İçeriğe geç

Darbenin Sırrı Adil Öksüz’le İlgili Yeni İddia: Adliye Nezarethanesinde Telefonunu İstemiş… Vermişler…

15 Temmuz darbesinin üssü Akıncı’yla ilgili iddianameden hem darbenin sır ismi Adil Öksüz, hem de darbeden sonra Öksüz’le görüştüğü iddia edilen diğer sivil isim Hasan Balcı’yla ilgili olay içinde olay çıktı.

İddianameye göre, darbenin önemli sivil ayaklarından olan Hasan Balcı’dan başlayalım. Atatürk Dil Tarih Yüksek Kurumu’nda şube müdürüydü. Asker olan iki oğlundan Halil Burak Balcı Akıncı Üssü’nde, Gökhan Balcı da Genelkurmay’da darbe teşebbüsüne katıldığı iddiasıyla tutuklandı.

Baba Hasan Balcı ise darbe teşebbüsünden yaklaşık 60 gün sonra gözaltına alındı, 22 Eylül’de polise, 23 Eylül’de mahkemeye verdiği ifadenin ardından tutuklandı.

Baba Balcı’nın gözaltına alınıp, tutuklanmasının sebebi; HTS kayıtlarından Adil Öksüz tarafından 17 Temmuz’da 3 kez arandığının tespit edilmesi. Balcı polis ve mahkemedeki ifadesinde, Akıncı Üssü’nde gözaltına alınıp, Sincan Batı Adliyesi’ne götürülen oğlu Halil Burak Balcı’nın nezaretteyken bilmediği bir numaradan üç kez kendisini arayıp, avukat istediğini, Adil Öksöz’ü tanımadığını anlattı.

-İfade Karışıklığı “Sehven” mi?-

Adliye nezarethanesinde telefon görüşmesinin detaylarına geçmeden önce Akıncı İddianemesi’ndeki önemli bir “sehven”e dikkat çekelim.

Asker oğullarıyla birlikte bu iddianamede şüpheli gösterilen Hasan Balcı bölümünde kimin ifadesi yer alıyor biliyor musunuz?

Adil Öksüz’le sık sık ABD’ye gittiği, darbenin önemli sivil ismi olduğu vurgulanan Kemal Batmaz’la birlikte darbenin ertesi sabahı Kazan’da gözaltına alınan, darbe gecesi de Akıncı Üssü’nde görüldüğü söylenen, ama, “Biz arsa bakmaya gitmiştik” diyen Harun Biniş’in ifadeleri.

Biniş’in 21 ve 27 Temmuz tarihlerinde verdiği ifadelerin önemli bölümleri kelimesi kelimesine, Hasan Balcı’nın ifadeleri olarak konmuş. Balcı’nın polis veya mahkeme ifadelerinden ise tek satır yok.

Yaklaşık 5 bin sayfalık iddianamede böyle karışıklıklar olabilir elbette.

Lâkin ifadedeki bu karışıklık MASAK, KOM ve HTS analiz raporlarında yaşanmamış.

Balcı’ya ait gözüken, gerçekte ise Biniş’e ait olan ifadenin altına Balcı’nın raporları konmuş.

Mesela Hasan Balcı’nın MASAK raporunda, “Şüphelinin darbeye teşebbüs faaliyeti kapsamında hakkında işlem yapılan şüphelilerden; Halil Burak Balcı ile havale işlemi gerçekleştirdiği, ayrıca şüphelinin; hakkında FETÖ/PDY kapsamında işlem yapılan; Gökhan Balcı ile havale işlemi gerçekleştirdiği anlaşılmıştır” deniliyor.

Her ikisi de Balcı’nın oğulları.

Nitekim KOM’un hazırladığı analiz raporunda, “Şüphelinin asker oğlu Gökhan Balcı ve diğer asker oğlu Halil Burak Balcı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca darbeye teşebbüs faaliyeti kapsamında işlem yapıldığı” yazıyor.

-Adil Öksüz Gözaltındayken Telefonla Nasıl Görüştü?-

Hasan Balcı’nın HTS kayıtlarına da bakalım:

Analiz raporuna göre, Balcı ……….. nolu telefonundan 16 Temmuz saat 13.11’de oğlu Halil Burak Balcı’ya aramış. Demek ki, oğul Balcı henüz gözaltında değil ve telefonuna en konulmamış.

17 Temmuz’daki görüşmeler ise şöyle ifade ediliyor:

“FETÖ/PDY terör örgütü Hava Kuvvetleri İmamı olduğu değerlendirilen ……….. nolu hattan şüphelinin kullandığı ……….. hattın 3 kez arandığı ve 3 kez telefon görüşmesi yapıldığı anlaşılmıştır.”

