Ergenekon kumpası soruşturma ve kovuşturmasında görev alan 12 hakim ve savcı hakkında, “görevi kötüye kullanma”, “hürriyeti tahdit” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlamalarıyla 2018 yılında açılan davaya devam edildi. Davanın bugünkü celsesine, firari Zekeriya Öz’ün “Osmanım” diye hitap ettiği, Ergenekon kumpasının hem tanığı hem gizli tanığı hem de sanığı yapılan suç makinesi Osman Yıldırım’la ilgili ifşaatlar damga vurdu. Dönemin kilit isimlerinden eski savcı Nihat Taşkın, Zekeriya Öz’ün ve Mehmet Ali Pekgüzel’in, Başsavcı Aykut Cengiz Engin’in talimatıyla Sincan Cezaevi’nde Osman Yıldırım’la görüştüğünü öne sürdü.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde görülen davanın bugünkü 49’uncu celsesine, örgüt üyeliğinden tutuklu eski 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve eski üye hakim Hüsnü Çalmuk Bolu Cezaevi’nden, 5 yıl sonra duruşmada hazır olan tutuksuz sanıklardan eski savcı Nihat Taşkın da İzmir’den SEGBİS bağlantısıyla katıldı.
Geçtiğimiz 2 Kasım’daki celsede duruşmada hazır edilmesi kararı alınan, davanın en önemli isimlerinden eski Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in ise hazır edilmediği görüldü. Örgüt üyeliğinden verilen hapis cezası yaklaşık 1 yıl önce tamamlanan ve tahliye edilen Pekgüzel’in neden gelmediğine ilişkin tam bir açıklama yapılmaması, “Firar mı etti?” sorularına yol açtı.
Ergenekon kumpası mağdurlarından sadece eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek ve İbrahim Özcan ile bazı katılan avukatları Zeynep Küçük, Hüseyin Buzoğlu, Doğan Subaşı ve Erkin Etike’nin hazır bulunduğu duruşma, Mahkeme Başkanı Hayri Kaynar’ın dosyaya gelen belgeleri okuyup katılanlara diyeceklerini sormasıyla başladı.
“Asıl Beyin Olan Pekgüzel Nerede?”
Av. Zeynep Küçük, 250 sanıklı Ergenekon kumpası davasının yaklaşık 6 yıl sürdüğünü hatırlattıktan sonra, davanın uzamasına şu sözlerle tepki gösterdi:
“Bu davada kaç sanık var? Yıllar geçti, bir kısmı kaçtı. Verilecek hükmün uygulanması imkânı zayıfladı. Benim müvekkilim 6 yıl 2 ay hapiste kaldı. FETÖ’ye üye oldukları kesinleşmiş, ne yaptıkları su götürmez bir gerçek olan bu sanıkların yargılanmasının sonuçlandırılmaması kabul edilemez. Tüm FETÖ’cüler, bu Ergenekon yargılamalarına sebep olanlar 15 Mayıs’ta Türkiye’ye döneceklerine dair uçak biletlerini paylaşıyorlar. Şu sanıkların hepsini çok iyi tanıyorum. Davayı niye bu kadar uzattıklarını, ne beklediklerini biliyorum. Gerekli tedbirler alınsın.”
Av. Hüseyin Buzoğlu ise Nihat Taşkın’ı bugüne kadar ne kendilerinin ne de heyetin gördüğünü vurgulayıp özetle şunları söyledi:
“Bir dönem meslektaşınız olan bu kişiler şimdi örgüt üyeliğinden yargılanıyor. Ama hukukçu oldukları için değil, örgütün iyi bir elemanı oldukları için yargılanıyorlar. 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde önemli bir döneme işaret eden bu davada vereceğiniz hükümler, bir daha yargı mensuplarının talimat almaması anlamında sizlere tarihi bir sorumluluk yüklüyor. Mehmet Ali Pekgüzel şu anda nerede? Tebligat yapılamadı mı, ulaşılamadı mı? Adresinde bulunamadıysa derhal tutuklama kararı verilsin. Ceza hukukunda yüz yüzelik ilkesi geçerli. O yüzden Nihat Taşkın’ın SEGBİS’ten değil huzurda hazır bulundurulmasını istiyoruz. Kamuoyunda Ergenekon iddianamesini Zekeriya Öz’ün hazırladığı ifade edilir, ama onun böyle bir kapasitesi yok. 6 Şubat 2008’de Sincan Cezaevi’nde Osman Yıldırım’la görüşmelerinde dahi, mutfaktaki asıl beyin Mehmet Ali Pekgüzel’dir. Konumu itibarıyla Nihat Taşkın’ın huzurda dinlenmesi, maddi gerçekliğin ortaya çıkarılmasına çok katkı sağlayacaktır.”
