“Türkiye’nin savunması Libya’dan” başlar sloganı ile getirisi götürüsü hesaplanmadan Meclis’e sunulan tezkere dün kabul edildi.
Libya sayesinde “Mavi vatan”ın önemi anlaşıldı!.. Ancak eş zamanlı olarak Erdoğan’ın Kanal İstanbul’u savunurken, ABD’nin Karadeniz’deki hedeflerinin önünde en büyük engel saydığı tarihi Montrö Sözleşmesi için, “Boğazlarda Montrö’de bize tanınan bir hak yok, istedikleri gibi gelip geçiyorlar. Düşünün, sizin boğazınızı kullanıyorlar ama hiçbir şey elde edemiyorsunuz” demesinin ne yaman bir çelişki olduğu sorgulanmadı…
Emperyalistlerin, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de kıskaca almak istediği anlatıldı!.. Ancak on yıllardır Ege’deki kuşatmaya seyirci kalındığı hatırlanmadı…
Keza ABD bile Kıbrıs’ta üs peşindeyken, hâlâ KKTC’ye neden bir üs kurmadığımız, Münhasır Ekonomik Bölgeyi ilân etmediğimiz ve de KKTC ile entegrasyona gitmediğimiz sorulmadı…
Ya hemen dibimizdeki Suriye’ye ABD ve Rusya’nın yerleşmesi?.. İdlib’ten kapımıza dayanan ve dayanacak olanlar?.. Daha dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bile İdlib’ten 250 bin kişinin gelmesinin beklendiğini belirtip, “İstanbul’un güvenliği bugün Tel Abyad, Resulayn, Hatay sınırından başlamaktadır” dediği halde; Bunları da önemseyen olmadı…
Ve Irak; Aylardır ayaktaydı… Gelişmeler illa ki, Kerkük’ü, “Barzanistan”ı, dolayısıyla Türkiye’yi etkileyecekti… Kimse dönüp, oraya da bakmadı…
“Varsa, yoksa Libya” dendi, tezkere güle oynaya çıktı!..
Tamam, olsun da şu saydıklarımız, Libya’ya giderken, Türkiye’nin geri cephesini sağlam tutmanın ana sütunları değil miydi?
-ABD-İran Savaşında Nerede Duracağız?-
Bunları konuşamadan yeni bir güne ve yepyeni bir gündeme uyandık.
ABD’nin, Irak’ta İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısını füzeyle öldürmesine!..
Biliyoruz ki, ABD’nin BOP Projesi’yle hedefe konan ülkeler arasında İran da var…
Biliyoruz ki, Obama da Trump da, “ABD’nin varlık sebebinin İsrail’in güvenliğini sağlamak” olduğunu açıkladı…
Ve yine biliyoruz ki, emperyalistler yıllar öncesinden NATO’nun yeni hedefini, “İsrail’in güvenliği”, bunun için “Orta Doğu, Cihadizim veya İslamcı terörizmle mücadele”, ama illa da “İran” diye belirledi.
Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra Trump, durmayacağı mesajını verdi, İran intikam yemini etti.
-İncirlik-Kürecik Ne Olur?-
Ortadoğu çivisinin çıkması anlamına gelen bu olayın, en önce Türkiye’yi etkileyeceği açık.
Ankara, herhalde bu defa da bir avuç tuz alıp, koşmaz, zira iki ülkeyle de “Dostuz”… Ama, ya bir tercih yapması istenirse?!.
Askeri anlaşmalar, ekonomik ve siyasi şartlar itibarıyla, “Tercih yapmak durumunda değiliz” deme imkânı var mı?
Bugüne kadar gerek Irak, gerek Suriye’de ABD projeleri çerçevesinde hareket eden Ankara’nın, hele de Halkbank dosyası ve yaptırım paketi Demokles’in kılıcı gibi üstünde sallanırken, İran olayında nerede durabileceğine ilişkin bir tahminde bulunmayalım da;
Örneğin ABD, 1 Mart tezkeresinde gerçekleştiremediği Trabzon’a, Diyarbakır’a ve diğer yerlere yerleşmek, İran’a karşı da İncirlik’i kullanmak isterse,
Veya PKK/YPG’ye karşı 5. Maddeyi hatırlamayan NATO, birdenbire “Müttefik Türkiye”yi koruma gerekçesiyle sınırlarımıza gelmeyi teklif ederse,
Buna karşılık İran da, “İncirlik’i, Kürecik’i kapatın. Yoksa Türkiye’yi hedef alırız” derse, ne olacak?
Hatırlayın; Erdoğan, sadece 15 gün önce ABD Senatosu’nun Ermeni soykırım iftirasını kabul etmesi ve Türkiye’ye yönelik yaptırım paketi için, şunları söylemişti:
“Şimdi bunların hepsi bizim tasarrufumuzda olan kararlardır. Böyle bir kararı vermemiz gerektiği anda, bu kararı alma yetkisi bize aittir. Yeri geldiği zaman otururuz, bütün heyetlerimizle beraber kapatılması gerekiyorsa, İncirlik’i de kapatırız, kapatılması gerekiyorsa Kürecik’i de kapatırız. Bütün mesele, eğer karşımıza bizim yaptırımlar gibi tedbirlerin hayata geçirilmesi durumunda, biz de bunlara mütekabiliyet çerçevesinde gereken cevabı veririz.”
İşte Libya tezkeresinin unutturduklarından biri de buydu.
Maalesef emperyalist planların en büyüğü ve Ortadoğu’nun kara kışı, her yönden kapımızda… Görünen de o ki, artık Libya, Kıbrıs, Doğu Akdeniz değil, en önce İncirlik ve Kürecik’i konuşmamız gerekecek!..
Müyesser YILDIZ
3 Ocak 2020
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/iran-savasi-baslarken-en-once-incirlik-ve-kureciki-konusmamiz-gerekecek-03012035.html