Balyoz kumpası davasının soruşturma ve kovuşturmasında görev alan, bir bölümü firari 50 hakim ve savcı hakkında “görevi kötüye kullanma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve devletin güvenliğine ilişkin bilgileri açıklama” suçlamasıyla açılan davadan ilginç bir karar çıktı. Balyoz kumpasında 236 subay mağdur edildiği halde Mahkeme, sadece iddianamede ismi geçen 66 kişinin davaya katılma talebini kabul etti. Davaya katılma talebi reddedilenler arasında kamuoyunun yakından tanıdığı adalet şehidi Ali Tatar ve emekli Kurmay Albay Mustafa Önsel de var.
Mahkeme Başkanı “Haklarından Geleceğiz” Dedi mi?
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde görülen davanın bugünkü 9’uncu celsesine tutuklu sanıklar SEGBİS’le katılırken, Balyoz kumpası mağdurlarından Abdullah Can Erenoğlu, Ali Deniz Kutluk, Mehmet Eldem, Dursun Çiçek, Hanifi Yıldırım, Memiş Yüksel Yalçın, Suat Aytın, Seyfettin Alevcan ile avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşmanın başlangıcında sanıklardan eski hakim Hüsnü Çalmuk, bir önceki celsede müştekilerden Abdullah Can Erenoğlu’nun beyanı üzerine “Haklarından geleceğiz.” dediği iddiasıyla Mahkeme Başkanı Maruf Alikanoğlu hakkında redd-i hakim talebinde bulundu. Alikanoğlu’nun bu ifadeyi kullandığını, ardından bunu “Gereği yapılacaktır.” şeklinde düzelttiğini, ancak SEGBİS kaydı çözümlerinde “Haklarından geleceğiz.” cümlesinin yer almadığını öne süren Çalmuk, “Başkan’ın fevri olarak içinden geleni açıkça söylemesi ihsas-ı reydir. Duruşmadan çekilmesini talep ediyorum. Başkan taraf haline gelmiştir. ‘Haklarından geleceğiz.’ demek, ‘En ağır şekilde cezalandıracağız.’ demektir.” diye konuştu.
Başkan Alikanoğlu’nun mütalaasını sorduğu Savcı, Çalmuk’un talebinin davayı uzatmaya matuf olduğu gerekçesiyle reddedilmesi yönünde görüş bildirdi. Ardından Başkan Alikanoğlu, SEGBİS tutanaklarının belli olduğunu belirterek kayıtlarla tutanak arasında farklılık olup olmadığını incelemek üzere duruşmaya ara verecelerini söyledi.
Verilen aranın ardından Başkan Alikanoğlu, SEGBİS kayıtları ile tutanakların aynı olduğunun görülmesi sebebiyle Çalmuk’un talebinin reddedildiğini açıkladı ve duruşmaya devam edildi.
Sanıklara ilk olarak birleştirme talebi bulunan dosyalarla ilgili beyanları soruldu.
Sanıklardan Osman Kaya, FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlandığını, ancak 5 yıllık yargılama sonucunda Haziran 2021’de bu suçlamadan beraat ettiğini bildirerek hakkındaki bu dosyanın işlemden kaldırılması ve beraatına karar verilmesi talebinde bulundu.
Kaya’nın beyanından sonra davaya katılım talebinde bulunan müştekilere şikayet ve delilleri soruldu.
Müştekilerden emekli Tuğgeneral Mehmet Eldem, Hava Kuvvetleri Komutanlığı (HKK) Personel Daire Başkanı’yken tutuklandığını, hem kendisinin hem HKK’nın geleceğinin karartıldığını anlatıp tüm sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.
Memiş Yüksel Yalçın da 3.5 yıl cezaevinde kaldığını, sanıklardan şikâyetçi olduğunu bildirdi.
Müşteki emekli Kurmay Albay Suat Aytın ise 4 kez tutuklandığını, 44 ay hapis yattığını, lehlerindeki bilirkişi raporlarının gizlendiğini; aleyhlerinde rapor hazırlayan dönemin 3. Kolordu Komutanı Hulusi Akar’ın icra subayı olan binbaşı Ahmet Erdoğan’ın, kendilerinin tahliye olmasının ardından yurtdışına gönderildiğini, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra da dönmediğini anlattı, “Biliyoruz ki, kedi çatıda miyavlıyordu.” dedi.
“Depremde Niye Asker Yoktu”yu Anlatacaktı Ama
Aytın, Kahramanmaraş merkezli depremde binlerce insanın enkaz altında bağıra bağıra can verdiğini ve halkın, “Asker nerede?” diye sorduğunu kaydedip EMASYA Protokolü’nün kaldırılmasından söz edecekken Mahkeme Başkanı Maruf Alikanoğlu, “Bunu geçin, esasa gelin.” uyarısında bulundu.
