Erdoğan dün Antalya’da, “Türkiye kimsenin şamaroğlanı değil” deyip, “dostlarımızın” halen PYD ve YPG’nin yanında olmasından “üzüntü” duyduğunu söylerken
Ve
İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson’la 1 saat 15 dakika görüştükten sonra Türk-İngiliz Tatlıdil Forumu’nun akşam yemeği ile kapanış törenin katılıp, 15 Temmuz darbe girişimi karşısında İngiltere’nin duruşunu överken,
Bizler, İngiltere Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi’nin Türkiye raporunda, “15 Temmuz darbesini FETÖ’nin gerçekleştirdiğine dair somut belge olmadığının” yazılmasını tartışıp, iktidar mensuplarının buna dair tepkilerini konuşuyorduk.
Özetle, 15 Temmuz darbesiyle ilgili olarak Alman İstihbarat Örgütü BND’den sonra son “dostumuz” İngiltere’den de kallavi bir darbe yedik!..
Eee siz, darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmadıktan ve Süleyman Soylu’nun, “Bu darbenin arkasında bal gibi Amerika var” demesinden sonra susup, vazgeçtik dış bağlantıları ağzınıza almanızı, o gece İncirlik’te ne olup bittiğini dahi araştırmaz, “dostluktan” dem vurmaya devam ederseniz, olacağı buydu!..
Konuyla ilgili olarak çok uzun yıllar devletin güvenlik birimlerinin en üst tepesinde görev yapmış bir yetkilinin, “Hep darbenin arkasında Amerika’nın olduğunu düşünüyor ve söylüyorsunuz. İngiltere kısmına niye bakmıyorsunuz?” dediğini vurgulayıp, İngiliz raporunun “FETÖ” kadar vahim bir başka bölümüne dikkat çekelim.
-Türkiye-YPG Çatışması Engellensin-
Raporda, “PKK, YPG ve Türkiye’nin Kuzey Suriye politikası” başlıklı bir bölüm var.
Öncelikle sözkonusu bölümün YPG kısmına bakalım.
Raporda, Türk Büyükelçiliği’nin Fırat Kalkanı operasyonunun özellikle IŞİD’e karşı yapıldığı bilgisini verdiği kaydedildikten sonra Türkiye’nin PKK ile YPG arasındaki bağlantı olduğu, özellikle NATO ülkelerinin silahlarının PKK’nın eline geçtiğine dair kanıtlar sunduğu, ABD yetkililerinin ise bu iddiaları reddettiği, silahların Arap güçlerinin ağırlıkta olduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne gönderildiğini savunduğu anlatılıyor.
Ardından, PYD ve YPG’nin IŞİD’le mücadelede önemli katkısı olduğu belirtilip, “Bununla birlikte, Birleşik Krallık’ta yasaklanmış bir terör örgütü olan PKK ile bağlantı kurmalarından da endişe duyuyoruz” denilip, İngiltere’nin PYD’nin kuzey Suriye’de ilân ettiği federal yapıyı tanımadığı hatırlatılıyor.
Raporda, İngiltere’nin PYD ile kontak ve diyaloğunun olmadığı belirtiliyor, ancak hemen ardından Dış İlişkiler Komitesi Avrupa Direktörü Lindsay Appleby’e atfen, “PYD ile siyasi, kendilerini PKK’dan ayırmaları ve Suriye’nin geleceğine dair görüşmeler yapılıyor” deniliyor.
Ayrıca dün Antalya’daki Tatlıdil Forumu’na katılan ve Erdoğan’ın da “Darbeden sonra 20 Temmuz’da Türkiye’yi ziyaret eden ilk batılı bakan. Darbe girişiminin sebep olduğu acıların tazeliğine birebir şahitlik etti” diye övdüğü İngiliz Bakan Alan Duncan’ın, “Türkiye, IŞİD’le mücadeleye odaklanmalı” sözlerine yer veriliyor.
Raporun PYD kısmı, İngiltere yönetimine yapılan şu çağrılarla sona eriyor:
– Kuzey Suriye’deki Türk kuvvetleri ile müttefikleri tarafından bir güvenlik bölgenin oluşturulmasının desteklenip, desteklenmediği açıklansın. Böyle bir bölgenin oluşturulmasının Suriye’nin egemenliği, toprak bütünlüğü ve barış sürecine etkilerine dair bir değerlendirme yapılsın.
– Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonunun ana hedefinin, IŞİD’den çok YPG olduğu görüşündeyiz. Bu görüşümüzün paylaşılıp, paylaşılmadığı açıklansın.
