Kerkük ve Musul’a karışmayalım, Türkmenleri terk edelim diye başımıza çuval geçirten Barzani’nin Erbil’ine 2010’da konsolosluk açtık. Bizzat Erdoğan’ın talimatıyla.
Barzani ilk 2010 yılında Ankara’da kırmızı halıyla karşılandı.
Barzani’nin “bezi” ilk kez Erbil’deki konsolosluğumuzda, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda, “Türk protokolüne” girdi. Dönemin Konsolosu Aydın Selcen o “açılımı”, “Bu bölgede her yerde, bütün resmi alanlarda, bütün resmi törenlerde, milli gün kutlamalarında, Irak bayrağıyla birlikte bölgesel bayrak yan yana kullanılıyor. Biz de bu düzeni bozmadan, ülkemizin bayrağını, Irak bayrağını ve Kürt bölgesel yönetim bayrağını birlikte kürsünün arkasına koymayı öngörüyoruz” sözleriyle savundu.
Barzani’nin Mahabad’dan kalan ve “Kürdistan’ın ulusal marşı” denilen “Ey Reqip” de ilk bir Türk toprağı olan konsoloslukta çalındı.
THY seferleri başladı… Bankalarımız şubeler açtı… “FETÖ” okulları mantar gibi bitti…
Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dönemin Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile şimdi “FETÖ”den tutuklu Özel Kalem Müdürü Gürcan Balık’ın da katıldığı 9 Mart 2010’daki toplantıda, Erbil Konsolosu Aydın Selcen’e “özel olmak” kaydıyla yazışma ve temaslarda “Kürdistan” sözcüğünü kullanma izni verdi.
Ve Erbil’e Başbakan düzeyinde ilk ziyareti 29 Mart 2011’de Erdoğan gerçekleştirdi.
İşte bugünlere, Türkmen kenti Kerkük’e Barzani’nin “bezinin” çekilmesine böyle geldik.
Kerkük İl Meclisi bu kararı Salı günü aldı. Çarşamba MGK toplantısı vardı. Toplantı sonrası yapılan açıklamaya bakın; Yurt içi ve dışındaki referandum çalışmaları var da Kerkük’ün “K”si yok!..
Kerkük, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “kırmızı çizgisi” değil miydi?
-Barzani de Aldatmış-
MGK açıklamasında Kerkük yok, ama Başbakan Binali Yıldırım konuştu; “Bu yapılan bir emrivakidir. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, bir emrivaki ile ‘burası benim bölgeme dahildir’ dedi. Buna Bağdat Merkezi Yönetiminin rızası yok. Bölgede yaşayan Türkmenlerin Arapların rızası yok. Dolayısıyla, bu Irak Anayasasına göre fiili bir durumdur, aykırı bir durumdur. Bizim açımızdan da bu doğru bir iş değildir. Gerekli tepkiyi diplomatik yollardan Dışişleri Bakanlığımız yapmıştır. Biz de uyarılarımızı yaptık. Bu işin yanlışlığını ortaya koyduk” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise şunları anlattı:
“Biz burada bölgesel yönetimin bu yaptığı oylamayı doğru bulmuyoruz. Oylamadan önce de Neçirvan Barzani’ye Müsteşarımız Ümit Bey telefon açarak bu konudaki düşüncelerimizi paylaştı. Kendisinin söylediği, ‘artık oylama olur, oylamadan evet çıksa da biz bu bayrağı asmayı düşünmüyoruz.’ Her şeyden önce o bölgenin etnik yapısını değiştirmek doğru olmaz. Oldu bittiye getirmek hiç doğru olmaz. Tek taraflı adımların da bir faydası olmaz. Irak’ın şu günlerde DEAŞ ile mücadele ederken içinde bulunduğu durum ve şartlarda, böylesine bir adımın Irak’ın geleceğine de bir faydası olmaz, istikrarına ve güvenliğine faydası olmaz. Irak ve Suriye’nin sınır ve toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Bu atılan adımı desteklemiyoruz ve doğru bulmuyoruz. Sorumluluk içinde herkesin davranmasını istiyoruz.”
Neymiş? Neredeyse günaşırı Saraylarda ağırlanan Neçirvan Barzani, “Evet karar çıksa da bu bayrağı asmayı düşünmüyoruz” sözü vermiş.
