İçeriğe geç

Afrin Barzani’ye mi Devrediliyor?!

Normal olarak seçimle yatıyor, seçimle kalkıyoruz. Haliyle özellikle dış politikadaki vahim gelişmelerle ilgilenen yok. Oysa içerde emperyalizme direndiği görüntüsünü veren iktidarın “pey akçesi” şeklindeki tavizleri, iktidar devam etse de etmese de ülkemizi yeni sıkıntılara sokacak nitelikte. Bunlar karşısında muhalefetin suskunluğu, hatta kimi adımları destekler tavrı ise başlıbaşına bir sorun.

Yerli ve milli” iktidar, Yunanistan’ın Osmanlı’ya kanlı isyanının yıldönümünü kutladı. Ne Kılıçdaroğlu ne Akşener’den bir ses çıktı.

İktidar Finlandiya’nın NATO üyeliğinin önünü açarak, “İsveç’i de seçimden sonra hallederiz.” mesajı verirken TBMM’deki oylamada tek bir muhalefet milletvekili dahi “Hayır” demedi. Oysa Finlandiya Parlamentosu’nda bile 8 milletvekili NATO üyeliğine karşı oy kullandı. Bu kararla, Türkiye’nin, başımıza gelen her türlü melanetin kaynağı ABD-NATO’ya tümüyle demirlenmesi boyutu bir yana ABD ile Rusya-Çin ekseninde devam eden yeni dünya düzeni savaşına etkilerini düşünen yok!..

Ya hem içeride hem dışarıda en sıcak sorunumuz Suriye’de olanlar?

Muhalefetin tek bildiği; “Suriyelilerin onurlu geri dönüşlerini sağlamak”. Başardıklarını varsayalım, peki sonrası?!

İktidar da güya Esad’la ilişkileri normalleştirme peşinde.

Ama biliyoruz ki; Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kılıfına soktuğu PKK/YPG’yle Suriye’yi fiilen bölen ABD ve AB Esad’la normalleşmeye şiddetle karşı çıkıyor.

Putin güya Erdoğan’ın “dostu”; ama Rusya, değil YPG/PYD’yi, PKK’yı bile terör örgütü saymıyor. Hamiliğini yaptığı Şam yönetimi eliyle verdiği “muhtıra”yla, ilişkilerin normalleşmesi için “Türk işgâlcilerin Suriye’den çıkması” şartını koşuyor.

Beyaz Saray’daki Nevruz Davetlisi

Gerek Irak gerekse Suriye’de bölücü terör örgütüne yardım ve yataklıkta sınır tanımayan ABD’ye ilişkin başka notlar da aktaralım.

Ankara, geçtiğimiz günlerde kutlanan Nevruz’da Fransa Senatosu’nun YPG/PYD’li teröristlere onur madalyası vermesine tepki gösterdi ya; Beyaz Saray’daki Nevruz resepsiyonunda da sözde “Rojava özerk yönetimi” Washington temsilcisi Sinem Muhammed boy gösterdi.

Rojava özerk yönetimi” demişken; ABD ve Fransa’nın çok uzun süredir buradaki bölücü teröristlerle, kendisini “Büyük Kürdistan” projesinin reisi sayan, Suriye iç savaşı başlatıldığında da Suriye Kürtlerini Esad’a karşı ortak hareket etmeye çağıran Barzani’ye bağlı “Suriye Kürt Ulusal Konseyi-ENKS”yi birleştirmeye çalıştığı malûm.

Evet, AKP iktidarı Suriye’de terör koridoruna karşı çıkıyor; ama buralarda bir Barzani egemenliğinin sağlanması konusunda fikri ne, bilmiyoruz!..

Yine geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanlığı, 2022 İnsan Hakları Raporu’nu yayımladı. Raporda, Türkiye’nin Suriye politikası eleştirilirken, öyle ağır suçlamalar yöneltildi ki; Dışişleri Bakanlığı’mız, bu “Kaynağı belirsiz, gerçek dışı bilgiler, asılsız iddialar ve önyargılı yorumlar yer almaktadır. Bunları kınıyor ve külliyen reddediyoruz.” demek durumunda kaldı.

Afrin’deki Saldırıyı Kim Düzenledi?

Bunları niye mi hatırlattık? Türkiye gündeminde hiç yer almayan Nevruz’da Afrin’de gerçekleştirilen bir saldırı sebebiyle.

Afrin’in Cinderes ilçesindeki kutlamalar sırasında Türkiye destekli “Suriye Milli Ordusu”na bağlı Ceyş El Şarkiye adlı gruba mensup bazı kişilerin ateş açması sonucu 4 Kürt’ün yaşamını yitirdiği öne sürüldü. Bunun üzerine protesto gösterileri yapılıp ulusal yas ilan edilirken Erbil’deki BM merkezi önünde toplanan protestocular Afrin için uluslararası koruma talebinde bulundu. ENKS bünyesinde yer alan Mahmud Muhammed, şunları söyledi:

AB, BM’den Türkiye’nin işgali altındaki Kürt bölgelerinde uluslararası koruma sağlanmasını talep ediyoruz. Türk ordusunun kendi ülke sınırlarına dönmesi ve bölgeden çekilmesi için baskı uygulamalarını istiyoruz. Suçluların tarafsız bir mahkemede yargılanmasını sağlamalılar. Bölgeden göç eden Efrin’in yerli halkının mal ve mülklerine yerleştirilen Türkmenler ile Arapların çıkarılması, mal ile mülklerin gerçek sahiplerine iade edilmesini, Efrin halkından sivil bir yönetimin seçilmesi isteklerimiz arasında.”

