İçeriğe geç

Bu işe annemi karıştırma

Başbakan Erdoğan, 2007’deki Cumhurbaşkanlığı tartışmaları sırasında eşlerin kılık-kıyafetlerinin gündeme getirilmesine, “Harim-i ismetimize kadar girdiler… Haddini bil…” diye isyan etmişti.

Ama Suriye politikasında işi Esad’ın “harim-i ismetine” girmeye kadar vardırdılar.

Önce Emine Erdoğan, Esad’ın eşi Esma Esad’a, “Kocanı terk et, çocuklarını al gel” çağrısında bulundu.

Ardından Başbakan Erdoğan, Esad’ın eşinin ve çocuklarının Suriye’yi terkettiği duyduğunu belirterek, “Yapması gereken şey Esad’ın da Suriye’yi terketmesidir. Eninde sonunda muhalefet onu ele geçirecek” dedi.

Nihayet 15 gün kadar önce AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış, anneler günü vesilesiyle Esad’ın annesini diline dolayıp, şunları söyledi:

“Sayın Enise Mahluf, Suriye’deki eli kanlı diktatörün annesi. Hiçbir anne bir zalim doğurmak istemez. Hiçbir anne kendi insanını katleden, kendi şehirlerini bombalayan, günde ortalama 150 vatandaşını öldüren bir caninin anası olmak istemez. Sayın Mahluf, oğlunun kulağını da çek, ipini de sen çek. Belki evladının acısı yüreğini dağlar ama milyonlarca evlat kazanırsın, milyonlarca evladın hayır duasını alırsın.”

ESAD’IN ANNESİ

Birkaç gün önce de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu gazetecilere saatlerce süren Suriye dersi vermiş. O kadar çok şey anlatmış ki, Cengiz Çandar’ın ifadesiyle, hangilerinin “off the record” olduğunu kendileri de Davutoğlu’nun danışmanları da karıştırmış. Bu karıştırma sonucunda Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş’tan, Davutoğlu’nun Esad’ın annesi hakkındaki düşüncelerini öğrenmiş olduk. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, Prof. Davutoğlu Esad’la ilgili şu “psiko-analitik” değerlendirmeyi yapmış:

“Beşar Esad’ın problemi, annesinin yaşıyor olması. Bizimki konuşuyor, sonra gidip annesiyle konuşuyordu. O da hep babasını ve Hama’da izlediği yöntemi hatırlatıyor…”

Meğer Davutoğlu Esad’la ilgili bu derin teşhisini gazetecilerle daha önce de paylaşmış. Cengiz Çandar’dan alalım haberi:

“Davutoğlu’nun anlattıklarının bir bölümünü biliyordum. Çeşitli vesilelerde anlatmış olduğu için. Bir bölümü ‘off-the-record’ olarak kayıtlarımdaydı. Başşar Esad’a ilişkin ‘psiko-analitik değerlendirmesi’nden yani ‘Başşar’ın anne sendromu’ndan haberdardım. Başşar’ın evine gittiğinde, aile meclisinin başında bulunan annesinin, ‘Baban olamadın sen. O, Hama’da halletmişti. Sende babandaki yürek ve kararlılık yok’ diyebileceğini veya dediğini düşünerek, Suriye Devlet Başkanı’nın pervasızca kendini halkının kanını dökme politikasını, bir ikili görüşmemizde, daha önce de açıklamıştı Davutoğlu. Son basın brifinginde yine söz etti. ‘Off-the-record’ muydu? Bilmiyorum…”

AİLE HUKUKU

Ülkenin nasıl yönetildiğini, Suriye politikasının niye yerlerde süründüğünü anladınız mı? Kendilerinin anası, eşi, ailesine dair en ufak eleştiride bulunanlara dünyayı dar edenlerin, elalemin harim-i ismetine bodoslama dalması nasıl bir şeydir?

Asıl anlamadığım şu; Esad’ın annesi hakkındaki teşhisini gazetecilerle paylaşan Davutoğlu, bunları kabine arkadaşlarına anlatmadı mı ki, Egemen Bağış, Enise Mahluf’a, “oğlunun kulağını ve ipini çek” çağrısı yaptı?

Cengiz Çandar’ın vurguladığı üzere geçmişte Erdoğan-Esad, “Eşlerine de sirayet edecek bir aile hukuku oluşturacak kadar duygusal bir yakınlık” kurmuştu.

Ya yarın öbür gün Beşar Esad da bu “aile hukukuna” dair bazı “psiko-analizler” yaparsa?!..

Bu ne zavallı bir hâl anne!..

Müyesser Yıldız

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html

Kategori:Uncategorized