
Teğmenlerin mezuniyet töreninden sonra Subay Andı’nı okuyup, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demelerine engel olmadığı gerekçesiyle TSK’dan ihracına karar verilen dönemin Kara Harp Okulu Alay Komutan Vekili Alper Topsakal’ın işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması için açtığı davada da teğmenlere uygulanan tarife uygulanıp, Topsakal’ın talebi oy çokluğuyla reddedildi. MSB’nin yönelttiği suçlamaların “soyut tespitten ve tahminden ibaret” olduğunu savunan bir üye ise tam 7 sayfa karşı oy yazısı yazdı. Bu arada karar öncesinde Mahkeme’nin MSB’ye, ihracın gerekçesi olarak sunulan “TSK’nın itibarı zedelendi” tespitinin neye dayanılarak yapıldığını sorduğu, MSB’nin de, “Olay sonucunda TSK günlerce sosyal medyada, yazılı ve görsel basında tartışılarak toplumun kutuplaştırılmasıyla, TSK’nın ve Devletin itibarının zedelenmesine sebebiyet verildi.” dediği ortaya çıktı.
Malûm, geçtiğimiz 16 Ocak’ta teğmenler Ebru Eroğlu, Talip İzzet Akarsu, Batuhan Gazi Kılıç, Serhat Gündar ve Deniz Demirtaş Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, komutanları Alay Komutan Vekili Albay Alper Topsakal, Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Halit Türkoğlu ve Bölük Komutanı Binbaşı Murat Öztürk de MSB Yüksek Disiplin Kurulu tarafından TSK’dan ihraç edildiler.
Teğmenlere yöneltilen suçlamaları, onların savunmalarını ve açtıkları yürütmeyi durdurma ve iptal davalarını enine boyuna konuştuk. Ancak komutanlara yöneltilen suçlamalar ve bunlara karşı yaptıkları savunmalar çok da gündeme gelmedi.
İşte dönemin Alay Komutan Vekili Albay Alper Topsakal ve avukatı Cengiz Demirtaş’ın ihraç işlemine karşı yürütmenin durdurulması ve iptali için idare mahkemesine açtığı dava vesilesiyle, komutanlara yöneltilen suçlamaları da öğrenmiş olduk.
7 Suçlama 7 Cevap
Sırayla ve özetleyerek anlatalım.
Milli Savunma Bakanlığı, Albay Topsakal’a şu 7 suçlamayı yöneltti:
– Harbiyelilerin tören veya sonrasında mevzuat dışı andı okuma teşebbüsünde bulunacağına dair duyumlar aldı, ancak konunun önemini kavrayamadı ve önlem almadı…
– Tören geçişi sonrasında yapılacak faaliyetlere ilişkin gerekli planlama, takip ve kontrolü yapmadı…
– Tören sonrasındaki safhayı Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Halit Türkoğlu’nun inisiyatifine baktı, takip etmedi…
– Disiplinsizliği önleme, bastırma veya konuyu gereği için yetkili makamlara sunma görevini yerine getirmedi…
– Astlarının disiplinsizlik işlemek niyetini bildiği halde bunları önlemek için gerekli ve makul önlemleri almadı, kendisine tevdi edilmiş görevlerin gerektirdiği sorumluluğu üstlenmekten imtina etti…
Teğmenleri Subay Takviyesiyle Engelleme mi?
Altı çizilesi diğer iki suçlama da şunlar:
– Mezun teğmenlerin disiplinsiz eylemlerine yönelik olarak etkin ve gerekli önlemleri alabilecek olan ve gerekirse yerleşkeler arası subay takviyesi yapmaya muktedir olan ilk amiri Okul Komutanına durumu rapor etmedi…
– Okul Komutanının ve dolayısıyla Rektörün böylesi bir talep ve niyetten haberdar olabilmesinin ve tedbir alabilmesinin önüne geçti…
Anladığımız; Okul Komutanı ve Rektöre haber verilse, teğmenler sahaya gönderilecek subaylar marifetiyle engellenecekmiş!..
Tüm bunlardan sonra MSB Yüksek Disiplin Kurulu, teğmenlerin“Devletin ve TSK’nın itibarına zarar veren tutum ve davranışları ile ağır disiplinsizliklerinden” Albay Topsakal’ın da “bireysel ve eşdeğer derecede sorumlu olduğu” sonucuna varıp TSK’dan ihracına karar vermiş.
