İçeriğe geç

Bahçeli Buna Ne Der?

Millet adım adım terörle can, Silivri tehdidiyle özgürlük, en nihayetinde ekonomik yıkımla yaşam derdine düşürülürken, bir vakitler hepimizin dört elle sarılıp savunduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “kırmızı çizgileri” de birer birer silindi. Başımızı kaldırıp hemen dibimizde olanlara bakacak kadar bile takat bırakılmadı. Gel de merhum Süleyman Demirel’in, “Karnı aç olan adamın zihni hür olmaz.” sözünü hatırlama.

Bu girizgâhtan sonra, artık neredeyse unutulan konulardan birisi olan Kerkük’e dikkat çekmek istiyoruz.

Malûm; ABD’nin Irak’ı işgâlinden sonra dayatılan Irak Anayasası’nda Kerkük tartışmalı bölgeler” kapsamına alındı.

BOP kapsamında Irak fiilen bölünürken, “Büyük Kürdistan” projesinin ilk ayağı olarak kurulan Barzani yönetimi başından beri, “Kerkük Kürdistan’ın kalbidir.” dedi. Hatta Barzaniler için hazırlanan anayasa taslağında Kerkük “Kürdistan”ın başkenti gösterildi. O günden beri Kerkük savaşı sürüyor. Son olarak geçen yıl sonunda Irak Parlamentosu’nda Anayasa’nın “tartışmalı bölgeler” ile ilgili 140. maddesi üzerinde çalışmak üzere bir komisyon kuruldu.

O vakitler Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan da, “Kerkük’ün Bağdat ve Erbil arasında pazarlık konusu yapılmasını reddettiklerini” belirterek bunun kentte “iç savaşa neden olabileceği” uyarısında bulundu.

Şuraya geleceğiz; önümüzdeki 11 Kasım’da Barzani parlamentosu, 18 Aralık’ta ise Irak İl Meclis seçimleri var.

İşte bu önemli seçimler öncesinde Irak yönetiminin Kerkük’teki çiftçilere ait arazileri zorla kamulaştırdığı yönünde tartışmalar yaşanıyor. Bazı çiftçiler buna karşı geçen aydan beri çadır kurarak protesto eylemi başlattı.

Seçim hazırlıklarına geçelim. Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu’nun verdiği süreye göre, seçimlere katılacak siyasi partilerin ve ittifakların listeleri bu ay içinde belirlenecek.

Barzani’nin Kerkük Seçim Planı

Bu kapsamda geçen ay Kerkük’teki Kürt partiler, Mesut Barzani’nin başkanı olduğu KDP’nin ev sahipliğinde Erbil’de bir toplantı yaptı. KDP Kerkük sorumlusu Kemal Kerkuki, “Kerkük’ün işgâl edildiğini, üstten dayatılmış şoven bir vali tarafından yönetildiğini, bu nedenle seçimlere büyük bir özveri ile katılmaları konusunda hemfikir olduklarını” vurguladıktan sonra şunları söyledi:

Bugün Kerkük zor durumda, hizmetten yoksun, tüm sakinleri baskı altında. Bu yüzden Kürdistan halkının ve siyasi partilerin desteğiyle durumu düzeltip başımız dik dönüp, Kürdistan bayrağını yeniden dalgalandıracağız.”

Kerkuki, “Kerkük’ün işgâl edilmesine sebep olan 16 Ekim hainleri hariç “tüm partilerle tek liste ile seçime girmekten yana olduklarını” da kaydetti.

16 Ekim hainlerinden” kastedilen, Talabani’nin partisi Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYP) idi. Nitekim toplantıya o parti çağrılmadı.

Peki 16 Ekim nedir?

Erdoğan’ın, “Biz son ana kadar Barzani’nin böyle bir yanlışa düşeceğine ihtimal vermiyorduk. Demek yanılmışız.” diye tepki gösterdiği 25 Eylül 2017’deki bağımsızlık referandumunun ardından 16 Ekim’de Irak merkezi yönetimi, Kerkük ve çevresini kontrol altına almış, KYP de destek vermişti.

Mesut Barzani ise bu durumu şu ifadelerle eleştirmişti:

16 Ekim, karanlık bir gün olarak milletimizin tarihine geçti. O gün, mazlum bir halkın umutlarına namertçe ihanet edildi. Halkımızın geleceğine yönelik içerdeki elin aracılığıyla vicdansız bir oyun oynandı. Binlerce evladımızın kanıyla korunan vatanımız, daha önce kurgulanmış bir planla işgâl ve tahrip edildi. Kürdistan halkının kutsalları küçük düşürücü muameleyle karşı karşıya kaldı. Bu alçak plan, halkımızın yüz yıllık mücadele ve kurbanlarına karşı işlenen bir hakaretti. Şehitlerimizin kanı ve IŞİD’le savaşta başta Kerkük olmak üzere diğer Kürdistani bölgelerde tüm dünyanın yerine savaşan kahraman peşmergelerimize karşı bir ihanetti… Her daim Kerkük’ün birlikte yaşama örneği olmasını istedik, ancak Kerkük’ün Kürdistani kimliği üzerine pazarlık etmeyiz.”

