Ayhan Bora Kaplan suç örgütü davasına devam edildi. Mahkeme Başkanı, Bora Kaplan’ın Pazartesi günü nezarethanede sanıklardan Fethi Koyuncu’yu “Anneni öldürürüm.” diye tehdit ettiğine dair tutanak tutulduğunu açıkladı.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü 16’ncı celsesinin başlangıcında Mahkeme Başkanı, dün 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nden istedikleri, Bora Kaplan operasyonunu yapan polislerle ilgili iddianame ve SEGBİS çözümlerinin geldiğini söyledikten sonra şöyle konuştu:
“Pazartesi günü nezarethanede Bora Kaplan’ın, Fethi Koyuncu’yu, ‘Anneni öldürürüm.’ diye tehdit ettiğine dair tutanak tutulmuş.”
Bora Kaplan’ın tehdit ettiği bildirilen Fethi Koyuncu, etkin pişmanlıktan yararlanmak için dilekçe vermiş, biz de dün bu dilekçeyi yazmıştık.
Duruşma tutuklu sanıklardan eski AKP Ankara İl Başkan Yardımcısı ve Çankaya Belediye Meclis Üyesi Barış Kurt’un taleplerinin alınmasıyla başladı. Daha önceki savunmalarını tekrarlayan Kurt, müşteki Erkan Doğan’ı kaçırtıp dişlerini söktürdüğü iddiasının gerçekdışı olduğunu, Doğan’ın yalan söylediğini anlatıp, “Ben size hiç yalan konuşmadım.” dedi.
Hayatımda Uyuşturucu Kullanmadım
Kendisini, “Tek kötü alışkanlığım nargile oldu. Onu bırakalı da 3-4 sene oldu. Hayatımda uyuşturucu, alkol kullanmadım.” sözleriyle anlatan Barış Kurt, müşteki Erkan Doğan için ise şu ifadeleri kullandı:
“Erkan Doğan büyük yalancı. Sizi de yanılttı başkanım. Uyuşturucu kullanan biri.”
Barış Kurt, Erkan Doğan’ın kaçırıldığını iddia ettiği tarihte tutulan tutanaklarda imzası olan polislerin 2023’te savcıya verdiği ifadelerin, geçmişteki tutanaklardan farklı olduğunu, ancak mahkemede tanık olarak dinlendiklerinde doğruları söylediklerini, bu çelişkiye ise soruşturmayı yürüten polislerin yol açtığını vurgulayarak şöyle konuştu:
“Bu polislerin, müdürlerin, komiserlerin insafı yok. Çok beddua ettim. Benim hayatımı bitirdiler. Eğer o polisler tutuklanmasaydı, bunlar bizi diri diri gömeceklerdi ya. O polisler savcının huzurundaki bu ifadeleri nasıl imzaladılar, bunu sormayacak mıyız? Vallahi beni bırakmanız lazım. Vallahi ben boşuna yatıyorum.”
Savunmasının sonunda ağlayan Barış Kurt, “Bir şey diyeceğim, annem burada.” dedikten sonra cümlesini tamamlayamadan yerine geçti.
61 Plakası Nerenin?
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Barış Kurt’un avukatı Doç. Dr. Sinan Kocaoğlu savunma yaptı. Bu davanın siyasi bir dava olduğunu belirten Av. Kocaoğlu, sözlerine şöyle başladı:
“İddianame taslak aşamasında bir savcı arkadaşım, soruşturmanın 100 kişi hakkında başladığına, ama 61 kişi hakkında dava açıldığına dikkat çektikten sonra 61’in hangı ilin kodu olduğunu sordu. Bilmediğimi söyleyince ‘Trabzon’ deyip bu defa Trabzon’un kimin memleketi olduğunu sordu. Süleyman Soylu’nun… Komplo teorilerini umursamam; ama iddianame önüme gelince jargonunun, terminolojisinin ceza hukuku terminolojisi olmadığını gördüm.”
