İçeriğe geç

İstanbul’da Bir “Kutsal Şehit” Anıldı… Haddi de Böyle Bildirildi!..

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Erdoğan hakkındaki “Cunta başı… Amerikan mandasının peşinde” şeklindeki sözlerine şu çok sert karşılığı verdi:

Artık haddini bil! Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, milletimizden aldığı destekle senelerdir Türkiye’ye hizmet etmiş, her türlü vesayete karşı savaşmıştır. Biz, milletimiz dışında kimseden emir almadık; halkımız dışında kimseden icazet istemedik. Türkiye’yi hedef alan her türlü güç ve vesayet odağına karşı mücadele ettik. Yıllarca millet iradesine karşı darbelerin gölgesinde siyaset izleyen bir geleneği temsil eden Özgür Özel’dir. Meşruiyeti sandık dışında arayan, siyaseti sokakta dizayn etmeye çalışan Özgür Özel’dir. Haftalardır dış güçlerden medet uman, ‘terk edilmiş hissediyoruz’ diyerek yabancı başkentlerden destek dilenen Özgür Özel’dir.”

Fidan, bu öfkesinin sebebini de geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında şöyle açıkladı:

Bazı şeyler var ki, bu artık ağır şekilde gayretimize dokunuyor. Yani ‘mandacı’ demek. Ben bunu duyduğum zaman birdenbire benim bu vatanın bağımsızlığı ve güvenliği için kendi ellerimle seçip, göreve gönderip bir daha geri dönmeyen çocuklar geldi aklıma. Ben bunu taşıyamam. Bu ülke yıllardır askeriyle, istihbaratçısıyla, polisiyle, siviliyle, örgütlerin içerisindeki elemanlarıyla kimsenin görmediği, bilmediği muazzam bir savaş veriyor, bu ülkeyi bağımsız tutmak için ayakta tutmak için… Biz bağımsızlık peşinde olduğumuz için kafamızı dik tuttuğumuz için bir takım sorunlarla karşılaşıyoruz. Elhamdülillah üstesinden de geliyoruz, kendi kendimize bunları yürütüyoruz… Bu, eleştirinin ötesinde bu devletin tarihine ve bekasına yapılmış ve bugününe yapılmış bir hakarettir. Devlet olarak benim bunu taşımam mümkün değil. Bu ‘manda’ lafını tarihin çöplüğünden çıkartıp, tekrar bugüne taşımak başka bir psikolojinin ürünü. Bu, iktidar hırsıyla ne yaptığını bilmeyen, herhangi bir kutsalı tanımayan bir zihnin ürünü. Bazı konular kullanılmaz, bazı ifadeler kırmızı çizgidir. Bu ülkenin bir haysiyeti var, namusu var, şerefi var. Siz bu ülkeyle bu şekilde konuşamazsınız.”

Jöntürk Soykırımı” İftirası

Bu vatanın bağımsızlığı ve güvenliği için göreve gönderilip, bir daha geri dönmeyen çocuklar, yani şehitlerimiz… Bu devletin tarihine ve bekasına hakaret edilmesi… Bu ülkenin bir haysiyeti, namusu ve şerefinin olması…”

Güzel ve anlamlı sözler de, CHP Genel Başkanı Özel’in, Erdoğan’a yönelik o ifadeleri kullandığı 6 Nisan günü Yunanistan’da bir şey oldu.

Ondan evvel şunları hatırlatalım.

Yunanistan; 1994’te 19 Mayıs’ı sözde “Pontus Rum soykırımı anma günü”, 1998’de 14 Eylül’ü sözde “Küçük Asya (Ege ve İç Anadolu) Helenizmi soykırımı anma günü”, 2022’de de 6 Nisan’ı “Doğu Trakya (ülkemizin Trakya bölümü) Helenizmi anma günü” ilân etti. Ayrıca 1996’da sözde Ermeni soykırımını resmen tanıdı. Ermenistan da 2015’te sözde Yunan soykırımını kabul etti.