Katılanlardan eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek de Hasan Hüseyin Özese’ye ve Hüsnü Çalmuk’a hangi gerekçeyle kendisi hakkında yakalama kararı çıkardıklarını, “internet andıcı” denilen kağıt parçası ile ilgili rapor alınması taleplerini niye reddettiklerini, ihbarcıların neden araştırılmadığını ve yetkisiz oldukları halde kendisini nasıl tutukladıklarını sorup şöyle konuştu:
“Bu süreçte bu mahkemeler vatanına, milletine bağlı askerleri tasfiye etmek istediler. Boşaltılan tüm kadrolara da FETÖ’cülerin geldiği sabittir. Biz o zaman, ‘Ergenekon nerede, ne zaman kuruldu? Silahları nereden alacak?’ diye sorduğumuzda, ‘Siz askersiniz, depoları açar alırsınız.’ diyorlardı. Bunlar 15 Temmuz’un yapılacağını biliyordu. Depoları açıp silahları halka doğrulttular.”
Sanıklardan Hasan Hüseyin Özese, yaptıkları faaliyetlerin yargısal faaliyet olduğunu, yasal takdir yetkisini kullandıklarını, ayrıca Çiçek’in AYM’ye yaptığı başvuruda hak ihlali verilmediğini anlatınca Çiçek, “Hayır, hak ihlali verdi. Halen yalan söylüyor.” diye tepki gösterdi. Özese darbe iddialarına cevap vermek istediğinde de Başkan Hayri Kaynar, “Davayla ilgili olanlara cevap verin. Bunun davamızla ilgisi yok.” uyarısında bulundu.
Hüsnü Çalmuk ise Çiçek’in hayal ürünü iddialarda bulunduğunu öne sürüp, “İnternet andıcındaki imzanın kendisine ait olduğu sabittir.” dedi. Çalmuk, 15 Temmuz’la ilgili olarak da YAŞ’ı kendisinin yönetmediğini, kimseyi atamadığını, darbecileri kim getirdiyse onların yargılanması gerektiğini tekrarladı.
Katılan İbrahim Özcan da ifadesini Nihat Taşkın’ın aldığını bildirerek Taşkın’ın duruşmada hazır edilmesini istedi.
Savcı’nın, huzurda savunma yapıp yapmayacağının öncelikle sanığa sorulması yönünde mütalaa vermesinin ardından Başkan Hayri Kaynar, Nihat Taşkın’ın görüşünü aldı. Taşkın’ın duruşmaya SEGBİS’le katılmak istediğini bildirmesi üzerine, “beyanının SEGBİS’le alınması mümkün olduğundan ve kendisi istemediğinden” denilerek yargılamanın SEGBİS’le yapılması kararlaştırıldı.
Av. Hüseyin Buzoğlu’nun, “O zaman önce sanığın ifadesini dinleyelim” talebinde bulunması üzerine de Başkan Kaynar, “İfadesini vermiş, ben okuyayım.” diyerek Taşkın’ın ifadesini okudu.
“Boğaza Nazır Odada Bizi Görevlendirdiler”
Sözlerine, “Ayrıca savunması alınmadan, direkt soru soracağız, öyle mi?” diye başlayan Av. Buzoğlu, Nihat Taşkın’a çok sayıda soru yöneltti. Ancak Taşkın, bu dosyada sadece Hasan Atilla Uğur’la ilgili iki adet “tutuklamaya devam” kararı verdiği için yargılandığını hatırlatıp bunun dışındaki sorulara cevap vermeyeceğini söyleyip hemen hemen hiçbir soruyu cevaplamadı.
Ancak Av. Buzoğlu’nun özellikle Zekeriya Öz ve Mehmet Ali Pekgüzel’in suç makinası Osman Yıldırım’ı ziyaret edip gizli tanık yapmalarına ilişkin soruları sırasında şu dikkat çekici konuşma yaşandı:
Av. Buzoğlu: Bu görüşme sırasında siz görevde miydiniz, bilgi sahibi olmuş muydunuz?
Taşkın: Bana yüklenen fiille ilgili olmadığı için cevap vermeyeceğim. Ama sayın heyetiniz cevap vermemi istiyorsa bilgilenmeniz için cevap veririm.
Başkan: Siz istediğinize cevap verirsiniz, istemediğinize vermezsiniz. Bizim telkine yönelik karar almamız mümkün değil.
Av. Buzoğlu: İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün verdiği iftara katıldınız mı?
Taşkın: Hayır; ya işim vardı ya ailevi bir durum, katılmadım. Ne ilgisi var? Rutin bir yemekti.
Başkan: O kadar önemli bir iş değil, devam edin.
Av. Buzoğlu: Davanın tanığı, gizli tanığı, sanığı Osman Yıldırım’la özel bir görüşmeniz oldu mu?
Taşkın: Cevap vermiyorum.
Av. Buzoğlu: Osman Yıldırım konusunda size özel bir emir verildi mi?
