Birilerinin gözleri aydın olsun!… Haftalık açıklamasını yapan İmralı “Başkanı”, “devletle anlaştık” demiş…
Benim için sürpriz olmadı, Kürtçe eğitim ve federalizm dışında (o da şimdilik) her konuda ”mutabık “ kaldıklarını yazmıştım zaten.
Takıldığım şu; Emperyalizm ve uzantıları, artık PKK’nın “Kürdistan”dan vazgeçtiği masalıyla projeyi milletimize hazmettirmeye çalışıyordu ya, bakın İmralı “Başkanı” ne talimatlar vermiş… ”Kürdistan parlamentosu” kurulmasını istemiş… Dahası, ”Barzani peşmergeleri” ile aralarında PKK’nın da bulunduğu diğer grupların “silahlı güçlerinin” bir koordinasyon altında toplanması gerektiğini söylemiş. Türkçesi “Kürt ordusu kurulsun “demiş!.. Zaten Barzani de Mayıs ayı sonunda kabul ettiği “Kürt koalisyonu” heyetine (Ahmet Türk, Hamit Geylani, Şerafettin Elçi, Bayram Bozyel) şunu söylemişti:
“Kürt halkı için bugün uluslararası alanda büyük bir şans var. Bu fırsat kaçırılmamalı…”
Yemin krizi üzerine Ahmet Türk ve Şerafettin Elçi, Çankaya köşküne çıkmış, görüşmenin ardından Türk “Cumhurbaşkanından pozitif enerji aldık” açıklamasını yapmıştı. Ne kadar “pozitif enerji” aldıysa, Diyarbakır’a gider gitmez, ”Kürdistan meclisini halkımızla birlikte kuracağız. Önemli kararlar alacağız” dedi.
Çankaya görüşmesinde asıl üzerinde durmak istediğim ise Şerafettin Elçi… O gün medyayla şu görüşünü paylaştı:
”Kürt sorununun çözümü için yeni bir sayfa açılması, genel af ilan edilmesi ve Öcalan’ın da affa dahil edilmesi gerekiyor….”
Acaba Elçi bu “gerekleri” Çankaya Köşkü’yle de paylaşmış olabilir mi?
Çankaya görüşmesinden medyaya Gül’e ilişkin olarak sızan tek bilgi ise şu oldu; ”Kürt sorunu acilen çözülmeli.Her türlü çabayı göstereceğim….”
****
Meclis Başkanlığı koltuğuna oturan Cemil Çiçek daha düne kadar, “Anayasanın ilk üç maddesine dokunulmaz tartışılmaz… PKK’nın bütün isteklerini yapsanız da terörden vazgeçmez… İmralı ile müzakere yapılmıyor, görüşmeler istihbari amaçlı “ diyordu. Meclis Başkanlık koltuğuna oturur oturmaz çözülmesi gereken ilk sorunun “Kürt Sorunu” olduğunu söyledi. Ne oldu şimdi? Öcalan, “devletle anlaştık” buyuruyor!…
Evet bu Öcalan’la görüşen heyetin ne olduğu ve kim veya kimler adına hareket ettiğinin ortaya çıkarılması elzem hale geldi. O ısraren “devlet” diyor, ayrıca Başbakan’dan cevap beklediğini belirtiyor… BDP cenahı ”Başbakan veya hükümetten bir yetkilinin açıklama yapmasını “ istiyor. Bir ince çizgi var gibi sanki!..
İmralı görüşmelerinde MİT’in olduğunu, Genelkurmay’ın ise (İçişlerine bağlı Jandarma Genel Komutanlığını hariç tutalım) olmadığını biliyoruz. Başbakanlık, İçişleri ve Adalet Bakanlığı’ndan bürokratların bulunduğu da söyleniyor. Peki Çankaya Köşkü’nden kimse var mı? Öyle ya “devletin başı” orası!… Her halukârda bu tablodan “resmi” bir heyet çıkıyor. Oysa İmralı “Başkanı”nın tarifine göre bu tam da “resmi bir heyet” değil. O zaman akla şu geliyor; Bu heyette yarı resmi veya sivil görünümlü “think-tank’çiler”, yabancı uzmanlar da mı var?
Öyleyse böyle bir heyet “devlet” adına anlaşma yapma yetkisini kimden veya nereden alıyor?
Öcalan’ın Mayıs ayı ortasında yaptığı açıklamadaki şu cümle ne anlama geliyor: ”Heyet de bana herhalde bir ipucu verecektir. ABD ile anlaşma kesin yapılmış mı, bu konu önemli…..”!
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da seçim sürecinde bir açıklaması olmuş, “Devlet PKK ile doğrudan temasta” demişti.
İmralı görüşmelerini ilk günlerde şiddetle yalanlayan Başbakan Erdoğan nedense bu iddiaya cevap vermedi. Ama BDP’ye bile “terörist” diyen, hatta medyanın BDP’ye ambargo uygulamasını isteyen Erdoğan’ın İmralı’yla görüşmeleri nasıl kabul ettiğini hala aklım almıyor!.. Ya söyledikleriyle , yaptıkları farklı veya onu da aşan bir “güç” var!..
Her neyse ne; İmralı “devletle anlaştı”!..
Böylece, Silivri’deki biz gazetecilere ağızlarının dolusunca “terörist” diyenler, terörün başını “terörist “ olmaktan çıkarmış oldular!….
Selahattin Demirtaş şu çok ”şık” soruyu sormuştu:
”Başbakan bize terörist diyor. Teröristsek, teröristle nasıl Anayasa yapacak?”
İmralı anlaşması ile bu “sorun” ortadan kaldırıldığına göre, Anayasa’yı gönül rahatlığıyla yapabilirler!..
Yapabilirler de bunca yıldır “terörle mücadele” ettiklerini zanneden asker, polis, korucular ne olacak?
Ne olacak canım, İmralı “Başkanı”nın talimatı üzerine kurulacak “Hakikatleri Araştırma Komisyonu”, onların “suç” islediğini ortaya çıkaracak!.. Hasdal ve Silivri’de yer mi yok?!….
(Silivri – 9 Temmuz 2011)