanların yerine yenisini inşa edebiliyoruz.” deyip ekledi:

Her fırsatta tekrarladığımız ‘Deprem öldürmez, bina öldürür’ gerçeğine uygun şekilde 81 ilimizin tamamında riskli binaları belirliyor ve dönüşüme tabi tutuyoruz.”

Depremin Altında Ezilmek” ve İstifa

Evet, bunlar anlatıldı; ama Kahramanmaraş merkezli depremle adeta takke düştü, kel göründü!..

15 dakikada ulaşabilme çok önemli denirken günlerce ulaşılamama… PKK teröründen fazla can kaybı… Bir o kadarının enkaz altında olması… İki haftada çadır, konteyner, tuvalet ihtiyacının bile giderilememesi

Tüm bunlara ilave; tek bir yetkilinin istifayı aklının ucundan bile geçirmemesi!..

Hatırlayın; Erdoğan Haziran 2015 seçimleri öncesinde MHP’yi hedef alırken, söylemini neredeyse tümüyle Marmara depremi üzerine kurmuş ve şunları söylemişti:

Ya bu MHP Hükümette değil miydi bizden önce, DSP, ANAP beraber? Beş yıllığına görev verildi, ne kadar kaldılar? 3.5 yıl, erken seçim kararı aldılar, kaçıp gittiler. Düzce depreminin altında ezildiler, Bolu depreminin altında ezildiler, Kocaeli depreminin altında ezildiler, Sakarya depreminin altında ezildiler…”

“İyi ki ‘seçim’ demişler. Hemen arkasından biz geldik, yoksa 5 yıl bunların kahrı çekilmezdi.”

Anlaşılan bırakın seçime gitmeyi, istifa mekanizmasını da kaçmak olarak görüyorlar ki, akıllarının ucundan dahi geçirmiyorlar.

Tüm bunlardan sonra her depremden sonra akla gelen, Neden Japonya olamıyoruz?” sorusuyla bitirelim.

En temel farkımız; sistemden önce Japon ahlâk ve sorumluluğunu örnek almamak olmasın?..

Aman yanlış anlaşılmasın; söz ettiğimiz harakiri değil, istifa!..

Müyesser YILDIZ
19 Şubat 2023

Kategori:Uncategorized