Yani Adil Öksöz’den söz ediliyor. Öksüz o sırada Sincan Batı Adliyesi nezarethanesinde. İddialara göre, Balcı’nın oğlu Halil Burak Balcı ve gözaltına alınan çok sayıda asker de orada.

Adil Öksüz Adliye’deki ifadesinde, “Benim telefonda görüştüğüm asker kişi yoktur. Benim telefonumdan sadece bugün koğuştaki asker kişiler kendi ailesini aradılar. Bunun dışında hiçbir askerle görüşmem mevcut değildir” diyor.

HTS kayıtlarından da Öksüz’ün, Balcı’yı aradığı belirtilen saatlerde telefonun Etimesgut baz istasyonundan hizmet aldığı, Balcı’nın 15.15, 15.20 ve 15.25’te üç kez, ayrıca 15.16’da Mesut Günay’ın, 15.23’te avukat Mustafa Dokumacı’nın arandığı, 15.30’da da Avukat Ali Çanak’a mesaj gönderildiği anlaşılıyor.

Dökümde adı geçen Mesut Günay kim; Nezarette Öksüz’le birlikte çok sayıda askerin olduğunu belirtmiştik. Günay da onlardan biri. Öksüz hemen yanındaki birisiyle telefonla görüşemeyeceğine göre, belli ki Mesut Günay o telefondan, kendi telefonu kimde ve neredeyse onu aramış.

Avukat Mustafa Dokumacı malûm; “FETÖ”nün firari avukatlarından.

Avukat Ali Çanak’ın ise Halil Burak Balcı’nın eşinin akrabası olduğu söyleniyor. Doğruysa anlaşılan o ki, avukatlığını yapması için Öksöz’ün telefonundan ona mesaj çekmiş.

Karışık bir ağ değil mi?

İddianamede, Adil Öksöz’le ilgili olarak düzenlenen arama-el koyma tutanağında, “2 cep telefonunun serbest kaldıktan sonra 18 Temmuz’da teslim-tesellüm tutanağı ile kendisine verildiğinin” belirtildiğini kaydedip, bu karışık ağı anlamak için Hasan Balcı’nın iddialarını aktaralım.

Balcı daha gözaltındayken 20 Eylül’de, ardından 29 Eylül ve 7 Ekim 2016’da, son alarak da 11 Ocak 2017’de Savcılığa tam dört kez dilekçe verip, şunları anlattı:

“17 Temmuz’da Sincan Batı Adliyesi’ne getirilen oğlum Burak Balcı’ya, Jandarma Kıdemli Başçavuş, ‘Mahkemeye çıkacaksınız, avukat varsa arayabilirsiniz’ demiş. Oradakiler yanlarında telefon olmadığını belirtmişler. Aynı nezarette gözaltında olan bir şahıs görevli personele, ‘Benim telefonum var’ diyerek, poşet içinde ve muhafaza altında tutulan telefonunu istemiş. Görevli Başçavuş da poşetten çıkarıp, vermiş, ‘Kamera karşısına geçin. Görüşmelerinizi kamera önünde yapın. Aradıktan sonra telefonu tekrar teslim edin’ demiş. Bazıları kamera önünde avukatlarını aramış. Oğlum da aynı telefonla beni arayarak, avukat bulmamı istedi. Üç kez aradı, toplam 2 dakika sürdü. Olaya nezarette tutulan 10-15 kişi şahit. Bunlardan bazıları Sincan’da tutuklu Mesut Güney, Fatih Suçatı, Yunus Dağcı, Fatih Pancar ve Hasan Çalmaz’dır.”

Bu iddialarının ardından da o gün ve saatlere ait nezarethane kamera kayıtlarını istedi.

-Savcılıktan 4 Ay Sonra Gelen Cevap-

Balcı’nın bu dilekçelerinden en sonuncusuna, ertesi gün 12 Ocak’ta Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ergün Şahin imzasıyla şu cevap verildi:

“Adliyemiz nezarethanede kurulu kamera kayıt sistemi kayıtları 15 (on beş) gün süre ile muhafaza etmektedir. Eski tarihten itibaren görüntüleri silerek, üzerine yeni görüntüleri kayıt yaptığından talep edilen 17/07/2016 tarih 15.00-15.30 saatleri arasında kamera görüntüleri bulunmamaktadır. Bilgilerinize rica olunur.”

Elini kolunu sallayarak firar eden Adil Öksöz’ün darbeden 6 gün sonra ABD Başkonsolosluğu’ndan aranmasına şaşırdık. Bundan önce Adliye nezarethanesindeyken istemesi üzerine telefonunun verilmesine ve her kimler görüştüyse, bu telefonun kullanılmasına göz yumulmasına şaşırmak gerekmiyor mu?

Müyesser YILDIZ

10 Nisan 2017

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/gozaltindayken-adil-oksuze-telefonunu-nasil-verdiler-1004171200.html

Kategori:Uncategorized