
2013’teki İmralı-PKK açılımından bir sahneyi İmralı Notlarından aktaralım.
Pervin Buldan: Başkanım, nasılsınız?
Teröristbaşı: Ben iyiyim, gördüğünüz gibi.
S. S. Önder: Başkanım, iyi görünüyorsunuz.
Teröristbaşı: Her zaman iyiyim, iyi olacağız, Bu sefer vaktimiz çok sınırlı, sanırım aktarımlarınız olacak. Sayın Süreyya, Kandil’e siz gittiniz. (Pervin’e dönerek) Siz de Avrupa’ya gittiniz. İzlenimlerinizi alacağım. Mektubu okudum.
S. S. Önder: Talimatınız üzerine hem mektubu verdik. Hem aktarımlarımızı yaptık, hem de herkesi ayrı ayrı izledim ve imkânlar elverdiğince tek tek de konuştum. Öncelikle mektupta da okumuşsunuzdur. Kandil’den bir heyetin sizinle doğrudan görüşmesini önemli buluyorlar. Bunu iki açıdan istiyorlar: Birincisi size olan özlemleri, ikincisi gerilla üzerinde olumlu etki yaratacağı düşüncesi. Ben de döner dönmez bu durumu Sadullah beyle [Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin] görüştüm. Bu hemen yapılamayacaksa, gerillaya doğrudan hitap eden bir görüntülü ses kaydının da şimdilik kaydıyla olabileceğini aktardım. Sadullah bey Kandil’den bir heyetin görüştürülmesinin görüntüden daha kolay olacağını ve daha az risk içerdiğini söyledi.
Teröristbaşı: Peki, orada duralım. Bunu heyetle görüştüm. Zaten biliyorsunuz, benim de bu yönde bir talebim ve mutabakatım vardı. Bunun için devlet kararı gerekli. Görüntülü olmaz, sanal olmaz. Birinci aşama bittikten sonra belki. Bu, Meclis çağrısı olacak dedik ya, talep doğru, ama zamanlama erken. Şimdi olmaz. İkinci aşamada bunlar olacak zaten.
12 Yıl Sonra Mevzuat Çiğnenerek
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı şimdiki açılım sürecinde neler oldu?
Bebek katilinin sadece teröristlerine değil, kamuoyuna da görüntülü seslenmesi gündeme geldi.
Şubat’tı; Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Hükümlünün cezaevinden video vasıtasıyla açıklama yapması mevzuatımıza uygun değil.” dedi.
Ama teröristbaşı 27 Şubat’ta sözde PKK’yı fesih ve silah bırakma çağrısı yaptığında hem fotoğraf çekildi hem videosu alındı. Bakan Tunç, söz konusu videonun “tamamen devletin güvenlik ve istihbaratı açısından çektiği bir video” olduğunu söyledi.
Mart’ta teröristbaşının nevruzda görüntülü çağrıda bulunup bulunmayacağı tartışıldığında da Bakan Tunç, şöyle konuştu:
“Bizim ceza infaz mevzuatımızda hükümlülerin yakınlarıyla görüşebilmesi, dışarıyla nasıl temas edeceği belli şartlara bağlı. Mektup gönderebilir, telefonla görüşebilir. Bunlar mevzuatta olan hususlar. Ama bir videoyla, canlı bağlantıyla temas kurması söz konusu değil. Mektup gönderebilir. Hükümlüler mektup yazabilir, hükümlülere de mektup yazılabilir… Talep olursa, mektup ile ilgili değerlendirme yapılabilir.”
Sonrasında teröristbaşının, İmralı’daki üç arkadaşıyla birlikte 5-7 Mayıs’ta toplanan PKK kongresine telekonferans yoluyla katıldığını öğrendik.
9 Temmuz’da ise teröristbaşı, yine İmralı’daki ekibiyle PKK ve kamuoyuna yönelik videolu bir mesaj yayımladı.
Adalet Bakanı Tunç bu defa da, “Olumlu bir sonuç için devletimizin kurumları hangi araçları, hangi yetkiyi kullanması gerekiyorsa, bunun gayreti içinde.” dedi.
Ez cümle; teröristbaşının ve Kandil’in 2013’te kabul edilmeyen bu talebi, yasalar ayaklar altına alınarak 12 yıl sonra karşılanmış oldu. Aynen yine teröristbaşının, TBMM’de komisyon kurulması talebinin yasal dayanaksız şekilde yerine getirilmesi gibi!..
İroni Gerçek mi Oluyor?
Malûm, önemli bir sorunumuz (!) daha var.
Sanki MİT hiç görüşmüyor, İmralı’yı yol yapan DEM heyeti hezeyanlarını aktarmıyormuş gibi, teröristbaşının da TBMM’deki komisyona katılması veya komisyonun İmralı’ya gidip onu dinlemesi tartışılıyor.
Amaç besbelli; teröristbaşını legalleştirmek ve baş muhatap haline getirmek.
Hedefin bu olduğu ayan beyan ortadayken, o tartışmaların yapılmasına karşılık 19 Eylül’de şu ironik öneride bulundum:
“Kavgaya ne gerek var, teröristbaşını komisyona online bağlayın, olsun bitsin.”
Yaklaşık 1 ay sonra kim, nasıl bir teklifte bulundu biliyor musunuz?
