İçeriğe geç

Başbakan da Susma ve Durma Eyleminde!..

Başbakan Erdoğan dün partisinin Meclis grup toplantısında yine esti, yağdı, gürledi. Tek gündemi vardı; Gezi parkı eylemleri ve artık “iç düşman” saydığı AKP muhalifleri… Bir Başbakan PKK-BDP’nin Diyarbakır’da toplanıp, “Kürdistan” ilânına tek laf etmez mi? Etmedi.

Teröristbaşının buyruğu, devletin izni ve bilgisi dahilinde hafta sonu yapılan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”nda alınan kararları duymaması mümkün mü? Bu suskunluğun sebebi ne? PKK-BDP’nin meydan okumaları Gezi Parkı’yla mı örtülüyor?

Dün çok şey anlattı. Anlatsın, bizim de soracaklarımız var:

“Taksim’de diğer illerde polise karşı, kamu binalarına, özel mülke, sivillere karşı çok ağır şiddet uygulanırken, bu şiddet bu vandallık, bu barbarlık belli süzgeçlerden geçirilip çarpıtılarak masum, demokratik bir çevre eylemi gibi lanse edildi” diyor. PKK’nın aldığı canlar, patlattığı bombalar, molotofladığı okullar “demokrasi, özgürlük, barış mücadelesi” sayılmadı mı?

“Ülkemizdeki belli medya kuruluşları, uluslararası belli medya kuruluşları bu tertip için hazırlıklıydı. Ülkemizin güçlü reklam şirketleri, belli sermaye grupları, faiz lobisi içeride ve dışarıda belli örgütler, belli mihraklar bu iş için hazırlıklıydı, donanımlıydı” diyor. PKK açılımı için medyayadan “psikolojik harp” isteyen, iş dünyasını “bitaraf olan bertaraf olur” diye tehdit eden, onları, sanatçılar ve yazarları gırtlağına kadar “barış şarkılarına” dahil eden kimdi?

“Polis biber gazı sıktı, en doğal hakkıdır, sıkar. Şiddeti uygulayan kim? Bütün o terörist, anarşist, isyancılar şiddet uyguluyor” diyor. Doğu, Güneydoğu’da askeri, polisi PKK’lıların önünden çeken, askeri lojmanlardan bayrağı indirten “barış adamına” ne oldu?

“Bunlar dertlerini halka değil, uluslararası medya kuruluşlarına, oradalardaki örgütlere, kurumlara, Avrupa Parlamentosu’na anlattılar” diyor. ABD’ye giden Ahmet Türk, Brüksel’e giden Selahattin Demirtaş, Erbil’e giden Osman Baydemir kime, ne anlatıyordu?

“Türkiye’de bazı sendikalar, bazı örgütler, bazı toplum örgütleri iş bırakma çağrısı yaptılar” diyor. PKK-BDP’nin üstelik silah zoruyla kepenk kapatma eylemleri yaptırması, eyleme katılmayanların hayatını cehenneme çevirmesi, cadde ve sokakları ateşe vermesi neydi?

“2011 Haziran seçimlerinde biz bu projelerimiz halkamıza sunduk, özellikle İstanbul halkına 7 ayrı proje olarak sunduk ve İstanbul halkı yüzde 50’yi aşkın bir oyla AK Parti’yi destekledi. Bu ne demektir? Ben senin bu projelerine onay veriyorum demektir” diyor. 2011 seçimlerinde, “PKK’yla mutabakat” projesi halka sunuldu mu?

“Bir profesör çıkmış, utanmadan, sıkılmadan, Gezi Parkı, anıt çöplükten geçilmiyordu diyor. Ayıptır ya, ayıptır” diyor. “Açılıma” kadar “Diyarbakır sokaklarının çöpten geçilmediğini, halkın kaynaklarının PKK’ya aktarıldığını” anlatan kimdi?

“Bütün bu olayların devlete maliyeti şu an itibarıyla 100 trilyonu aşmış vaziyette. Kimin parası bu, milletin değil mi?” diyor. PKK terörünün millete, devlete maliyeti katrilyonları aşmadı mı? Bu, milletin parası değil miydi ki, “açılım”la o hesap kapatılıyor?

“Maalesef bu kavgayı, bu şiddeti bu örgütler liselerimize de soktu” diyor. PKK, ilkokullara kadar indirmedi mi, unuttuk mu?

“Kılıçdaroğlu, aradan geçen 3 yıla rağmen lider olamadı, Genel Başkan olmadı, olsa olsa CHP’de genel müdür olarak kaldı” diyor. Bu durumdan rahatsızlık duyanlar, 10 yıllardır teröristbaşı olarak bilinen katilin, 3 ayda “eş başkan, dünya lideri, aktivist, muhatap” yapılmasından neden hicap duymuyor?

“CHP’li bazı milletvekilleri son derece sorumsuz, seviyesiz şekilde sokağı bir adres olarak göstermiş, sokak sokak çatışma çağrıları yapmış, sokakları bizzat terörize etmişlerdir. Bu bir demokratik hak da, bir özgürlük mücadelesi de değildir; o, kamu düzenini bozmaktır. Kamu düzeninin bozmaya kimsenin hakkı yoktur, ister milletvekili olsun, kim olursa olsun” diyor. BDP milletvekillerinin yaptıklarını anlatmaya sayfalar yetmez. Öyle olduğu halde onlar baştacı, barış güvercini, İmralı postacısı yapılmadı mı?

“CHP irili ufaklı illegal terör örgütlerinin sığınağı bir parti konumu düşürülmüş, tarihin en rezil günleri yaşar hale gelmiştir” diyor. KCK operasyonlarında BDP binalarından neler çıkmıştı?

Soru çok. Ancak sözü döndürüp, dolaştırıp, “çözüm sürecine” getirmesi, “Bunlar âkil adamlarımıza saldırdı” demesi, gerçekte Gezi hiddet ve şiddetinin bilinçaltı itirafı gibi; İmralı-PKK-BDP’nin yaptıkları görülmesin, duyulmasın istiyor. Bu yaman çelişkiler o yüzden!..

Şunu “AKP’nin iç düşmanlarından” birisi söylese kıyamet kopar. Ama BDP’nin eş başkanı Selahattin Demirtaş T.C. Başbakanından açık açık şöyle hesap soruyor:

“Sayın Öcalan’la müzakere yapıyorsun, sonra Tv’lere çıkıp, teröristbaşı diyorsun. Sen nesin o zaman?”

Demirtaş dün tutuklu PKK-KCK’lıların bırakılması için iktidara bir hafta süre verdi. Haydi bu rest karşısında da “susma ve durma eylemini” sürdürsünler de görelim!..

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe,Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

19 Haziran 2013

Kategori:Uncategorized