İçeriğe geç

Bordo Bereli Orkun Albay “Komando Andı”yla Tutuklanırken…

MHP’nin gazetesi Türkgün’deki bir başyazıdan hareketle son Emniyet kararnamesiyle “milliyetçi” kadroların tasfiye edilmesinden duyulan rahatsızlığın dillendirildiği konuşulurken, milliyetçiliğini ve vatanseverliğini defalarca ispatlamış olan Bordo Bereli emekli Albay Orkun Özeller yeni “açılım” sürecini eleştirdiği için MHP’liler tarafından ayan beyan hedef gösterilip tehdit edildi.

Herkes merakla bu ağır tehditleri savuranlar hakkında ne gibi bir işlem yapılacağını beklerken Özeller için önce gözaltı, ardından tutuklama kararı verildi.

Aynı zamanda İYİ Parti’de siyaset yapan, yani bir siyasetçi olan Özeller, “Bahçeli’yi eleştirme suçu” işlemişti. Tabii resmi suç bu değil; “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”ti!..

Şikâyetçi de MHP Lideri Devlet Bahçeli’ydi. Velev ki, Özeller bu “suçu” işlemiş olsun.

MHP ve Bahçeli’nin adresi neresi; Ankara… Özeller o “suçu” nerede işledi; Ordu’da…

Ama suç duyurusu nereye yapıldı; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na!..

Tüm Türkiye’de aynı hukuk geçerli olduğuna göre, niye ki?!

Gözaltı Haberini Nasıl Aldı?

Orkun Özeller’le önceki gün kendi ayağıyla gittiği Ordu Adliyesi’nde İstanbul’daki savcıya SEGBİS’le ifade vermek için beklerken, eşinin telefonundan görüştüm. Öncelikle gözaltı kararını nasıl öğrendiğini konuştuk.

Salı gecesi baldızının evinde oturduktan sonra çay içmek için sahile inmişler. Bu arada eski oturdukları evdeki komşuları arayıp, “sivil polisiz” diyen bir yığın insanın geldiğini haber verirken, pek polise benzemediklerini de aktarmışlar.

Özeller, tehditlerden dolayı haliyle işkillenmiş. Emniyet’i ve 112’yı aramışlar. Gelenlerin polis olduğu bildirilince de sabah erkenden Adliye’ye gideceğini söylemiş.

Bir mesajı olup olmadığını sordum; “Sözlerimin arkasındayım. Sloganım şu: PKK ve Aposeverler kalleştir, Türk değildir.” demekle yetindi.

Görevliler Bile Ağladı

Orkun Özeller beklendiği üzere savcılık sorgusunun ardından tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi.

Saatler sonra yine SEGBİS’le hakimin karşısına çıktı; daha doğrusu, göremediği hakime savunma yaptı.

SEGBİS bağlantısı ya, hakimin görüntüsü verilmemiş. Avukatı Doğan Kozan, “Sizi göremiyorum. Bu yüz yüzelik ilkesine aykırı.” deyince Hakim, “Maalesef teknik arıza var.” cevabını vermiş ve tek bir soru sormadan Özeller’in tutuklanmasını kararlaştırmış.

Yakınlarından öğrendiğime göre; Özeller savunmasının sonunda tüm komandolar tarafından ezberlenmesi gereken ant olarak bilinen şu “Komando Marşı”nı okumuş:

Korku nedir bilmeyiz, biz dağların erleri; yuva yaptık göklere, baş döndüren yerlere; engel tanımaz aşarız, yüce engin dağları; el verir uzanırız mor siyah bulutlara. Ben Türk komandosuyum, düşmanı çelik pençemle ezerim; her yerde ben varım, havada, karada, denizde, çölde, çatakta ve batakta. Her zaman ve her yerde, hazır; daima hazır; kim: komando, kim: komando, kim: komando, olamazsın: yahh, olamazsın: yahh!, komando: Allah!; Allah komandoyu korusun.”

Okuduktan sonra da marşın, “ben her yerde varım, havada, karada, denizde, çölde, çatakta ve batakta” sözlerinden hareketle, “İnşallah bu her yerin içine cezaevi girmez.” demiş.

Yine yakınlarının aktardığına göre, marş ve Özeller’in o sözü duruşma salonundaki görevlileri bile ağlatmış.

Merak edilen bir diğer ayrıntı; neyse ki, Özeller’e kelepçe vurulmamış, sadece koluna girilerek götürülmüş!..

Teröristbaşından “Hadi” Mesajı Geldi

Tam 28 yıl Türk Ordusu’nun üniformasını giymiş, görev yaptığı iç-dış her cephede Türk Milleti’nin onurunu korumuş olan Orkun Özeller’in böyle tutuklandığı gün “açılımcıların” söylediklerini ve yaptıklarını anlatmamak olmaz.

