“Türkiye yüzyılına” öyle şahane giriş yapıldı ki!..
Örneğin; İslâm İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak zirvesi için Suudi Arabistan’a gidildi. İsrail’e karşı ortak bir bildiri yayımlandı. Erdoğan, bu bildiride Türkiye’nin etkisini anlata anlata bitiremeyip, “Oturulup, konuşulup, dağılınan zeminde oluşan bir bildiri olmadı.” dedi. Ama İsrail üzerinde zerre etkisi de olmadı!
Erdoğan birkaç gün önce bu defa Körfez İşbirliği Konseyi 44. Zirvesi için Katar’a gitti. Bu Konsey Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Umman, Katar ve Kuveyt’ten oluşuyor. Biz üye değiliz, sadece stratejik diyalog ortağıyız.
Bunlardan PKK’yı Terör Örgütü Sayan Var mı?
Erdoğan burada yaptığı konuşmada; Filistin dışında Suriye konusuna da değindi. Suriye’nin istikrara kavuşmasının önündeki en büyük engelin, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğini tehdit eden başta PKK, PYD/YPG olmak üzere ayrılıkçı terör unsurları olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bu terör örgütlerinin kendilerini meşrulaştırma çabalarına karşı tüm kardeşlerimizin müteyakkız olmasını bekliyoruz.” dedi.
Sorumuz şu: tamam; ABD, AB ve Rusya’nın halini biliyoruz da acaba o zirvedeki “kardeşlerimizden” kaçı PKK-PYD-YPG’yi terör örgütü sayıyor?
Suudi Arabistan mı, Birleşik Arap Emirlikleri mi? 2015’te PYD’nin Tel Abyad’ı ele geçirmesinin ardından “Suudi Arabistan’dan İsrail’e ‘Bağımsız Kürdistan’ı birlikte kuralım’ teklifi” başlıklı haber, Erdoğan’ın gazetesi Sabah’ta yayımlanmamış mıydı? Bu haberde; Suudi Arabistan ve İsrail’in 2014’ten beri gizlice masaya oturduğu, 7 adımlık plan hazırladığı, bunlardan birisinin “Türkiye sınırında bağımsız bir Kürt devletinin kurulması” olduğu anlatılmamış mıydı?
Yine 2018’de; “ABD’nin sözünden çıkmayan kukla krallık Suudi Arabistan’ın PKK’ya 300 TIR yardım gönderdiğini”,
“Suudi Arabistan’ın Suriye’nin kuzeyinde YPG/PKK ile çalışan Arap güçlerden birlik kurulması için harekete geçtiğini”, “bu amaçla 3 danışmanın Kobani’ye giderek ABD üssünde terör örgütü ile görüştüğünü”, “birliğe katılacak olanlara 200 dolar maaş vaad edildiğini”,
“Kaşıkçı olayındaki tepkiler nedeniyle zor günler geçiren Suudi Arabistan yönetiminin, ABD Dışişleri Bakanının Riyad’a ulaştığı saatlerde terör örgütü YPG/PKK’nın Suriye’de işgal ettiği bölgede kullanmak üzere 100 milyon dolar verdiğini”,
“Suudi Arabistan’la birlikte BAE’nin de Suriye’nin kuzeyindeki ittifaka eklemlenip, iki ülkenin askeri yetkililerinin Ayn İsa’da PKK/YPG’li teröristlerle buluştuğunu” ve “terör örgütünün TSK’nın operasyonlarının engellenmesi konusunda destek istediğini”,
Ve dahi; “Suriye’nin kuzey ve doğu sınırında teröristlerden oluşturulacak sözde sınır muhafızlarının eğitim ve lojistik ihtiyaçlarını da Suudi Arabistan, BAE ile diğer Körfez ülkelerinin üstleneceğini”, sadece iktidar medyası değil, Devlet’in Anadolu Ajansı duyurmamış mıydı?
Bunlar mı “kardeş“?.. Bunlar mı “PKK’ya karşı müteyakkız” olacak?!
MİT-MOSSAD Gündemi
İsrail’in, Türkiye’de dahil olmak üzere yurtdışındaki Hamas mensuplarına suikast düzenleyeceğini ilân etmesi üzerine yepyeni bir gündemimiz oldu.
AA’ya konuşan Türk istihbarat kaynakları, muhataplara gerekli uyarıların yapıldığını, aksi yöndeki bir tutumun ciddi sonuçları olacağını, hiç bir servisin bu tür operasyonlarına müsaade edilmeyeceğini açıkladı.
Ardından iktidar yazarları, “MİT-MOSSAD” karşılaştırmalı yazılarla İsrail’e meydan okumaya başladı.
Son olarak Erdoğan da Katar’dan dönerken; “Türkiye’yi tanımıyorlar… Türkiye’nin hem istihbarat hem güvenlik alanında aldığı mesafeyi dünyada bilmeyen yoktur. Ayrıca biz dün kurulmuş bir devlet değiliz. Bunu da kimsenin aklından çıkartmaması gerekir.” uyarısında bulundu.
Her şeyi ne çabuk unutuyoruz, değil mi?
Öncelikle; “normalleşme” süreci başladığında da İsrail’in, Hamas şartını koşup Türkiye’deki faaliyetlerinin yasaklanmasını istediği, bunun için Cumhurbaşkanı Herzog’un Erdoğan’a liste verdiği konuşulmadı mı? Hatta İsrail devlet televizyonu, Hamas yöneticilerine suikast düzenleneceğini bildirmedi mi?
Durum bu iken; koşar adım “normalleşmeye” devam edilmedi mi?
Bunun üzerine de Hamas ve Filistinli Alimler Heyeti, Erdoğan’ın New York’ta Netenyahu ile görüşmesini kınamadı mı?
MİT övgülerine gelince;
Herhalde herkes, ne yazık ki, ilk 15 Temmuz’u hatırlamıştır.
Bizzat Erdoğan’ın, darbe teşebbüsünü eniştesinden öğrendiğini söylediğini…
Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın, “Ben bunu MİT Müsteşarı’na sordum, ‘Nasıl olur?’ dedim. Başbakan’ın haberi yok, Cumhurbaşkanı’nın haberi yok. Bunun cevabını veremedi.” dediğini…
Ve bütün dünyanın da bunları duyup halimizi gördüğünü!..
Müyesser YILDIZ
8 Aralık 2023
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/15-temmuzu-enisteden-ogrenirken-9650