– Türkiye’nin, PYG’nin PKK ile bağlantılı olduğu iddiası konusunda açıklama yapılsın. Bu, YPG’nin kuzey Suriye’de baskın Kürt grup olması, bölgesini önemli ölçüde genişletmesi, hem İngiltere, hem de ABD’nin IŞİD’e karşı desteklediği Suriye Demokratik koalisyonunun ana bileşeni olması sebebiyle önem taşımaktadır.
-TSK ve PYD’ye “Ordu” Deniliyor-
Ve bu çağrının son maddesi;
“YPG ile Türkiye arasındaki çatışmanın”, Birleşik Krallık veya daha geniş bir uluslararası toplululuğun çıkarına olmadığı belirtildikten sonra, “IŞİD ile savaşan birincil ordu olan bu iki güç arasındaki savaşı sona erdirmek için nasıl çalışılacağı açıklanmalıdır” deniliyor.
-İngiltere Yeni Oslo Peşinde-
İngiltere Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Raporu’nun PKK kısmına gelince;
Başlangıçta, PKK’nın Türkiye’nin Kürt bölgesinde bağımsızlık değil, “özerk yönetim” istediği ve “Türkiye’deki etnik Kürt azınlığın yüzde 20 oranında” olduğu öne sürülüyor.
Ankara, özellikle Erdoğan’ın Barzani ve “Kürdistan Bölgesel Yönetimi” ile ilişkileri övülüyor.
Ardından AKP hükümetinin, 2013-2015 yılları arasında PKK ile yaptığı “ateşkes ve müzakere” süreci anlatılıp, bu sürecin “Kürtlerin haklarında eşi benzeri görülmemiş iyileştirmeler sağladığı”, ancak bunların “yasal güvenceye kavuşturulması” için Türk hükümetine baskı yapılması gerektiği bildiriliyor.
Raporda, sürecin kesilmesi ve HDP’lilerin tutuklanmasından endişe duyulduğu ve bölgede yapılan operasyonlarda “sivillerin öldürüldüğü, işkence yapıldığı” da öne sürülüp, şöyle deniliyor:
“2015’ten bu yana yaşanan çatışmanın yeniden başlaması Türkiye için çok ciddi zararlı etkiler yaratıyor. Sonuçta, bu çatışmanın askeri bir çözümü yok. Hem Türk Hükümeti nezdinde, hem PKK ile ateşkes için bir yol izlenmeli ve çatışmanın nedenlerini çözmek için daha geniş bir uzlaşma süreci ortaya konmalıdır. Türkiye, İngiltere’nin Kuzey İrlanda’daki deneyim örneğinden yararlanabilir.”
Ve sonra şu “tavsiyede” bulunuluyor:
“Türkiye’yi, PKK ile barış sürecini yeniden başlatmaya ikna etmek için kararlı bir çaba göstermenizi öneririz. Bu, Türkiye’nin Kürt kültürel kimliğini tanıması ve etkinleştirmesi için destek, Türk, Kürt ve Uluslar arası çıkarların daha geniş bir şekilde uzlatırılmasına temel olacak sürdürülebilir yerel özerklik tartışmasını da içermelidir.”
-Bu Rapor Erdoğan’a Sunulmadı mı?-
Evet, ABD ve Rusya’dan sonra İngiltere de PYD’nin yanında saf tuttu… Ki, “Şamaroğlanına döndüğürüldüğümüzün” resmidir!..
Daha vahimi, PKK için özerklik istediği ortaya çıktı… Hem de Erdoğan’ın “Biz tüm imkanlarımızla İngiliz dostlarımızı desteklemeye devam edeceğiz” dediği saatlerde!..
Gazete manşetleriyle ülke yönetildiğinden, raporun sadece “FETÖ” kısmı üzerinde duruldu. Acaba bu rapor tercüme edilip, Erdoğan’ın önüne konulmuş olsa dün yine de Belek Cornelia De Lux Otel’deki o toplantıya katılır, Çanakkale Köprü’sünü anlatıp -Sanki Çanakkale’yi geçmek isteyen başkalarıymış gibi- İngiliz yatırımcıları Türkiye’ye çağırır mıydı? Veya en azından İngiliz Dışişleri Bakanı Boris Johnson’a 1 saat 15 dakikalık görüşmesinde, “Eyyy Boris” diye iki çift laf etmez miydi?
Erdoğan, dün İngilizlerle toplantısında iki anlamlı söze atıfta bulundu;
William Shakespeare’ın, “Hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz” ve Mevlana’nın, “İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar” sözlerine.
El hâk, ne kadar doğru!..
Müyesser YILDIZ
26 Mart 2017
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/ingiltere-pkk-icin-ozerklik-istedi-2603171200.html