İçeriğe geç

O Müşavir Firar Etmedi Türkiye’ye Döndü

İngiltere’den iadeleri istenen “FETÖ çatı davasının” önemli isimleri Akın İpek, Ali Çelik ve Talip Büyük’le ilgili davada Mahkemeye gönderdiği bilgi notuyla tartışmaların odağına oturan Adalet Müşaviri Abdullah Murat’ın Bakanlığın, hakkında inceleme başlatıp, Ankara’ya çağırması üzerine hemen döndüğü öğrenildi.

Olayı kısaca hatırlatalım. Geçen ay görülen ve iadelerin reddedildiği davanın dosyasının içinden Adalet Bakanlığı’na ait olduğu belirtilen 8 Kasım 2018 tarihli dikkat çekici bir yazı çıkmıştı. Yazıda, ülkemizde devam eden “FETÖ” soruşturmaları ve verilen kararlarla ilgili bilgi yer alıyordu. Yazının en dikkat çekici maddesi ise ByLock’la ilgiliydi ve “ByLock, FETÖ üyeleri arasında haberleşme amaçlı kullanılan bu uygulama. Yazışmaların içeriği FETÖ’nün gizli amaçlarını gerçekleştirmek için hayati öneme haiz suç teşkil eden ve gizli eylemler yürütmek amacıyla kullanılmadığı sürece, bir kanıt olarak kullanılamaz…” deniliyordu.

Sosyal medyada bu yazının doğru olup olmadığı tartışmaları başlayınca Adalet Bakanlığı, sözkonusu bilgi notunun Londra’daki Adalet Müşaviri tarafından kendi inisiyatifiyle hazırlanıp, İngiliz Savcılık makamı ile paylaşıldığını ve Müşavir hakkında inceleme başlatılıp, Ankara’ya çağrıldığını açıkladı.

Özetle Bakanlık, “Bizim haberimiz yok” diyerek, faturayı bir anlamda Adalet Müşaviri Abdullah Murat’a kesti.

Bu açıklamayla birlikte iktidar medyası, Murat’ı hedefe oturtarak, “Kripto FETÖ’cü” olup, “FETÖ’cülerin” iadesini engellemeyi amaçladığını öne sürdü. Erdoğan’ın gazetesi Sabah da daha dün, “Korsan müşavir görevden alındı” başlığını attı.

Eğer öyleyse; Birincisi Abdullah Murat’ın diğerleri gibi Türkiye’ye dönmeyip, firar etmesi gerekirdi, değil mi?.. İkincisi, onu bu göreve atayanlar kimdi ve hiç mi sorumlulukları yoktu?.. Üçüncüsü, hadi Adalet Bakanlığı’na bilgi vermedi, amiri konumunda olan Londra Büyükelçisi Ümit Yalçın’ın da mı bu bilgi notundan haberi olmamıştı?..

-Müşavir 5, Büyükelçi 2 Aylık-

Adalet Bakanlığı kulislerinde bu soruların cevabını aradık.

Hemen belirtelim, Abdullah Murat Bakanlık geri çağırır çağırmaz Ankara’ya dönmüş. Murat’ın tecrübesini de araştırdık, mesleğe 2002 yılında Sivrice (Elazığ) hakimi olarak başlamış. 2004’te Ovacık (Karabük), 2006’da Çardak, sonrasında Akhisar hakimliği yapmış vs. Uzun yıllardır Adalet Bakanlığı merkez teşkilatında görev yaparken, sadece 5 ay önce Bakan oluru ile Londra’daki bu göreve atanmış. Ve henüz evini taşıma işleriyle uğraşıyormuş.

Murat’ın Londra’daki amiri konumunda olan Büyükelçi Ümit Yalçın’ın da 2016-2018 arasında Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı yaptıktan sonra Ekim ayında yeni görevine atandığını kaydedelim.

Özetle her ikisi de çok yeni isimler ve böyle bir “kaza” veya “acemilik” yaşanıyor!..

“Kaza veya acemilik” dedik, zira Adalet Bakanlığı yetkilileri, Abdullah Murat’ın “FETÖ”cülerin tezviratları üzerine tamamen iyi niyetle Türkiye’de “adil yargılama” yapıldığını anlatıp, iadelerin olmasına katkı sağlamak amacıyla ve Büyükelçi Yalçın’la koordineli şekilde bu notu gönderdiği görüşünde. Murat’ın “FETÖ’cü” olduğu iddialarını ise kesin bir dille yalanlıyorlar.

Nitekim şimdilik sadece idari soruşturma başlatılmış. Herhangi bir adli soruşturma yokmuş. Bu da demektir ki, nihayetinde Murat’a herhangi bir fatura kesilmeyecek.

