ABD derin devletinin yan kuruluşlarından Atlantik Konseyi 2007’de, CIA’cı Henry Barkey de 2010’da planı önlerine koydu. Ve Başbakan Erdoğan dün Pakistan’dan dönerken o paketlerdeki son “hediyeleri” milletimize sundu.
2007’deki “PKK’nın Silahsızlandırılması” raporunu hazırlayan David L. Phillips, bu çalışma sırasında Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan da yardım aldığını yazdı. Ankara’dan Irak’a gidip Talabani ile görüştü. PKK’lıların üçüncü bir ülkeye gitmesi “çözümü” de bu temaslardan sonra netleşti. Raporun özü, adına “af “ demeden (şehit cenazeleri kalkarken aftan söz edilmesine Türk milletinin tepki göstereceği de belirtilerek), PKK’lılara kademeli bir şekilde “eve dönüş veya dağdan iniş” imkanı sağlanmasıydı. PKK’lıların üçüncü bir ülkeye gönderilmesi önerisini yapan da Talabani olmuştu.
2010 yılında CIA’cı Henry Barkey’nin Obama’nın önüne koyduğu benzer bir raporda da “Kürt sorununun çözümünü TSK ve milliyetçilerin engellediği” vurgulanıyordu. Bu rapordaki öncelikli hedef, Türkiye’nin “Barzani Kürdistanı”nı tanımasıydı. PKK’nın halli ise bir sonraki işti. Barkey, sağlanacak bir anlaşmanın ardından PKK’lıların silahlarını ABD askerlerine teslim etmesini öneriyordu.
AKP iktidarı, her iki rapordaki bir çok öneriyi “açılım” adı altında hayata geçirdi…
Barzani ile “gurur duyuldu”…
Sıra adına “af” denmeden yapılacak işe geldi.
Başbakan Erdoğan dün Pakistan’dan dönerken şunları söyledi:
“Silahlar bırakıldığı andan itibaren..veyahut da kendileri: ‘Ya biz farklı ülkelere gitmek istiyoruz.’ diyebilir. Geçmişte buna benzer şeyler geldi, yani bunun da önü açık.”
ABD planının tıkır tıkır işlediğinin resmi itirafıdır.
Ama Erdoğan “ileri” bir adım daha attı: valilerin seçimle gelebilmesinden söz etti.
Ne tesadüf!.. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da geçen hafta “bölgenin artık Ankara’dan atanan vali ve kaymakamlar tarafından yönetilemeyeceğini” buyurmuştu.
ABD-AKP-BDP ruh üçüzleri mi desek, beyzbol sopasının faziletleri mi?
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
23 Kasım 2012