İçeriğe geç

Teröristbaşının Çağrısı Emperyalistleri Niye Sevindirdi ki?!

İmralı’daki baş katilin “silah bırakma” çağrısına bölücü terör örgütü sözde ateşkes ilânıyla cevap verdi.

Üstelik, “yaşasın halkımızın kahraman öncüsü PKK” imzasıyla

Ve teröre şu güzellemelerle:

PKK, Kürdistan’ın son yarım yüzyılının büyük kahramanlık ve hakikat hareketi oldu. Her şey çok cesur ve fedakâr bir mücadele ile, bedel ve emekle kazanıldı. Bu büyük özgürlük mücadelesinin tüm kahraman şehitlerini derin saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Şimdi aynı ruh ve inançla söz konusu tarihi kazanımları yeni bir mücadele sürecine taşıyoruz.”

Sözde ateşkes de öyle şartsız şurtsuz değil; “üzerine saldırı olmadıkça” hiçbir güçleri silahlı eylem yapmayacakmış…

Bunun anlamı mı?

Esad yönetimi düştükten hemen sonra ABD ve BM, Türkiye’ye bağlı ÖSO güçleri ile SDG görünümlü YPG/PYD arasında “ateşkesten” dem vurmuş; yeni İmralı sürecini destekleyen iktidarın dostu Neçirvan Barzani açıkça şunları söylemişti:

Bizim bu süreçteki öncelikli rolümüz, Kürtleri bu ateşten nasıl koruyabileceğimiz oldu. Özellikle Türkiye, ABD ve Avrupa ülkeleriyle sürekli iletişim hâlinde kalarak, Kürtlerin zarar görmesini önlemeye çalıştık. İlk günlerde tüm odağımız Kürtleri nasıl koruyabileceğimizdi. Bu süreçte bir rol üstlenerek üzerlerindeki baskıyı azaltmada başarılı olduğumuzu düşünüyorum.”

Onları geçtik; teröristbaşının çağrısından sonra Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Brian Hughes’un şu açıklaması yeter: “Bunun Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD’nin IŞİD’le mücadele ortakları konusunda Türk müttefiklerimizi yatıştırmaya yardımcı olmasını umuyoruz.”

Hani bir gece ansızın Suriye’ye de gidecektik ya; işte bu sözde ateşkes, o gidişin uzun bir süre daha ertelenmesi demek. “Barış süreci başlamışken, operasyon olur mu?”, değil mi?

Ya Beni Götürün Ya Onlar Gelsin” Demiştik

İmralı heyetinin teröristbaşının mesajını açıkladığı günkü yazımızdaki bir bölümün ara başlığı “Ya beni götürün ya onlar gelsin” idi.

Birinci açılım-saçılım sürecinden hareketle; teröristbaşının, İmralı’daki imkânlarının genişletilmesinin yanı sıra “silah bırakma kongresine” bizzat katılmak isteyebileceğini anlattık.

Bölücü terör örgütünün dünkü açıklamasına dönelim. Şöyle buyurdular:

“Önder Apo’nun istediği şekilde parti kongresini toplamak için hazırız. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için uygun güvenlikli ortamın oluşması ve kongrenin başarısı için de Önder Apo’nun bizzat yönlendirmesi ve yürütmesi gerekir.”

“Barış ve demokratik toplum çağrısının başarıyla hayata geçmesi… için önder Abdullah Öcalan’ın fiziki özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşması, arkadaşları dahil istediği herkesle engelsiz ilişki kurabilmesi gerekir. Bunun gereklerinin devletin ilgili kurumları tarafından yerine getirileceğini umut ediyoruz.”

Teröristbaşının çağrısı, terör örgütünün bu buyrukları daha işin “Lelesi”“Lolosu” da var.

Çağrının bir son değil, tersine yepyeni bir başlangıç olduğunu vurgulayan PKK, “başarı için demokratik siyaset ve hukuk zemininin uygun olmasını”, “özgürlük mücadelesinin demokratik siyasetle yürütülmesi gücünün verilmesini” istedi.

AKP-MHP, “Pazarlık yok” dese de DEM’lilerin açıklamaları ile iktidar medyasında yazılıp çizilenler, basbayağı pazarlık ve anlaşma yapıldığını gösteriyor.

İmralı ziyaretleri devam edecekmiş… Kongrenin nasıl toplanacağı ve ne yapılacağı örgütle kurulacak mekanizmayla belirlenecek, teröristbaşı bizzat devrede olacakmış… Bunu da bağımsız bir heyet takip edecekmiş… PKK’nın kendisini fesih süreci 3-4 ay sürecekmiş… Haziran’da ikinci aşamaya geçilip, silahların ve teröristlerin ne olacağı ele alınacakmış… Lağvetme süreci başarıyla tamamlanırsa, kapsamlı bir demokratikleşme hamlesi başlatılacakmış… Af yok da varmış; yönetici kadro hiçbir koşulda Türkiye’ye gelemeyecekmiş, silahlı eyleme girmediklerini ispatlayan Türk vatandaşı teröristler ise topluma kazandırılacakmış…

Tüm bunların Türkçe özeti mi?

