İçeriğe geç

Savcı Duruşmaya Sakallı ve Kravatsız Çıkınca…

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu dün, 15 Temmuz’un arkasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin olduğunu söyleyen, ama geçtiğimiz günlerde bu ülkeye giden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya tepki gösterirken, “Yeşil dolarlar için 251 şehidimizin kanı üzerinde spekülasyon yapıyorlar. 2021’e dedi ki, ’15 Temmuz’un arkasında Birleşik Arap Emirlikleri var.’ 251 şehidimiz var. Ömer Halisdemir’in yüzüne nasıl bakacak bu İçişleri Bakanı? Kendi polis teşkilâtının şehitlerinin yüzüne nasıl bakacak ahirette?” sorularını yöneltti.

Davutoğlu’nun bu sorularına dikkat çekmemizin sebebi şu:

Tesadüf bu ya; geçtiğimiz iki günde, Ömer Halisdemir’in şehit edildiği Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) davalarından birisinin, Yargıtay’ın bozma ilâmından sonra yeniden yargılaması yapıldı.

Davalardan biri” dedik; çünkü 15 Temmuz’da ÖKK’da yaşananlarla ilgili 4 ayrı dava açıldı. Şehit Halisdemir’in o gece öldürdüğü Semih Terzi’nin görevli olduğu Silopi’dekiler, Terzi’yi Diyarbakır’dan Ankara’daki Etimesgut Hava Alay Komutanlığı’na getirenler, Halisdemir’i ÖKK Karargâhı’nda şehit edenler ve o gece Karargâh’ta görevli askerler ayrı ayrı yargılandılar. Geçen süreçte, bu davalarda verilen kararların kimi kesinleşti, kimi İstinafta bekliyor, kimi de Yargıtay tarafından bozuldu.

Kimse Yoktu

İşte iki gündür takip ettiğimiz dava, Yargıtay’ın kısmen bozduğu ÖKK Karargâhı davaydı. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve Nisan 2019’da sonuçlanan bu davada 68 sanık darbeden yargılandı. Nihayetinde 23 sanık ağırlaştırılmış müebbet, 3 sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 18 sanık da örgüt üyeliğinden cezalandırıldı.

İstinaf aşamasında sözkonusu cezalar onanırken, beraatına karar verilen bazı sanıkların dosyası ayrıldı ve savcı, bunların da darbeden cezalandırılması gerektiğini bildirip tutuklanmalarını istedi.

Dosyanın Yargıtay’a gelen kısmında; geçtiğimiz Mayıs’ta sanıkların çoğunun cezası onanırken, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan, davanın 1 numaralı sanığı eski kurmay albay Ümit Bak’ın, Ömer Halisdemir’in şehadetinde de doğrudan müşterek fail olarak cezalandırılması gerektiği bildirildi. Darbe suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen diğer bazı sanıklar ile örgüt üyeliğinden cezalandırılan 1 sanığın darbeye yardım suçunu işlediği, örgüt üyeliğinden cezalandırılan bazı sanıkların durumunun ise tam olarak araştırılmadığı tespiti de yapıldı.

Yargıtay’ın bu ilamından sonra, önceki gün Sincan Cezaevi Yerleşkesi içinde yer alan duruşma salonunda toplam 13 sanığın yeniden yargılanmasına başlandı.

Öncelikle şunları kaydedelim:

Daha önceki davaların aksine, yeniden yargılamaya hiçbir izleyici, hatta şehit Ömer Halisdemir’in ailesinin mensupları veya avukatları; keza davanın müştekileri olan Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve MSB temsilcileri gelmedi. Sadece ikinci gün öğleden sonra Halisdemir ailesinin bir avukatı katıldı; ancak hiçbir beyanda bulunmadı.

Gerek Ömer Halisdemir’in şehit edilmesi davasına gerekse ÖKK Karargâhı ile ilgili davaya bakan Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanlarından birisi davaların başlangıcında, diğeri ise davalar sonuçlandıktan sonra Yargıtay’a savcı olarak atandı. Mahkemeye Başkan dahil yeni bir heyet geldi.

Yeniden Baştan Sona Savunma Alındı

Heyet değişikliğinin altını çizdik; çünkü yeniden yargılamada genelde sanıklardan “Yargıtay ilamına uyulsun veya “uyulmasın” şeklinde talepte bulunmaları istenirken Mahkeme Başkanı, “Heyetin tamamı değişti. O yüzden olay gecesini bize bir daha anlatın. Kronolojik olarak anlatırsanız heyet de bilgilenmiş olur.” deyince tüm sanıklar adeta sil baştan savunma yaptı. Bunlardan bazılarını kısaca aktaralım.

