İçeriğe geç

Yunanistan’la Farkımız: Faydan Önce Ar Damarları Kırılmışsa?!

Önceki gün partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, ülkemizin deprem, sel, heyelan, kuraklık, maden kazası, orman yangını gibi başlıklardaki öncelikli ve potansiyel risk alanlarını belirlediklerini, böylece Türkiye için bir ulusal bir risk kalkanı modeli oluşturmayı, şehirlerimizi depreme dirençli yerler hâline getirmeyi planladıklarını müjdeledi.

Deprem bizi beklemiyor, birilerinin keyfini, birilerinin kifayetsizliğini hiç beklemez. Ülkemizi depremlere ve diğer afetlere karşı en hazırlıklı hâle getirmeyi milletimize en büyük sorumluluğumuz olarak görüyor, en önemli taahhüdümüz olarak ifade ediyoruz.” diye devam eden Erdoğan, muhalefete de şöyle çattı:

Bunların sırtında ülkenin yükü, milletin sorumluluğu, insanların vebali yoktur. Biz söylediğimiz her şeyi yapmakla, yaptığımız her şeyin hesabını vermekle mükellefiz. Pek çok konuyu aynı anda düşünmek, planlamak, uygulamak ve neticelendirmek mecburiyetindeyiz.”

Erdoğan’ın söz ettiği o Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’nin ön toplantısının bugün Saray’ın Dolmabahçe Ofisi’nde yapılacağını kaydedip 20 yıl öncesinden yine Erdoğan’a ait bazı sözleri şuraya iliştirelim.

Felaketlerin Sebebi

6 Mayıs 2003’te, yine partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda, henüz 1.5 aylık Başbakan’ken yaptığı konuşmada, Bingöl’de meydana gelen depremde Çeltiksuyu Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nun çökmesi sonucu çok sayıda çocuğumuzun can vermesine değinirken, bazı sorumsuzlukların ve yolsuzlukların neticesi olan olayları kader diye geçiştirmenin mümkün olmadığını belirtip evvela şu tespitleri yaptı:

Bu olay, kamu otoritesinin devlet imkânlarını nasıl kullanıldığını bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur. Türkiye yıllardır, hatta 10 yıllardır har vurup harman savurma mantığı ile yönetildi. İyi niyetli vatan evlâtları gerek mevcut sorunları ve muhtemel sorunları önleyici konularda kafa yordular, öneriler geliştirdiler. Bizden çözüm istediler, ancak ne yazık ki bizler çözüm üretemedik. Ülkenin temel sorunları büyüdü, hiçbir sorun sistemin uygulama biçiminden bağımsız olarak ortaya çıkmayacağı ve sistem iyi işletilmeden çözülemeyeceği için Ankara, Anadolu’nun talepleri altında ezilip kaldı. Bakın her acının, her felaketin ardından esasında tartıştığımız bir zihniyettir. Yeraltında fay kırıklıklarından önce, bağışlayın söylemek zorundayım, kırılan ar damarlarıdır. Birbirini tetikleyerek kırılan bu iki faydan sonra malzemeden çalmayı alışkanlık haline getirenlere, yolsuzluktan ve usulsüzlükten beslenenlere gün doğmuştur. Türkiye’nin temel sorunu adalet ve kalkınmadır. Sorun sadece inşaat malzemesi çalmaya indirgenemez. Depremlerden sonra ortaya çıkan felaketler aslında geçmişten bugüne miras kalmış bir yönetim sorununun sonucudur. Malzemeden çalmanın arkasında ahlâk hırsızlığı, demokrasiden çalmak, hukuk kapkaçcılığı, siyaset yankesiciliği ve kamu yönetimi kalpazanlığı vardır.”

Ardından bu sorunlarının çözümünün, doğru siyaset, tam demokrasi ve ciddi bir yönetim anlayışı ile ülkeyi kalkındırmaktan geçtiğini vurgulayıp misyonlarını şöyle açıkladı:

Sadece mevcut sorunların çözümü değil, orta ve uzun vadede ülkemizin karşılaşabileceği her türlü sıkıntıya karşı önlem almak bizim öncelikli görevimizdir. Ülkemize ve insanımıza karşı borcumuzdur. Milletin sesi olan AK Parti, kamu yönetimi kalpazanlığına, siyaset yankesiciliğine, ahlâk ve hukuk kapkaçcılığı ve demokrasi hırsızlığına son vermek için işbaşına gelmiştir, bu böyle bilinmelidir.”

1 yıl sonra 14 Ağustos 2004’te partisinin kuruluş yıldönümünde de, Ne zaman bu kaçak yapı yapma anlayışından vazgeçeceğiz?” diye sorup şunları kaydetti:

Bu anlayış, bu mantıkla İstanbul’u güzelleştiremeyiz. Onun için ben belediye başkanlarına söylüyorum; kaçak yapıları acımaksızın yıkmalısınız. Yarın, Allah göstermesin, herhangi bir depremde veya farklı bir olayda acınacak hale geliriz yöneticiler olarak ve vatandaşlar olarakOndan sonra ağlamanın hiçbir anlamı yok. ‘Aman ses çıkarma, aman şunu yapma’… Rüşvet, yolsuzluk, bunlar da var zaten. Bunun sonunda da işte buraya geliniyor. Asla bağışlayamayız, asla buna göz yumamayız. Ben bir Başbakan olarak, yürütmenin başındaki kişi olarak, yasamada ne yaparız, her an bunun gayreti içindeyiz. Yargı da üzerine düşeni yapmalıdır, yapacaktır.”

