Emekli amiraller davasında esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaların beşinci gününde, davadaki tek emekli general, eski TESUD Başkanı Namık Kemal Çalışkan ile emekli Koramiral Atilla Kıyat savunmalarını yaptı. Çalışkan’ın avukatı Metin Şenay, müvekkilinin, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın emekli amirallere hakaret beklentisini yerine getirmediği, ayrıca geçmişte Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkında suç duyurusunda bulunup 28 Şubat sanıkları lehine tanıklık yaptığı için bu davaya dahil edildiğini öne sürdü. Emekli Koramiral Atilla Kıyat da, “adlarını zikre değer görmediği makam sahipleri tarafından yargısız infaz edildiklerini” söyledi.
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü celsesinin başlangıcında haklarında Savcı’nın beraat talebinde bulunduğu bazı sanıkların avukatı Mustafa Yuvanç savunma yaptı. Müvekkillerinin beraat gerekçesine katılmadığını bildiren Av. Yuvanç, cezalandırılması istenen 12 isimle ilgili olarak da şöyle konuştu:
“Beraatı ile cezalandırılması istenenleri kıyasladığımızda, birkaç WhatsApp mesajı fazlalığından başka farklılık yok. Mütalaa diyor ki, ‘11 emekli amiral ve 1 emekli general Hava Kuvvetleri’nden kimseyi aralarına almadan, suç için anlaşmışlar.’ Bu düşünce kimseyi inandıramaz, kimseyi kandıramaz. Bu 12 isim arasındaki irtibat ortaya konmuyor. Bir araya mı gelmişler, buluşmuşlar mı? Yok. Telepati ile hükümet devrilmez. Tüm sanıkların fiili, düşünce açıklama eyleminden ibarettir. Bu yüzden hepsinin beraatına karar verilmesi gerekir.”
TESUD’un Taslak Duyurusu Nasıl Sızdı?
Cezalandırılması istenen 12 isim arasında yer alan eski TESUD Başkanı, emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan, amiraller duyurusu konusunda hiçbir bilgisi, ilgisi ve dahli olmadığının, bu emekli amirallerin WhatsApp grubunda bulunmadığının, yine bu kişilerle hiçbir temas, irtibat ve iletişiminin tespit edilemediğinin dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit olduğuna dikkat çekti.
Emekli amirallerden Cem Gürdeniz’le bir iletişimi üzerinden bağlantı kurulmaya çalışıldığını belirten Çalışkan, bunun ise emekli amirallerin duyurusundan 15 ay önce, 23 Ocak 2020 tarihinde, emekli büyükelçilerin yapacağı Montrö açıklaması konusunda TESUD’dan yardım istemeleri üzerine gerçekleşen bir görüşme olduğunu vurgulayıp, “Savcılık makamının amiraller bildirisi ile ondan 15 ay öncesinde kamuoyuyla paylaşılmış olan büyükelçilerin Montrö duyurusunu birbirine karıştırdığı; kavram, zihin ve zaman karmaşası yaşandığı anlaşılıyor.” dedi.
Çalışkan, amirallerin duyurusundan sonra TESUD’un ikinci bir bildiriyle onlara destek verdiği suçlamasına ilişkin olarak da şunları anlattı:
“TESUD’un 5 Nisan’daki kuruluş yıldönümü münasabetiyle hazırladığımız, ama üzerindeki çalışmalar bitmediği için yayımlamadığımız taslak bir metindi. Bu metin bizim irade ve bilgimiz dışında bazı yerlere servis edildi. Ön alıp, buna itibar edilmemesi yönünde açıklama yaptık. Ham çalışmamızın WhatsApp grubumuzdan karanlık odaklar tarafından nasıl alındığının da araştırılması gerekir. Amiraller bildirisinin yayımlanma tarihi ile bizim taslak metnimizin aynı günlere denk gelmesi, herhangi bir koordinasyonu sonucu değildir; sadece bir tesadüften ibarettir. Kaldı ki, amiraller bildirisinin 6 Nisan’da yayımlanmasının planlandığı, ancak sonra 4 Nisan’da yayımlandığı anlaşılıyor. Planlandığı gibi olsa, biz duyurumuzu 5 Nisan’da yapacak, amirallerinki bir gün sonra yayımlanmış olacaktı. Bu durumda da ‘Amiraller, TESUD’a destek bildirisi yayımladı.’ mı denecekti?”
