
İmralı’daki teröristbaşı ve PKK’nın arzusu üzere TBMM’de kurulan sözde çözüm komisyonuna CHP’nin katılıp katılmayacağı merakla beklenirken; Ergenekon kumpasları ve ilk açılım süreçlerinde büyük (!) katkılarını bildiğimiz Aslı Aydıntaşbaş, “CHP katılacaktır. Aksi düşünülemez.” diye kestirdi attı. Demek yine bir bildiği vardı!..
İktidarın sesi Abdülkadir Selvi ise CHP’yi, “Komisyon önerisi geçen dönemden itibaren CHP’nin teziydi. CHP, kendi teklifine karşı çıkarak kendi tezini öldürdü. Tarihi bir zikzak çizmiş olurdu.” hatırlatmasıyla köşeye sıkıştırmaya çalıştı.
Nihayetinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’tan -hiçbir yasal bağlayıcılığı olmayan- komisyonda kararların “nitelikli oyla” alınması tavizini kopartıp çalışmalara katılma kararı alınca ilk takdiri de Erdoğan’ın “gereğini yapmakla” övdüğü Ahmet Hakan’dan gördü. Hakan, “Komisyona girmenin partisi açısından yararını gördü ve tabandan gelen tepkilere rağmen komisyona girdi.” dedi.
Teröristbaşının geçtiğimiz günlerde İmralı heyeti ve akrabalarıyla yaptığı görüşmede, komisyon konusunda neler söylediğini de aktaralım.
Meseleye “Kürtlerin ve Türklerin kardeşlik hukuku, Türkiye demokrasisinin gelişmesi üzerinde yaklaşılması gerektiğini” vurgulamış… “Konuyu salt ‘terör, şiddet ve silahların bırakılması’ üzerinden ele almanın büyük hata olacağını” belirtmiş… Ve “başta CHP ve Genel Başkan Özgür Özel olmak üzere tüm demokratik muhalefetin sürece bu bakış açısıyla yaklaşmasını” isteyip, “sürecin en çok demokratik muhalefete katkı sunacağını”, “sürecin dışında kalmanın stratejik bir hata olacağını” kaydetmiş.
2013’te CHP’ye: “Bu Şansı Kaçırmayın”
Altını çizdiğimiz bu derin (!) analizler ışığında; teröristbaşının 2013’teki açılım-saçılım sürecinde buyurduklarından bazılarını hatırlatalım.
Örneğin, parlamentoda kurulacak “çözüm sürecini değerlendirme komisyonunun” önemli olduğunu, isimle ilgili sıkıntı çıkarmayacaklarını, ama “hakikat komisyonu” veya bunun ön hazırlığı gibi çalışacağını anlattıktan sonra şöyle konuştu:
“MHP karşı çıkabilir, CHP gelse iyi olur, ikna etmeye çalışın. Gelmezlerse ne yapalım. CHP’ye, ‘demokratikleşmenin bütün maddelerini gündeme alacak bir komisyondur’ deyin. İşle 16 madde falan açıkladılar. Bunların hepsi bu komisyonun gündeme alacağı konulardır.”
Bir başka görüşmede; “CHP’nin iyi bir sosyal demokrat parti olmasının ne kadar önemli olduğunu ben biliyorum, onlar bilmiyorlar. Akif (Hamzaçebi) ve Kemal’e (Kılıçdaroğlu) selamlarımla beraber, ‘Öcalan’ın Kemalizm eleştirisi yapıcıdır. Kemalizm güncellenerek faydalı olabilir. Ulusalcılar CHP’yi aşağıya çekiyorlar. Öcalan’a destek verseydiniz iyi olurdu. AKP’nin hegemonik yapıdan kurtulmak için komisyon önemli bir şanstır. Bu şansı kaçırmayın’ deyin. Komisyona mutlaka üye vermeliler. Ayrıca, ‘Akil insanlar Öcalan’la görüştüler, bu kadar büyütmesinler. AKP’nin diktatörleşmesine izin vermeyeceğiz’ deyin. Ama onlar katılırlarsa bu daha hızlı olur. Bu şansı kaçırmasınlar. Her iki komisyona da yavaş yavaş girmeliler… Evet, bunları anlatmalısınız. Tekrar görüşmelisiniz. CHP mutlaka sürece girmelidir.” mesajları gönderdi.
