İçeriğe geç

Sinan Ateş Cinayeti… Barzani Notası…

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesinin üzerinden tam 1 ay geçti.

Merhum Ateş Ankara’nın ortasında, gündüz gözü, Cuma namazı çıkışında katledildi.

Çok sayıda şüpheli gözaltına alınıp tutuklandı. Ama 1 aydır bu menfur cinayeti konuşmaya devam ediyoruz. Bunun üç sebebi var.

Birincisi; cinayete bir MHP Milletvekilinin adının karışması ve tetikçinin elini kolunu sallayarak firar etmiş olması.

İkincisi; Sinan Ateş’in ömrünü verdiği MHP’nin aileye bir başsağlığı bile dilememesi, üstüne Bahçeli’nin, cinayeti soran gazeteciyi, “Hadi işine bak” diye terslemesi ve dahi cinayet zanlılarının, “masum ve suçsuz insanlar” sözleriyle sahiplenilmesi.

Üçüncüsü; “Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır.” diyen Erdoğan’ın bu konuda tek bir söz söylememesi.

Mardin’deki Cinayet

Sinan Ateş cinayetinde tablo bu iken, bir başka cinayete bakalım.

Ateş’ten 19 gün sonra, 18 Ocak gecesi saat 01.00 sıralarında Nusaybin karayolunda 5 kişi öldürüldü.

Duhok’tan Diyarbakır’a giderken araçları durdurularak öldürülen; Abdullah Salih Mustafa (69), eşi Çimen Şahin Halid (75) ve kızları Hindirin Abdullah Salih (39) ile hastanede hayatlarını kaybeden Vahide Haydar Casım (63) ve oğlu Ahmed Celaleddin İbrahim (45) Barzani yönetimi vatandaşlarıydı. Sonrasında Abdullah Salih Mustafa ve Ahmed Celaleddin İbrahim’in Duhok’un tanınan iki din adamı olduğu bildirildi.

Mardin Valiliği kısa süre içerisinde 4 şüphelinin gözaltına alındığını açıkladı. Saldırıyı “soygun” amacıyla gerçekleştirdiklerini belirten şüpheliler “gece vakti yağma, bir suçu gizlemek, başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme ve birden fazla kişi tarafından silahla yağma” suçlarından tutuklanırken dosyaya gizlilik kararı kondu.

Saldırıya sıcağı sıcağına ilk tepki Irak Dışişleri Bakanlığı’nden geldi. Bakanlık Sözcüsü Ahmed Sahaf, hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilerken; Türkiye’ye, saldırının nedenlerinin ve ayrıntılarının ortaya çıkarılması için Iraklı yetkililerle işbirliği içinde acilen bir soruşturma başlatma çağrısında bulundu.

Ardından Barzani yönetiminin, Erbil Başkonsolosu’muzu “Kürdistan Bölgesi İçişleri Bakanlığı”na çağırarak protesto notası verdiği duyuruldu. Bakanlık Özel Kalem Müdürü Hemin Mirani, “Türkiye hükümetinden 5 Kürdistan bölgesi vatandaşınının öldürüldüğü olayın bir an önce soruşturularak olayın açığa çıkmasını talep ettiklerini” ve “basına yansıyan haberler dışında kendilerine fazla bir bilgi verilmediğini” söyledi.

Ankara Yalanlamadı ve Konuşmadı Ama

Evet Ankara, Sinan Ateş cinayetinde olduğu gibi, bu olayda da konuşmadı. Hatta Barzani’nin nota verdiği iddiasını bile yalanlamadı; ama Sinan Ateş cinayetinde “insaniyet” namına bile göremediğimiz şu gelişmeler yaşandı:

Evvela Mardin’deki 70 sivil toplum örgütü adına bir heyet Duhok’a gidip Nusaybin’de öldürülen 5 kişinin ailesine taziye ziyaretinde bulundu ve Seydo Camii’nde dua etti. Heyetteki isimlerden bazıları şunlardı:

