İçeriğe geç

MSB’nin “Ajan” Meselesi

Kara Harp Okulu mezuniyet töreninin resmi bölümünden sonra kendi aralarında kılıç çatarak mevzuattan çıkarılan Subay Andı’nı okudukları ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için “disiplinsizlik suçlamasıyla TSK’dan ihraç edilen teğmenlerin, bu işlemin iptali talebiyle açtıkları davada Milli Savunma Bakanlığı’nın yaptığı savunmada ilginç bir ifade yer aldı ve tartışıldı.

MSB’nin İdare Mahkemesi’ne gönderdiği savunmada yer alan o ifade şöyleydi:

TSK’nin hizmetini aksatan, idari mekanizmasına ve üstlenmiş olduğu kamu hizmetinin yürütülmesine zarar veren ajanlarını bünyesi dışına çıkarması doğaldır.”

Ajan” ifadesi, biz gibi, 27 yıl boyunca Hürriyet’te ağırlıklı olarak dış politika, savunma ve güvenlik konularında yazan deneyimli gazeteci Uğur Ergan’ın da dikkatini çekti. Ergan, Gazete Pencere’deki köşesinde, “‘Ajan’ denilince her normal insanın aklına ne geliyorsa, sizin de aklınıza o gelmez mi? Yani casus.” tespitini yaptıktan sonra Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğündeki “ajan” kelimesinin karşılıklarını aktarıp Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’den, teğmenler için bu ifadenin neden kullanıldığını açıklamasını istedi.

Aynı gün MSB’nin haftalık basın brifingi vardı. Sözcü Tuğamiral Zeki Aktürk’ün düzenlediği bilgilendirme toplantısında “ajan” kelimesine Bakanlık kaynakları açıklık getirdi. “Teğmenlerle ilgili basına yansıyan dezenformasyon” başlıklı açıklamada şöyle denildi:

MSB savunmasında ‘ajan’ kelimesinin kullanılmasına ilişkin, bahsi geçen ifade “idare ajanı” terimi olup, devlet tüzel kişiliği veya diğer yönetim idareleri adına kamusal faaliyetleri yürüten kamu görevlisine verilen isimdir. Memur, hakim, savcı, asker, akademisyen gibi diğer özel nitelikli kamu görevlilerini de kapsar. Bu tabir kamu görevi icra edenler için literatürde sıklıkla kullanılan hukuki bir terimdir.”

Bunun üzerine Uğur Ergan’da ikinci bir yazı kaleme alıp, “Açıklama istemenin neresi ‘dezenformasyon?” diye sorarak şunları kaydetti:

Yani ‘Teğmenler için bilinen anlamda casus denilmedi, TSK personeli olmaları kastedildi.’ denilmek isteniyor… O zaman savunmanızda ‘idare ajanı’ ifadesini kullanıp bunun ne anlama geldiğini yazsaydınız. ‘İdare Ajanı (TSK Personeli)’ yeterli olurdu. 86 milyon, teğmenlerin sadece ‘Mustafa Kemal’in askerleri’ dedikleri için Saray’dan gelen talimatla MSB’den ihraç edildiğini biliyor. Kusura bakmayın ama kamuoyu teğmenler konusunda bakanlığınıza ve Bakan Yaşar Güler’e tepkili ve öfkeli. Bu nedenle kamuoyu teğmenlerle ilgili her gelişmeyi yakından takip ediyor. Dolayısıyla savunmadaki ‘ajanlar’ ifadesiyle teğmenlerin kamuoyu nezdinde nasıl bir töhmet altında bırakıldığını, MSB’nin ve hukukçu kadrolarının düşünememesini hayretle karşıladım.”

Sıklıkla Kullanılıyorsa” Nerede Yazıyor?

MSB’nin açıklamasına dönersek; “ajan” tabiri, kamu görevi icra edenler için literatürde sıklıkla kullanılan hukuki bir terim” imiş.

Evet hukuk terimleri sözlüğünde; “ajan” kelimesi için “şahsın, şirketin veya devletin işlerini yapan, memur, mümessil, iş takipçisi” gibi bir tarif yapılıyor.

İyi de “literatürde” sıklıkla kullanılıyor mu, buna bakalım.

Türk hukukunun babası Anayasa’da var mı? Bir kez bile geçmiyor

Devlet görevlileri için kullanılıyormuş ya; Devlet Memurları Kanunu’nda var mı? “Memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel, işçiler” var, ama “ajan” yok…

TSK Personel Kanunu, İç Hizmet Kanunu veya İç Hizmet Yönetmeliği’nde var mı? Hayır. Sadece, “subay, astsubay, erbaş, er, askeri öğrenciler, askeri memurlar, TSK’da görevli sivil kişiler” ifadeleri geçiyor.

Hiçbir yerde yok mu yani? Var. MİT sözlüğünde, “Hedefe yönelik etkin veya yönlendirici konumda olmak kaydıyla, istihbari ve operasyonel faaliyet yürütebilen şahıs.” tarifi yapılıyor.

Başka?