Sonuçta MSB, Mahkemeye gönderdiği bu detayla savunmada ihraç işleminde “hukuka aykırılık” olmadığını belirterek Topsakal’ın açtığı davanın reddedilmesini istedi.
O suçlamalara karşı Albay Topsakal ve avukatı Demirtaş’ın yaptığı savunmaya geçelim. Ana başlıklarıyla şu cevapları verdiler:
– Harbiyelilerin, mevzuat dışı andı okuma teşebbüsünde bulunacağına dair herhangi bir duyum almamıştır. Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Arif Sarı’nın beyanı gerçekdışıdır.
– Bu konuda Alay Komutanlığı makamına değil 7 kez, bir kez bile başvuru yapılmamıştır…
– Mezun teğmenlerin and okuma talebinin bölük komutanına yapıldığını, tabur komutanınca değerlendirildiğini ve reddedildiğini öğrenmiştir. Bunun haricinde konu hiçbir şekilde kendisine doğrudan veya dolaylı olarak iletilmemiştir…
– “Tören emrinin yayınlanma tarihi 31 Temmuz 2024, kendisinin Öğrenci Alay Komutanlığı’na görevlendirildiği tarih ise 16 Ağustos 2024’tür. Dolayısıyla emri yazması gereken, o dönem görevde bulunan alay komutanıdır…
– Tören sonrasının çok katı bir şekilde planlanması gibi bir durum geçmişte hiç yaşanmadığından, bu yıla has özel bir planlama yapılmasının beklenmesi ve yapılmadığı için sorumluluk yüklenmesi yersiz ve haksızdır…
– Okul Komutanı ve Rektöre rapor etmeyerek önlem alınmasının önüne geçme suçlamasını doğrulayan herhangi bir beyan yoktur…
– Astların eylemlerinden “bireysel ve eşdeğer derecede sorumlu” tutulmak, bugüne kadar görülmemiş, hiçbir hukuki metinde dayanağı olmayan bir yorumdur…
Mahkemenin Soruları MSB’nin Cevapları
Albay Topsakal’ın dava dosyasında dikkat çekici bir bölüm daha var. Mahkeme, kararını vermeden önce 9 Nisan’da aldığı bir ara kararla MSB’ye çeşitli sorular sormuş, MSB de bunları cevaplamış.
İşte o sorular ve verilen cevaplar:
Soru: “Teğmenler, andı okuma talebi konusunda Kara Harp Okulu Komutan Vekiline bizzat başvuru yaptı mı? Yaptı ise Komutan Vekili hangi işlemleri tesis etti? Bu konu disiplin soruşturması sırasında incelendi mi?”
Cevap: “Mezun teğmenler, değişik zamanlarda 7 defa andı okuma talebinde bulundu, ancak hiçbiri bizzat ve doğrudan Komutan Vekiline yapılmadı. Komutan Vekili bu talepten, Kurmay Yarbay Halit Türkoğlu’nun 17-18 Ağustos tarihlerinden birinde stattaki tören provaları esnasında mikrofon ile andın okunmasının mevzuata uygun olmadığı için kesinlikle okunmayacağı yönünde tabura verdiği emir sırasında haberdar oldu ve tasdik etti.”
Soru: “Komutan vekilinin, verilen ret kararlarına rağmen teğmenlerin anılan andı okumasını bilebileceği hangi suretle kabul edildi? Tanık beyanı var mı?”
Cevap: “Rütbesi, tecrübesi ve temsil ettiği makam itibarıyla böylesi bir disiplinsizliğin yapılabileceğini öngörmesi gerekirdi.”
Soru: “Tören sonrasına ilişkin planlamaları yapma yetki ve görevi kime aittir? ‘Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni’ başlıklı görev emirlerinde tören sonrasına ilişkin bir planlama var mı?”
Cevap: “Harp Okulları Yönetmeliğinin 18. maddesi uyarınca törenlere hazırlık ve katılımdan sorumlu olduğu dikkate alındığında, tören emrinde yer almayan hususları planlamaması, törenin icrasına ve tören sonrası faaliyetlere ilişki astlarına emir vermemesi ve bunlara ilişkin gerekli tedbirleri almaması bakımından sorumludur.”