İl Müftüsü Ali Hayri Çelik, Nusaybin İlçe Milli Eğitim Müdürü Ümit Çetin, İHH başkanı Mehmet Timurağaoğlu, Gazeteci ve Yazarlar Cemiyeti Başkanı Kadir Üründü, MÜSİAD Şube Başkanı Mehmet İleri, Memur-sen Başkanı Abdulselam Demir, Nusaybin Esnaf Sanatkarlar Odası Başkanı Ömer Özel, Peygamber Sevdalıları Platformu Başkanı Fasih Memiş, Sanayici İşadamları Derneği Başkanı Nasır Duyan, Diyanet-Sen Başkanı Abdülkadir Kurtuluş, Muhtarlar Federasyonu Başkanı İsa Dal, Nusaybin Ticaret Borsası Başkanı Necdet Aktaş, Nusaybin Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Hüseyin Gündoğdu, Nusaybin Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı Abdulhalim Aydın, Nusaybin Esnaf Ve Kefalet Kooperetif Başkan Vekili Nurullah Tunçalan.

Heyet üyeleri, saldırıyı şiddet ve nefretle kınayıp olayın tüm yönleriyle aydınlatılması için takipçisi olacaklarını belirtirken, saldırıda hayatını kaybeden Abdullah Salih’in oğlu, “Kürdistan Bölgesi ve Irak hükümetlerin Türkiye’ye çağrıda bulunarak, saldırının bir an önce aydınlatılmasını istediğini” hatırlatıp, “Hükümetimize inancımız tamdır. Bu olayın en erken zamanda aydınlatılacağını umuyoruz. Irak’ın Ankara Büyükelçisi ile bağlantımız var. Kürdistan Bölgesi Hükümeti de konuyla ilgili Türk Konsolosu’nu çağırarak taleplerini iletti.” dedi.

“Bu geniş kapsamlı ziyaret, Ankara’nın bilgisi dışında gerçekleşmemiştir herhalde.” kaydını düşüp devam edelim.

Bölgedeki kimi siyasi partiler ve barolar da saldırıyı kınayan açıklamalar yaptı.

Keza Cumhur İttifakı ile görüşmeleri süren HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, hayatını kaybedenlere rahmet, ailelerine başsağlığı dileyip, “Katillerini lanetliyorum. Olay bütün boyutlarıyla bir an önce aydınlatılmalıdır.” mesajı verdi.

Ve AKP’den bir isim; MKYK Üyesi Alaattin Parlak da, “Mardin’de kalleşçe ve gaddarca katledilen beş Duhok vatandaşı kardeşimize Allah’tan rahmet ailelerine sabır ve taziyelerimi iletiyorum. Katillerine lanet olsun.” şeklinde paylaşım yaptı.

Bölücü terör örgütü PKK’nın sözde askeri kanadı HPG durur mu; onlar da yine TSK’yı suçladı, iyi mi?!

Erbil Başkonsolosu’muzun Ziyareti ve Sözleri

Dahası var.

Saldırıda babası, annesi ve kızkardeşini kaybeden Emin Abdullah’ın iddiasına göre, Erbil Başkonsolosu’muz Mevlüt Yakut da Duhok’a gidip ailelere başsağlığı dilerken, “olayla ilgili 4 kişinin tutuklandığını, ifadelerinin alındığını”; ama “bu ifadelere inanmadıklarını, soruşturmanın ciddiyetle yürütüldüğünü ve hakikati ortaya çıkarmak istediklerini” söylemiş!..

Mardin’deki 70 STK’nın ziyareti Ankara’nın izni ve bilgisi dışında gerçekleşmiş olsa bile, eğer doğruysa, Erbil Başkonsolosumuz Duhok’a mutlaka Ankara’nın bilgisi dahilinde gitmiştir, değil mi?

Ve Barzani Ankara’da

Son gelişme ise şu:

Mardin/Nusaybin’deki katliamdan bir hafta sonra, bölge başkanı Neçirvan Barzani sürpriz bir biçimde Ankara’ya gelip Erdoğan’la görüştü. Saray görüşmeye ilişkin bir açıklama yapmazken Neçirvan Barzani, Twitter paylaşımında, “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek her zaman için bir zevktir. Bugün Ankara’da gerçekleşen verimli bir toplantıda, Kürdistan Bölgesi/Irak ile Türkiye arasındaki bağlar ve bölgesel gelişmeler de dahil olmak üzere acil konuları ele aldık.” dedi.

