Çok değil, 10 yıl önce “Yeter ki, analar ağlamasın” sloganıyla “Demokratik açılımı”, yani PKK’yla müzakereleri savundular… Başkanlık sistemine geçildiğinde artık şehit gelmeyeceği vaadinde bulundular…
Bugün ise, “Şunu hiçbir zaman unutmayacağız; Şehitler tepesi boş kalmayacak” diyorlar… Dahası, Libya’da tam olarak kaç şehidimiz olduğunu günler sonra, bugün açıklıyorlar… Şehitlerimizin kim olduğunu, neden gizli saklı defnedildiklerini ise hâlâ bilmiyoruz…
Nereden nereye ve nasıl bir “Değişim”, değil mi?
Ancak hiç değişmeyen, adeta harfiyen uygulanan başka planlar var.
-Barzani Suriye’ye Adım Adım Böyle Geldi-
Konumuz epeydir unutulan, birkaç yazar dışında kimsenin üzerinde durmadığı Barzani’nin Suriye emelleri ve her daim “Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoruna izin vermeyeceğiz” diyen Ankara’nın tavrı.
Emperyalistler Suriye’yi karıştırmaya başladığında Barzani, PYD dışındaki diğer “Kürt muhalifleri” Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) adı altında topladı. 2012’de de PYD ve ENKS ile Erbil Anlaşması’nı imzaladı. Bu toplantıya Türkiye’den Leyla Zana ile dönemin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir katıldı.
Barzani, ABD’nin desteğiyle ENKS’ye bağlı, yine Suriyelilerden oluşan “Roj peşmergeleri” diye silahlı güç oluşturdu. Dönemin Barzanistan İstihbarat Başkanı, bugünün Başbakanı Mesrur Barzani’nin, “PYD yerine Peşmerge ile çalışarak, Türkiye’yle aradaki sorunu ortadan kaldırabilirsiniz” dediği ve de Obama’nın isteğiyle 29 Ekim 2014’te Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmelerine izin verilenler bunlardı.
Sonrasında PYD-ENKS “Paylaşımda” anlaşamadı, sorunlar çıktı vs.
Son gelişmeleri sırasıyla aktaralım.
20 Şubat 2019: IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyon’un Irak ve Suriye Güçleri Komutanı General Paul LaCamera, Erbil’e gidip Mesrur Barzani ile görüştü. Görüşmede, “Başta Fırat’ın doğusu olmak üzere, Suriye’deki durum ve gelişmelerin değerlendirildiği, Mesrur Barzani’nin, söz konusu bölgelerdeki gelişmelerden duyduğu endişeleri dile getirip, sorunların siyasi çerçevede, diyalog yoluyla çözülmesi ve Suriye’deki Kürt halkının güvenliği ve haklarının sağlanması gerektiğini söylediği” açıklandı.
21 Şubat 2019: Mesut Barzani, Selahaddin’deki konutunda, Trump’ın IŞİD’le Mücadele ve Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey başkanlığındaki ABD heyetini kabul etti. Bu görüşmede de, “Bölge ve Irak’ın siyasi durumu ile Suriye’deki son gelişmelerin ele alındığı” ve Jeffrey’nin, “Suriye’nin kuzeydoğusuna operasyon kötü fikir” dediği bildirildi.
Aynı günlerde şunlar da oldu:
HDP eş başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, Barzani’nin partisiyle ittifak protokolü imzaladı… Anadolu Ajansı’na konuşan ENKS’nın Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Temsilcisi Nuri Brimo, “Roj Peşmergelerin, Suriye’de oluşturulacak güvenlik bölgede konuşlanmaya hazır olduğunu ABD’li yetkililere ilettik” dedi.
Eylül 2019’un ilk haftasına gelelim.
“Barzanistan”ın yeni Başkanı Neçirvan Barzani, HDP eş başkanı Sezai Temelli başkanlığındaki heyeti kabul etti. HDP’nin, çözüm sürecinin yeniden başlaması için destek talebinde bulunduğunu belirten Barzani, sürecin başlaması ve başarısı için çabalarının süreceğini, “Türkiye’de Kürt sorununun ancak barış ile çözülebileceğini” vurguladı.
