İçeriğe geç

Mahalle Muhtarı Misali Bir Padişah

Tam 94 yıl önce bugün 30 Mart 1919’da Sultan Vahdettin ve Damat Ferit, İngiliz işgâl komutanı Amiral Calthorpe’e gizli bir belge verir.

Değerli Gazeteci-Yazar merhum Necdet Sevinç’in İstiklâl Harbi’nde Etnik İhanet adlı kitabında yer alan bu belgeye göre, kurtuluşu İngiliz himayesine girmekte bulan Sultan Vahdettin ve Damat Ferit Sevr’den aylarca önce şunları kabul eder:

-İngiltere 15 yıl boyunca Türkiye’nin bağımsızlığını korumak ve iç güvenliğini sağlamak için uygun gördüğü yerleri işgâl edecektir.

-Ermenistan, diğer büyük devletlerle anlaşacak olan İngiltere’nin isteğine göre bağımsız bir cumhuriyet olacaktır.

-Çanakkale ve İstanbul boğazlarındaki bütün tahkimat yıkılacak, buralar İngiltere tarafından işgâl edilecektir.

-Bir dostluk göstergesi olarak bakanlıklara İngiliz müsteşarlar tayin edilmesine izin verilecektir.

-Ayrıca her ile bir İngiliz konsolos tayin edilecek ve bunlar 15 sene süreyle aynı zamanda Türk valilere müşavirlik yapacaktır.

-Parlamento seçimleri ile mahalli seçimler İngiliz konsoloslarının nezareti altında yapılacaktır.

-Anayasa Doğu milletlerinin yetenek ve siyasi kabiliyetlerine göre sadeleştirilecektir.

-Sultan, Osmanlı İmparatorluğu’nun dış siyasetini yönetmekte kesin olarak özgür olacaktır.

İngiltere, “Türk sorununun Paris’te, yani Sevr’le çözümleneceğini” söyleyerek, bu “teslimatı” reddeder.

Ancak Mustafa Kemal Paşa, Sultan Vahdettin ve Damat Ferit ile İngiltere adına bazı yetkililer arasında 12 Eylül 1919’da ikinci bir gizli anlaşma yapıldığını tespit eder. Bu anlaşmada birincisinden farklı olarak en dikkat çeken üç madde şudur:

-Türkiye, bağımsız bir Kürdistan kurulmasına engel olmayacaktır.

-Türkiye, İngiltere’nin Suriye ve Elcezire (Mezopotamya, Dicle ve Fırat arasındaki bölge)’deki hakimiyetini, gerektiğinde fiili yardım göstererek temin etmeyi ve hilafete ait manevi güç ve yetkisini İngiltere’nin çıkarları doğrultusunda kullanmayı taahhüt eder.

-Türkiye Mısır ve Kıbrıs üzerindeki bütün haklarından vazgeçecektir.

Merhum Necdet Sevinç’in, bu iki gizli anlaşmayla ilgili değerlendirmesi şöyledir:

“Eğer Sultan Vahdettin başarılı olsaydı, yetkileri Yıldız Sarayı’nın bahçe duvarlarıyla sınırlandırılmış, neredeyse Saray Kahyâsı konumunda, mahalle muhtarı misali bir padişah ve tekke şeyhi gibi bir halife olarak hayatını sürdürürdü.

Ama biz mahvolurduk!

Türkiye mahvolurdu!

Türk Milleti mahvolurdu!”

Yabancı askerler, NATO’suyla, Yunanlı Komutanı ile patriotlarıyla ülkeye yerleşiyormuş…

Ege, Akdeniz’de donanmamız devre dışı bırakılmış, Montrö Sözleşmesi fiilen ortadan kaldırılıyormuş…

“Kürdistan” kurulmuş, Türkiye eliyle büyütülüyormuş…

Fiili ve dini gücümüzü sadece Suriye ve Mezopotamya değil, tüm Orta Doğu’da ABD-İsrail çıkarlarına tahsis ediyormuşuz…

Ermenistan’la sınırların açılması, ambargonun kaldırılması için fırsat kollanıyormuş…

AB Parlamentosu 12 Nisan’da bir kez daha, “Rum kesimini tanımamızı, Kıbrıs’taki askerlerimizi çekmemizi, artık buraya Türklerin yerleştirilmemesini, BM Denizler Sözleşmesini imzalayıp, Rum kesiminin Doğu Akdeniz’deki hâkimiyetini kabul etmemizi, Doğu Akdeniz’in güvenliği için Rumların AB, NATO ve Avrupa Savunma Ajansı ile ilişkilerindeki vetomuzu kaldırmamız” isteyecekmiş…

İç ve dış tüm siyasi, sosyal, ekonomik, savunma ve hukuk politikalarımız AB-ABD tarafından belirleniyormuş…

AB-ABD ve dahi kendi Dışişleri Bakanlığımız tüm kritik illere temsilcilik açıyormuş…

Dış güçlerin baskı, yönlendirme ve yardımıyla “sivil, sade ve Türk usulü” bir Anayasa’ya kavuşuyormuşuz…

Türkiye, Türk Milleti mahvoluyormuş…

Sakın bunlara bakıp da moralimizi bozmayalım. Yöneticilerimiz ne diyorsa o:

“Güçlüyüz… Büyüyoruz… Bağımsız dış politika izliyoruz… Cihan padişahı oluyoruz…”

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

30 Mart 2013

Kategori:Uncategorized