Sokağa çıkma yasağının ikinci günü. Yaşamımız boyunca çok zor tanık olacağımız tarihi günlerden geçiyoruz. Kendimden örnek vereyim, sokağa çıkma yasağını en son 40 yıl önce, 12 Eylül darbesinde yaşadım. O zaman bile böyle manzaralar görülmedi.
Ankara’da yasağın ikinci günü nasıl geçti?
Dün birilerinin “Beyaz Türklerin yaşadığı yer” olarak gördüğü Çankaya bölgesinden izlenimler ve görüntüler aktarmıştım.
Bugün ise vaka yoğunluğunda kritik bölgeler sayılan Keçiören, Yenimahalle, Demetevler ile Ankara’nın mesire yerlerinden olan Atatürk Orman Çiftliği’ne gittim.
Pırıl pırıl bir hava. Bunun sebebi sadece sıcaklığın 16-17 dereceye ulaşması değildi. Resmi araçlar dışında hemen hemen hiç araç çıkmadığı için egzoz kirliliği adeta son bulmuştu.
İşte bu muhteşem havaya rağmen Dikmen Caddesi, Kumrular ve Anıtkabir’in bulunduğu Gençlik Caddesi gibi Keçiören, Yenimahalle ve Demetevler’in ana ve ara sokakları da bomboştu.
Milyonlarca insanın yaşadığı bu bölgelerde; normal zamanlarda yeterince yoğun çalışmıyorlarmış gibi bu süreçte biraz dinlendirilmek yerine yine kontrollerle görevlendirilmiş olan trafik polislerinin dışında ekmek almaya çıkmış birkaç kişiden, hava almak için bir parkın köşesine kaçamak ilişen, ama polis aracını görünce hemen ağaçların arkasına geçen yaşlı bir teyzeden başka kimseyi görmedim desem, yeridir.
Bırakın dışarı çıkmayı, balkonlarda oturan insan sayısı bile bir elin parmaklarını geçmiyordu.
Ekmek ihtiyacına gelince; Ankara Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek’in Yenimahalle’deki bir şubesinde, “Ekmek kalmadı” yazısı asılmışken, Keçiören’deki bir şubede yüzlerce ekmek kalmıştı. Görevli, “Cumartesi çok sipariş verdik. Kaldı. Ama Belediye hepsini alacak” dedi.
Sadece Ankara Büyükşehir Belediyesi değil, ilçe belediyeleri de işbaşındaydı. Yenimahalle’de belediye aracı ile yollar yıkanırken, Keçiören’de yollar ilaçlanıyor, temizlik elemanları çöpleri topluyor, park görevlileri çiçeklerin bakımını yapıyordu.
Ankaralıların mesire yeri, hemen tepesine Saray’ın yapıldığı, gece-gündüz cıvıl cıvıl olan Atatürk Orman Çiftliği ise kelimenin tam anlamıyla eski Hollywood filmlerindeki terk edilmiş kasabaları andırıyordu.
Ankara’daki en özgür canlılar bugün de güvercinlerdi. Sadece parklar değil, tüm yollar ve Ulus’ta Atatürk Anıtı’nın olduğu meydan yine onlara kalmıştı. Yarın hayat biraz normale döndüğünde galiba en çok onlar zorlanacak.
Hele Yenimahalle’de Atatürk’ün Anıtı’nın olduğu bir parkta güvercinlerle beraber anıtın fotoğrafını çekerken yaşadığım manzarayı unutmam mümkün değil. Onlar da insanları özlemiş olacak ki, bana doğru havalandılar, adeta poz verdiler.
O anda hiç aklımdan çıkmayan Barış’ların, Hülya’nın, Murat’ın da bu güvercinler gibi havalanıp, sevdiklerine kavuşmalarını diledim.
Şehirleri şehir yapanın devasa plazalar, AVM’ler, rezidanslar, saraylar, arabalar değil; insanı, kedisi, köpeği, kuşuyla tüm canlı varlıklar olduğunu iliklerime kadar hissettim.
Allah bizlere bir daha böylesi ayrılıkları, güzel şehirlerimize de bu terk edilmişlikleri yaşatmasın!..
İşte Ankara sokaklarından fotoğraflar:
Müyesser Yıldız
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html