Başkanlık açıklamasında da benzer ifadeler kullanılırken şunlar anlatıldı:

Türkiye ve Kürdistan Bölgesi arasında, başta ekonomik ve ticari işbirliği olmak üzere her alanda ilişkilerin geliştirilmesine yönelik karşılıklı olarak her iki tarafın hazır olduğu belirtildi. Her iki taraf da Irak ve Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye ile enerji alanındaki ortaklığını genişletmek için mevcut fırsatları değerlendirmeye karşılıklı olarak hazır olduklarını vurguladı. Görüşmede, bu ortaklığın doğal gaz ve enerji alanında başta Avrupa olmak üzere dünyadaki boşluğun doldurulmasına ve ihtiyaçların karşılanmasına aktif olarak katkı sağlayabileceği hatırlatıldı. Ayrıca Irak ve Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye ile birlikte sınır güvenliği, terörizme karşı mücadele ile Irak ve Suriye’deki IŞİD tehdidine karşı işbirliğini genişletmenin önemine odaklanıldığı aktarıldı.”

“Irak’taki gelişmeler yüzünden ‘Kürdistan’ın bağımsızlık sevdası yeniden depreşmiş ve Kerkük’e el koyma oyunları hızlanmışken, ayrıca daha 1 hafta önce Türkiye’ye nota verenlerle bu ne muhabbet?” demekle yetinip açıklamadaki “IŞİD tehdidine karşı işbirliği” cümlesinden hareketle şunu soralım:

İsveç ve Finlandiya’nın PKK-YPG-PYD-FETÖ’yü terör örgütü sayması için uğraşılırken, bu konuda hemen dibimizdeki “dostumuz” Barzaniler’den ne haber?!

Bir not daha:

Hatırlanacaktır; Erdoğan, “Kobani düşmesin” diye dönemin ABD Başkanı Obama’nın isteğiyle, Barzani peşmergelerinin, ülkemiz topraklarından “Biji Obama” sloganları eşliğinde geçişine, hem de 29 Ekim günü izin verdi. Sonuçta Kobani IŞİD’den kurtarılırken PKK/YPG/PYD’nin eline geçti.

Geçen aydı; Erdoğan, “Çıkmış birileri diyor ki, ‘Kobani’yi şöyle yapamazsınız, böyle yapamazsınız.’ Kobani bitti, neyi yapamazsınız? İdlib’de, Kobani’de bütün buralarda gereken tedbirlerimiz neyse, bu tedbirlerimizi her an alıyoruz, aldık ve bundan sonra da alacağız.” dedi ya; bakın Barzani, Ankara’ya gelip Erdoğan’la görüştüğü gün ne yaptı.

Kobani’nin, IŞİD’den kurtarılmasının yıl dönümü münasebetiyle şu mesajı yayımladı:

Tüm Kürdistan halkının Kobani’nin özgürleştirilmesi yıl dönümünü kutluyorum. Bu anmada, bu büyük kahramanlığın fedailerini saygı ve hürmetler anıyoruz ve önlerinde saygı ile eğiliyoruz… Kürdistan halkı, IŞİD’e Karşı Uluslararası Koalisyon’un yardımını unutmayacak.”

Sinan Ateş İçin Mevlide Bile İzin Verilmezken

Toparlarsak;

Neçirvan Barzani’nin sürpriz ziyaretinin Mardin-Nusaybin’deki cinayetle bir ilgisi var mı yok mu, bilinmez; ama, merhum Sinan Ateş için okutulmak istenen mevlide bile izin verilmediği düşünülünce, Ankara’nın iki cinayet karşısındaki bu farklı yaklaşımı epey dikkat çekici değil mi?

Keşke muhalefet partilerinin de Ankara’ya bir “nota” verme imkânı olsaydı!..

Müyesser YILDIZ
30 Ocak 2023

Kategori:Uncategorized