Komisyon üyesi HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Bu görüşme gerçekleşmeli… İmralı’ya gidilmeden Abdullah Öcalan SEGBİS ile dinlenebilir. O zaman bütün komisyon onun ne dediğini doğrudan doğruya kendi ağzından da duymuş olabilir. Hatta belki bazılarının soruları olabilir. O sorular da sorulabilir. Yani bunları aşmak bence mümkündür.” dedi, iyi mi?
Rabbim, cümlemizin aklına mukayyet olsun!..
İmamoğlu Davasında Sıkıyönetim Uygulaması
Malûm halen tutuklu olan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP’nin, duruşmaların TRT’den naklen yayınlanması talebi var.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin de desteklediği bu talebe ilişkin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ne söyledi? Şunları:
“Bu konuda bir görüş birliği olursa, bu mevzuat değişikliği sağlanabilirse, Meclis’in takdirindedir bu. TBMM, duruşmaların aleniliği kapsamında canlı yayınlamayı uygun görürse, bu konu tabii tamamen Meclis’in takdirinde, ama CMK’nın 183. maddesinde duruşmalarda fotoğraf dahi çekilemeyeceğine amirdir.”
Teröristbaşı söz konusuysa unutulan mevzuatın, sıra İmamoğlu’na gelince hatırlanması ne iyi, değil mi?!
Pazartesi İmamoğlu’nun diploma duruşması vardı. Haberlerden gördüğümüz kadarıyla duruşma küçük salona alınınca avukatlar ve gazeteciler bile içeri girememiş… Salon girişindeki tedbirler “sıkıyönetim uygulamasına” benzetilmiş… Tartışmalardan sonra da duruşma büyük salona alınmış.
İmamoğlu’nun 26 Eylül’deki bir başka davasında da benzer tartışmalar yaşanmış, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Oktay Saral, hem İmamoğlu hem mahkeme heyetini şöyle hedef almıştı:
“Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor? Davalar basına kapalı olarak yapılır. Telefon ya da video kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulması yasaktır. Hal böyle iken bu çekimlerin yapılmasına göz yuman mahkeme heyeti acilen açığa alınmalıdır. HSK’yı göreve davet ediyorum.”
Pazartesi günkü duruşmayı yapan Mahkeme Başkanını üstelik de ismini açık şekilde yazarak bu defa hedef gösteren ise tümüyle yargı haberleri veren iktidara yakın bir internet sitesi oldu. Söz konusu site, duruşmayı geniş salonda yapan Başkanın, “görünürlük” peşinde koşmak ve “İmamoğlu’nu mağdur gösterme zeminini bilerek güçlendirmekle” suçladı.
12 Eylül’deki MHP Davası
Şuraya geleceğim; İmamoğlu’nun o duruşmasındaki “sıkıyönetim uygulamalarını” izleyen bir emekli albay arayıp 12 Eylül dönemine ilişkin bir anısını paylaşma ihtiyacı duyduğunu belirterek şunları anlattı:
“İddianameye göre yaklaşık 700-800 sanıklı MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davası görülecekti. Mamak’taki duruşma salonu ise ancak bin kişilikti. Değil sanıkların yakınları, avukatlara ve basına bile yer yoktu. Ben o zaman garip muhabereci bir yüzbaşıyım. Ankara Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun çağırdı; duruşma salonundan yandaki yemekhaneye bir kablo çekilip içeriye giremeyecek olanların duruşmaları buraya konulacak bir televizyon aracılığıyla izlemesini sağlamamız için talimat verdi. Ne yapacağımı bilemiyordum. Önce TRT’ye gittim. TRT’nin başında da bir albay var; ‘Kameralar çok pahalı, veremem.’ deyip beni kovdu. Ne yapacağımı bilmez bir şekilde buradan çıkarken, birisi Eskişehir’deki üniversiteye gitmemi önerip, ‘Onların imkânları var, yardımcı olurlar.’ dedi. Hemen gittim, durumu anlattım. Toplu tabanca gibi bir kamerayı gösterip, kabloyla buraya yayın aktarılabileceğini, bunun için ekip de göndereceklerini söylediler. Gerçekten de bir ekip geldi, 200 kişilik yemekhaneye iki siyah-beyaz televizyon koyup duruşma salonu ile burası arasında bağlantı kurduk. Bu sistem kurulurken, Sıkıyönetim Komutanına bir sürpriz yapmak amacıyla, ikinci bir hat çekip, onun da odasından duruşmaları izlemesi için televizyon koydurdum. Komutan bunu görünce ne olduğunu sordu, açıkladım. Öfkeyle televizyona vurup onu yere düşürürken, ‘Bunu buraya getirdiğinizi gören oldu mu?’ diye sordu. ‘Hayır, Pazar günü kurduk.’ cevabını verdim. Derhal sökülmesi talimatını verirken, ‘Zaten bütün basın, halk mahkemelere benim emir verdiğimi iddia ediyor, şimdi bir de duruşmaları izliyor mu dedirteceksin? Defol, çık.’ diye beni kovdu. Hatamı o zaman anladım.”
Sonunu ise şöyle bağladı:
“Bakıyorum da, Sıkıyönetim Komutanı daha demokratmış. Bugün bu kadar karmaşaya, tartışmaya ne gerek var? Duruşmaları televizyondan yayınlayın, herkes izlesin.”
Erdoğan’ın meşhur sözüyle; neredeeeen nereye!..
Müyesser YILDIZ
24 Ekim 2025
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/teroristbasinin-videosu-imamoglunun-durusmasi-bir-12-eylul-anisi-101497