Yine o günlerde İstanbul’da “Güvenli bölge” konulu bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda ABD, Fransa, Kanada, İngiltere başta olmak üzere 21 ülkenin konsolos, temsilci ve diplomatları, ENKS’nin de aralarında bulunduğu Suriye muhalefetiyle biraraya geldi. ENKS üyesi Abdulhakim Beşar, ABD’li yetkililere “Roj Peşmergelerinin bölgede rol üstlenmesiyle ilgili taleplerini ileteceklerini” söyledi:
Ekim-Kasım- Aralık aylarına geçelim.
Türkiye 9 Ekim’de Barış Pınarı Harekâtı’nı başlattı.
4 gün sonra Mesut Barzani, “Maalesef birkaç gündür kuzey Suriye’deki Kürt bölgeleri saldırı ve tehlike ile karşı karşıya kalmıştır” diyerek, “Savaş dursun” çağrısı yaptı.
25 Ekim’de Suriye’deki PKK/YPG’nin başı Mazlum Kobani, ENKS ile diyalog istedi.
4 Kasım’da ENKS yetkilileri ile Kobani görüştü. Görüşmeden sonra, “Ortaklığa hazırız” açıklaması yapıldı.
28 Kasım’da “Barzanistan” Başbakanı Mesrur Barzani Ankara’ya gelip, Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştü. Çavuşoğlu, “Bugün özellikle terör örgütü PKK’nın ülkemize, Irak’a ve bölgesel yönetime, Türkiye’deki Kürtler olduğu gibi, Suriye ve Irak’ta Kürt kardeşlerimize verdiği zararı ele aldık ve değerlendirdik” dedi.
7 Aralık’ta Erbil’e giden ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Mesut Barzani ve Mesrur Barzani’yle biraraya geldi. ABD’nin Suriye’deki kuvvetlerinin komutanı Tümgeneral Eric T. Hill’in de hazır bulunduğu görüşmelerde, “Rojava ve Suriye’nin doğusunda yaşanan gelişmelerin masaya yatırıldığı” belirtildi. Jeffrey de, “Kuzey Suriye için Başkan Barzani’nin görüş ve önerilerine ihtiyacımız var” diye konuştu.
17 Aralık’ta “Rojava özerk yönetimi” ile ENKS arasında anlaşma sağlandığı bildirildi.
21 Aralık’ta Anadolu Ajansı, “ABD, Rusya ve Fransa arabuluculuğunda ENKS ile terör örgütü YPG/PKK arasında yürütülen ‘uzlaşı’ görüşmelerinin anlaşmayla sonuçlandığını” duyurdu. Haberde; bir ENKS yetkilisinin, görüştükleri ABD’lilerden “Suriye hava sahasının kapatılması ve Türkiye’nin bölgeden çıkarılmasını istediklerini” söylediği de vurgulandı.
29 Aralık’ta ise ENKS bünyesindeki Suriye Kürdistani Parti Genel Sekreteri Süleyman Oso, şunları anlattı:
“Doğrusu bu defa Amerikalıların Kürtler arası birlik konusunda daha ciddi ve baskıcı olduklarını gördük. Bize, ‘Mazlum Kobani ne talebiniz varsa, yerine getirecek’ dediler. Biz de onlardan bu süreçte garantör olmalarını istedik. Onlar, ‘Siz adım atın, biz desteklemeye hazırız’ dediler.”
Geldik bu yıla.
11 Ocak’ta ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey bir kez daha Türkiye’yi ziyaret etti.
İktidarın gazetesi Yeni Şafak Jeffrey’e, “Hiç bir ziyareti Türkiye’nin lehine olmadı. Bu kez niye geldin?” başlığıyla tepki gösterdi.
Niye geldiği hemen anlaşıldı; ENKS yetkilileriyle buluşmak içinmiş. Basına kapalı yapılan toplantının özelliği, Jeffrey’in ENKS’yle ilk kez birebir görüşüyor olmasıydı.