Görebildiğimiz kadarıyla sadece ülkemizin kabul ettiği veya etmediği uluslararası sözleşmeler ile “hukuki konularda uluslararası adli işbirliği” mevzuatında geçen “diplomatik ajan” diye bir kavram var. Bu da “misyon şefi veya misyonun diplomatik kadrosunun bir üyesi” anlamında kullanılıyor.

Nitekim bu kapsamda olsa gerek; 2018 yılında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Teşkilâtı hakkındaki 1 no’lu kararnamede de Dışişleri Bakanlığı’nın yurtdışı teşkilât ile ilgili bölümde, “konsolosluk ajanlığı, konsolosluk ajanı” ifadelerine yer verildi.

ABD’den mi Etkilendik?

MSB’nin bu açılımından sonra “devlet memuru veya personel” yerine “ajan” kelimesinin kullanılması yaygınlaşır mı, bilinmez; ama bunun ABD mevzuat ve yönetim sisteminde doğrudan devlet görevlileri için kullanıldığı malûm.

ABD deyince de nedense aklıma Balyoz kumpasındaki sözde planlar ve yazışmalar geldi.

Örneğin; “Muhabere” başlıklı bir sözde belgede; darbeye katılan birliklerin “esas muhabere vasıtasının radyo olduğu” yazılmış, bir başka notta şöyle denilmişti:

Ramazan ayının ilk gününde Aksaz Üs Radyosundan Müslümanların kutsal kitabı olan Kur’an’dan bölümler yayınlanmasına izin vermiş.”

Bir diğerinde ise Darbeciler panik içindeler. Malzemeler yurt dışına giden bir gemiye verilmiş ve okyanusa atılması istenmiştir.” ifadeleri kullanılmıştı.

Kumpas sanıkları da savunmalarında bunlara dikkat çekip şunları söylemişti:

“TSK’de irtibat kurmak üzere muhabere aracı olarak radyo kullanılmaz, telsiz kullanılır. Bunu bütün Türk subayları bilir. O zaman bu radyo konusu nereden çıkmıştır? İngilizce radyo kelimesinin Türkçe karşılıkları; radyo ve telsizdir. Yani radyo, bir tercüme hatası olarak kayıtlarda telsiz yerine kullanılmıştır. Demek ki, bu plan önce İngilizce olarak yazılmış, sonra Türkçeye çevrilmiştir.”

“Yüzde 95’i Müslüman olan Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde hiçbir kimsenin resmi bir yazışmada ‘Müslümanların kitabı olan Kur’an’ ifadesini yazması mümkün değildir.”

“Türkçede ‘okyanusa atmak’ diye bir kavram yoktur. Olsa olsa ‘denize atmak’ denilir. Özellikle Amerikalılar deniz yerine okyanus kelimesini kullanırlar.”

Sözde darbe planında, o tarihte olmayan yazı stilinin (font) kullanılıp olmayan birliklerin; cadde, sokak, hastane, AVM adlarının yer aldığını da kaydedelim.

15 Temmuz’un “Kaos Planı”ndaki İfadeler

Benzer tercüme ve gariplikler iddiası 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından Genelkurmay İstihbarat’ta bulunduğu belirtilen “Kaos Planı”yla ilgili de gündeme geldi.

Yargıtay’ın bozma ilamından sonra geçtiğimiz günlerde yeniden görülmesine başlanan Genelkurmay Çatı Davası’nda sanıklardan dönemin Genelkurmay 1. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanı eski tuğgeneral Sinan Sürer, “Kaos Planı” denilenin MİT’ten gelen resmi bir yazı olduğunu, ancak kendisi hazırlamış gibi servis edildiğini, ama bu planla ilgili hakkında soruşturma açılmadığını ve kendisine tek bir soru sorulmadığını anlattı.

Sürer, 2013-2014 yıllarına ait 19 sayfalık o planın 8 sayfasının seçimlere, geri kalan 11 sayfanın ise AKP’ye ilişkin olduğunu belirtip bu bölümün sadece ana başlıklarını aktarmak isteyince Mahkeme Başkanı’nın, dosya kapsamında kalması uyarısı üzerine devam etmedi.

Ancak Sinan Sürer önceki savunmalarında; söz konusu metnin “tamamen tercüme” olduğunu öne sürüp, burada elektronik demokrasi partisi”, “Türk-Katar baskı konseyi” gibi ifadelerin bulunduğuna, ayrıca “torpido” yerine “torpil” denildiğine, bir amiralin, hatta bir askeri öğrencinin bile yapamayacağı askeri terminolojiye aykırı tabirlerin kullanıldığına”, keza İstanbul’daki ilçe, semt ve sokakların birbirine karıştırılıp, İstanbul’un Yunanistan ve Bulgaristan’a komşuymuş gibi gösterildiğine dikkat çekmişti.

Bir “ajan” kelimesi neleri hatırlattı, bakar mısınız?!

Müyesser YILDIZ
4 Mayıs 2025

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/msbnin-ajan-meselesi-84424

Kategori:Uncategorized