Özel “Kürtçe” kurslar kesmedi, ilgi bile görmedi. Aileler, “Çocuklarımızı Kürtçe kursu yerine, İngilizce kursa göndeririz” dedi. Kürt Enstitüsü yetkilileri, özel kursların Kürtçe eğitime geçmede sadece bir aşama olarak görüldüğünü ve hedefe ulaşıldığını açıkladı. Neticede büyük törenlerle, “AB’ye bir adım daha yaklaştık” söylemleriyle açılan bu kursların neredeyse tamamı kapandı.
Devlet okullarında Kürtçe eğitim sadece PKK’nın değil, AB’nin de “olmazsa olmazlarından”… Başbakan Erdoağan’ın 2007’de Prof. Ergun Özbudun’a siparişle hazırlattığı Anayasa taslağı bütünüyle gündeme alınsa, belki 12 Eylül’de “Kürtçe eğitimi” de oylayacaktık. Şimdilik ileri bir tarihe, yani referandum sonrasına ertelenmiş durumda.
Ancak BDP’li belediyeler eliyle kamu kurumlarına “Kürtçe kurslar” çoktan sokulmuş durumda. Mesela KCK operasyonunda tutuklanan, hastalığı gerekçesiyle tahliye edilen Diyarbakır’ın Sur ilçesi belediye Başkanı Abdullah Demirbaş geçen Kasım’da belediye personeli için Kürtçe kurs başlattı. Demirbaş’ın bir başka icraatı, 10 yaşındaki Medya Örnek isimli ilkokul öğrencisinin evinde “Kürtçe kurs” açıp, öğretmenlik yapmasını teşvik etmek oldu. Bu yüzden Medya soruşturma bile geçirdi.
Geçenlerde İçişleri Bakanlığı’nın belediyelere yönelik bir anketini gündeme getirdik. Ankette belediyelere, ileride vermek istedikleri hizmetler başlığı altında sorulan sorunun seçeneklerinden birisi “eğitim”di. BDP’li Belediyelerdeki bu faaliyetlerle, İçişleri Bakanlığı’nın söz konusu anketi birlikte düşünüldüğünde, bir şeylerin planlandığı çok açıktı.
Referandum üzeri, aynı planlar kapsamında değerlendirilebilecek bir adım da Milli Eğitim Bakanlığı’ndan geldi.
Bakanlık 6 Şubat’ta bir yönetmelik yayınladı. Yönetmeliğin konusu “Özel Kurslar”dı. 44 maddelik bu yönetmelikle 2005 tarihli “Özel Kurslar Yönetmeliği” tümüyle ortadan kaldırılıp, yepyeni bir yönetmelik çıkartılmıştı. Aynı bakanlık sadece 7 ay sonra, 4 Eylül’de bu koca yönetmeliğin tek bir maddesine nedense bir ekleme yapma ihtiyacı duydu.
Neydi 15. Maddede yapılan bu değişiklik? Evvela maddenin 7 ay önceki haline bakalım… “Kursiyer Kaydı, Eğitim ve Öğretim” başlıklı maddede, özel kurslara kimlerin alınacağı şöyle sıralanıyordu:
“Kurslara, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında okuyan, mezun olan veya ortaöğretim kurumlarından ayrılan öğrencilerle, yetişkinler alınır. İlköğretim çağında olduğu halde okula devam etmeyenler kursa alınmaz.”
4 Eylül’de ne oldu? Milli Eğitim Bakanlığı, özel kurslara alınacak listesine, yeni bir grup eklerken, kurs konularını da belirledi.
Eklenen yeni grup, “Okul öncesi eğitimi çağındaki çocuklar”, yani “bebekler” oldu.
Peki bebeklere “balon” değil de ne kursu verilecekmiş. En başta “dil” yer alıyor. Bunu, “spor, resim ve müzik gibi alanlarda yaş gruplarına uygun olarak hazırlanmış programların uygulanacağı kurslar” izliyor.
Ne var bunda, gayet güzel bir proje denebilir. Bizce de öyle, ancak bazı sorular ve sorunlar var:
Mesela sıfırdan bir yönetmelik hazırlandığı halde, 7 ay sonra böyle bir ihtiyaç nereden, nasıl doğdu?
Dil kursu iyi de? Kapsamı ne? Türkçe mi, İngilizce veya bir başka yabancı dil mi, yoksa mesela “Kürtçe” de kapsama alanında mı?
İlkokul, ortaokul, lisedeki çocuklarımızın kurslara mahkum edilmesinden sonra sıra “bebeklere” mi geldi? Bebeklere kurs projesi da birilerinin maddi ve siyasi emellerinin ürünü olabilir mi? Hele de bu yönetmeliğe, “Kurslarda karma eğitim yapılır. Ancak, öğretim programının özelliği gereği, yalnızca kız veya erkek öğrenciler için kurs açılabilir” şeklinde bir madde konmuşken?.. (Geçen ay bizzat Milli Eğitim Bakanı Çubukçu’nun ağzından kız ve erkek öğrencilerin ayrı okumasına olumlu baktıklarını duymuş, bunun Fethullah Gülen’in savunduğu bir yöntem olduğunu vurgulamıştık)
İster PKK’ya el altından yeni bir mesaj, ister bazı dershanelere yeni kazanç kapısı… Neticede “açılım” bebeklere kadar inmiş durumda ve gerçekten sınır tanımaksızın, “durmak yok, yola devam” diyorlar!..
Müyesser Yıldız
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html