13 ay önce, Yargıtay 28 Şubat davasında 14 isme verilen müebbet hapis cezasını onadığında, görüşünü almak için Çevik Bir’i aradım.
Daha ilk cümlelerinde ciddi hafıza sorunu yaşadığını anlayınca konuşmayı uzatmadım.
Çevik Bir’in bu durumunu yazmadım; ama Sözcü’den Saygı Öztürk olduğu gibi aktardı.
Yani Bir’in demans olduğu daha cezaevine girmeden belliydi, biz bile fark etmiştik.
Ama neler oldu?
Avukatı, Savcılığa Çevik Bir’in sağlık raporunu sunup infaz erteleme talebinde bulundu. Doğal olarak kendisinin Adli Tıp Kurumu’na sevki yapıldı.
Adli Tıp Kurumu’na “İkaz”
İşte bu sevk bile birilerini kızdırmaya yetti; “28 Şubat’ın kudretli şovmenleri Adli Tıp’ta”, “28 Şubatçılar rapor peşinde”, “28 Şubatçıların oyalama taktiği sürüyor” ifadeleri kullanıldı.
“Hukuku çiğnetme Adli Tıp” başlığı altında ise şunlar yazıldı:
“28 Şubat darbecilerinin ‘bunama’ iddiasıyla Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesine tepki gösteren hukukçular, ‘Darbecilerin oyununa gelmeyin, Hukuku çiğnetmeyin’ çağrısında bulundu.”
Kimdi bu çağrıyı yapan hukukçular?
Birisi, davanın müdahillerinden Av. Cüneyt Toraman’dı; “Doktorlar inşallah görevlerini suistimal etmezler. Sanıkların hepsinin aynı anda hastalanması normal bir durum değil. İnşallah verilecek karar adaleti lekelemez. Raporla serbest bırakmak darbecilere cesaret verir.” dedi.
Diğer isim HAKDER Başkanı Av. Bülent Demir’di; “Adli Tıp Kurumunu ikaz ediyoruz. Bu konunun kamu vicdanını rahatlatacak şekilde, ‘infazın devamı’ şeklinde kararlaştırılması gerekmektedir.” açıklamasını yaptı.
Mesaj alınmış olmalı ki, o haberlerden üç gün sonra Adli Tıp, Çevik Bir dahil 80 yaşındaki insanlar için “sağlam” raporu verdi.
Bu sonuç üzerine atılan manşetleri de tahmin edersiniz; “Adli Tıp 28 Şubatçıların tahliye oyununa gelmedi. Cuntacılar hapiste çürüyecek”,“28 Şubat davası hükümlülerine ret: Darbeci generaller cezaevinde kalacak” dediler.
Sonra?
Çevik Bir’in hastalığı iyice ilerledi.
Avukatı bir kez daha Savcılığa başvurdu. Çevik Bir bu kez İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi.
Hastane, “demans” tanısıyla, “hastalığının ilerlediği, cezaevi koşullarında kalmasının uygun olmadığı, infazın ertelenmesi gerektiği” yönünde rapor verdi.
Sözkonusu rapor Adli Tıp’a gönderildi ve burasının da onaylamasının ardından infazı ertelenen Çevik Bir tahliye edildi.
“Ne oldu da sadece 9 ay önce Çevik Bir’e ‘sağlam’ raporu veren Adli Tıp fikir değiştirdi?” diye sormakla yetinip, o zaman alkışlayanların bu defa hangi başlıkları attığına bakalım.
Verilen kararın PKK’lılara umut olduğunu vurgulayıp, “PKK’lılar için ‘Bir’ kapı açtı” iddiasında bulundular… Yetmedi, “Adaletin batsın Adli Tıp” dediler.
Kokacak Tuz Kalmadı
Adaletin tecellisinde belirleyici olan bir sağlık kurumundan söz ediyoruz. Ama hâle bakar mısınız? Medyanın baskı ve yönlendirmesine açık, raporları tartışmalı. Kokacak tuzun dahi kalmadığının bir başka örneği daha!..
Bu sorunun yol açtığı mağduriyetler hangi noktalara ulaştıysa; nihayet Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 15 gün önce Kars Açık Cezaevi’nde kurulan Et Entegre Tesisleri’nin açılışında, Türkiye ceza infaz sisteminin “en modern ceza infaz sistemi” olduğunu, cezaevlerinde işkence ve kötü muamele bulunmadığını anlattıktan sonra şu müjdeyi verdi:
“Şimdi önümüzdeki günlerde hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili yeni çalışmaları yapma kararı aldık. Çünkü bu düzenlemeleri, mevcut infaz kanunumuzda ve diğer yasalardaki düzenlemeleri acaba daha insani esaslara göre nasıl düzenleriz bunu Adalet Bakanlığı olarak çalışıyoruz. Cezaevinde hastalığı nedeniyle kalamayacak durumda olanlarla ilgili şimdi bir düzenlememiz var, ama bu düzenlemenin işleyişinde de sıkıntılar olduğunu çok yakından görüyoruz. O yüzden bu sıkıntıları tamamen kaldıracak, hiç olmazsa minimize edecek bir adımı atma konusunda da kararlıyız. Bir yandan muayene süreçleriyle ilgili öte yandan da cezaevinde tek başına hayatını idame ettiremeyecek durumda olanlarla ilgili yeni düzenlemelerin hazırlığında olduğumuzu buradan bütün Türkiye kamuoyuna duyurmak isterim.”
Son sözüm, Çevik Bir’in cezaevi çıkışındaki fotoğrafını paylaşıp altına, “Aşık Veysel’in dediği gibi; ‘Gören göze ibret vardır her şeyde.’” yazan AKP’li Şamil Tayyar’a:
Keşke “FETÖ”cülerin hazırladığı sahte delillere ve dosyalara itibar etmeyip adil yargılanmalarını sağlasaydınız da ondan sonra “ibret”ten söz etseydiniz!..
Müyesser YILDIZ
4 Ağustos 2022