Soru: “Astlarının disiplinsizlik işlemek niyetini bildiği, bu disiplinsizlikleri önlemek için gerekli ve makul önlemleri almadığı varsayımı neye dayanılarak yapılmıştır?”
Cevap: “29 Ağustos 2024 gecesi Mehmetçik Sitesi Önünde meydana gelen, kutlama sınırlarını aşan ve taşkınlık boyutuna varan olaylardaki disiplini bozucu eylemlerden de davacı haberdardır. İlk emre rağmen teğmenlerin andın okunmasını ısrarla başka komutanlara taşıması, bu eylemi gerçekleştireceklerine dair büyük bir emaredir. Bu nedenle eylemin gerçekleşeceğini bilmesi ve önlem alması gerekirdi.”
Soru: “Alay Komutan Vekili’nin astlarından gelen her talep, öneri veya istek konusunda üstlerine bilgi vermesi ya da iletmesi hususunda mevzuatla kendisine bir sorumluluk yüklenmiş midir?”
Cevap: “Teğmenlerin önceki ısrarlı taleplerinin olumsuz cevaplanmasına rağmen 29 Ağustos 2024 akşamında meydana gelen hadise üzerine davacının kendi yetkisi dahilinde konunun çözüme ulaşmadığını kabul ederek, önlem alabilecek amirlerine bilgi vermesi gerekirdi. Bunu yapmadığı için yaşanan disiplinsizliğin meydana gelmesine sebebiyet vermiş, gerekli önlemleri alabilecek olan ve gerekirse yerleşkeler arası personel takviyesi yapmaya muktedir olan Okul Komutanı’nın ve Rektörün talepten zamanında haberdar olmasını, talep sahiplerini bilgilendirmesini ve bu husustaki ısrarlı taleplere istinaden oluşabilecek yanlış hareketlere karşı tedbir almalarını engellemiştir.”
“Devletimizin En Üst Makamının Katılacağı Önemli Tören”
Ve meşhur son soru: “İhraç işlemine gerekçe olarak belirtilen TSK’nın itibarının zedelendiği ve yıpratıldığı tespitleri neye dayanılarak, Komutan Vekili’nin de bulunduğu görevin gerektirdiği tavır/davranışı sergilemeyerek TSK’ya mesnetsiz iftiralar atılmasına, kamuoyunda uzun süre TSK’nın tartışılıp yıpratılmasına zemin hazırladığı çıkarımı nasıl ve ne şekilde yapılmıştır?”
Cevap: “Davacının, Devletimizin en üst makamının katılacağı böylesi önemli bir törende meydana gelebilecek disiplinsizliği önlemek için yetkisi dahilinde tedbir almaya yönelik bir girişimde bulunmaması ve tedbir alabilecek amirlerine bilgi vermemesi neticesinde meydana gelen olay sonucunda, TSK günlerce sosyal medyada, yazılı ve görsel basında tartışılarak, toplum kutuplaştırılarak, TSK’nın ve Devletin itibarının zedelenmesine sebebiyet verildi.”
10 Satırlık Karar 7 Sayfalık Karşı Oy
İdare Mahkemesinin kararına gelirsek;
Teğmenlerin açtığı davalardaki gibi; “telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verileceğinin” hükme bağlandığı belirtilerek, bu şartlar gerçekleşmediğinden Albay Topsakal’ın talebi oy çokluğuyla reddedildi.
Bu karara katılmayan üye ise tam 7 sayfalık karşı oy gerekçesi yazdı. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile MSB’nin Mahkemenin yönelttiği sorulara verdiği cevapları bir bütün olarak değerlendiren üye, özetle şu sonuçlara vardı:
– Teğmenlerin talebinden bilgisi olduğu halde önlem almadığı isnadı iddia boyutunda kalmıştır… Verilen ret kararları üzerine teğmenlerin anılan andı okumasını bilebileceği beklenemez… Somut olarak bu andın törende ya da tören sonrasında okunacağına ilişkin bir duyum, emare de yoktur. MSB’nin ileri sürdüğü hususlar varsayıma dayalı ve soyut tespitten ibarettir.
