Bilindiği gibi, hafta sonu sokağa çıkma yasağı vardı.
Ve yine bilindiği gibi, biz gazeteciler için yasak sözkonusu değil.
Pazar günü Anıtkabir’e gittim, o günkü sokağa çıkma yasağına ilişkin izlenimlerimi buradan paylaşmak istedim.
Herhangi bir sorun olmadı. Görevliler sadece sokağa çıkma iznim olup olmadığını sordu. Basın kartımı gösterince de ateşimi ölçtükten sonra gayet kibar bir şekilde içeri buyur ettiler.
Bir başıma, ama çoğumuz adına Ata’mızı ziyaret ettim.
Pazartesi günü hayat normale döndü, yani yasak kalktı. Ama o günün akşamında Erdoğan, 23 Nisan gününden itibaren 4 gün süreyle yeniden sokağa çıkma “kısıtlaması” uygulanacağını açıkladı.
Nedense bir garip oldum, bir gariplik hissettim!..
Dünden, Anıtkabir’in işleyişini bilen eski komutanları aradım; “Sokağa çıkma izni olanlara ziyaret yasağı konmaz herhalde, değil mi?” diye sordum.
“Olur mu öyle şey?!. Anıtkabir tarihinde yasak görülmüş şey değil” cevabını verdiler. Ancak onların da içi rahat etmedi ki, yetkililer nezdinde sordular soruşturdular. Nihayetinde gece arayıp, “Kesinlikle böyle bir yasak sözkonusu değil” dediler.
Sabahın erken saatlerinde Tüten Anne’miz aradı. Kim mi Tüten Anne? 70’i aşan yaşına rağmen askerlerimize kumpas kurulduğunda yağmur, çamur dinlemeden eylemlere katılan bir Cumhuriyet kadını. Asla ihmal etmediği ikinci şey de milli günlerimizde Anıtkabir’i ziyaret etmekti.
65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı konduğu için ilk kez bu 23 Nisan’da Anıtkabir’de olamayacaktı. Aramasının sebebi buydu. Önce çok buruk ve üzgün olduğunu söyledi. Ardından, Anıtkabir’e gittiğimde kendisi için de saygı duruşunda bulunmamı istedi.
“Elbette annem. Hepinizin yerine ve adına orada olacağım” dedim.
ALINDIK VE ÇIKARILDIK
Anadolu Basın Birliği’nden bir ağabeyimle birlikte saat 14.00’te oradaydık. Bu 100 yıllık günde hem Anıtkabir’den izlenimler paylaşmak hem de Ata’mıza şükranlarımızı sunmak için.
Bizden başka da kimse yoktu.
Anıtkabir görevlileri, “Hoşgeldiniz” diyerek karşıladı.
Ama dış kapıda görevli polisler durdurdu.
Nedenini sordum; “Görev belgeniz var mı?” dediler.
İçişleri Bakanlığı’nın genelgesini hatırlattık, basın mensupları için ayrıca görev belgesi gibi bir şey olamayacağını anlatmaya çalıştım.
Bu tartışmayla ilgili diğer detayları geçeyim; sonunda içeri alındık. Ateş ölçümümüz yapıldı. Tam o sırada Anadolu Ajansı’ndan da bir muhabir arkadaş geldi. Üçümüz birlikte Mozole’ye doğru yürümeye başlamıştık ki, Anıtkabir Komutanı geldi ve gayet nazik bir biçimde geri dönmemiz gerektiğini bildirdi.
Haliyle yine nedenini sordum.
Önce Anıtkabir civarında oturan insanların, sokağa çıkma izni olmayanların buraya girişinden şikâyet ettiğini söyledi.
“Sokağa çıkma iznimiz var. Ayrıca civardaki insanlar, Anıtkabir’i ziyaret edebilenlerden niye şikayetçi olsun ki!.. Aksine sevinirler” dedim.
Komutan, bu defa Anıtkabir’in dış güvenliğinden polislerin sorumlu olduğu gibi bir ifade kullandı. Polislere gerekli izahtı yaptığımı, ayrıca 155’i arayıp durumu soracağımı aktardım.
Aradım da!.. 155’e cevap veren kadın görevli, “Basın kartı yeterli” karşılığını verdi.
Buna rağmen Komutan, çıkmamız gerektiğini tekrarladı.
Ve girdiğimiz Anıtkabir’den çıkmak zorunda kaldık. AA muhabiri oradan ayrılırken, ben yola oturup beklemeye başladım.