“Suriye Milli Ordusu”, saldırganların yakalandığını duyurduğu halde tepkiler kesilmedi.

Mesut Barzani ve Başbakan Mesrur Barzani de saldırıyı şiddetle kınayıp, “Bu menfur suçu işleyenlerin adil bir şekilde cezalandırılması için ilgili taraflarla birlikte her türlü çabayı göstereceğimizi beyan ederiz.” dediler.

Bu arada saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınları Türkiye’ye ağır suçlamalarda bulunurken saldırganların Türk kanunlarına göre değil, Heyet Tahrir Şam tarafından yargılanmasını istedi.

Keza Türkiye’yi suçlayan İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) şu açıklamayı yaptı:

Suriye’nin kuzeyinde kontrolü altındaki bölgelerde faaliyet gösteren yerel grupların destekçisi olarak Türkiye, bu cinayetleri soruşturmak ve sorumluların hesap vermesini sağlamakla yükümlüdür. Türkiye ayrıca tekrarlayan veya sistematik hale gelen insan hakları ihlallerine karışan SMO gruplarına verilen tüm desteği kesmelidir.”

HRW Ortadoğu Direktör Yardımcısı Adam Coogle da, “Türkiye ve Efrin’deki Türkiye destekli Suriye Ulusal Ordusu, Suriye’nin kuzeyindeki sivilleri korumada başarısız oldu.” iddiasında bulundu.

Türkiye’den Adil Yargılama Sözü!..

Bu vahim suçlamalar karşısında Türkiye’nin tavrı mı?

Hatırlarsanız bu ay başında Barzani cenahının deprem münasebetiyle yaptığı yardımları aktarırken, yardım organizasyonunu yapan Barzani Yardım Vakfı (BCF) Başkanı Musa Ahmed’in, “Kürdistan’ın 4 parçası” ve “Kuzey Kürdistan” ifadelerini kullandığına dikkat çektik.

İşte bu Musa Ahmed, Afrin’deki olay sonrasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu ziyaret ettiğini ve Çavuşoğlu’nun saldırıyı gerçekleştirenlerin adilce yargılanması konusunda kendilerine söz verdiğini açıkladı.

Tabii Başkan Ahmed’in Çavuşoğlu’nu ziyaretinin ana sebebi bu değilmiş. Depremzedelere yardım etmeyi sürdürmek için deprem bölgesinde çalışma ruhsatı almak istiyorlarmış; bunun resmi işlemlerini başlatmışlar… Kızılay, İHH ve AFAD’la da görüşmüşler.

Muhalif belediyelerin çalışmalarını engelleyen iktidarın Barzani’ye gösterdiği anlayışa bakar mısınız?..

Bir de; Barzani Vakfı, deprem sırasında Afrin’e ulaşmakta zorlanmış. Çavuşoğlu yardım etmiş. Musa Ahmet, buna teşekkürle birlikte, kolaylık sağlandığı takdirde yardımlarının artarak devam edeceğini” iletmiş.

ENKS Dışişleri ABD ve Fransa’yla Afrin’i Görüştü

Ankara’nın tek ziyaretçisi Musa Ahmet olmadı. Dün Barzani’ye bağlı “Suriye Kürt Ulusal Konseyi-ENKS”den bir heyet de Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle bir araya gelip hem saldırıyı hem de, “Afrin’de son 5 yılda gerçekleştirilen ihlâllerin masaya yatırıldığını” duyurdu. ENKS temsilcilerinden Şelal Gedo, “Türkiye heyetine silahlı bazı grupların terörist faaliyetlerde bulunduklarını aktardıklarını” belirterek şunları söyledi:

“Suriye muhalefetinin kontrolündeki mahkemelere güvenmiyoruz. Suçluların Türkiye tarafından yargılanmasını talep ettik. Türkiye, konuyu yakından takip ediyor ve bu konuda yardımcı olmaya çalışacaklarını bize ilettiler. Arkadaşlarımız, bu konuyu dün İstanbul’da Amerikalı üst düzey bir heyetle de görüştü, yine Fransalılarla da görüşme yaptık. Ulaşabildiğimiz tüm ülkelere Afrin, Cinderes ve diğer Kürt bölgelerindeki halkın yaşadığı sıkıntılarını aktarmaya çalışacağız.”

Bak sen; Suriye’deki Barzani ekibi sadece Türkiye ile değil, ABD’yle ve Fransa’yla da Afrin’i görüşüyor!..

Oysaki, 2018’de Türkiye, Afrin’i terörden tamamen temizleyince Barzani yönetimi operasyonların durdurulmasını isteyip BM’yi göreve çağırırken 3 günlük yas ilân etmiş, nevruz kutlamalarının yapılmayacağını açıklamış; bunun üzerine bir iktidar medyası da “Kudurun” manşeti atmıştı.

Şimdi gel de, “Yine neler planlanıyor; Afrin usul usul Barzani’ye mi devrediliyor?” diye sorma!..

Müyesser YILDIZ
1 Nisan 2023

Kategori:Uncategorized