Dünkü yazımızda, Pazartesi günü gittiği Trabzon’da Fener Rum Patriği Bartholomeos’a “Ekümenik Patrik Bartholomeos” yazılı Trabzonspor formasının hediye edilebilmesinin sebeplerine ve -bu tablo Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi kızdırsa da- AKP’nin bu konuya yaklaşımına dikkat çektik.
Bartholomeos’un Trabzon ziyaretinde forma rezaleti dışında konuşulması gereken başka şeyler de oldu.
Ziyaretin hikmet-i sebebi; “Meryem Ana’nın göğe yükseliş günü”nün yıldönümünde Sümela Manastırı’nda düzenlenen ayindi. Ancak 15 Ağustos aynı zamanda Trabzon’un fethinin tarihidir.
Sümela’daki ayine dönersek; Bartholomeos burada yaptığı konuşmada, kendilerine bu imkânı sağlayan Erdoğan’a şükranlarını sundu, “Trabzon ve çevre illerin halkını çok sevdiklerini” ifade edip ve Trabzonspor’un başarılarının devamını diledi.
“Pontus”tan Çiçek Götürdü
Bir de şunu vurguladı:
“Bizleri Trabzon’la bütünleştiren, gelmemize vesile olan eski Drama Metropoliti Pavlos’u bugün burada anmadan geçemeyeceğiz, bu şehrin ve insanlarının aşığı olan müteveffa kardeşimizin ani vefatı bizleri bu yıl buruk ve öksüz bıraktı. Onun anısını ve bağlılığını yaşatmaya devam edeceğiz.”
Bartholomeos’un böylesine önemle andığı, 2 Mayıs’ta hayatını kaybeden Drama Metropoliti Pavlos kim – daha doğrusu Bartholomeos onun mezarını ziyaret ettiğinde neler söylemişti; hatırlatalım.
Pavlos’un mezarı başında gözyaşları içinde şöyle konuştu:
“Gerçek bir dostunuz olarak şehit edilen Fener’den, sevdiğiniz Konstantinopolis’ten geldim. Pontus’un, Küçük Asya’nın, Kapadokya’nın, Trakya’nın, Doğu ve Batı’nın, Makedonya’nın, Epir’in, Ege’mizin sadece Ege’de olan adalarının kalbinin attığı Fener’den geldim… Paul, senin gibi insanlar cesur, dik, zorluklara boyun eğmeden, gücün ayartmalarından etkilenmeden yaşamayı ve ölmeyi biliyorlar. İdeallerin vardı ve onları gerçek ve sevgiyle böldün… Ve Konstantinopolis Ana Kilisesi sizin bu sarsılmaz yöneliminizi, sevginizi, cesaretinizi, tutumluluğunuzu, sorumluluklarını savunmanızı, eşsiz sadakatinizi unutmayacaktır…. Mezarınıza geldim… Sizin lütufkâr bağlılığınızı ve ruh dostluğunuzu onurlandırmak için anavatanınız Pontus’tan birkaç çiçek getirerek, doğruluk ve dürüstlük yolunu seçtiğiniz için size teşekkür etmeye geldim. Fener’i, Bizans’ı ve Pontus topraklarını severdin.”
Ardından “Pontus”a birlikte hac ziyaretinde bulunduklarını belirtip Pavlos’a şu sözü verdi:
“Pontus her zaman kalbimde olacak; Ekümenik Sinodların bana miras bıraktığı gibi, ona çok iyi bakacağım. Ben ilgileneceğim ve ona göz kulak olacağım.”
“Yaşasın Yunanistan” Diyen Türk Vatandaşı
Sümela’daki ayine Bartholomeos dışında kimlerin katıldığına gelirsek; Yunanistan’ın İstanbul Başkonsolosu Georgia Soultanopoulou, Yunanistan’daki Argyroupoli’nin “Pontus” kökenli Metropoliti Ambrosius ile ABD Rum Ortodoks Kilisesi’nin Başpiskosopu Elpidophoros Lambriniadis de oradaydı.