Sorunun polisten kaynaklandığını düşünerek önce Ankara Emniyet Müdürlüğü yetkililerini aradım. Sağolsun, bir rütbeli oraya kadar geldi; kendileri açısından herhangi bir sorun bulunmadığını, tasarrufun Anıtkabir Komutanlığı’nda olduğunu bildirdi.
Yaşananlara onlar da şaşırmıştı.
Görevlilere, Komutan’ın nerede olduğunu sordular. İçeride toplantı yapıldığını, ondan sonra durumun netleşeceğini aktardılar.
Ben polislere teşekkür edip toplantının sonuna kadar bekleyeceğimi söyledim.
O arada yerel basından bir muhabir arkadaş daha geldi. Görevliler, “Toplantı var. Biraz beklemeniz gerekiyor” diyerek onu da içeri almadı.
Bu süreç tam 2 buçuk saat sürdü.
Kaldırımda otururken; görevlilerin, “Kimse alınmayacak. Giriş yasak” gibi bir şeyler söylediğini duydum. Hemen akabinde, Anıtkabir girişindeki bariyerler tümüyle kapatılmaya başlandı.
Kısa bir süre sonra da genç bir askerimiz gelip, “maalesef içeriye alınmayacağımızı” tebliğ etti.
Onunla aramızda geçen uzun diyaloğu da anlatmayacağım.
Sadece bu sahneler yaşanırken, hem o hem de kapıdaki görevlilerin çok ama çok üzgün, mahcup ve mahzun olduğunu belirteyim.
Bir de kararı bana tebliğ eden askerimizin, “Acaba Milli Savunma Bakanlığı Basın Müşavirliği’nden izin alabilir misiniz?” dediğini…
Meseleyi anlamıştım!..
“İzin mi? Bugüne kadar görülmüş bir şey değil!.. Pekala da mesaiden çıkacak bir doktor burayı ziyaret etmek istese, kimden izin alacak?” diye sordum ve şu sözlerle ayrıldım:
“Anıtkabir’e ziyaret yasağı!.. Allah hiçbirimize bir daha böyle bir gün yaşatmasın!..”
BİZDEN ÖNCE KİM ZİYARET ETTİ?
Daha önce böyle bir yasak kondu mu? Asla…
Sokağa çıkma yasağına ilişkin genelgelerde, “Anıtkabir ziyaretleri de yasak” diye bir ibare var mı? Yok…
Milli Savunma Bakanlığı, özel bir düzenleme yapmış ve bunu duyurmuş mu? Hayır…
Pazar günü girebilmişim, ama bu tarihi günde giremiyorum!..
Dahasını anlatayım.
Bizden önce Anıtkabir’i kimler ziyaret etti, biliyor musunuz?
Hayır, Devlet erkânını kast etmiyorum.
Öğlen arasında Çankaya Belediyesi’nin sahada görevli zabıtaları, Zabıta Müdürü Bülent Çevik başkanlığında Anıtkabir’deydi.
Öncesi de var. Bülent Çevik, sabah mesaiye giderken Anıtkabir’e uğradı, ziyaret edip edemeyeceklerini sordu.
Görevliler, “Sokağa çıkma izniniz varsa, elbette” karşılığını verdi.
Çevik de “Bu önemli günde Ata’mız mahzun kalmasın” diyerek, bir grup zabıta memuruyla birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti. Yani bizden sadece 1 saat önce!..
Şuraya geleceğim; nedendir, niçindir bilemiyorum, ama birilerinin son dakikada verdiği şifai ve dahi kanunsuz bir emirle Anıtkabir’e sokulmadığımız ayan beyan ortada.
Mahkemelerde, 15 Temmuz’da komutanlarının şifai emri ile sokağa çıkan/çıkartılan erlere, uzman çavuşlara, öğrencilere, “Bunun kanunsuz bir emir olduğunu bilmiyor muydun? Neden yazılı emir istemedin?” diye sorulduğunu hatırladım sadece ve ülkemiz adına bir kez daha kahroldum!..
Demek, bunu da görecekmişiz!..
Silivri’deki Barış’lara, Hülya Kılınç’a ve Murat Ağırel’e kucak dolusu sevgiler.
Müyesser Yıldız
Odatv yeni link: https://odatv4.com/makale/anitkabir-ziyareti-boyle-yasaklandi-23042006-182741