
ABD’de düzensiz göçmen politikalarına karşı Kaliforniya merkezli patlak veren olaylar MHP’lileri pek bir sevindirdi.
Sevincin sebebi; Bahçeli’nin daha 2017’de ABD’yi, “Bölgemizde fitneye mihmandarlık yapan ABD, gelecekte kendi eyaletlerinde baş gösterebilecek bağımsızlık arayışına ne diyecektir? Mesela Kaliforniya’nın ayrılma talepleri iyice somutlaşırsa ABD ne yapacaktır?” diye uyarmış olması.
O dönemde fazla ses getirmeyen bu uyarı şimdi yaşananlarla örtüşünce Bahçeli’ye, “Göz odur ki dağın arkasını göre, akıl odur ki başa geleceği bile… Dediği çıkıyor” övgüleri yağdı.
Sadece bu mu? Bahçeli’nin geçmişte özellikle bölgemizle ilgili yaptığı çok önemli uyarılar da hayata geçiyor. Hem de kendisinin şok katkılarıyla!..
ABD’nin “Kürdistan” Planı
Bahçeli’nin o uyarılarından birisini hatırlatmadan önce tüm dikkatler “terörsüz Türkiye” kapsamındaki Suriye PKK’sına çevrildiği için dikkatlerden kaçan Barzanistan’daki gelişmeleri özetleyelim.
Yirmi gün kadar önce Trump’ın ilk döneminde Dışişleri Bakanı olan CIA’nın eski direktörü Mike Pompeo, “Kürdistan” planının detaylarını paylaşıp ABD’nin, “Kürdistan bölgesine” daha fazla destek vermesi gerektiğini belirtirken şunları vurguladı:
– “Sadece Kürdistan Bölgesi Hükümeti (KRG), Irak’ın toplam rezervlerinin yaklaşık üçte birine denk gelen tahmini 45 milyar varil petrole sahiptir. Ayrıca, büyük doğalgaz alanlarına ve siyasi kısıtlamalar nedeniyle henüz tam olarak değerlendirilmemiş değerli maden yataklarına da ev sahipliği yapmaktadır. Ekonomik özgürlük verildiği takdirde, Kürdistan hızla kendi kendine yeten bir ortağa dönüşüebilir ve ABD’nin stratejik konumunu, kaynaklarımızı tüketmeden güçlendirebilir.”
– “Artık bu kritik dönemde ABD, Kürtleri bölgesel stratejinin bir parçası haline getirmelidir. ABD, Kürtlerin kendi kendini yönetme çabalarını baltalamaya çalışan bölgesel girişimlere güçlü biçimde karşı çıkmalıdır.”
– “ABD, 2017’de Kürdistan’da yapılan bağımsızlık referandumunun meşruiyetine saygı göstermelidir… O dönemde ABD, Irak’ın yapay istikrarını Kürt halkının arzularının önüne koymuştur. Bu, şimdi düzeltilmesi gereken bir hatadır… ABD, Kürtlerle birlikte barışçıl, müzakere edilmiş bir özerklik ve bağımsızlık sürecini desteklemelidir. Bu uzun vadeli hedef, yeni çatışmalara yol açmamak için diplomatik yollarla takip edilmelidir, ama Amerikan çıkarları açısından değerli bir hedeftir.”
– “Daha bağımsız bir Kürdistan’ın stratejik faydalarını ve süregelen isyanlarının sona ermesini vurgulayarak, büyük bir Kürt nüfusu barındıran Türkiye ile diyaloğa girilmelidir.”
Pompeo’nun bu açıklamalarının hikmet-i sebebi, Barzanistan Başbakanı Mesrur Barzani’nin ABD’yi ziyaretiydi. O sırada Bahçeli’nin “Serok Ahmet” lakabını taktığı Ahmet Davutoğlu da Irak’ın kuzeyinde, gırtlaklarına kadar sürecin içinde olan Barzanilere yeni açılımı anlatıyordu!..
Mesrur Barzani’nin ABD turunda neler oldu?
Yine o esnada ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’ndeki bir toplantıda Irak’ın durumu, “Kürdistan bölgesinin rolü” ve İran’ın etkileri konuşuluyordu. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Kürdistan bölgesinin özerkliğinin, Amerika’nın Irak’a yaklaşımında ‘kilit unsur’ olduğunu” söyleyip, İran’ın buradaki petrol anlaşmalarını engellemeye çalıştığını bildirdi.
Bu arada Mesrur Barzani ile toplam değeri 110 milyar dolar olan iki büyük enerji anlaşmaları imzalamışlardı bile.