Müştekilerden emekli Deniz Piyade Kurmay Albay ve eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek de FETÖ’cü polislerin emrinde görev yapan sözde savcılar ile bu ihanet çetesinin hedefinin İlker Başbuğ’a ulaşmak olduğunu vurgulayıp, “Şayet bizi tasfiye etmeseler 15 Temmuz ihanet gecesi yaşanmayacaktı. Bundan, adımın Dursun Çiçek olduğu kadar eminim.” dedi.
“Hakim kılıklı şahıslar” ifadesi üzerine Başkan Maruf Alikanoğlu’nun, “Bu tür ifadeler kullanmayın.” uyarısına maruz kalan Dursun Çiçek, beyanını “Doluyuz. Neler yaşadığımızı biz biliyoruz.” sözleriyle tamamladı.
“Ellerinde Bu İnsanların Kanı Var”
Müşteki Abdullah Can Erenoğlu ise HSK’nın yargılanan sanıklar hakkında verdiği ihraç kararının gerekçelerini okuduktan sonra şunları söyledi:
“Dönemin 10. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri ve savcıları olan başta Ömer Diken, Ali Efendi Peksak, Murat Üründü, Aytekin Özanlı, Savaş Kırbaş, Hüseyin Ayar, Hüseyin Kaplan ve Fatih Mehmet Uslu olmak üzere tutuklama, tutukluluğun devamı kararı veren sanıkların hemen hemen hepsinin ellerinde bu davada hayatını kaybeden Özden Örnek, Metin Yavuz Yalçın, Soner Polat, Cem Aziz Çakmak, Murat Özenalp, Nihat Altunbulak, Berk Erden, Ali Tarık Akça, Yunus Nadi Erkut, Halil Yıldız, Ali Tatar ve Sadettin Doğan’ın kanları olduğuna inanıyorum.”
Müştekilerden Ali Deniz Kutluk, adı büyük bir örgütün yasama, yürütme ve yargı ayağınca hazırlanan komplonun sanıklarının yargılandığına dikkat çekip, “Bizi yargılayanların yargılanmasında adaletin tecelli etmesini istiyoruz.” derken Hanifi Yıldırım, Balyoz kumpasında en çok hırpalanan ve iftiraya uğrayan kişi olduğunu kaydetti. Seyfettin Alevcan da Gölcük Donanma’da yapılan aramaya ilişkin karardaki Ömer Diken imzasının sahte olduğunu iddia etti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Maruf Alikanoğlu, “Sahte imza derken…” ifadesiyle şaşkınlığını belirtti.
Davaya hem müşteki hem bazı mağdurların avukatı olarak katılan Ahmet Erdem, sanıkların hakimlik görevi yaptıkları savunmasının gerçeği yansıtmadığını, TSK’daki ihbarlar, polisler, hakim ve savcılar grubu ile bunları denetleyen HSYK ve Yargıtay’ın bir çete olarak fikir ve eylem birliği içinde çalıştığını söyleyip, “Bilerek ve isteyerek suç işlemişlerdir.” dedi.
Bir kısım müştekilerin avukatı Hüseyin Ersöz ise sanıkların, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Balyoz kumpasında verilen beraat kararını 7 sanık yönünden bozmasının kendilerini haklı çıkardığı savunmasına cevap verirken şunları vurguladı:
“2014’te görevli hakimlere el çektirildi. Sonrasında emekli amiraller davasına emsal oluşturmak için alelacele verilmiş bir kararla beraatler bozuldu. Bu kararı verenler hakkında suç duyurusunda bulunduk.”
Av. Ersöz, Balyoz kumpası savcısı Hüseyin Kaplan’ın geçen celsedeki, “Balyoz sanıkları yargılanırken dertlerini anlatıyordu. Şu anda bizim de Celal Ülgen, Hüseyin Ersöz gibi sözcülerimiz olsa biz de derdimizi anlatırdık; ama haklı olduğumuz halde maalesef anlatamıyoruz.” şeklindeki sözlerine karşılık olarak da, “Onların böyle bir şeye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyorum.O zaman zaten birçok televizyonları, gazeteleri mevcuttu. Onların manipülasyonlarına karşı yüzde 10’unu anlatamadık. Hüseyin Kaplan kendisine haksızlık etmesin. Hakkında yakalama kararı çıkınca ATV’ye ulaştı. Şimdi de etkin pişmanlıktan yararlanıp ATV’ye anlatsın.” dedi.
Müşteki avukatlarından İlkay Sezer, Silivri’de gördükleri hukuksuzlukların kendilerinde mesleki travma yarattığını belirtip, “TSK’ya 15 Temmuz’da görev alacak insanlar yerleştirilsin diye bir yığın insanın tasfiyesine tanık olduk.” şeklinde konuşurken Av. Taner Gül sanıkların bilerek ve isteyerek TSK’ya zarar verdiğini vurguladı.