O halde soralım; Neden apar topar geri çağırıldı ve Bakanlık internet sitesinde adı silindi? Dışişleri Bakanlığı’nca, Büyükelçi Ümit Yalçın hakkında da idari bir soruşturma başlatıldı mı?

-Ergenekon’a Niyet “FETÖ”ye Kısmet?-

Bu vesileyle, Adalet Müşavirliklerine ne zaman ve neden ihtiyaç duyulduğunu da anlatalım.

Konu 2010 yılında gündeme geldi. Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları arasında imzalanan protokol kapsamında, ilk etapta Londra, Paris, Washington, Lahey ve Berlin ile BM ve AGİT’te görev yapmak üzere birer Adalet Müşaviri görevlendirildi.

Buna göre, o zamana kadar Büyükelçiliklerimiz tarafından takip edilen hukuki sorunlar artık Adalet Bakanlığı’nın yabancı dil bilen hakimler arasından seçtiği Adli Müşavirler tarafından takip edilecekti.

2014’te Adalet Bakanlığı Teşkilât Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle de Bakanlığa, yurt dışı teşkilâtı kurma yetkisi verildi. Bu düzenlemeden sonra ise 17 adet adalet müşavirliği kadrosu tahsis edildi.

Adalet Müşaviri olmak için belirlenen şartlar şöyleydi:

– Hakimlik ve savcılık mesleğinde fiilen en az beş yıl süre ile görev yapmak.

– Yabancı dil bilgisi yeterliliğine sahip olmak.

– Kınama veya daha ağır bir disiplin cezası almamış bulunmak.

– Komisyon tarafından yapılan sözlü sınavda başarılı olmak.

Görevleri de özetle şunlardı:

“Görev yapılan ülke ile uluslararası hukuki ve cezai adli işbirliğinin, etkili, sağlıklı ve süratli biçimde yürütülmesine yardımcı olmak… Görev yapılan ülkede adalet alanında düzenlenen ikili ve çok taraflı uluslararası toplantılarda Adalet Bakanlığını temsil etmek… Görev yapılan ülkenin, özellikle ülkemizi ilgilendiren konulardaki ulusal mevzuatını yakından takip etmek ve güncel gelişmelerden Adalet Bakanlığını haberdar etmek… Görev yapılan ülkede yaşayan vatandaşlarımıza yönelik hukuki bilgilendirme toplantılarını Büyükelçiliklerimiz ve Başkonsolosluklarımızla koordinasyon halinde gerçekleştirmek… Adalet Bakanlığı tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek…”

Gerçekte ise adalet müşavirliklerinin kurulmasının adı konulmamış başka bir sebebi vardı.

Bunu o vakitler Yeni Şafak’ta yazan Abdülkadir Selvi’nin kaleminden aktaralım. Selvi, 10 Ağustos 2012’de, ilk etapta atanan 7 müşavirin, bulundukları ülkelerde Türkiye’nin avukatı olarak görev yapıp, yurtdışındaki vatandaşlarımızın hukuksal sorunlarıyla ilgileneceğini belirttikten sonra “Ergenekon takip altında” ara başlığıyla şunları yazdı:

“Almanya, Fransa, İngiltere, ABD ve Hollanda’nın başkentleri ile BM ve AGİT’te görev yapacak Adli Müşavirler, bu ülkelere kaçan Ergenekon sanıklarının Türkiye’ye iadesi konusunda çalışmalar yürütecek. Ergenekon sanığı Bedrettin Dalan Almanya’da, eski milletvekili Turhan Çömez İngiltere’de, Çağdaş Eğitim Vakfı eski Başkanı Gülseven Yaşer ise ABD’de ortaya çıkmıştı. Rusya’ya kaçan emekli general Mustafa Bakıcı’nın ise daha sonra Almanya’da olduğu belirlenmişti. Haklarında kırmızı bülten çıkarılan firari Ergenekon sanıklarının Türkiye’ye iade işlemleri, Adli Müşavirler tarafından takip edilecek. Bunun yanında, Uzan ailesine yönelik Türkiye’de açılan davalar sonrasında yurtdışında firarda olan baba Kemal Uzan ve oğulları Cem Uzan ile Hakan Uzan’a yönelik işlemler ve Uzanların yurtdışında açtığı davalar da Müşavirler yoluyla yakından takip edilebilecek.”

Tam anlamıyla “Neye niyet, neye kısmet” durumu yani!..

Yeniden Abdullah Murat’ın başına gelenlere ve iktidar medyasının tutumuna dönersek; Önüne gelene “FETÖ’cü, kripto” damgası vurmak bu kadar kolay olmamalı, değil mi?!.

Müyesser YILDIZ

7 Aralık 2018

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/skandal-belgeyi-yazan-musavir-turkiyeye-dondu-mu-07121831.html

Kategori:Uncategorized