İçeriğe geç

Anayasa Mahkemesi de “İntihar” Dedi!..

Ne çok şey yaşıyor ve maalesef ne çabuk unutuyoruz, değil mi?

Sadece 3.5 yıl önceydi; 23 Eylül 2019 gecesi, 23 yaşındaki Özbekistan vatandaşı Nadira Kadirova’nın AKP Milletvekili Şirin Ünal’ın evinde, Ünal’ın ruhsatlı silahıyla “intihar” ettiğini duyduk.

Pek çok şüphe dile getirildi. Nadira Kadirova’nın, Şirin Ünal tarafından cinsel tacize maruz kaldığı öne sürüldü. Soruşturmanın 5 ayda “intihar” denilerek takipsizlikle sonuçlanması sorgulandı. Kadirova’nın naaşının apar topar Özbekistan’a gönderilmesi dikkat çekti. Ailesi doğrudan Şirin Ünal’ı suçladı, hatta “Katilsin” dedi.

İşte tüm bunlar haftalarca konuşuldu, sonra da gündemden düştü.

Oysa Kadirova’nın ailesinin hukuk mücadelesi sürüyordu. Av. İlyas Doğan dosyayı 5 Haziran 2020’de anne Rano Kadirova adına Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Başvurunun üzerinden 18 ay geçip herhangi bir gelişme olmadığında Av. Doğan, “Olayda bir siyasinin isminin geçmesi, AYM’nin karar vermeyi geciktirmesinde bir etken değildir umarım.” derken, yürütülen soruşturmada toplanmayan deliller ve birçok eksik inceleme olduğuna dikkat çekip AYM’nin bu eksiklikleri göreceğini ve yeterince inceleme yapılmadığı için hak ihlâli kararı vereceğini umduğunu söyledi.

AYM, nihayet başvurunun üzerinden yaklaşık 3 yıl geçtikten sonra kararını verdi; ama oybirliğiyle verilen karar, ailenin umduğu gibi olmadı.

Eski Bir Askerin Silahını Kızına Emanet Etmesi

Kararın detaylarını aktarmadan önce, ailenin avukatının, soruşturmanın etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının, cinsel saldırı iddiası hakkında etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlâl edildiği” gerekçesiyle AYM’ye yaptığı başvuruda dile getirdiği iddialar neydi; onlara bakalım.

Soruşturmada cinayet olasılığının en baştan itibaren dışlandığı belirtilip tanık olmaları nedeniyle ifadesine başvurulan kişilerin, Şirin Ünal’ın avukatı nezaretinde ifade verdiği vurgulandı. Soruşturmadaki eksiklikler ile maddi gerçekle örtüşmeyen hususlardan bazıları şöyle sıralandı:

İntihar eden birinin 4.500 gram ağırlığındaki silahı 150 cm uzağa fırlatması mümkün değildir… Olay Tutanağı’nda olay yerinde bulunan silahın çapı yazılmamıştır… Atış artığının hangi hâllerde bulaşmayacağı konusunda iki kriminal inceleme uzmanı ile bir asistan tarafından yapılan değerlendirmeleri içerir rapor somut olayla ilgisizdir ve kesin bir kanaat içermemektedir… Nadira Kadirova’ya tıbbi müdahale için gelen sağlık görevlilerinin ve olay yeri incelemesi yapan polislerin ifadeleri alınmamıştır… Olay esnasında evde bulunan Nadira Kadirova dışındaki kişilerin olaydan 48 saat öncesinden itibaren telefon yoluyla kurdukları iletişimler tespit edilmemiştir… Eski bir asker olan Şirin Ünal’ın kendisine ait bir silahı kızına emanet etmesi Türk ordusunun kültür koduna uygun düşmemektedir. Şirin Ünal’ın olay günü İstanbul’dan Ankara’ya geldiğine dair belge soruşturma dosyasına sunulamamıştır… PSA testi sonucu Ankara Grup Başkanlığınca dikkate alınmamış, Şirin Ünal’dan biyolojik örnek alınmamıştır. Bu durum, Nadira Kadirova’nın ölümünün gerçek nedeninin tespitini engellemiştir. Oysa PSA verisinden hareketle biyolojik verinin kime ait olduğu rahatlıkla bulunabilmektedir… Nadira Kadirova’nın kanında cinsel saldırı amacıyla kullanılan ve bayıltıcı etkisi olan ketamine rastlanması nedeniyle Ş.Ü.den biyolojik örnek alınarak DNA incelemesi yapılması gerekirken yapılmamıştır… Nadira Kadirova’nın cesedinin apar topar ülkesine gönderilmesi soruşturmada hiçbir şeyin normal yürümediğini düşündürtmektedir.”

Adalet Bakanlığı: Etkili Bir Soruşturma Yürütüldü

AYM bu itirazları Adalet Bakanlığı’na sordu. Bakanlık, Savcılığın Nadira Kadirova’nın ölümü hakkında etkili bir soruşturma yürüttüğünü savunurken, “soruşturma yükümlülüğünün, bir sonuç yükümlülüğü olmayıp uygun araçların kullanılması yükümlülüğü olduğunu” da kaydetti.

Adalet Bakanlığı’nın bu görüşüne cevap veren Av. İlyas Doğan ise -daha önceki iddialarına ilave olarak- Şirin Ünal’ın kendisine ait silahların muhafazası konusunda gerekli özeni göstermediğini, soruşturma dosyasında 112 Acil Çağrı Merkezi’nin arandığına dair bilgi bulunmadığını, Nadira Kadirova için gelen acil yardımda görevli kişilerin kim olduğunun tespit edilemediğini bildirdi.

Tüm bunlardan sonra geçtiğimiz 15 Mart’ta başvuruyu görüşen AYM Birinci Bölümü, evvela dosyada yer alan bilgi ve belgeleri özetledi. Özette;

Olay yerinde elde edilen tabanca ve kalemde parmak izi tespit edilemediği, Kadirova’nın yanı sıra Şirin Ünal ile evdeki diğer tanıklardan alınan el svaplarında atış artığına ve de Kadirova’ya yönelik bir cinsel saldırıya ait emareye rastlanmadığı tespitleri aktarılırken, Kadirova’nın erkek arkadaşının, “Ölümünden bir gün önce yaptığımız telefon görüşmesinde, Şirin Ünal’ın bir gün arkasından yaklaşarak kendisine sarıldığını, bu duruma tepki gösterdiğini anlattı” iddiası ile Şirin Ünal’ın, “Nadira Kadirova’yı kızı gibi gördüğü”, “ona elini sürmediği” şeklindeki ifadelerine de yer verildi.

Sonuç olarak AYM, yaşam hakkının usul boyutunun ihlâl edildiğine” ilişkin iddiayı kabul edilebilir bulsa da oybirliğiyle, “ölüm olayını aydınlatabilecek bütün delillerin toplandığı”, “soruşturmanın yeterince özenli bir şekilde yürütüldüğü” sonucuna vararak, yaşam hakkının ihlâl edilmediğine, kötü muamele yasağının ihlâl edildiği iddiasının ise dayanaktan yoksun olduğuna” karar verdi.

Ve böylece Nadira Kadirova dosyası da Türkiye açısından “hukuken” kapanmış oldu!..

Müyesser YILDIZ
19 Nisan 2023

Kategori:Uncategorized