“Balyoz Sayesinde TSK Artık Hükümetin Emrinde”
Davaya katılım talebinde bulunan Maliye ve Hazine Bakanlığı avukatının da sanıkların cezalandırılmasını istemesinin ardından Savcı’nın mütalaası alındı. Savcı, diğer dairelerden gelen birleştirme taleplerinin, ayrıca -suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle- merhum Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar ve KUMPAS-DER ile savunma avukatlarının katılma taleplerinin reddi, iddianamede ismi geçen mağdurların katılım taleplerinin ise kabulü yönünde görüş bildirdi.
Son olarak diyecekleri sorulan sanıklar özetle şunları söyledi:
Ali Alçık: “Duruşma sırasında bize hakaret eden Dursun Çiçek ve Hanifi Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum.”
Ali Efendi Peksak: “Katılanlar maksadını aşan ifadeler kullandılar. Suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum;aksi halde aynen kendilerine iade ediyorum. Bizim örgüt talimatı ile hareket ettiğimizi söylüyorlar. Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz’da verdiği ihlal kararında imzası olan 2 isim daha sonra FETÖ’den yargılandı. Eğer örgütsel faaliyet vardıysa en azından onların muhalefet şerhi koyması gerekmez miydi?”
Hüseyin Kaplan: “Her şeyde kumpas algısı oluşturmaya çalışıyorlar. Biz haklı olduğumuz şu davada haklı olduğumuzu anlatmakta zorlanıyoruz. Onlar haksız oldukları halde çok iyi anlatıyorlar. Sanki haksızlık yapmışız, zulmetmişiz algısı oluşturuyorlar. Av. Hüseyin Ersöz, bağlayıcılığı olmayan BM çalışma grubunun raporundan söz ediyor, ama AİHM kararlarından söz etmiyor. Çok güzel algı oluşturuyorlar. Paramız olsa biz de onlar gibi avukatlar tutardık. Av. Ersöz etkin pişmanlıktan yararlanmamı söylüyor. Balyoz’da hiçbir kumpas bulamıyorum. Bulsam arkadaşlarımın hepsini ihbar edeceğim. Bu davayla ilgili kendilerine söyleyeceğim hiçbir kumpas yok.”
Hüsnü Çalmuk: “Şu anda mağdur gözükenler suç olan emri dinlediklerini, Çetin Doğan’a uyduklarını kabul etmiyorlar. Biz bunlara ‘vatan haini’ demiyoruz, ama şahsi menfaatleri ve gelecekleri için darbe yapmaya kalkışmışlardır. Hükümet, 2003-2004’te Balyoz’u fark ettiği için tedbir almıştır ve artık TSK, hükümetin emri altındadır. Tüm kurumlar öyle olmalı. Onlar ne kadar pırıl pırıl olduğunu iddia ediyorsa ben de pırıl pırıl olduğumu iddia ediyorum. Evet, Beşiktaş Adliyesi’nde onların pırıl pırıl insanlar olduğunu gördüm. Biz kimseye iftira atmadık. Yaptıysanız, ‘Yaptık.’ deyin. Meşru hükümeti müdafaa için uğraştık. O sayede hükümet 20 yıldır devam ediyor. Kimsenin darbe yapmaya hakkı yoktu. Bunu kim fark etti? Hilmi Özkök. Kim ihbar etti? Aytaç Yalman. Ceza almayı hak etmişlerdi. Çamur atmadık, mağdur etmedik. Herkes haddini bilsin.”
Mustafa Başar: “Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Balyoz’da verilen beraat kararını 7 sanık yönünden bozduğunu Av. Hüseyin Ersöz’ün gazetelere yansıyan bir demecinden öğrendim. O kararla, bizim yargılandığımız bu davanın çöktüğünü bizzat söyleyen Av. Ersöz’dü. Şimdi ise çelişkili açıklamalar yapıyor.”
Ömer Diken: “Müdahillik talepleri ve Maliye Bakanlığı’nın katılımının reddedilmesi gerekiyor. Gölcük Donanma’da arama yapılması kararındaki imza bana aittir. Kararı ben verdim. Bunu nereden çıkardı; anlamak mümkün değil. Av. Ahmet Erdem’in bize ‘hain’ demesini aynen kendisine iade ediyorum.”
Süleyman Pehlivan: “Gerçek kişilerin bu davaya müdahil olması mümkün değil. Ahmet Tatar, Ali Tatar’ın katılım talepleri reddedilsin.”
Beyanların tamamlanması üzerine karar için duruşmaya ara verildi. Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Maruf Alikanoğlu 22 sayfalık bir karar alındığını, bu yüzden sadece katılım talepleri ile ilgili bölümü okuyacağını belirterek iddianamede yer alan 66 ismin katılım talebinin kabulüne, Maliye Bakanlığı’nın katılım talebinin ise reddine karar verildiğini, duruşmanın da 12 Haziran’a bırakıldığını açıkladı.
Müyesser YILDIZ
13 Mart 2023