Darbeden değil, örgütsel bağı kesin olarak ortaya konmadığı için darbeye yardımdan cezalandırılması istenen sanıklardan eski üsteğmen Gökhan Mercan, 15 Temmuz’da kendisinin Harp Akademilerinde öğrenci olduğunu, aynı durumdaki tüm öğrenciler tahliye edilirken sadece kendisinin ve Ümit Burtaçoğlu’nun kaldığını belirtip şunları anlattı:

Bize görev veren komutanlar FETÖ’cü çıktı. Bizim gibi alt kadamede olanların bunları bilmesi mümkün değildi, ama komuta kademesinde herkes birbirini tanıyormuş. Kabahat bende mi, onları buralara atayanlarda mı? Onları atayanlar dışarıda geziyor, biz içerideyiz.”

Teğmenken Güneş Harekâtı’nda helikopterimizin düşürülmesi sonucu şehit olan iki askerimizin naaşını kurtardığı için üstün cesaret ve feragat madalyası ile ödüllendirdiğini bildiren eski yüzbaşı Ümit Burtaçoğlu da, “Yiğidi öldürüp hakkını vermek gerek. Ama önce öldürüp müebbetle cezaevinde gömdüler. Şimdi hakkımızın verilmesi söyleniyor. O gece birliğin kapısına gitmek olsa olsa hata olarak değerlendirilir, suç değil. Ben bir öğrenci subaydım. Bölücü teröristleri bile ana babalarına kavuşturmak için nöbet tutulurken biz bu durumdayız.”

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası onanan ve Ömer Halisdemir’in şehadetinden de cezalandırılması istenen 1 numaralı sanık Ümit Bak ise 15 Temmuz günü dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı ile birlikte Genelkurmay’daki terör toplantısına katıldığını, toplantıda DEAŞ’ın askeri birliklere olası saldırısı karşısında alınacak tedbirlerin de görüşüldüğünü, bu nedenle gece gelen uyarı mesajından sonra tümüyle Aksakallı’nın verdiği talimatlar doğrultusunda ÖKK’da gerekli tedbirleri aldığını söyledikten sonra Aksakallı’yı şöyle suçladı:

Belki de orada büyük bir katliam yaşanması isteniyordu, ama nizamiyedeki aradaşlarımızın sağduyusu sayesinde yaşanmadı. Birilerinin bizim üzerimizden kahramanlık hikâyesi yazmak istediğini düşünüyoum. Zekai Paşa o gece birliğinin başına gelmedi. Birliğinde kıyamet kopuyor, ama o artesi sabah 10.30’a kadar piyasada yok.”

Bak, Halisdemir’in şehit edilmesinde kesinlikle bir rolü olmadığını, Halisdemir’i şehit eden timin daha sonra kendilerini de derdest ettiğini hatırlatıp, “Nasıl oluyorsa bu timle müşterek fail sayılıyorum.” diye konuştu.

Sanık savunmalarının ardından Savcı, darbeden ceza alanlar yönünden tüm dosya incelendikten sonra değerlendirme yapılması, örgüt üyeliğinden cezalandırılan 6 sanık yönünden ise Yargıtay ilamına uyulması yönünde mütalaa verince tanıkların dinlenmesine geçildi.

Terör Örgütü Üyesine Ne Denir?

Tanıklardan, etkin pişmanlıktan yararlanan ve sanık Mehmet Durmaz’la sohbet toplantılarına gittiklerini söylediği belirtilen eski astsubay Sefer Alan, böyle bir ifade vermediğini bildirince Savcı, “Görüyorum ki, o ifadesinin arkasında durmuyor.” dedikten sonra yalancı tanıklık yapması durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararından vazgeçilip kendisine verilen 7 yıl 6 ay hapis cezasınının uygulanacağını hatırlattı. Tanık Alan yine de, “Böyle bir ifadem olduğunu hatırlamıyorum.” karşılığını verdi.

Sanıklardan biri ile ilgili tanık olarak dinlenen eski astsubay Taner Işık da 1997’de sanıkla birlikte onun bir arkadaşının evine gidip namaz kıldıklarını söyledi. Işık, Av. Ayten İzmirli’nin bazı soruları üzerine de şöyle konuştu:

Etkin pişmanlıktan başka seçeneğim yoktu. Ya reddedip mahkûm olmak ya da herşeyi anlatıp yargılanmak vardı. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı aldım. 2013’te suç örgütü değildi. 30 yıl öncesi; 19 yaşındaydım, neyi nasıl idrak edebilirsiniz?”