Kayyum Başkan da Dinledi
Emekli General Çalışkan, “muvazzaf askeri personeli, bulunduğu Derneğin başkanlığını da kullanarak harekete geçirmeye çalıştığı” iddiasına karşı ise şu savunmayı yaptı:
“Bu iddia dellilendirilmemiştir ve gerçeği yansıtmamaktadır. Ne şahsımın ne de TESUD’un, TSK mensubu muvazzaf subaylarla hiçbir organik ve resmi bağı ve onlar üzerinde bir etkinliği, nüfuzu yoktur. TESUD, emekli subayların üye olabildiği bir dernektir. Derneğimiz tüzel kişiliğinin ve Genel Başkan sıfatıyla şahsımın MSB, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları üst düzey komuta kademesi dışındaki hiçbir makam ve muvazzaf subayla herhangi bir teması, görüşmesi, ilişkisi mevcut değildir, olmamıştır. Bu makamlarla temas ve görüşmelerimiz de protokol ve davete icabet kapsamındaki resmi ve yasal mevzuat gereği olan görüşmelerdir. Herhalde onları etkilemek gibi bir hadsizliğimiz olamaz.”
Çalışkan’ın savunması sürerken, kendisinin görevden alınmasından sonra TESUD’a kayyum Başkan olarak atanan emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş’un da duruşma salonuna gelip dinlediği görüldü.
Çalışkan’ın “Suçları”
Çalışkan’dan sonra savunma yapan avukatı Metin Şenay, iddinamede suç tarihinin 4 Nisan 2021 olarak belirlendiğini, ancak Çalışkan’ın Cem Gürdeniz’le iletişimi dikkate alındığına göre, suç tarihinin 23 Ocak 2020 olması gerektiğini vurguladıktan sonra TESUD yönetiminin görevden alınıp buraya kayyum atanması süreci hakkında şunları söyledi:
“Amirarallerin duyurusunun ardından TESUD Başkanı iki üye ile ve Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) yöneticileri Milli Savunma Bakanlığı’na davet edildi. Bu toplantıda Bakan Hulusi Akar devam eden operasyonlar ve TSK’daki gelişmeler hakkında bilgi verdi. TESUD Başkanı da bir konuşma yaparak Ordumuzun yanında olduklarını söyledi. Bu davetten sonra 5 Nisan’da, MSB internet sitesinde yayımlanan açıklamada, ‘TESUD yöneticilerinin amiraller bildirisini kınadığı’ belirtilince TESUD, herhangi bir kınama ifadesinin kullanılmadığını duyurdu. Amiraller bildirisi ile hiçbir ilgisi bulunmayan müvekkilimin bu davada sanık yapılması esasen bu gelişme üzerine olmuş ve İçişleri Bakanlığı’nca TESUD’a mülkiye müfettişleri gönderilmiştir. Denetim sonucunda müfettişler herhangi bir olumsuzluk görmediklerini bildirip teşekkür ederek ayrıldıkları halde daha sonra TESUD yönetimi geçici olarak görevden alınmış, 16 Nisan’da da müvekkilimin evinde arama yapılmış ve ifadeye çağrılmıştır. TESUD, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı bir kuruluş değildir. MSB ile ilgisi şudur: Dünya Gaziler Derneği ile NATO-İhtiyat Subayları Organizasyonu isimli iki uluslararası askeri organizasyon nezdinde MSB ve Genelkurmay Başkanlığı’na temsil görevi TESUD’a verilmiştir. Burada bize göre asıl sorun, Sayın Milli Savunma Bakanının, TESUD’u kendisine bağlı, emir-komuta düzeni içinde hareket eden bir kuruluş gibi görmesidir. Bakan, amiraller duyurusunu kınamalarını adeta emrediyor. Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın yaptığı gibi, amirallere hakaret eden bir duyuru yayınlaması beklentisi ile hareket ediyor. Bu tavrı görmeyince de İcişleri Bakanlığı müfettişlerini göndererek inceleme başlatıyor, hukuk dışı yöntemlerle Dernek yönetimini görevden aldırıyor. Olayın özeti budur.”