6 Nisan’da olana gelirsek; Erdoğan’ın dostu Başbakan Miçotakis sosyal medya hesabından haftalık icraatını anlatırken, “Doğu Trakya’daki Yunanların, Jöntürkler tarafından soykırıma uğradıklarını” iddia etti, yani alnımıza bir de “Trakya Helenizmi soykırımı” damgasını yapıştırdı.

Ama Ankara’dan, Miçotakis’e, “Haddini bil. Bu devletin tarihine yapılmış bir hakarettir. Devlet olarak benim bunu taşımam mümkün değil. Bu ülkenin bir haysiyeti, namusu, şerefi var. Siz bu ülkeyle bu şekilde konuşamazsınız.” diyen çıkmadı.

Milli Şehidimizi Kimler Hatırladı?

Ülkede tüm tuşlara basıldığı için bizler bile çok şeyi konuşamaz, hatırlayamaz hale geldik.

Örneğin 10 Nisan Perşembe; Mütareke döneminde Ermenilerin isteği üzerine İstanbul Beyazıt Meydanı’nda idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’in şehadetinin 106’ncı yıldönümüydü.

Kaymakam Kemal Bey idamından önce meşhur Sansaryan Han’daki polis merkezinde sorgulandı. Sorgunun ardından Bekirağa Bölüğü’ne götürüldü. O ve İngilizlerin isteği üzerine tutuklanan diğer devlet görevlilerimiz, mesnetsiz iddialar ve yalancı tanık ifadeleriyle Nemrut Mustafa Paşa’nın da yer aldığı Harp Divanı’nda yargılandı.

Bu haksız ve hukuksuz yargılamalar Türk Milleti’nde infial yaratırken, Yaveri Cevat Abbas Bey’le birlikte Bekirağa Bölüğü’ne giden Mustafa Kemal Paşa, Kaymakam Kemal Bey ve diğer tutuklulara Türk Milleti’nin kendileriyle birlikte olduğunu söyledi.

Ancak iki aylık yargılamanın sonucunda Kemal Bey Sadrazam Damat Ferit ve Sultan Vahdettin’in onayı, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin fetvasıyla da idam cezasına çarptırıldı. Kemal Bey’in son sözleri şunlardı:

Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet. Benim sevgili kardeşlerim asil Türk milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Vatan uğruna cephede ölen bir insan gibi şehit gidiyorum. Allah vatana, millete zeval vermesin!”

Ecnebi devletlere yaranmak için asılan Kemal Bey’in naaşı Milli Mücadele yanlısı gruplar, Teşkilat-ı Mahsusa’nın eski görevlileri, Mülkiye ve Tıbbiye gibi çeşitli okullardan öğrenciler ile vatandaşlar tarafından oğlunun Kadıköy’deki kabrinin yanına defnedilirken, işgâle ve saltanata karşı bazı kurumlar bayraklarını yarıya indirdi. Bu arada Damat Ferit Hükümeti, Kemal Bey’in cenaze törenini İngiliz işgaline karşı bir direniş eylemine dönüşebileceği korkusuyla bildiri yayınlayıp cenazeye katılanları tutuklamakla tehdit etti.

Kemal Bey 1922’de Meclis Başkanı Mustafa Kemal’in öncülüğünde TBMM kararıyla milli şehit ilân edilirken, ailesi ömür boyu devlet güvencesine alındı.

Peki “beka mücadelesi” verildiği söylenirken Kaymakam Kemal Bey’i 106’ncı ölüm yıldönümünde kimler, nasıl andı?

Öncelikle tebrikler; Boğazlıyan Kaymakamlığı andı ve anma programına şehit Kemal Bey’in kıyafetleriyle katılan Kaymakam Aydın Yanık, “Mehmet Kemal Bey’in kurmaca bir mahkeme ile idam edildiğini” vurgulayıp, “Mehmet Kemal Bey’in de söylediği gibi, ‘Fertler ölür. Türk milleti inşallah ebediyete kadar yaşayacaktır.’” dedi.