Özeller’in Ordu Adliyesi’ne vardığı saatlerde; 6 yıl aradan sonra Pazartesi günü İmralı’ya gitmelerine izin verilen avukatları, teröristbaşının “görüş ve önerilerini” açıkladı.

Açıklamaya göre; “sayın Öcalan”; “kat edilen merhale itibarıyla, hukuksal çözüm aşamasına geldiğini” buyurmuş. O “hukuksal çözüm aşaması” ne miymiş?

Yüzyıllık süreç içinde Kürtler bir olgu olarak hukuk dışı tutulmuş” da; işte bu hukuk dışılığı aşmaya çalışıyormuş… Bunun için “demokratik ulus, demokratik cumhuriyet projesinde” ısrarcıymış… “Kürt sorununun” siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel birçok boyutu varmış, ara dönem yasalarını kapsayacak hukuksal çözümler gerekiyormuş… Ayrıca “sayın Öcalan’ın rol ve muhataplığına denk bir yaklaşım sergilenmesi”, bu kapsamda da “umut hakkı”na ilişkin pozitif adımlar atılması ilkesel olacakmış.

Ez cümle; kayıtsız şartsız örgütü feshedip silah bıraktırdığı öne sürülen teröristbaşının, “benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” modunda olduğu ayan beyan ortaya çıktı!..

Komisyonda Bunlar Konuşuldu

Orkun Özeller’in savcı ve hakime ifade verdiği saatlerde ise şunlar oldu:

10’uncu toplantısına başlayan Meclis’teki komisyon, sanki daha önceki açılımlarda hiç konuşulup tartışılmamış gibi, dünyanın farklı bölgelerindeki “çatışma çözümleri” üzerinde çalışan akademisyenler ile MİT Akademisi Başkanını dinledi.

Toplantının açılışında, “komisyonun öncelikli vazifesinin, toplumsal mutabakatı da sağlayarak sürecin gerektirdiği yasal düzenlemeleri gerçekleştirecek adımların atılması” olduğunu ve bir “Türkiye modeli” ortaya koymaya çalıştıklarını belirten TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, kapanış konuşmasında ise “sayıları az da olsa süreci zehirlemek isteyenlere mani olunmasını ve kullanılan dile dikkat edilmesini” istedi.

Toplantıda olanlara ve söylenenlere gelirsek;

Atatürk’le, teröristbaşını “kıyaslama” tartışması yaşandı… Kırmızı çizgilerin öne çıkarılmaması, orta ve uzun vadede yerel yönetimlere özerklik şartının gerçek anlamda uygulanması istendi… Akil İnsanlar Heyeti’ne benzer çalışmalar yapılması önerildi… PKK ile bağlantılı soruşturma/kovuşturmaların durdurulması ve “çözüm süreci” konusunda Erdoğan’a “genel bir yetki” verilmesi talep edildi.

MİT Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse’nin açıklamaları çok dikkat çekiciydi; süreci, “büyük Türkiye uzlaşısı” olarak tanımlayıp “daha önce hiçbir aşamada bu noktaya gelinmemişti” dedi… Terör örgütü bileşenlerinin de sürece farklı açılardan dahil edilmesinin önemine işaret etti… Teröristbaşının, örgütüyle temaslarında duraksama olmadığını; Avrupa, Suriye ve Irak uzantılarıyla paralel temaslar yürüttüğünü bildirdi… Sürecin “devlet sahipliğiyle ve siyasi iradeyle yürütüldüğünü” vurguladı… Kamuoyu desteğinin zamanla artacağını kaydetti… Nihai hedefin, “çatışmanın sonlandırılması” değil, “adaletin tesisi, toplumsal güvenin inşası, farklı kimliklerin bir arada yaşamasını net bir şekilde ortaya koyması” olduğunu söyledi… Ve de “toplumsal sözleşmenin yeniden inşası”, yani yeni bir anayasadan söz etti.

Teröristbaşıyla Online Görüşün

Orkun Özeller, Ordu Adliyesi’nde hakkında verilecek kararı beklerken bir açıklama yapan DEM Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, komisyon üyelerinin teröristbaşıyla görüşmesi talebini tekrarlayıp, “Kürt sorununun demokratik çözümü konusundaki görüş ve düşüncelerini bizzat kendisinden dinlemek çok önemli ve gerekli… Bunu bir ayağa gitmek olarak değerlendirmek yanlış. O zaman tamam açın İmralı’nın kapılarını, sayın Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun… düşüncelerini komisyona anlatsın.” dedi.

Biz de “kavgaya ne gerek var, teröristbaşını komisyona online bağlayın, olsun bitsin” gibi bir öneride (!) bulunup Koçyiğit’in diğer sözlerinden devam edelim.