Yine bir diğer tanık eski astsubay Bülent Bozan, sözkonusu sanıkla 2004’te Erzincan’da görüştüklerini, 10-15 günde bir sohbet toplantılarına gittiklerini anlatınca şu diyalog yaşandı:

Av. İzmirli: Psikolojik tedavi gördüğünüz doğru mu?
Bozan: Evet, panik atak tedavisi gördüm.
Av. İzmirli: Müvekkilim sizi Bülent olarak, siz de onu ismiyle tanıyorunuz. Bu nasıl örgüt?
Bozan: Devlet örgüt olarak tanıdığı için. Ona ben karar veremem.
Av. İzmirli: Etkin pişmanlığı biliyor musunuz? Bu terör örgütü üyesi olduğunuzu, yani terörist olduğunuzu kabul etmektir.
Bozan: Devlet nezdinde evet, ama kendi vicdanımda değilim.
Başkan: Hakaret etmeyelim.
Av. İzmirli: Terör örgütü üyesi olduğunu kabul eden birisine ‘terörist’ demek hakaret mi? Benim müvekkilim de bundan yargılanıyor.

1997 Yılına Gidilince Avukat Kimleri Hatırlattı?

Tanıkların dinlenmesinden sonra Savcı, bir kez daha mütalaa verip örgüt üyeliğinden yargılanan sanıkların HTS kayıtlarında ardışık arama yapılıp yapılmadığına bakılmasını, bazı tanıkların reddettiği önceki ifadelerinin dosyaya kazandırılmasını ve tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.

Mütalaaya ilişkin diyecekleri sorulan avukatlardan Ayten İzmirli, sözlerine şöyle başladı:

Öncelikle iki gündür dikkatimi çok çekti: sayın savcı, hakim ve savcılarla ilgili resmi kıyafet yönetmeliği ve Devlet Memurları Kıyafet Yönetmeliği’ne rağmen sakallı ve kravatsızdı. Kimin ne giydiği ne yaptığı beni ilgilendirmez; ama sizler topluma örnek insanlarsınız. Kanunlara, yönetmeliklere uymak zorundasınız.”

Savcı, “Bana söz hakkı geçmesin diye…” karşılık vermek istedi; ama Av. İzmirli, “Bana cevap vermeyin, ben bitireyim sonra cevap verirsiniz.” diye konuşup taleplerine geçti. Heyetin sonradan geldiğini hatırlatan İzmirli şunları söyledi:

Bir Zekai Aksakallı, bir Hulusi Akar dinlenmeden bu davayı çözemezsiniz. Dosyayı tam olarak okudunuz mu bilmiyorum, okuduğunuzu varsayıyorum. ÖKK davası 3-5 parçaya bölündü ve kimse Zekai Aksaallı’yı kendi davasına getiremedi. Eskiden mazereti vardı, operasyonlara gidiyordu. Şimdi emekli, dolaşıyor. Aynı şekilde Ömer Faruk Bozdemir’i getiremeden çözemezsiniz. Bizden özellikle kaçırılan Vural Volkan Bal’ı da bir türlü getiremediler. Yaşınız itibarıyla darbe görmüşsünüzdür, bedelli veya normal askerlik yapmışsınızdır. Tüm sorumlu komutanların o gece derdest, mağdur olması size de ilginç gelmiyor mu? Zekai Aksakallı o gün tüm birlikleri arıyor; ama kendi birliğine ne geliyor, ne arıyor. Yazıklar olsun; nasıl komutansınız, nasıl askersiniz, o koltukları nasıl doldurdunuz? Bu tanıkları getirtebilirsiniz, getirtemezsiniz – bilemem. Ayrıca, madem müvekkilim için 2004 tarihli bir tanığı dinliyorsunuz; ‘Geldi, geçti… Bilmiyorduk.. Keşke gitmeseydim.’ diyen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın örgüt üyeliği konusuda tanık olarak dinlenmesini istiyorum. Müvekkillerimin Bank Asya hesabı yok; ama o bankayı açanların hepsinin, ayrıca genel müdürlüğünü yapan Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun, Fetullah Gülen ile fotoğrafından dolayı Nureddin Nebati’nin, ‘O tarihte örgüt olduğunu bilmiyordum.’ deyip beraat eden Fettah Tamince’nin dinlenmesini istiyorum. Bunların dinlenmesini istiyorum; çünkü mefhumu muhalifinden hareketle, müvekkillerimin örgüt üyesi olmadığını ispatlamaya çalışıyorum.”

Beyanların tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı, örgüt üyeliği suçundan yargılanan sanıkların dosyasının ayrılmasının kararlaştırıldığını, diğer sanıklar yönünden ise Savcı’nın celse arasında esas hakkındaki mülataasını sunacağını açıklayıp Yargıtay ilamının içeriğine ve davanın esasına yönelik olmadığından tanık dinlenmesi taleplerinin reddiyle duruşmanın 1 Şubat’a ertelendiğini bildirdi.

Müyesser YILDIZ
8 Aralık 2022

Kategori:Uncategorized