Bir diğer anma töreni de Kemal Bey’in Kadıköy’deki mezarı başında yapıldı. Kadıköy Kaymakamlığı, Kartal Belediye Başkanlığı, Anadolu Aydınlar Ocağı ve Kartal Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği törene Kazım Karabekir Paşa’nın kızı Timsal Karabekir de katıldı. Törende bir konuşma yapan CHP’li Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel şunları kaydetti:

Bugün, emperyalizmin 100 yıl önce milletimizin birliğine, iradesine ve bağımsızlığına kasteden oyunları hala değişen biçimlerde karşımıza çıkmakta. Ancak biz, dünü doğru anlarsak yarını sağlam inşa edebiliriz… Gençlerimize Kemal Bey’i anlatmaya, adalet duygusunu yüceltmeye, haksızlık karşısında dimdik duran bir nesil yetiştirmeye mecburuz. Çünkü tarihten ders çıkarmak, geçmişin yükünü değil, ilhamını taşımak demektir.”

Ya iktidar, ortakları ve siyasi partiler?!

Takip edebildiğim kadarıyla Kaymakam Kemal Bey’i sadece İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Selcan Taşçı, Silivri’de tutuklu olan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Ümit Özdağ ile Yardımcısı 15 Temmuz gazisi emekli Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz hatırladı.

Kin Kapısı”ndaki Anma

Yunanistan’ın ve Lozan’a göre bir Türk kurumu olan Fener Rum Patrikhanesi’nin Trabzon bölgesine “Pontus” demesine ses çıkaramayanlar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması üzerine Yunanistan’da yapılan protesto eylemleri vesilesiyle bir kez daha İmamoğlu’nun “Pontus kökenli Rum” olduğunu öne sürdü.

Şuraya geleceğiz; 10 Nisan’da İstanbul’da, 204 yıldır unutulmayan bir anma daha vardı. Anılan, Yunanistan’ın katliamlarla Osmanlı’dan bağımsızlığını sağladığı 1821 Mora isyanının elebaşlarından Patrik V. Gregorius’tu.

O vakitler Fener Rum Patriği olan Gregorius’un isyandaki rolü tespit edilince Padişah 2. Mahmut’un kararıyla Patrikhane’nin ana girişi olan orta kapının önünde idam edildi. Adını “kin kapısı” koydukları bu kapı da o günden bu yana kapalı.

İşte bir Türk vatandaşı olan, ama Lozan’a aykırı şekilde “ekümenik” unvanını kullanan, dahası kendisini artık “Hellenic Archbishop of Constantinople-New Rome and Ecumenical Patriarch (Konstantinopol-Yeni Roma Helenik Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik” ilân eden Fener Rum Patriği Bartholomeos, her yıl olduğu gibi bu 10 Nisan’da da kin kapısının önünde “kutsal şehit” saydıkları Gregorius’u mum yakıp bahar çiçekleri bırakarak, dualar ve ilahilerle andı.

Haddi Bildirildi mi?

Vazgeçtik Lozan’ın bilmem kaçıncı kez çiğnenmesinden; Osmanlı’nın da çiğnenmesi anlamına gelen bu anmanın “ağır şekilde gayretimize dokunması” ve “haddin bildirilmesi” gerekirdi, değil mi?

Ne had bildirmesi?

Özgür Özel’i, “devletin tarihine ve bekasına hakaret etmekle” suçlayıp, “Devlet olarak benim bunu taşımam mümkün değil.” diyen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Patrik Bartholomeos’u önce gün başlayan Antalya 4’üncü Diplomasi Forumu’na davet etti. O da gitti ve aynı gün “City”e döndü.

Patrik Bartholomeos’un geçen yıl 1-3 Mart tarihleri arasında yapılan 3. Diplomasi Forumu’na da Bakan Fidan’ın davetiyle katıldığını kaydedip soralım:

Fatih Kaymakamlığı’na yani İçişleri Bakanlığı’na bağlı olan Fener Rum Patrikhanesi’nin başındaki bu kişi, uluslararası bir platform olan foruma özellikle davet edilerek kimlere, neyin mesajı verilir; ondan Türkiye adına nasıl bir diplomatik çaba ve çalışma umulur ki?!

Müyesser YILDIZ
13 Nisan 2025

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/istanbulda-bir-kutsal-sehit-anildi-haddi-de-boyle-bildirildi-81650

Kategori:Uncategorized