Ciddiyete ihtiyaç olduğunu” belirtti, yani birilerini “gayrı ciddilikle” suçladı… Komisyonun “dinleme” faslından, sürecin ihtiyacı olan yasalara geçmesini isteyip, “Yoksa süreç sekteye uğrayacaktır” uyarısında bulundu.

Teröristbaşı Erdoğan’ın Bir Kararnamesiyle Çıkabilirmiş

Önceki gün ayrıca şunlar oldu:

PKK elebaşlarından Duran Kalkan’ın örgüt ajansına verdiği demeç yayımlandı.

Kalkan; “Kürt tarafı olarak yapılması gerekenleri en erken ve hızlı bir biçimde yaptıklarını”, teröristbaşının “herhangi bir kişi değil 60 milyon Kürt’ün önderi, siyasi temsilcisi, baş müzakerecisi olduğunu”, kendisine buna göre yaklaşılması gerektiğini anlatıp, Erdoğan’ın bir kararnameyle teröristbaşının özgürlüğünü sağlayabileceğini iddia etti.

Ve dahi, “Dağda, öyle eve koşmaya hazırlanmış çocuk falan yok… Kendimizi zor tutuyoruz; öyle diyebilirim” tehditlerini savurdu.

Diyarbakır’da aralarında DEM ve Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) de olduğu “Demokratik Kurumlar Platformu”, teröristbaşının serbest kalması için yürüyüş düzenledi.

Teröristbaşının posterlerinin açılıp, lehine sloganların atıldığı yürüyüşte DBP eş genel başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Meclis’teki komisyonun “teröristbaşının iradesiyle” kurulduğunu öne sürdü.

Türkiye Afrin’den Çekildi mi?

Başka?

Barzanilerin yayın organına göre; Suriye hükümetine bağlı Afrin yönetimi, 2018’den beri burada bulunan Türkiye’ye ait üslerin tamamen boşaltıldığını; istihbarat, valilik, özel kuvvetler, jandarma, terörle mücadele ile polis güçlerinin Afrin kent merkezi ve ilçelerinden çekildiğini duyurdu. Sözkonusu haberde, sadece 4 köyde kalan 3-4 üssün de Suriye ve Türkiye arasında varılan anlaşma kapsamında hazırlanan “yeniden konuşlandırma planı” çerçevesinde boşaltılacağı bildirildi.

Neyse ki, MSB kaynakları dünkü basın bilgilendirme toplantısında, “Birliklerimizin Suriye’den geri çekilmesi, ancak sınır güvenliğimizin tamamen sağlanması ve terör tehdidinin tümüyle ortadan kalkması durumunda yeniden değerlendirilebilecek bir konudur” gibi bir açıklama yaptı.

Komisyonda Polis Asker Suçlandı

Dün Orkun Özeller’in cezaevinde birinci günüydü.

Çalışmalarına devam eden Meclis komisyonunda; çoğunluğu PKK ve “Kürt sorunu” konusundaki görüşleri malum olan kimi dernekler dinlendi.

Dinlenenlerden birisi, Hizbullah üyeliğinden ceza alan Enver Kılıçarslan’ın başkanlığını yaptığı İslami Tebliğ Tedris İlim Hareketi Adamları Derneği’nin (İTTİHAD) Başkan Yardımcısı Mehmet Beşir Şimşek idi.

Şimşek, PKK’yı eleştirince; DEM’li üye Saruhan Oluç, “Bu dille barış yapılabilir mi? Şimdiye kadar tahammül ettik, siz kandan besleniyorsunuz utanın, kan dökücüler. Allah belanızı versin.” diye tepki gösterdi… Bir diğer DEM’li Cengiz Çiçek, “Domuz bağlarıyla insanları katlettiniz. Kürtlerin başına bela olan sizsiniz.” dedi… Ve tüm DEM’liler komisyonu terk etti.

Mehmet Beşir Şimşek sadece PKK’yı değil, polis ve askerleri de eleştirip “katliam yapmakla” suçlayınca ise şu oldu:

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, “Bakın sizi buraya davet ettik de askere, polise, devlete hakaret edin diye çağırmadık.” uyarısında bulundu.

İşte yine Feti Yıldız’ın, adını “Bahçeli modeli” koyup “dünyaya örnek olacağını” söylediği sürecin iki günlük özeti:

Bordo Bereli Orkun Özeller hapiste… Bölücüler Meclis’te, meydanlarda…

Halimiz, ahvalimiz budur!..

Müyesser YILDIZ
19 Eylül 2025

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/bordo-bereli-orkun-albay-komando-andiyla-tutuklanirken-98883

Kategori:Uncategorized