Diğer görüşmelerinde şunları söyledi:
– “Türkiye Avrupa’yı bu kadar taklit ediyorsa, neden bu reformları taklit etmiyorsunuz diye sormak gerekir. CHP’ye deyin ki, reformları niye takip etmiyorsunuz? Atatürk olsa kabul ederdi. En büyük reformları Atatürk yaptı. CHP’ye Mecliste ‘Utanmıyor musunuz? Siz niye reformları kabul etmiyorsunuz?’ diye sorabilirsiniz.”
– “Bu konuları CHP ile de görüşün. Kılıçdaroğlu’na da anlatın: ‘Devlet bir dönüşüm geçiriyor, bunun dışında kalırsanız, başarma şansınız yoktur’ deyin. İzah edin. Ona deyin ki, ‘Bu sizin için son şanstır’, bu son şansı iyi kullansın… Ona (Kılıçdaroğlu), ‘Dönüşüm geçiren devlettir. Senin idealize ettiğin devlet. Öcalan size her şeyi anlatmak istiyor. MHP’yi de bir kenara bırakın, pozisyonunuzu tekrar gözden geçirin. AKP’yi de başımıza bela eden sizsiniz’ deyin. Siz de anlatın, inatçı olun, derinlikli olun. ‘AKP ile müzakere ediyoruz, sizinle de ederiz. Siz gereğini yapmazsanız, AKP hem sizin hem bizim başımıza bela olur’ deyin.”
Tarih nasıl da tekerrür ettiriliyor; işte 2013’ten bir başka konuşma:
Merhum Sırrı Süreyya Önder, Meclis’te komisyon kurulması süreci hakkında şu bilgileri verdi:
“Hükümet tıkanmıştı. Ulusalcıların ve içlerindeki tepkilerin ağırlığıyla içine fenni gübre gibi her yere ‘terör’ kelimesini serpiştirdiği bir ucube komisyon önerisi yaptı. Gerek Adalet Bakanıyla yaptığımız görüşmelerde, gerekse Hakan Fidan’la yaptığımız görüşmede, CHP’nin geçmişte verip unuttuğu böyle bir araştırma komisyonu önerisi olduğunu, eğer bunu güncellersek CHP’nin bir yol ayrımına geleceğini, önergesine sahip çıkması durumunda sürece katılmış olacağını, reddetmesi durumunda siyaseten beş paralık duruma düşeceğini önerdik. AKP başlangıçta bunun önemini kavrayamadı, Sıkıştıklarında bunu hatırladılar ve alelacele uyguladılar. Gelinen noktada AKP’nin önerisinden daha sağlıklı bir dil ve içeriğe sahip bir komisyon kurulma aşamasına gelindi.”
Erdoğan CHP’yi İstememiş
CHP Genel Başkanı Özgür Özel 29 Temmuz’da T24’e verdiği röportajda; Erdoğan’ın kendilerini bu komisyonda istemediğini savunurken, “Erdoğan bizden korksun” diye meydan okudu. Sadece şunları soralım:
Erdoğan istemediyse, kim için komisyona girdiniz ve Erdoğan’a rağmen orada nasıl bir etkiniz olabilecek?
Olacak olan kavga-dövüşse, onu çok gördük. Ya sonuç? TBMM’de Erdoğan ve Bahçeli’nin isteği dışında ne oldu, olabiliyor ki?!
İşte CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış son bilançoyu verdi; muhalefet tarafından sunulan toplam bin 300 kanun teklifi Meclis gündemine bile alınmamış!..
Lozan’ın Kefareti mi?