Lambriniadis kim, biliyorsunuz; 3 yıl önce Patrik Bartholomeos tarafından ABD’de görevlendirilen, her yıl “Pontus soykırım” iftirasını anan, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıl dönümünde Türkiye’yi “işgâlcilikle” suçlayan, Ayasofya’nın camiye çevrilmesi kararından sonra aleyhte kampanya düzenleyen ve son olarak Yunanistan Başbakanı Miçotakis onuruna Beyaz Saray’da verilen resepsiyonda, “Yaşasın Amerika, yaşasın Yunanistan” deyip Biden ve Miçotakis’e, “Ekümenik Patrikhaneye güçlü destekleri” nedeniyle teşekkür eden bir Türk vatandaşı!..
İşte bu isim de, Sümela’da yaptığı konuşmada Manastır için “her Pontuslunun; Pontuslu veya değil, her Yunanın kalbinin merkezi” ifadelerini kullandı.
Patrik Bartholomeos’un Sümela’dan sonra -Ortodoks aleminin “Pontus’un Argyroupoli’si” dediği- Gümüşhane’ye gittiğini de kaydedelim.
Yunanistan’ın Ülkemizdeki İlginç “Görev” Bölümü
Birilerinin bu “Pontus” özlemiyle ilgili olduğu anlaşılan bir başka önemli ayrıntı daha var.
Yunanistan’ın Ankara Büyükelçiliği’nin internet sitesinde “yetki alanı” konusunda şu yazıyor:
“Yetki alanımızın, İstanbul ve İzmir Başkonsoloslukları ile Edirne Konsolosluğunun yetki alanlarına girmeyen Türkiye’nin diğer illerinin hepsini kapsadığını bilginize sunuyoruz.”
Hemen İstanbul Başkonsolosluğu’nun “yetki alanını” öğrenelim.
“Türkiye’de yetki alanımıza dahil olan iller: Artvin, Bartın, Bayburt, Bolu, Bursa, Çanakkale, Düzce, Giresun, Gümüşhane, İstanbul, Karabük, Kastamonu, Kocaeli, Ordu, Rize, Sakarya, Samsun, Sinop, Trabzon, Yalova, Zonguldak” deniyor.
İstanbul nere, Trabzon-Artvin nere?
İzmir Başkonsolosluğu’na da bakalım.
Yetki alanı, “batı ve güneybatı Türkiye’nin” şu 12 ilini kapsıyormuş:
“Afyon (Akroinos-Nikopolis), Antalya, Aydın (Tralleis), Burdur (Polydoreio), Denizli (Laodikeia), Isparta, İzmir, Kütahya (Kotylaion), Manisa, Muğla (Movolla), Uşak (Temenothyrai), Balıkesir.”
Edirne Konsolosluğu ise “Edirne (Adrianoupolis), Kırklareli (Saranda Ekklisies), Tekirdağ (Raidestos)”da yetkili imiş.
Türkiye’nin de Gümülcine, Selanik, Rodos ve Pire’de Başkonsoloslukları var; ama böyle “yetki alanları” yok.
“Acaba Yunanistan’ın bu haritası ne anlama geliyor?” diye soralım; ardından iki hafta önce Balıklı Rum Hastanesi‘nde meydana gelen ve -Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın yaptığı açıklamaya göre- “Erdoğan’ın talimatlarıyla söndürülen” yangına geçelim.
ABD’den 350 Bin Dolar Yardım
Yangından sonra “Ekümenik” Patrik Bartholomeos’un, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu‘nun talimatıyla gelen bir uzmanlar heyetini “kabul ettiği” duyuruldu.
Ayrıca Atina ve tüm Yunanistan’ın Başpiskoposu ile Yunanlı bazı eski bakanların “Ekümenik Patriğe” desteklerini ilettiği bildirildi.