Savunmasının devamında suçlama konusu yapılan TESUD’un yıldönümü için hazırlanan taslak metinde yer alan hususları okuyan Av. Metin Şenay, “Öğrenci Andı’nın okullarda okunmasının durdurulması sizleri rahatsız etmiyor mu? Çeşitli tarikat ve cemaat faaliyetlerine fütursuzca katılma cüreti gösteren TSK personelinin görüntülerinden sizler rahatsızlık duymuyor musunuz? Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksek Okullarına cemaatlere mensup kişilerin alınmasının önünün açılması sizleri endişelendirmiyor mu?” sorularını yöneltti.
Av. Şenay şunları da kaydetti:
“TESUD sadece kuruluş yıldönümlerinde değil, ülkenin hassas olduğu konularda sık sık duyuru yayınlamıştır. Kuruluş ve varlık sebebine uygun şekilde, özellikle Atatürk ve TSK’ya yönelik saldırılarda da açıklama yapıp suç duyurularında bulunmuştur. Örneğin; Ayasofya’nın açılışında yaptığı konuşmadan dolayı Diyanet İşleri Başkanı hakkında, yine Ayasofya’daki bir icazet töreninde Atatürk’e yönelik hakaretler üzerine suç duyurularında bulunmuştur. Tırnak içinde ‘Namık Kemal Çalışkan’ın suçları’ bundan ibaret değildir. Bir kumpas davası olan 28 Şubat’ta çıkıp sanıklar lehine tanıklık yapması da birilerinin tepkisini çekmiş olmalı. Sonuç olarak, Çalışkan’ın amiraller duyurusunu kınamaması, Atatürk ve TSK aleyhine yapılan konuşmalar için suç duyurularında bulunması, 28 Şubat’ta tanıklık yapması nedeniyle bu davada sanık yapıldığı düşüncesindeyiz.”
Av. Şenay’ın, Milli Savunma Bakanlığı’nın TESUD’a yaklaşımına ilişkin ifadelerinden rahatsız olan TESUD’un geçici Başkanı emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, kayyum yönetimi ile ilgili bilgi vermek üzere söz istedi; ancak Mahkeme Başkanı, “Gerek yok.” dedi.
Kıyat: Yargısız İnfaz Yapıldı
Cezalandırılması istenen isimlerden emekli Koramiral Atilla Kıyat da savunmasında emekli amirallerin WhatsApp grubuna üye olmadığını, ayrıca bu grupta hiçbir muvazzaf asker ve muhalif siyasetçi bulunmadığını vurguladıktan sonra şöyle konuştu:
“Duyuru basına düştükten kısa bir süre sonra adlarını burada zikre değer görmediğim makam sahipleri tarafından yargısız infaz edildik. Aralarında Yüce Heyetinizin alacağı kararı dikte etme hadsizliğini yapanlar da oldu. Bu kişilerin beyanları ile vesayetçi olduk, dış güçlerin ezik piyonu olduk, FETÖ kuyruklarından beslenir olduk, şerefsiz olduk, kaos simsarı olduk, dış güçlerle irtibat halinde olduk, yıllarca üniformasını şerefle taşımayan edepsizler olduk. Ayrıca bir kısım medya ve tek elden yönetilen yüzlerce kuruluş devreye sokularak bağımsız Türk yargısı üzerinde siyasi baskı kurulmaya çalışıldı ve dava kamuoyunda siyasi bir dava olarak anılmaya başlandı. Her ne kadar iddianame ve esas hakkındaki mütalaada siyasi baskı izleri görülmüş olsa da Yüce Heyetiniz verdiği ara kararlarla davayı hukuk sınırları içine çekti. Bizi yargısız infaz ederken duyurunun içeriğine hiç değinmeyenler, hassasiyetimizi dile getirdiğimiz her iki konuda da zaman bizi haklı çıkarınca fikren bizimle aynı noktada buluştular.”