Eşeği Sağlam Kazığa Bağladı mı?

Belediye başkanlarına seslendiği şu sözleri ise 21 Ocak 2005’ten:

Asla çirkin, kaçak yapılaşmaya ve gecekonduya izin vermeyin. Bu konuda acımayın. Acınacak hale geliriz. Bu acıma değil, o insanlara ihanettir. Bakın bu deprem felaketlerini görüyorsunuz. 1999’un faturası da böyle oldu. Şimdi ‘İstanbul’da bir deprem olursa, İstanbul’un tamamı yerle bir olur. Facia, felaket büyük olur. Şu kadar insan ölürdiye konuşuluyor. Bunun için eşeği sağlam kazığa bağlayalım, ondan sonra Allah’a emanet edelim.”

57 Ölü Çok Sayıda İstifa

Kahramanmaraş merkezli büyük yıkımdan sonra, “Eksiği var, fazlası yok”, İstanbul depremi başta olmak üzere Erdoğan’ın 20 yıl önceki bu tespitleri aynen geçerli değil mi?

Demek ki; iktidar, eşeği sağlam kazığa bağlamak yerine 20 yıl boyunca Ağustos böceği misali sadece konuşmuş!..

Gündemde Yunanistan’da yaşanan tren kazası ve bunun ülkemize yansımaları var.

Salı akşamı Larisa’da bir yolcu treni ile yük treninin çarpışması sonucunda yaşanan kazada ölenlerin sayısı 57’ye yükseldi, 56 kişinin de kayıp olduğu bildiriliyor.

İlk olarak Yunanistan Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis istifa etti. Bunu, Bakanlık Genel Sekreteri Yanis Ksifaras ile Yunan Devlet Demiryolları CEO’su Spiros Pateras ve bağlı kuruluşların başkanlarının istifası izledi.

Ulaştırma Bakanı Karamanlis istifa ederken, “bunun, kurbanların anısını onurlandırmak için yapabileceğinin en azı olduğunu”, ayrıca devletin “uzun süredir devam eden” hatalarının sorumluluğunu aldığını belirterek Böylesi trajik bir olay gerçekleştiğinde hiçbir şey olmamış gibi göreve devam etmek imkânsızdır.” dedi.

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis de kazanın, “trajik bir insan hatasından” kaynaklandığını söylerken yaralıları ziyaretinde kendisine “Neden?” sorusunu yöneltip “bir daha asla” dediklerini anlattı, Onlara dürüst bir cevap borçluyuz.” açıklamasını yaptı.

Tüm bunlara rağmen halk Başkent Atina ve Selanik’te protesto eylemleri düzenledi… Olaylar çıktı… Sadece halk değil, medya da iktidara tepki gösterip, Ölüm rayları”, “Suç kimde”, “Ölüler cevap bekliyor gibi manşetler attı.

Yunanistan Din Devletiyken

Bize dönelim; resmi sayılara göre, 45 bin 89 can kaybımız, 115 binin üzerinde yaralımız var. Enkaz altında kalan ve kaybolan vatandaşlarımızın sayısı meçhûl.

Ama ne oldu?

Evvel emirde deprem kader planına bağlandı

Geçtik ilgili bakanları, tek bir memur dahi istifa etmedi veya görevden alınmadı…

Medyamız, iktidara tek bir laf gelmemesi için seferber oldu…

İktidar istifa diyebilenler suçlu ilân edildi, maçlar yasaklanmaya kalkıldı…

Dahası, “ilk birkaç gün”cük geciktiklerini itiraf eden Erdoğan, halktan “helallik” istedi, bunu ise “Zafiyet değil, milletle aralarındaki samimi muhabbetin ifadesi” diye tanımladı.

Haliyle de Yunanistan’da yaşananlar karşısında şaşkınlıktan şaşkınlığa sürüklendik.

Şuraya geleceğiz:

Erdoğan ve iktidarı kendilerini “İslâm aleminin” lideri, öncüsü, temsilcisi görüp buna göre hareket etse dahi Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet.

Yunanistan ise bir din devleti. Anayasası, “Kutsal, aynı cevherden kaynaklanan ve bölünmez üçlü adına Yunanistan’ın Beşinci Kurucu Meclisi tarafından kabul edilmiştir.” sözüyle başlıyor. Üçüncü maddesinde de, “Yunanistan’daki yaygın din İsa’nın Doğu Ortodoksluk mezhebidir. Kendi başı olarak İsa Mesih Efendimizi tanıyan Yunanistan’ın Ortodoks mezhebi, Büyük Konstantinopolis Kilisesi ve Hristiyanlığın diğer mezheplerinin öğretisiyle aynı öğretiye çözülmez bir bağlılık içindedir.” diye yazıyor.

Ancak, görüldüğü üzere -inansın inanmasın- İncil üzerine yemin ederek görevlerine başlayan Yunan yetkililer, tren kazası için ne kader diyor ne vatandaşlarından helallik istiyor.

Demek ki mesele inanç değil, hukuk ve vicdanmış!..

Mesele, iktidarı ve devleti, kendi bekasının teminatı değil, insanı yaşatıp insana saygı duymanın bir aracı aracı sayabilmekmiş!..

Müyesser YILDIZ
3 Mart 2023

Kategori:Uncategorized