Ergenekon davası başladığında, “Ben bu davanın savcısıyım” diyen Erdoğan, “Ne istedilerse verdiği” “FETÖ” ile 17/25 Aralık sürecini yaşadıktan 2 yıl sonra Mart 2015’te Harp Akademileri Komutanlığında kelimesi kelimesine şunları söyledi:
“Suçluyla suçsuzun, gerçekle yalanın, doğruyla yanlışın aynı torbaya konularak yürütüldüğü bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı. Kurumlarımızın içinde örgütlenmiş, güçlü medya desteğiyle teçhiz edilmiş bir yapının, Türkiye’yi ele geçirmek için yürüttüğü bir kumpasa, bir darbe teşebbüsüne hep birlikte maruz kaldık. Samimiyetle ifade ediyorum; eski Genelkurmay Başkanımız başta olmak üzere, birlikte mesai sarf ettiğim için yakından tanıdığım pek çok komutanın tutuklanmasına şahsen gönlüm hiçbir zaman razı olmadı. Tereddütlerimi, itirazlarımı o dönemde bu işin sorumlularına ifade ettim, hatta kamuoyu önünde de dile getirdim. Ama o zaman önümüze konan, ancak çoğunun sahte ve çarpıtılmış olduğu daha sonra ortaya çıkan belgeler, bilgiler karşısında, hukuka saygı gereği, yapacak bir şeyimiz kalmadı.”
Bu sözlerin özeti; Kumpas davalar konusunda “aldatıldığını” itiraf etmesiydi.
O kumpaslarla tasfiye edilen komutanların yerine getirilenler 15 Temmuz darbesini yaptı.
Buna rağmen kısa bir süre sonra Başbakan Binali Yıldırım, “Balyoz da Ergenekon da sapına kadar vardı, FETÖ sulandırdı” demeye başladı.
Dün de Kocaeli’nde partisinin toplantısında, devr-i iktidarları döneminde tüm kapıların “FETÖ”ye nasıl açıldığına hiç değinmeyip, AKP’nin önüne çıkartılan “engelleri” bir bir sıralarken, şöyle konuştu:
“Bu yargı vesayetini de ortadan kaldıracağız dedik. Bunu da gerçekleştirdik, ancak bir baktık ki, başka bir tehlike söz konusu. Bu sefer 15 Temmuz’un FETÖ teröristleriyle karşılaştık, FETÖ’cüler bu sefer önümüze çıktı. Darbeciler, Balyozcular, Ergenekoncular sırasını savdı, bu sefer FETÖ’cülere görevi devretti. Ama yağma yok bu partinin adı AK Parti, Türkiye partisi, milletin partisi, pabuç bırakır mı? Bırakmaz. Biz de gereğini yaptık.”
Başbakan Yıldırım’ın sözlerinin anlamı açık:
Bir kez daha, “Balyoz da Ergenekon da sapına kadar gerçekti” dedi.
Yetmedi, bir adım daha ileri gitti; Kumpas kurbanları ile cellatları FETÖ’yü aynı kefeye koydu.
Şaşıranlar var!..
Ben de o şaşıranlara şaşırıyorum.
Gerçekten “kumpasa” ve “aldatıldıklarına” inanmış olsalar;
– Kumpas şehitlerine, şehitlik çok görülmez,
– Balyoz’da 7 kişi için yapılan temyiz başvurusu Yargıtay’da bunca yıl bekletilmez,
– Ergenekon’da en azından İlker Başbuğ açısından yargılama sürdürülmez,
– Daha geçen yıl darbeden sonra sırtı sıvazlanıp, kritik görevlere atanan subaylar 1 yılda pasifize edilmez,
– İktidarın sözcüsü olarak bilinen Abdülkadir Selvi, “YAŞ kararlarında iki kriter ağır bastı. FETÖ’yle kararlı bir mücadele. TSK’yı FETÖ’den temizlerken, ulusalcılara teslim etmeme” diye yazmaz,
– Ve de Balyoz kumpasında tasfiye edilen subayların darbe davalarına müdahillik talepleri, “Suçtan doğrudan zarar görmediğinden” gibi garip bir gerekçeyle reddedilmezdi.
Hasılı, ilk günden beri iddia ediyorum; Ne aldatıldılar, ne kandırıldılar.
Dün öyle gerekiyordu, “aldatıldık, kandırıldık” dediler.
Şimdi?
Hani AKP’deki “metal yorgunluğu” için önerilen bir yol var ya; İşte onu yapıp, en azından Balyoz-Ergenekon konusunda “fabrika ayarlarına” dönüyorlar.
Gören gözler için bu ne bir “süpriz”dir, ne de “şok”!..
O yüzden bırakalım Başbakan Binali Yıldırım’a;
15 Temmuz’dan sonra, “Ergenekon ve Balyoz’dan mağdur olan arkadaşlarım için üzüntüm çok büyük, vicdanımda bir sızı olarak kaldı. Birçoğu komutanlık görevini üstlenecek tecrübe ve donanıma sahipti. Benim için en önemli şey vicdan artı hukuktur. Hukuku izledik, ama vicdanım sızlıyor” diye günah çıkartan Necdet Özel ile,
Hâlâ AKP’nin “kumpasları” anladığını ve “FETÖ”yle mücadele ettiğini zannedenler cevap versin.
Müyesser YILDIZ
17 Ağustos 2017
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/binali-yildirima-yaniti-akp-feto-ile-mucadele-ediyor-diyenler-versin-1708171200.html