Milletvekilleri, “demokratik ve laik Cumhuriyet’e ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacaklarına büyük Türk Milleti önünde namusu ve şerefi üzerine and içer”.
BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan da bu yemini etmişti; ama kalktı, Meclis kürsüsünden “Kemalist diktatörlük” diyerek Atatürk’e savaş açtı. Gazetelerden okuduğum kadarıyla AKP’liler Tan’ı kutlamış!..
Altan Tan’ın son tantanaları ve AKP’lilerin tebriği beni Temmuz ayına götürdü. MİT-KCK ilişkisine dair iddialar ve AKP-Cemaat kavgasından sonra Altan Tan’ın o günlerde Diyarbakır’da yayınlanan Özgür Haber gazetesine yaptığı ifşaatın daha bir anlam kazandığını düşündüm. İslamcı kimliği ile tanınan Tan o günlerde neler mi söyledi?
Kürtlerin yanında yer aldığı için cemaatlerin, tarikatların ve AKP’nin tepkisini çektiğini belirtip AKP bağlantılı tarikat ve STK’ların kendisini Kürtleri uyutma ve tasfiye etme projesinin başına getirmek istediklerini öne sürdü. “Bütün tarikat ve cemaatler, AKP bağlantılı sözde STK’lar tarafından uzunca bir dönem ikna edilmek istendim. Bu projenin içine değil başına getirilmek istendim. Siyasal aktör olarak getirilmek istendim. Fakat evet demedim. Evet dememekle kalmadım; evimde oturmadım, Kürt siyasal mücadelesinin tarafına geçtim. Bu onları çıldırttı. Onun için şu anda yaptıkları ve ettikleri, ne olursa olsun, bir şekilde beni tasfiye etmektedir.” dedi…
Meclis kürsüsündeki tantanaları kendisini “tasfiyeden” kurtarır mı, bilemem; ama kime ve neye hizmet ettiğine dair bir yazı daha orta yerde duruyor.
Cemaatin sessiz, lâkin etkili ismi Ali Ünal, Altan Tan’ın o ifşaatından hemen önce İslamcı/bölücüleri fena halde eleştirdi. Seçtiği isim de bizatihi Altan Tan‘dı. Bakın Ali Ünal hangi tespitleri yaptı:
“Etnik kimlikleri, dinlerinin önüne geçen ve başka cemaatlere duydukları kin ve kıskançlıkla hareket ederek statüko ve BDP/PKK çizgisiyle ittifak edebilen Müslüman gruplarla, gündemde hangi akım etkinse İslam adına ona göre tavır alan; dolayısıyla bir zaman kapitalist, bir zaman sosyalist, şimdi de liberal takılan ve hiçbir zaman kendisi olmamış İslamcılar var…”
Ünal’a göre: “Olup bitenleri gerçeğiyle görüp değerlendirebilen liberal yazarlarımız var; ama onlar da dış tesir ve yönlendirmeyi dikkate almıyorlar”…Ve tam bu noktada Altan Tan’ın “anti-emperyalist çizgisi” ve “Misak-ı Milli sınırlarına dönme” hedefiyle şöyle alay etti:
“PKK ve onun kurduğu DTP (BDP), demek Altan Tan’ın milletvekili olmasıyla anti-emperyalist bir çizgi takip etmeye başladı ve Misak-ı Milli sınırlarını gerçekleştirme mücadelesi verir oldu.” Bunun manası şu: Misak-ı Milli sınırları, Musul’u da içine alıyordu.
Yani BDP/PKK/KCK bölgede İslam dünyasının düşmanlığını çekerek İsrail’i rahatlatacak ve neticede İsrail’le birleşecek büyük bir Kürt devleti için çalışmaktadır. Ak Parti’nin bunu da dikkate alması gerekiyor…”
Cemaatler, İslamcılar, Kürtçüler arasındaki bu paylaşım kavgasını geçiyorum… AKP’nin, İsrail’e yarayacak “Kürt devleti” için neler yaptığı da ortada…
Sözüm, Meclis kürsüsünden Atam’a sövenlere: beğenmeyen çekip, gider… Gitmiyorlar. “Git.” diyen de yok!. O vekillerin maaşında benim de payım var, değil mi? İşte onu helal etmiyorum. “İslamcı” olduğunu söyleyip ettiği yemine sadık kalmayan için ‘helal’liğin bir anlamı olmasa da!…
Silivri’den kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
4 Mart 2012