Av. Doç. Dr. Kocaoğlu, eski KOM Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan’ın firari gizli tanık Serdar Sertçelik’le yaptığı görüşmelerde Mahkeme Başkanı hakkında söylediklerini okuduktan sonra da Başkan’a şu çağrıda bulundu:
“Sizi reddetmeyeceğiz. Çekilmeye davet ediyoruz. Hemen çekilmenize gerek yok; sanıkları tahliye edin, ondan sonra çekilin. Bizimle görüşemediğiniz gibi polislerle de görüşemezsiniz. Tutuklama kararlarınızda meşruiyet görmüyoruz. Koç gibi müvekkilim Medine fukarası gibi size yalvarıp duruyor. Siz devletin değil, adaletin hakimisiniz. Gerekirse devleti de yargılayacaksınız. Polislerle gôrüşemez, mesajlaşamazsınız. Kanunun üzerinde misiniz?”
Av. Kocağlu bu beyanları sırasında sesini yükseltince Mahkeme Başkanı, “Sesinizi yükseltmeyin. Bağırıp çağırmanıza gerek yok. Kendi kendinize yaparsınız.” uyarısında bulundu.
Süleyman’ı Alacaksanız Alın
Av. Kocaoğlu, savunmasını şöyle sürdürdü:
“Suçu varsa, Süleyman’ı alacaksanız alın; benim müvekkilimle niye uğraşıyorsunuz? Ben polislerin tahliyesinin de siyasi olduğunu düşünüyorum. Tutuklu yargılamaya taraftar değilim, ama bunları da tahliye edip ev hapsinde tutsunlar. Bunlar devlet memuru olmadığı; vatan, millet, Sakarya edebiyatı yapmadıkları için mi tutuklu?”
Savunmasının sonunda Mahkeme Başkanı’nın uyarısına, “Senden de korkman başkanım. Beni tehdit etmeyin.” karşılığını veren Av. Kocaoğlu, polislerin davası ile bu davanın birleştirilmesini isteyip tahliye kararı verdikten sonra heyetin çekilmesi talebini tekrarladı.
Sanık yakınlarının Av. Kocaoğlu’nu alkışlamasına Başkan, “Ne oluyor, ne? Allah Allah.” diye tepki gösterdi.
Hakimi Kim Aradı?
Sanıklardan Mahmut Gökhan Çanga, tutuklandıklarında sulh ceza hakiminin kapıya çıkıp, “Ben kendi kendime karar veremez miyim?” diye bağırdığını öne sürüp, “Bu hakimi kim aramış; araştırılsın. Suç duyurusunda bulunuyorum.” dedi. Çanga, KOM’da maruz kaldığını iddia ettiği kötü muameleyi de kürsü önüne çömelerek uygulamalı gösterirken, “Anam ağladı.” diye konuştu.
Meta Cumhuriyeti miyiz?
Sanıklardan Muhammet Kaplan’ın avukatı Volkan Şahin, soruşturmayı yapan savcı ve polislerin işlemleri WhatsApp yazışmalarıyla yapmasını eleştirirken şu ifadeyi kullandı:
“Bildiğiniz gibi WhatsApp, Meta şirketine ait bir uygulama. Biz Meta Cumhuriyeti miyiz ki, UYAP yerine WhatsApp üzerinden yazışma yapılıyor?”
Mahkeme Başkanı’nı da müşteki Erkan Doğan’ın avukatıymış gibi davranmakla suçlayan Av. Volkan Şahin, “Heyetinizi reddettik, sonuç alamadık. Sizi vicdanınızla baş başa bırakıyorum.” dedi.
Av. Volkan Şahin de polislerin davası ile bu davanın birleştirilmesıni, birleştirme olmayacaksa polislerin davasının akıbetinin bu dava açısından bekletici sebep yapılmasını ve soruşturma savcısı hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
Müyesser YILDIZ
11 Eylül 2024