AKP-MHP; “Önce silah bırakın, sonrasına bakacağız” mesajı veriyor… Teröristbaşı ve PKK, “Önce demokratik ve hukuki zemin, sonra silah bırakma” diyor…

Ama bu rezalet tablosunun propagandistleri, “Peşin parayı gördün ya” fıkrasındaki gibi, “Teröristbaşı ve PKK teslim oldu” havasını yayıyor!..

PKK’ya Videolu Servis mi?

PKK’nın sözde ateşkes kararından sonra İmralı’nın baş kuryelerinden TBMM Başkanvekili ve DEM Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, bunu beklediklerini, önümüzdeki hafta devlet görevlileri ve siyasilerin de dahil olacağı bir dizi toplantı yapılacağını anlattı.

Önder, “Kandil’e Abdullah Öcalan’ın videolu mesajı mı gönderildi?” şeklindeki bir soruya ise, “İmralı’da çekim yapıldı, ama gönderilip gönderilmediğini bilmiyorum.” karşılığını verdi.

Her şeyi bilen Önder bunu bilmeyecek, öyle mi?

Malûm, teröristbaşının çağrısının bam teli, Sırrı Süreyya Önder’in en sonunda “not” diyerek açıkladığı, “Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz pratikte silahların bırakılması, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.” şeklindeki bölümdü.

Şimdi bu konuda o gün İmralı’ya giden isimlerden olan DEM Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın söylediklerine de bakalım. Şunları anlattı:

(Öcalan) Metnin sunumu yapılmadan önce bizimle içeriğini ve aslında neyi kast etmek istediğini detoylıca paylaştı. ‘Ben bir şeyi eksik bıraktım, onu da eklemeliyim.’ Dedi ve o bölüm el yazısıyla yazdığı metinde mevcuttu. Videolu sunumu yaparken bunu metnin bir parçası olarak okudu. Videoda var.”

Yani Sırrı Süreyya Önder’in “devletin bilgisi ve izniyle” Türk Milleti’ne “not” diye duyurduğunu, teröristbaşı çağrının parçası olarak videoya okumuş.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İmralı’da görüntülü çekim yapılmasını, “Güvenlik ve istihbarat ihtiyacı nedeniyle bu kayıt yapılabilir, ama bu kaydın dışarıda yayınlanması söz konusu değil, ki olmadı. Fotoğraf görüntüsü de zaten Bakanlık izniyle yayımlanabilecek hususlar.” diye açıkladı, ama gel de sorma!..

Sözkonusu videonun Kandil’e götürülüp götürülmediğinden ve dahi aynı metnin okunup okunmadığından emin miyiz?

Nasılsa çanak çömlek patladı; buyurun, hem o videoyu hem de teröristbaşının Kandil’e, Barzani’ye ve Mazlum Kobani’ye gönderdiği mektupları yayımlayın, görelim!..

Erdoğan ve Emperyalistler

Teröristbaşının çağrısından sonra Erdoğan’ın yaptığı değerlendirmeye gelelim.

Terörsüz Türkiye” çabalarında artık yeni bir safhaya geçildiğini belirttikten sonra şöyle konuştu:

Önümüzde bin yıllık kardeşliğimizin arasına örülen terör duvarının yıkılması hedefine giden yolda tarihi bir adım atma fırsatı vardır. Emperyalizmin bu coğrafyada iki asırdır sergilediği sinsi ve kirli oyunun bozulması sadece ülkemizin ve vatandaşlarımızın değil, tüm bölgemizin kazanç hanesine yazılacaktır. Son dönemde iyice pervasızlaşan emperyalist niyetler, tüm dünyanın gözü önünde yaşanan insani trajediler, girilen yeni yolu daha anlamlı, çok daha önemli hâle getirmiştir… Türkiye, sadece emperyalizmin kanlı oyunlarını bozmakla kalmayacak, aynı zamanda ekonomik kalkınma ile dış ve iç politikadaki hedeflerine inşallah daha hızlı ulaşacaktır… Milletimiz müsterih olsun, gönlünü ferah tutsun.”

Mademki, teröristbaşı sayesinde emperyalist oyunlar bozuluyor; ABD’sinden Suudi Arabistan’ına, Almanya’sından AB’sine bilumum PKK hamisi de neden terörstbaşının çağrısından “memnuniyet” duyup “tarihi fırsat”, “tarihi adım” diyor?

Anlayan ve “müsterih olan” var mı?!

Müyesser YILDIZ
2 Mart 2025

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/teroristbasinin-cagrisi-emperyalistleri-niye-sevindirdi-ki-75682

Kategori:Uncategorized