Görüşmelerinin ardından Mesrur Barzani, “Başkan Trump yönetiminin desteğini duyduk. Hem bu anlaşmaları desteklemeye, hem de her düzeyde ilişkileri sürdürmeye hazır olduklarını ifade ettiler.” ve “Peşmergelerimiz, Amerikalılarda omuz omuza terörizme karşı savaştılar. Biz dost ve güvenilir bir müttefikiz.” derken Bağdat yönetimi, yapılan anlaşmaları yasal olmadığı gerekçesiyle reddettiğini duyurdu. Mesrur Barzani ise anlaşmaların yasal olduğunu savunurken, “Federalizm, Irak için en iyi sistemdir, ancak tam olarak uygulanmıyor. Anayasaya saygı gösterilmeli.” açıklamasını yaptı. Bu arada Mesut Barzani’nin Suriye’deki Kürt tarafları birleştirme çabalarına da değinip şöyle konuştu:
“Birleşik bir Kürt cephesi, Şam ile müzakerelerde daha güçlü olacak… Irak’ta federalizm kağıt üzerinde kaldı. Suriye’de de benzer bir sistemin uygulanabilirliği, Şam ile Kürtler arasındaki müzakerelere bağlı.”
ABD-Barzanistan arasındaki anlaşmalara dönersek; Irak merkezi yönetimi itirazlarını yumuşatırken, Barzanistan yetkilileri, Bağdat’ın mali yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu anlaşmaların yalnızca ekonomik değil, “siyasi özerklik” açısından da stratejik bir adım olduğunu vurguladı…
ABD Temsilciler Meclisi’ndeki bazı Cumhuriyetçi üyeler, “İran’ın kuklası haline geldiği” iddiasıyla Irak’a yaptırım çağrısında bulundu…
Neçirvan Barzani ile ABD Dışişleri Bakanı Rubio arasında gerçekleşen “verimli” görüşmede; “Kürdistan Bölgesi, Irak ve daha geniş bölgedeki gelişmeler” ele alındı. Bunun öncesinde Barzani, IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyon Komutanı Kevin Leahy ve ABD’nin Erbil Konsolosu ile bir araya geldi. Görüşmede, Irak ve Suriye’deki güvenlik durumunun yanı sıra Peşmerge Bakanlığı’ndaki reform çalışmaları üzerinde duruldu…
Sonrasında Irak Petrol Bakanlığı, Barzanistan’ın ABD’li şirketlerle imzaladığı anlaşmalar nedeniyle dava açtı… Beraberinde memur maaşlarının ödenmemesi nedeniyle Bağdat-Erbil arasında kriz çıktı. Barzanistan bölgesindeki 43 siyasi parti toplantı yapıp Bağdat’a tepki gösterdi… Mesut Barzani, “Irak’ta yaşanan krizlerin üstesinden gelmenin tek yolu, tüm tarafların anayasa temelinde karşılıklı saygı ve işbirliği çerçevesinde hareket etmesidir.” uyarısında bulundu… KDP Politbüro üyesi Hoşyar Zebari, “Kürdistan’a maaş ambargosunun siyasi ve planlı bir karar olduğunu” öne sürüp, “Bunun da sonuçları olacaktır.” dedi… Süleymaniye Valisi, tepki için Kurban Bayramı’nda hiçbir tören yapılmaması kararı aldı… Irak’tan çekilmeyi planlayan IŞİD’e karşı Uluslararası Koalisyon güçlerinin Eylül sonunda “Kürdistan bölgesine” yerleşeceği bildirildi… Barzanistan Peşmerge Bakanlığı personelinin Mayıs ayı ödemelerini Uluslararası Koalisyon sağladı… Barzani Yardım Vakfı, BM Genel Sekreteri Gutterres’e bir rapor sunup, “Irak hükümetinin maaşları siyasi bir araç olarak kullandığı ve 10 yıldır Anayasa’yı uygulamadığı” şikâyetinde bulundu… Suriye’deki PKK’nın hamisi CENTCOM’un Komutanı General Erik Kurilla da Bağdat’ın tutumunun İran etkisinden kaynaklandığını savundu…
Son olarak Trump, “bölgenin tehlikeli bir yer haline gelebileceği” gerekçesiyle Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği’nin tahliye edilmesi kararı aldı…
Evet sözkonusu kararın, İsrail ve ABD’nin adım adım yaklaşan İran operasyonuyla ilgisi var… Ama, “Acaba beraberinde başka hedefler de söz konusu mudur?” diye sorup, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 2017’deki öngörüleri veya uyarılarına gelelim.