Yukarıda sözlerini aktardığımız Süleyman Oso’nun da katıldığı toplantıda Jeffrey’nin, ENKS’li yetkililere “Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile bir barış ve birlik oluşturulması konusunda telkinde bulunduğu, bunun gelecekte Kürtler açısında önemli getirisinin olacağını, ayrıca Kürtler arasında ittifakta Başkan Mesud Barzani’nin önemli role sahip olduğunu söylediği” öne sürüldü.
Gelişmeler bu ay daha hızlandı.
10 Şubat’ta Jeffrey yine geldi. İdlib’deki şehitlerimiz için “Şehitlerimiz var” ifadesini kullanıp, Ankara’nın gönlünü fethetti!..
Hemen ardından önce Erbil’e, sonra Mazlum Kobani’yle görüşmek için Suriye’ye gitti.
-Çavuşoğlu da ENKS İle Görüştü-
Ve 19 Şubat; Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ENKS heyetiyle görüştüğünü, şu sözlerle duyurdu:
“Suriyeli Kürtlerin meşru temsilcisi Suriye Kürt Ulusal Konseyi heyetiyle görüştük. Suriye Ulusal Koalisyonu içindeki ve siyasi süreçteki rollerini desteklediğimizi belirttik. Kürtlere en büyük zararı terör örgütü PKK/YPG’nin verdiğini vurguladık.”
Çavuşoğlu’nun ENKS ile görüşmesi ne anlama geliyor?
“PYD-ENKS anlaşmasını da kabul etmiş olmuyor muyuz? Yoksa ABD, İdlib’de Türkiye’ye destek için Mazlum Kobani’nin ortağı olan Roj peşmergelerini mi gönderecek?” diye sormakla yetinip, Barzani’nin Suriye’de hakimiyet kurmasının gerçekte kimin planı olduğunu hatırlatalım.
-Hakkında Yakalama Kararı Çıkarılan CIA Ajanının Planı-
Bilindiği gibi, Osman Kavala davasıyla birlikte eski CIA ajanı Henri Barkey de konuşuluyor. Kavala’yı Barkey’in yönlendirdiği vs. Sadece Gezi olayları değil, 17/25 Aralık operasyonlarından da sorumlu tutulan ve 15 Temmuz darbe teşebbüsünde Türkiye’de olduğu bildirilen Barkey hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
İşte bu isim daha 29 Temmuz 2012’de, “Suriyeli Kürtlerin lideri PYD değil, Barzani olacak” demiş, gerekçesini de şöyle açıklamıştı:
“Çünkü eninde sonunda bütün Kürdistan’da en güçlü kuvvet Barzani. Barzani’nin elinde bir sürü kart var. Para, organize güç; dünya, bölge ve Türkiye tarafından tanınmışlığı var… Suriye’deki Kürtlerin istediği şey PYD kontrolü altında savaşan bir Kürdistan değil. Onların istediği Irak’taki Kürdistan. Zengin, tam demokratik olmamasına rağmen rahat, terör yok, Türkiye sayesinde muazzam bir zenginlik var… Dolayısıyla ben PYD’nin uzun vadede Suriye’de güç kazanacağına veya en güçlü kuvvet olarak çıkacağına inanmıyorum. Şu anda iyi organize edilmiş askeri gücü olan PYD var. Dolayısıyla onlar ön saflara çıkıyorlar.”
12 Eylül darbesinden sonra MHP’lilerin, “Bizler hapiste, fikrimiz iktidarda” dediği gibi; adam hakkında yakalama kararı var, ama planları tıkır tıkır yürüyor.
“Suriye’nin kuzeyinde terör koridoruna izin vermeyeceğiz” diyen Ankara’ya bir kez daha soralım:
“Ya Barzani koridoru?”
Ve dahi ABD’nin desteğiyle “İdlib’i alacağımızı” zannederken, Diyarbakır’dan olmayalım da!..
Müyesser YILDIZ
25 Şubat 2020
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/idlibi-alalim-derken-diyarbakirdan-olmayalim-25022043.html