“Emperyalizm ve onun kumpasları, maşa örgütleriyle mücadele ettiklerini söyleyenlerin, en önce bu yolda canından geçen merhum Yarbay Ali Tatar’ın Satı Ana’sına ve diğer kumpas kurbanlarının yakınların el uzatması, geç de olsa acılarını paylaşması gerekmez mi?” diye sorup duruyoruz.
Lâkin en önce kendime çuvaldızı, “kumpas ailesine” de iğneyi batırmak gerekecek galiba.
Ali’yi yaşatma adına ailesi, Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfı ile Yuva-Külahlı Köyleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin düzenlediği “Oniki Fidandan Ulu Bir Ormana” projesi dün Ali’nin baba ocağı Sivas’ın Gürün İlçesi Yuva Köyü’nde hayata geçirildi. Tam bin 200 fidan dikildi onun adına.
Maalesef ne ben, ne de “kumpas ailesinden” tek bir fert oradaydık.
Biliyorum, Tatar Ailesi tek bir sitem etmez, “sağlık olsun” der geçer… Ama olmaz… Kavlimiz böyle değildi ki!.. Unutmayacak, unutturmayacak ve mücadele etmeyecek miydik?..
En azından kendi adıma affola!..
BU YOLUN YOLCULARI KERAMETİ ŞEYHTE, ŞIHTA ARAMAZLAR
Gidemesem de göremesem de bu anlamlı töreni aktarmak daha bir farz oldu.
Gaziantep’ten aşıklar, Şanlıurfa, Eskişehir, İstanbul, Ankara, Amasya’dan dergâh mensupları ile köy muhtarları katıldı törene. Merhum Ali Tatar’ın eşi Nilüfer ve kızı Gökçen başta olmak üzere tüm aile de oradaydı tabii. Ali Tatar’ı ikinci kez tutuklatmak isteyen Savcı Süleyman Pehlivan yakalandıktan sonra sağlığı iyice bozulan Satı Anne yoktu bir tek.
En önce Ali Tatar adına yaptırılan Eğitim Kültür Sağlık ve Konukevi önünde İstiklal Marşı okundu, saygı duruşunda bulunuldu.
Ankara Yuva Külahlı Derneği Başkanı Yusuf Gölpınar’ın konuşmasıyla başladı tören. “Hukuk ve adalet şehidimiz Yarbay Ali Tatar’ın anısını yaşatmak ve ona olan gönül borcumuzu bir nebze olsun ödemek için bu projeyi bir fırsat olarak gördük” dedi Gölpınar.
Ağabey Ahmet Tatar kürsüye geldi sonra. “Bizlere el verenlere, dil verenlere, yol verenlere Allah eyvallah” diye başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hak verdi Ali’yi bize, Hak aldı Ali’yi bizden. Biri alıp binleri verendir o. Kapanan kapılar gibi çivilenir belki tabutlarımız, ama tendir içine hapsedilen. Canlar özgürdür tutulmaz tutuklanamaz, bağlanmaz, hapsedilemez. Bir nefestir gök kubbede. Sır olup gider, ama kaybolmaz. Taşta, toprakta, akan suda, yürüyen karıncada, yeşerip dal veren ağaçtadır aynası. Yeter ki görsün gözler. Canlar her yerdedir. Can aramızda. Kimbilir belki şu taşın altında, şu çalının dalında, telaşlı serçenin kanadındadır. Belki toprağa düşmüş bir tohumdur Ali. Fışkırıp kök tutacaktır topraklarında. Umutları kökleştirmek için her biri adına oniki fidan dikeceğiz Ali Ormanına. Ali yalnız kalmayacak, yeni umutlarla beslenecek daha da çoğalacaktır bu topraklarda.”
Ve şu sözlerle bitirdi konuşmasını:
“Bu yolun yolcuları, bu düsturun sahipleri Kerameti şeyhte, şıhta, hacıda, hocada aramazlar. Keramet insanda, ellerimizde emeğimizdedir. Sadece Hakkın yolunda, bilimin ışığında giderek dünyayı cehennem olmaktan kurtarabiliriz. Yeter ki, bir olalım, birlikte olalım, paylaşalım ve en önemlisi bir yerden başlayalım. İşte ‘Oniki Fidandan Bir Ulu Ormana’ projesi bu hayalin ete kemiğe büründürülmesi projesidir. Karanlığa karşı yakılan bir meşaledir. Karanlık ne kadar koyu olursa olsun; umutsuzluk ne kadar yaygın olursa olsun bunlara karış çıkışın bir simgesidir. Tıpkı Ali’in hukuksuzluğa karşı isyanı, karanlığa karşı kendini ışık etmesi gibi.”
Törenin baş konuğu Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Veliyettin Hürrem Ulusoy da insanlarla, doğanın mücadelesini anlatıp, “Artık doğayı koruma, doğayla uyumlu olma ve el ele verip onu kurtarma zamanı. Ali can buna vesile olacak” dedi.
Konuşmaların ardından Gaziantep’ten gelen ozanlar mikrofonsuz deyişler söyledi. Gülbengler okundu. Kampanyaya bağışta bulunanlara beratları verildi.
Sonra Yuva ve Külahlı köylerinde fidanlar dikildi. İlk fidanı da Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Veliyettin Hürrem Ulusoy dikti.
Yeniden Yarbay Ali Tatar Kültür Evine dönüldü. Buradaki sergi gezildi ve Ali için lokma dağıtıldı.
DEVLETTEN İLK ZİYARET
Başta devlete sitem etmiştim ya, dünkü törende anlamlı bir şey yaşandı.
Bayramlaşma amaçlı mıydı, Ali Tatar’a iade-i itibarın ilk adımı mıydı bilinmez, ama 2010’da Kültür Merkezi’nin açılışına dönemin belediye başkanının katılmasını saymazsak, ilk kez bir devlet görevlisi, Gürün Kaymakamı Fatih Özdemir de oradaydı.
Törenler bittikten sonra buraya gelse de Ali Tatar Kültür Merkezi’ni gezdi, aileyle sohbet etti.
Sahi, Ali Tatar başta olmak üzere tüm kumpas kurbanlarına hak ettikleri “şehitlik” unvanın verilmesi için daha ne bekleniyor?!
Müyesser Yıldız
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html