Bahçeli ve Kerkük

Barzani cephesinden Kerkük’le ilgili son çıkışı aktarmadan önce bir parantez açalım ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Cumhur İttifakı’na katıldıktan sonraki bazı açıklamalarını hatırlatalım.

2017’de Barzani’nin bağımsızlık referandumuna ilişkin; “En az 5 bin ülkücü gönüllü, başta Kerkük olmak üzere, Türkmenlerin yaşadığı Türk kentlerindeki varlık, birlik ve dirlik mücadelesine katılmak üzere hazır beklemektedir.” dedi.

Referandumdan sonra; “geçmişte ‘Türkiye’ye ‘bir kedi bile vermeyiz.’ diyen Barzani’ye” dedesinin akıbetini hatırlatıp ayağını denk alması uyarısında bulundu ve “O zaman geldiğinde, şartlar oluştuğunda, tarih coğrafyaya dar geldiğinde Misak-ı Milli uyanacak; 81 Düzce’den hemen sonra 82 Kerkük, 83 Musul deme hakkının önünde hiçbir güç duramayacaktır.” resti çekti.

2019’daki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde Erdoğan’la birlikte düzenlediği mitingde; “İstanbul’un Kerkük’ün kaderi” olduğunu söyledi.

2021’de; “Dünya her şey olur, ama Kerkük Türksüz olamaz, Türkmenlik onuru yere düşürülemez. Bir oluruz, beraber oluruz, gerekirse soydaşlarımızla birlikte Kerkük’te etten duvar öreriz. Kerkük’ün bir girişi vardır, ama çıkışı asla yoktur.” diye konuştu.

2022’de; başta Kerkük, tarihi Türkmen kentlerinin demografik yapısıyla alçakça, ahlâksızca, haince oynandığını ve bu “Türk düşmanlığı”nın failleri ile figüranlarının da belli olduğunu anlattı.

Son olarak geçtiğimiz Şubat’ta ise, “Bedenimiz burada olsa da elbette ki, gönlümüz ve aklımız Kerkük’te, Kırım’da, Karabağ’da, Kaşgar’da, Üsküp’te, Kıbrıs’ta, Bosna’da, Türk ve İslâm’ın yaşandığı her yerde olacaktır.” dedi.

Ankara’da Ağırlandıktan 15 Gün Sonra

AKP’nin Barzanilerle yakınlığı malûm.

Nitekim Başbakan olan Mesut Barzani’nin oğlu Mesrur Barzani, 20 Haziran’da Saray’da ağırlandı. Görüşmede, “Terörle mücadelede işbirliği, Irak ve bölgeye yönelik terör tehditleri, enerji konuları, ekonomik ilişkiler, IKBY’nin petrolünü Türkiye’ye taşıyacak boru hattı projesinin yanı sıra ticaret hacminin artırılmasının ele alındığı” bildirildi.

İşte bu Mesrur Barzani, Ankara’dan gittikten 15 gün sonra katıldığı bir televizyon programında, Kerkük’teki çiftçilerin yaşadığı sorunlara ilişkin bir soru üzerine özetle şunları söyledi:

Biz, ‘Kerkük Kürdistan’ın kalbidir’ diyoruz. Ölümsüz Barzani bir devrimi ve kendisini de Kerkük’e kurban etti, ama Kerkük’ten vazgeçmedi. Biz Kerkük’ün Kürdistan’ın ayrılmaz bir parçası olduğunu savunuyoruz, fakat maalesef 16 Ekim’de yapılan kötülük Kerkük’te bugün yaşanan durumu ortaya çıkardı. Kürt, Türkmen ve diğer bileşenler maalesef bugün kendilerine dayatılan bir yönetim altında yaşamak zorunda kalıyor… Biz var olduğumuz müddetçe Kerkük’ten vazgeçmeyeceğiz.”

Görüldüğü üzere; son olarak Lozan’ı tartışmaya açıp Sevr kampanyası başlatan Barzani cephesinin Kerkük hedefinde de milim değişiklik yok.

Merakımız şu; MHP Lideri Bahçeli, Salı günü İsveç’in NATO üyeliğini ağır ifadelerle eleştirdikten sonra Erdoğan’ın kararının arkasında duracaklarını açıkladı ya, yeniden hızlanacağı anlaşılan Kerkük’le ilgili tezgâhlar karşısında da önce Barzanilere tepki gösterip ardından “Reis bilir.” demez herhalde!..

Müyesser YILDIZ
13 Temmuz 2023

Kategori:Uncategorized