Bu arada yukarıda söz ettiğimiz ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros Lambriniadis, “Üçüncü asırlık Hac” için İstanbul’a gider gitmez yanan hastaneyi ziyaret edeceğini belirtirken, 350 bin dolar yardımda bulunacaklarını açıkladı. Gerçekten de, Sümela Manastırı’ndaki ayin için Türkiye’ye geldiğinde, önce Patrik Bartholomeos’la görüşüp Balıklı Rum Hastanesi için ABD’deki Yunan ve Rum diasporasının düzenlediği bağış etkinliği hakkında bilgi verdi. Ardından da hastaneyi ziyaret etti.
Şuraya geleceğiz:
Geçen hafta Erdoğan başkanlığında gerçekleşen Yüksek İstişare Kurulu toplantısında, “yurt dışında ve özellikle de Avrupa’da Türkiye aleyhinde yürütülen propagandalar ile bunlara karşı alınacak tedbirler konusu” ele alındı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, kurul üyelerinin, “Türkiye’deki yabancı vakıflar ve benzeri kuruluşların faaliyetlerini de değerlendirdiğini” belirterek özetle şunları kaydetti:
“Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘Hak ve özgürlükler konusunda hukuk devleti kılıfına sığdırılmış nice faşist uygulamaya imza atanlar, bize karşı tam tersi bir çirkeflik içindedir. Avrupa’daki vatandaşlarımızın en insani taleplerine bile sırtlarını dönenlerin, ülkemizde diledikleri gibi at koşturma taleplerinin gerisindeki niyeti biz gayet iyi biliyoruz. Bize karşı öfkelerinin sebebi, toplumsal ve toprak bütünlüğünü bozdukları, devlet sistemini çökerttikleri yerlerde oynadıkları oyunu ülkemizde de tekrarlayamamış olmalarıdır’ değerlendirmesinde bulunmuştur.”
Bu toplantı bağlamında soralım; ABD Rum Ortodoks Kilisesi’nin 350 bin dolarlık yardımı başta olmak üzere Patrikhane’nin mali kaynakları da takip ediliyor mu veya edilecek mi?
Peki ülkemizde tüm bunlar yaşanırken, Yunanistan ne yapıyordu biliyor musunuz?
İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete’nin vefatından hemen sonra, müftülükleri -Lozan’a aykırı şekilde- Yunanistan Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’na bağlı Genel Müdürlük derecesine düşüren yasayı yürürlüğe koyuyor; Gümülcine’nin seçilmiş müftüsü İbrahim Şerif’in ifadesiyle, “Kiliseye zangoç atama yetkisi olmayan Atina, Müslümanlara müftü atama” uygulamasına geçiyordu. Ankara ise yine şu kuru tepkiyi göstekmekle yetiniyordu:
“Bu yasal düzenlemeyle Yunanistan, soydaşlarımızın uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınmış dinî alandaki hak ve özgürlüklerini ihlal etmeyi sürdürerek, Müftülük kurumunu Yunan devletinin kontrolünde bir yapıya dönüştürmeye çalışmaktadır. Türkiye, ülkesindeki gayrimüslim azınlıkların dinî kurumlarının işleyişine ve liderlerinin seçilmesine bu tür baskıcı yasalarla ve uygulamalarla müdahale etmemektedir. Yunanistan’ı bir kez daha uluslararası hukuka saygı göstermeye, Lozan ve diğer ilgili anlaşmalardan kaynaklanan ahdî yükümlülüklerini yerine getirmeye ve Batı Trakya Türk Azınlığına yönelik baskı ve sindirme politikalarına son vermeye davet ediyoruz.”
Toparlarsak; MHP Lideri Bahçeli, Bartholomeos’a “Ekümenik Patrik” yazılı forma sunulmasını, “provokasyon” ve “sabotaj” olarak nitelendirdi.
Oysa, bunların ötesinde, birilerinin tarihi emellerinin peşinde koştuğu ve pek çok şeyin altyapısını oluşturduğu ortada değil mi?!
Müyesser YILDIZ
19 Ağustos 2022