En önemli ve can alıcı kısma gelelim. Özel’in bu sözlerinden bir gün önce Erdoğan, şu açıklamayı yaptı:
“Terörsüz Türkiye süreci, sadece Cumhur İttifakı’nın değil; aynı zamanda hükûmetimizin, devletimizin, hepsinden önemlisi milletimizin projesidir. 86 milyonun tamamının özlemi, beklentisi, hayalidir. Bu hayalin adım adım gerçeğe dönüşmekte olduğunu görüyoruz… Şunu altını çizerek tekrar hatırlatmak mecburiyetindeyim: Türkiye’nin terör prangasından kurtulma mücadelesi, kısır çekişmelere ve farklı ikbal hesaplarına kurban edilmemelidir. Siyasette pek çok şeyin kazası olur, ama bu konuda ayak diremenin, işi yokuşa sürmenin, süreci sulandırmaya çalışmanın mazereti olmaz. Bunu ne millet affeder, ne tarih affeder. Terörsüz Türkiye süreci özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır. Bu fırsatın değerlendirilmesi bir nebze de olsa yapılan hataların telafisine vesile olacaktır. Ana muhalefetin sürece daha geniş bir mercekten bakarak tarihin doğru tarafında konumlanması, milletimizin de beklentisidir.”
Demek ki, CHP’yi istememe gibi bir durum yokmuş!.. İstediği gibi, CHP’nin komisyona katılmasını, “geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsat’ saydı.
CHP’den bir Allah’ın kulu da çıkıp, “Neymiş kefaret ödememizi gerektiren geçmiş günahlarımız?” diye sormadı.
Sanırsınız ki CHP; BOP eşbaşkanlığını üstlendi… “FETÖ ve PKK” ne istediyse verdi… TSK’yı Silivri’ye kapattı… Ege’yi Yunan işgaline açtı… Ülkenin varını yoğunu sattı… Bir avuç adama servet rekoru kırdırıp nepotizmin kitabını yazarken, 7’den 70’e milleti milleti açlığa mahkûm etti… Eğitimden sağlığa tüm devlet mekanizmalarını çökertti…
Sahi nedir CHP’nin günahları? Teröristbaşı, PKK, DEM ve bilumum açılım destekçilerinin yine dillerine doladığı; Sevr’in yırtıp atılıp Lozan’ın imzalanması mı?.. 1921 Anayasası yerine 1924 Anayasasının konması mı?.. Ya da topyekûn üniter ve milli Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmuş olması mı?..
CHP’nin ilk açılım-saçılımlardan ders çıkarmadığını varsayalım.
Yahu Irak’ta, Suriye’de, İran’da olanlar ve olmaya devam edenler ortada… BOP Valisi Tom Barrack’ın önümüze koyduğu yol haritası ortada…
Hâlâ o masaya oturma ısrarı niyedir?!
Bir de CHP’nin, “Komisyonun sadece silah bırakma ve demokratikleşmeyle sınırlandırılmasını karşı çıktığı, adalet konusunda acil adımlar atılmasını istediği” öne sürülmüyor mu; ört ki ölem!..
DEM’inden iktidar yazarlarına; dört koldan Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarının tutuksuz yargılanması havucunu sallandırıyorlar.
Kefenin bir tarafına Türkiye Cumhuriyeti Devleti, diğerine İmamoğlu ve diğer başkanları konacak, öyle mi?
Bunun iması dahi Türkiye’yi kurtaran ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran Atatürk’ün partisine en büyük hakarettir!..
Bildiğimiz; CHP’liler ömür boyu hapiste yatmaya razı olur da böyle bir zillete düşmez…
O yüzden diyoruz ki; tarihin doğru yerinde konumlanmanın gereği ve milletin beklentisi, CHP’nin yol yakınken bu karanlık tünelden çıkmasıdır!..
Müyesser YILDIZ
4 Ağustos 2025
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/erdogan-chpden-neyin-kefaretini-odemesini-istiyor-95073