Bahçeli Yıllarca Uyardı
ABD’nin eski CIA Direktörü ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun, “2017’de Kürdistan’da yapılan bağımsızlık referandumunun meşruiyetine saygı gösterilmelidir” dediği referandum Trump’ın ilk döneminde gerçekleştiğinde Bahçeli, “Türkiye’ye ve bölge ülkelerine karşı vandal bir tuzak kurulduğunu”, “bir asır evvel masa başında çizilen haritaların şimdi yeniden güncellenmek istendiğini” belirttikten sonra yıllarca şunlara dikkat çekti:
– “Bilinmelidir ki, 25 Eylül referandumu dört parçalı büyük Kürdistan’ın ön çalışması, ön hazırlığı, ön kapısıdır.”
– “Barzani’nin 25 Eylül komplosu Sevr’i canlandırma teşebbüsüdür. Bu komplo Türkiye ve komşu ülkeleri parçalama testidir.”
– “Trump yönetimi Barzani’nin korsan referandumunu meşruiyet açısından sorgulamamakta, sadece zamansız bulmaktadır. ABD, hiçbir zaman Barzani’ye referandumu yapmayın dememiştir… Beyaz Saray yönetimi ikircikli ve ikiyüzlü davranmıştır… Barzani’nin arkasından itekleyenler, onu şevklendirenler Trump’ın çevresindeki karanlık yüzlerdir.”
– “Barzani’nin bağımsızlık sevdası, arkasında başka bir hesap ve hazırlık yoksa, şimdilik ve zorunlu olarak beklemeye alınmış, rafa kaldırılmıştır.”
– “Barzani’nin gitmesi, bölgesel hesap ve planların ertelendiği, hatta tamamen rafa kaldırıldığı anlamına gelmeyecektir.”
– “Suriye’nin kuzeyinde PYD’yi silahlandıranlar, Irak’ın kuzeyinde Barzani’yi sözde bağımsızlık referandumu için cesaretlendirenler, Türkiye’de PKK’ya kol kanat gerenler, İran’ı da hedefe yerleştirmişlerdir.”
Gelinen Nokta: İmralı’da “Büyük Kürdistan’ı Kurmak
MHP’liler Bahçeli’nin bu uyarılarının da -bizatihi başlattığı İmralı açılımından sonra- bir bir gerçekleşmesine sevinir mi acaba?
Zaten Bahçeli’nin artık “kurucu önder” dediği teröristbaşı Öcalan da, PKK’nın sözde kongresine gönderdiği “Perspektif” başlıklı yazıda şunları söylemedi mi?
“Başarıya dair inancım ve umudum yüksektir. Bunun başarıya ulaşması sadece Kürt, Kürdistan için değil bölge için de önemli başarılara yol açacaktır. Burada ulaşılacak bir başarı; Suriye, İran ve Irak’a da yansıyacaktır… Bölge konfederalizmi mutlak bir gereklilik olarak ön plana çıkıyor. İsrail-Filistin çatışması, mezhep çatışmaları, ulus devlet çelişkilerinin panzehiri demokratik konfederalizmdir.”
Güya silah bırakma kararı alan PKK tek bir tabanca teslim etmemişken, gelinen son nokta şu:
DEM Sözcüsü Ayşegül Doğan teröristbaşının “perspektif” metnini doğrulamakla kalmadı, “sayın Öcalan’ın, farklı siyasi partilerin temsilcileriyle de buluşması kuvvetle muhtemel. Sorunun kapsamı ve ağırlığı düşünüldüğünde, sayın Mesut Barzani, sayın Neçirvan Barzani, sayın Mazlum Abdi, sayın Kubat ve Bafıl Talabani’yle de görüşmesinin faydalı olacağını düşünüyoruz sayın Öcalan’ın. Bu görüşmeleri yapmak istediğini de biliyoruz… Bu sayın Öcalan’ın da isteği. Biz de faydalı olacağını düşünüyoruz pek çok nedenle. Farklı siyasi partilerden liderlerle, önemli şahsiyetlerle bir araya gelmesi, çok değerli. Önümüzdeki süreç açısından da gerekli.” dedi, iyi mi?!
Oldu olacak; “dört parçalı büyük Kürdistan”ın, daha doğrusu “Büyük İsrail”in İmralı’da kurulacağını ilân etseydiniz bari!..
Müyesser YILDIZ
13 Haziran 2025
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/kurucu-onder-neyi-kuruyor-89625