– Mezun teğmenler anılan andı törenin resmi bölümünün bitimi ve protokolün ayrılmasından sonra okumuştur… Görev emirlerinde tören sonrasına ilişkin bir emir bulunmadığı gibi, andın okunduğu yer olan stadyumun içerisinde emniyet, tertip ve düzenin sağlanmasından Destek Hizmetleri Komutanlığı’nın sorumlu olduğu ve görevlendirildiği görülmektedir. Dolayısıyla bu safhada Okul Komutan Vekilinin bir görev ya da sorumluluğundan bahsedilemez… Öte yandan İdari Tahkikat Raporu’nun, ‘Benzer olaylar ile karşılaşılmaması için öneriler’ başlıklı 13. Maddesinin b bendinde de, “Tören geçişi tamamlandıktan ve teğmenler stat dışına çıktıktan sonra tekrar sahaya dönerek benzer davranışlarda bulunmamaları için gerekli tedbirlerin alınması” gerektiği belirtilerek, tören sonrasının görev emirleri ile planlanmadığı, planlanmayan bir durumdan, stadyumda cereyan eden ve stadyumdaki emniyet ve tertipten dolayı sorumluluğu bir başka birime verilen hadiseden kaynaklı olarak Okul Komutan Vekilinin sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılmaktadır.
– Soruşturma raporunda, 29 Ağustos 2024 gecesi Mehmetçik Sitesi önünde meydana gelen olayda mezun teğmenlerin neler söylediğinin güvenlik kamera kayıtlarına göre anlaşılamadığı, and okunması ile ilgili bir hususun tespitinin yapılamadığı belirtilmiştir. Dolayısıyla Alay Komutan Vekili’nin bu eylemlerden yola çıkarak and okuma eyleminin gerçekleşeceğini bilmesi ve önlem alması da kendisinden beklenemeyeceğinden anılan isnad sübuta ermemiştir.
– Davacı, 16 Ağustos’ta Okul Komutan Vekili olarak atanmış, 30 Ağustos’ta icra edilen mezuniyet tören programının yapılmasına iştirak etmemiştir. And okuma eylemi, anılan törenin resmi bölümünün bitimi ve protokolün ayrılmasından sonraki dönemde gerçekleşmiştir. Törenin resmi bölümü sorunsuz bir şekilde yapılmış, bu kısma ilişkin verilen emir ve görevler de yerine getirilmiştir. Davacının törenin icrasına ve bu kısma ilişkin kusurlu davranışı olduğu tespiti bulunmamaktadır.
“TSK’nın İtibarının Zedelendiği İddiası Subjektiftir”
Karşı oy yazısında “hiç kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı hukuken sorumlu tutulamayacağını” ve “astların fiillerinden aynı ve eş değer derecede sorumlu olacağına” ilişkin yasal mevzuatta bir düzenleme bulunmadığını vurgulayan üye hakim, MSB’nin, “TSK’nın itibarının zedelendiği” iddiasına ilişkin olarak da şu çarpıcı değerlendirmeyi yaptı:
“Söz konusu olayın sosyal medya ya da görsel ve işitsel medyada tartışılmasının, isnat edilen fiilin olumsuz anlamda daha da etkisini artıracağı şeklinde bir varsayım, hukuk mantığıyla bağdaşmamaktadır. Hukukun, işlendiği iddia edilen fiil ile bu fiile karşılık olarak uygulanan müeyyide ile ilgileneceği, onun haricinde sırf medyada işlendiği iddia edilen fiillerin fazlaca yer almasının da fiilin etkisini ve önemini artırmayacağı; ezcümle, fillin işlendiği andaki hukuki durumunun değerlendirilmesi ve buna göre uygulanan müeyyidenin hukuka uygun olup olmadığı önem arz etmektedir. Bu sebeple; teğmenlerin anılan andı okuması nedeniyle davacının, TSK’nın itibarını zedelediği iddiasının sübjektif değerlendirmeler içerdiği, fiilin kendisinin TSK’nın itibarını sarstığından söz edilemeyeceği, zira medyada bir kısım yazarlar/yazılar/haber kanalları/sosyal medya hesaplarının aksi yönde birbirine tezat yazılar, görüşler, fikirler ileri sürebileceği, dolayısıyla TSK’nın itibarının anılan olay nedeniyle medyada yer almasından dolayı sarsıldığından söz edilemeyeceği, isnat edilen fiilin bu sonucu doğurduğunun kabulüne imkân bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.”
Müyesser YILDIZ
6 Haziran 2025