İddia makamının, esas hakkındaki mütalaasında 91 kişi hakkında beraat talebinde bulunarak duyuruda herhangi bir suç unsuru olmadığını, ayrıca 104 amiralin suç işlemek için anlaşma suçunu işlemek üzere bir araya gelmediklerini teyit ettiğini vurgulayan Kıyat, savunmasını şu sözlerle tamamladı:
“Cezalandırılmamız istenirken, Türkiye tarihinde gerçekleşmiş darbe, muhtıra, bildirilerden ilham aldığımız öne sürülmüş, duyurunun üslubu ve yayınlanma saati kanıt olarak sunulmuştur. Maalesef niyetimiz yanlış okunmuştur. Geçmişteki tüm darbeler muvazzaf askerler tarafından yapılmış ve bildiriler Yüce Türk Milleti’ne darbeden sonra duyurulmuştur. Yine geçmişteki tüm muhtıralar muvazzaf askerlerce verilmiş olup, muhatabı Yüce Türk milleti değil, zamanın Cumhurbaşkanları ve/veya Başbakanlarıdır. Üsluba gelince; Türk Milleti benim için yücedir ve sanırım her Türk için de öyledir. Herhangi bir konuda milletimi bilgilendirmek istediğimde, yine ‘Yüce Türk Milleti’ olarak hitap edeceğim. Duyurunun yayın saati de suç sayılmış; Anayasa’mız, düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasına herhangi bir zaman kısıtlaması getirmemiştir. Bu benim için vatani bir görevdir. Siyasi bir dava olarak başlayan sürecin Yüce Heyetinizin vereceği kararla, bir hukuk davası olarak sonuçlanacağına inanıyorum.”
Sarıklı Başsavcı Çıkarsa?
Kıyat’ın Avukatı Zekai Şemsi de amiraller duyurusunun ardından Erdoğan başta olmak üzere yetkililerin gösterdiği tepkileri hatırlattı. “Bu bildirinin demokrasimize zarar vermekten, TSK personelinin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekten ve düşmanlarımızı sevindirmekten başka bir işe yaramadığı açıktır. Bağımsız yargının gereğini yapacağına inancımız tamdır.” sözlerinden dolayı Akar için bir parantez açtığını bildiren Av. Şemsi, “Akar’ı tebrik ediyorum. Her nasılsa doğru bir laf etmiş, Türk yargısının bağımsız olduğunu kabul etmiş.” dedi.
Sözkonusu bu açıklamalar sebebiyle ister istemez siyasallaşmış bir süreçle karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Av. Şemsi, özetle şunları söyledi:
“Yürütme ve yasamanın en tepesindekilerin bu sözlerinden sonra Başsavcılık sessiz ve seyirci kalamazdı, kalmadı da. Bu dava böyle başladı. Emekli amiraller nasıl darbe yapacak? Bunu analiz etmek için ilkokul öğrencisi olmak gerekir. Madem yapamaz, o zaman bunu tüm TSK’ya mal etmemiz lâzım, O zaman da TESUD’u ortaya koyalım. Allah Cumhuriyet Başsavcılığına kolaylık versin, bu iddianame de böyle çıkıyor. Bir bildiri ile darbe, olacak iş mi? Cübbeli/sarıklı amiral meselesine gelince; yarın sarıklı bir Yargıtay üyesi; Ankara, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı çıkarsa ne yapacağız? 1700’den kalma bir kıyafet. Normalmiş gibi kabul edilmesi beklenemez. Biz de hukuk camiası olarak tavır koyarız. Emekli amiraller de protesto etmiştir, haklarıdır; ama bundan darbe iması çıkarmak, devletin güç, kudret ve özgüvenine inanmamak demektir.“
Bugün için programlanan savunmaların tamamlanmasının ardından Pazartesi günü devam etmek üzere duruşmaya ara verildi.
Müyesser YILDIZ
16 Aralık 2022