İçeriğe geç

Ergenekon Hakimlerinin Casusluktan Yargılanması İstendi

Ergenekon kumpası davasının kritik isimlerinden eski hakim Hüsnü Çalmuk, görevi sırasında Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sindeki ilkeleri düstur edindiğini iddia etti.

İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde “görevi kötüye kullanma, hürriyeti tahdit, evrakta sahtecilik” suçlamalarıyla yargılandığı davadaki savunmasına bugün de devam eden Hüsnü Çalmuk, FETÖ üyesi olmadığını anlatınca Mahkeme Başkanı, “Örgüt üyeliğiniz hakkında karar verildi. O bizim davamız değil.” hatırlatmasında bulundu. Ardından şu diyalog yaşandı:

Çalmuk: O zaman boynumu büküp cezaevine gideyim.

Başkan: Olur mu öyle şey? Sizinle ilgili bu davadaki iddiaları somutlaştırın.

Çalmuk: Savcı, örgüt üyeliğini ceza arttırım sebebi saydığına göre bunları anlatmayayım mı? Düzmece iddialarla yargılandım.

Çalmuk, nasıl hakimlik yaptığını açıklarken, cezaevindeyken düzenlenen “birlik ve beraberlik” konulu kompozisyon yarışması için hazırladığı metni okudu.

Bu metinde Ankara Anıttepe İlkokulu’nda okuduğunu, her hafta Anıtkabir’e gittiklerini anlatıp Atatürk’ün Gencliğe Hitabe’sine yer verdiğini belirten Çalmuk şunları ekledi:

“Ben Gençliğe Hitabe’deki bu ilkeleri düstur edinmiştim. Atatürk’ün orada verdiği görevle Ergenekon sanıklarının hükümete karşı eylemlerini engelledim. Ama cezaevi yönetimi, ‘Başımız derde girer.’ diyerek bu kompozisyonumu yarışmaya sokamayacaklarını söyledi.”

Ergenekon terör örgütünün var olduğunu öne sürüp bu konuda bilgi vermek istediğini bildiren Çalmuk, 16 bin 700 sayfalık gerekçeli kararlarını özetleyerek okumaya başlayınca hem katılanların hem de Mahkeme Başkanı’nın tepkisini çekti.

Başkan, “Tek tek okumakla zamanımızı tüketmeyin. Herhalde birkac yıl ayırmamız lazım bitirmek için. Bildiğimiz şeyi okumayın.” şeklinde uyarılarda bulunurken, “Gerekçeli kararda önsöz var mı? Bunu yazarken nereden esinlendiniz?” diye sordu. Çalmuk şu karşılığı verdi:

“Uzun bir karar, herkes ulaşamazdı. Muhatabımız Yargıtay’dı. Bunu okudu mu, ‘Ha Ergenekon varmış.’ der. Ayrıca basın ve başkaları da okuyabilir. Vatan, bayrak diye farkında olmadan bunların içinde olduğunu anlayıp, ‘Yanlış yapmışım.’ der. Örgütün tamamı ortaya çıkmadı. Bunların anlayıp vazgeçmeleri için 19-20 sayfada anlatmışız.”

Hüsnü Çalmuk 11 gün süren savunmasını şu sözlerle tamamladı:

“Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nde kumpas davası diye bir dava aranıyorsa AK Parti’yi kapatma davasına bakılsın. Özetle yapılanlar yargısal takdir kapsamındadır. Arkasında başka bir şey aranmamalıdır. Ne kimseye kasti olarak zarar verdik ne de ihmali davranışımız var.”

Bu Kadar Şakirt Olduklarını Bilmiyordum

Çalmuk’un beyanından sonra katılanların sanıklara soru sormasına geçildi. Ilk sözü alan emekli Yarbay Mustafa Dönmez, 11 milyon sayfalık Ergenekon yargılamasının üç ayağı hakkında bilgi verip bu ayaklardan haham Tuncay Güney’in MOSSAD elemanı olduğunu, onu da Zekeriya Öz’ü dışarı çıkaranların dışarı çıkardığını, sözde Ergenekon belgesini ise CIA’nin klişe yazısı olduğunu söyleyıp Zir Vadisi kumpasını anlattı. Dönmez şunları da kaydetti:

“Yargıtay’ın kararına rağmen Ergenekon’un var olduğunu anlatıp burada tam bir FETÖ savunması, örgüt savunması yaptı, iftiralarına devam etti. Mahkemenizi yanıltmaya çalıştı. Düzgün bir insan, yargılandığı mahkemede doğruları konuşur. Onlara mahkemede itiraz ederken bu kadar şakirt olduklarını bilmiyordum. Bunlar kemik bir mahkemeydi. Tamamen CIA-MOSSAD talimatıyla Genelkurmay ve MİT’i dönüştürme operasyonu yaptılar. Bunlar bir örgüt, itibar suikastı yapıyorlar. Bunlar böyle ahlaksız, garabet bir örgüt. Mehmet Ali Pekgüzel’in de bunların imamı olduğunu düşünüyorum. Casusluktan yargılanmaları gerekiyor.”

Hüsnü Çalmuk ve avukatı, Dönmez’in bu ifadelerine hakaret ettiği gerekçesiyle itiraz ederken Mahkeme Başkanı, “Şikayeti olan Cumhuriyet Savcılığına müracaat edebilir.” karşılığını verdi.

Merhum MİT Müsteşarı Teoman Koman’dan söz ederken duygulanınca 5 dakika izin isteyen Dönmez, beyanına devamında sanıklara kriptolu telefon görüşmelerinin tapelerini kimden aldıklarını ve adli mühürü ne yaptıklarını sordu. Hüsnü Çalmuk, “Mustafa Dönmez için çalışmak üzere süre istiyorum.” dedikten sonra Dönmez hakkında bazı iddialarda bulundu, Dönmez de cevap verince gerginlik yaşandı. Mahkeme Başkanı’nın, Dönmez’in salondan çıkarılması talimatı üzerine Dönmez, “Tamam, cevap vermeyeceğim.” derken Çalmuk’un, “Başıma bir şey gelirse bundan bilinsin.” dediği duyuldu.

Katılanlardan İbrahim Özcan ise Çalmuk’un, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in Ergenekon mahkemesine açık cezaevinden bilgisayar verilmesini sağladığı yönündeki beyanını hatırlatarak burada askeri casusluk suçu olduğunu, Adalet Bakanı verdiyse onun da suç işlediğini söyledi.

“Keşke Ergenekon Davasına Bakmasaydık”

İbrahim Özcan’ın, “Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le ne görüştüler, ne talimat aldılar?” sorusuna sanıklardan Hüsnü Çalmuk, “Kimse bize talimat veremez, biz de kimseden talimat almayız. Biz talimat alacak kadar aciz bir mahkeme olmadık. Cevabım budur.” karşılığını verirken Hasan Hüseyin Özese şunları söyledi:

“13. Ağır Ceza Mahkemesi Anayasa ve yasalara göre kurulmuş bir mahkemedir ve Ergenekon’dan önce de vardı. Keşke bu davaya bakmasaydık. Tuncay Güney bir şeyler anlatmış. Bunlar MİT’e gönderilmiş. MİT 1-1.5 yıl inceledikten sonra ciddi olduğu sonucuna varıp Başbakanlık ve Genelkurmay’a göndermiş. Hiçbir işlem yapılmamış. 2006’da yine göndermişler, yine Danıştay saldırısı ve Ümraniye’de bulunan bombalara kadar bir şey yapılmamış. Ergenekon hayatın olağan akışına uygun olarak görülen bir davadır. Davaya hukuki olarak baktım. Kimseden talimat almadım. Benim de Ergenekon’un da FETÖ/PDY ile ilgisi yok.”

İbrahim Özcan ikinci sorusunu da şöyle yöneltti:

“Sanık, ‘Bunlar AKP’yi kapatacaktı, biz önledik.’ diyor. İnsanları töhmet altında bırakıyor. Bu bir mahkemenin görevi midir? Bu görevi kim verdi? Yine sanık, hükümetin kendilerini desteklediğini anlattı. Hükümetten kim destekledi, bu görevi kim verdi? Abdullah Gül mü, Bülent Arınç mı, Mehmet Ali Şahin mi? O zaman bizi AKP’ye karşı rehin tuttunuz.”

Hüsnü Çalmuk bu soruya eski defterleri açarak cevap vereceğini belirttikten sonra sözkonusu ifadelerin kendisine ait olmadığını, dönemin HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’un beyanlarında geçtiğini, bunları okuduğunu bildirdi.

Duruşmaya 15 Nisan’da diğer sanıkların savunmalarıyla devam edilecek.

Müyesser YILDIZ
1 Nisan 2024

Kategori:Uncategorized