Taşkın: Başsavcı Aykut Cengiz Engin’in, Ankara’ya gidilip ifadesinin alınması talimatıdır. Bildiğim budur. Kendisi sağdır, çağırılıp dinlenebilir.
Av. Buzoğlu: Birleştirme kararının reddedilmesinden sonra Danıştay cinayeti davası kimin talimatıyla Yargıtay’a gönderildi?
Taşkın: Yargılama konusuyla ilgili olmadığından cevap vermeyeceğim. Ayrıca bazı bildiklerim olabilir. Bu konuda yargılandığım zaman gizlemeden, saklamadan açık yüreklilikle cevap verebilirim.
Av. Buzoğlu: Bildiklerinizi aktarırsanız hem heyeti zorlamamış oluruz hem kapalı kalan hususlar açıklığa kavuşur.
Başkan: Lütfen yorum yapmadan sorularınızı alayım.
Av. Buzoğlu: Hangi tarihte Ergenekon kovuşturmasında görev yapmaya başladınız?
Taşkın: Her şey resmi kayıtlarda var. Evet elimde başka soruşturma dosyaları vardı. Bir süre sonra Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı diğerlerini benden aldı, Boğaz’a nazır odasında Başsavcı Aykut Cengiz Engin’in de olduğu sırada Ergenekon soruşturmasının çok genişlediğinden, başkasının vakıf olamayacağından bahisle beni ve Mehmet Ali Pekgüzel’i görevlendirdiler.
Yaşanan uzun konuşmanın ardından Av. Buzoğlu sözlerini, “Bir gün bu sorulara çok ağır cevap vermek zorunda kalacaksınız. O gün görüşmek üzere.” diye tamamlarken, Av. Zeynep Küçük, “Siz gizli tanık ile Osman Yıldırım’ın aynı kişi olduğunu bilmeden mi mütalaa verdiniz?” sorusunu yöneltti. Taşkın bu soruya da cevap vermeyeceğini bildirdi.
Başbuğ’un Tutuklanmasının Arkasında Durdu
Av. Erkin Etike’nin, “Bugünden bakınca hala Ergenekon’da verdiğiniz mütalaanın arkasında mısınız, değil misiniz?” sorusu üzerine Nihat Taşkın, Ergenekon’daki beraatlerin delil yetersizliğinden verildiğini hatırlattı. Av. Etike de sanığın herhangi bir pişmanlık duymadığının anlaşıldığına dikkat çekip pişmanlık hükümlerinden yararlandırılmamasını istedi.
Katılan Dursun Çiçek ile Nihat Taşkın arasında ise şu konuşma yaşandı:
Çiçek: İlker Başbuğ’un, bir Genelkurmay Başkanı’nın tutuklanmasına inanarak mı örgüt talimatıyla mı karar verdiniz?
Taşkın: Heyetinizde bir intiba oluşturmaya çalışıyorlar. Siz bunun sorulmasına izin verdiniz.
Başkan: Hayır. İtiraz edersiniz, biz de karar veririz.
Taşkın: İnternet siteleri ortaya çıkınca derhal kapatıldı, içerikleri silindi, belgeler kırpıldı. Sanıkların kimi mealen, ‘Bize bunu yaptıran niye burada yok?’ dedi. Haklıydılar. Kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur; Genelkurmay Başkanı, Başbakan da olsa.
Nihat Taşkın, katılan İbrahim Özcan’ın soruları üzerine ise Özcan’ın önemli bilgiler verdiğini, ancak daha sonra sanıklarla bir arada kalınca bunları tevil yoluna gittiğini iddia etti. Özcan da şöyle tepki gösterdi:
“Haberin olsun Nihat Taşkın, tüm savunmalarımın görüntü ve ses kayıtlarını verdim. Söylediklerine dikkat et.”
Başkan Kaynar’ın, “İfadelerinize dikkat edin” uyarısında bulunduğu Özcan, “Ama yalan söylüyor.” dedi.
Savcının mütalaasından sonra söz alan sanık Hüsnü Çalmuk katılanlar ve avukatlar için şu ifadeleri kullandı:
“Kuyruklarına basılmış olmanın acısıyla gereksiz sorular soruyor, biz cevap vermeyince de suçluymuşuz gibi bağırıp çağırıyor, azarlıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarını zedeleyen bu duruma son vermenizi talep ediyorum.”
Beyanların tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı Kaynar, firari sanıklar hakkındaki yakalama kararlarının infazının beklenmesiyle Nihat Taşkın’ın duruşmalardan vareste tutulmasının kararlaştırıldığını bildirerek duruşmanın 14 Haziran’a ertelendiğini açıkladı.
Av. Hüseyin Buzoğlu’nun Mehmet Ali Pekgüzel’le ilgili bir karar alınmadığını hatırlatması üzerine ise Başkan Kaynar, “Savunmasını almıştık.” demekle yetindi.
Müyesser YILDIZ
9 Mayıs 2023