Sonra ne oldu? Barzani yönetimi, “Bu yasal ve normal. Yeni bir gelişme de değil. Meselenin büyütülmesine gerek yok” buyurdu.
Dışişleri Bakanlığımız da tepki gösterdi; Kerkük’e o “bezin” asılmasının Irak Anayasasına aykırı olduğu bildirildi.
Barzani’nin daha önceki ziyaretlerinde Çankaya Köşkü, son ziyaretinde İstanbul ve Ankara Havaalanlarına çekilirken, bunun Irak Anayasasına uygun olduğunu bizzat Başbakan Binali Yıldırım söylememiş miydi?
-“Barzanistan”ın Üç Mimarı-
Mesele şu:
“Barzanistan”ın üç mimarından Abdullah Gül bile twitterdan, “Kerkük’te Irak bayrağının yanına IKBY bayrağı asılması kentteki Ulusal Birliği ve Türkmen, Kürt ve Araplar arasındaki beraberliği tehdit eder. Irak Anayasasına aykırı bu tek taraflı kararın gözden geçirilmesi ve ülkedeki tüm grupların anayasa doğrultusunda hareket etmesi, Irak’ın ve bölgenin istikrarı bakımından büyük önem taşımaktadır. Zaten yeteri kadar çatışma ve acıyla bitap düşmüş Irak’ın başına yeni problemler açmaması gerekir” diye gayet “nazik” tepki gösterirken;
Erdoğan Kerkük’ü niye hiç ağzına almıyor?
Ya, “75 yıl aradan sonra Kerkük’e giden ilk Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı olmasının gururunu yaşayan”, burada “Kerkük Türk’tür Türk kalacak” sloganları eşliğinde konuşan, “Tırnağınıza küçük diken batsa 75 milyon Türk Anadolu’da hisseder… Buraya fitne sokmak isteyenler olabilir. Kerkük’ün barış şehri olmasını sağlayacağız” diyen, Kerkük’le Konya’ya kardeş şehir yapan, sonra da şimdilerde o “bezi” dalgalandıran Vali Necmettin Kerim’le Kerkük Camii’nde öğle namazı kılan Ahmet Davutoğlu’nun bu derin sessizliği nedir?
“Dost ve KAK” Barzani’yi üzmemek mi?
AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun, Kerkük İl Meclisi’nin kararından bir gün önce Akşam’da yayınlanan röportajında konuyla ilgili olarak, “DEAŞ’ın girişi ile birlikte o bölgede birçok şey değişti. Yani orada oraları geri almak için merkezi hükümetle farklı bir takım şeyler konuşulmuşsa bu onların kendi iç meselesi. Bugün Kürdistan Bölgesel Yönetimi bizim bölgede müttefikimizdir” demesi, nasıl bir maskeli baloyla karşı karşıya olduğumuzu göstermiyor mu?
-Onurumuzun Sınırı Ne?-
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 6 gün önce referandum çalışmalarını engelleyen Hollanda’ya seslenirken, “Özür dileyeceksin. Hiçbir şey olmamış gibi davranamayız ki. Biz o kadar onursuz değiliz” dedi.
Kerkük için 14 yıl önce askerimizin başına çuval geçirildi… ABD’ye “müzik notası” bile veremedik… Şimdi ABD desteğiyle Kerkük’ün başına Barzani “bezi” geçiriliyor, MGK’da görüşmeye bile gerek duyulmuyor…
Sahi, “onurumuzun” sınırı nedir?
Bir çift söz de son gelişme üzerine twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Bu rezalet değil mi?.. Ankara’yla Kerkük’ün kaderi birdir… Darı unundan baklava, incir ağacından oklava, Barzani’den ise dost olmaz… Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır” diyen Bahçeli’ye:
Referandum çalışmaları için Erdoğan’la Almanya ve Hollanda’ya gidebileceğini söylemişti. En önce gitmesi gereken yer Kerkük değil mi?
Hadi gidemiyor, en azından Erdoğan’dan bir kanun hükmünde kararname çıkarıp, Barzani’nin bizden ucuza kullandığı elektriği kesmesini de mi isteyemez?
Müyesser YILDIZ
31 Mart 2017
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/mgkda-kerkuk-neden-konusulmadi-3103171200.html